- Ebu Bekir teslimiyeti

Adsense kodları


Ebu Bekir teslimiyeti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Mon 9 May 2011, 12:42 pm GMT +0200
Ebu Bekir Teslimiyeti

İşte tam bu sıralarda Ebu Bekir, ticaret maksadıyla Yeme­n'e gitmiş ve uzun süren bir yolculuktan sonra Mekke'ye dön­müştü. O dönemin Mekke'sinde Ebu Bekir, zengin ve itibarlı biriydi. Mekkeliler, diyet ve mirasla ilgili işlerini onun fikrini almadan çözmez, bir dediğini de iki etmezlerdi. Mekke'ye yak­laştığında, Ukbe İbn Ebı Muayt, Şeybe, Rabia, Ebu Cehil ve Ebu'i-Balıteri gibi Kureyş'in ileri gelenlerinin kendisini bekle­diklerini gördü. Duruşlan hayra alarnet değildi. Belli ki, yok­luğunda önemli gelişmeler yaşanmıştı Mekke'de ve telaşla:

- Ben yokken buralarda neler oldu? Yeni bir şey mi var, diye sordu.

Onlar da zaten bunu anlatmak için fırsat kolluyorlardı.

Kin ve nefretle sıralamaya başladılar:

- Hem de ne olay ya Eba Bekir! Ebu Talib'in yetimi, ken-

disinin nebi olduğunu sanıyor. Sen olmasaydın hiç beklemez, işini bitirirdik. Ancak sen geldin ya, artık meseleyi çözersin.

Onlar bunu diyedursunlar, Ebu Bekir'in zihninde mazi, sinema şeridi gibi kayıp gidiyordu. Saniyelere seneler sığmış­tı. Kabe'nin avlusunda kulak verdiği Zeyd İbn Anır'ın sözleri ... Panayırların yaşlı mürşidi Kuss İbn Saide'nin nasihatlerini ve Şam' da gördüğü rüya ile tevilini yapan rahibin yorumlarını geçirdi bu kısa sürede aklından bir bir ... Yoksa zaman O'nun zamanı mıydı?.

Hele, Yemen'deki ihtiyann sözleri ... Yemen'e girerken zi­yaret ettiği Ezdli İhtiyar'ın dedikleri çıkıyordu. Daha kendisi­ni ilk gördüğünde soru üstüne soru sormuş, Harem' de ortaya çıkacak Son Nebi'den bahsetmiş ve O'nun yanında yer alacak ilklerin özelliklerinden bahisler açmıştı. Ebu Bekir'i daha ya­kından tanıyınca da, tereddütsüz:

- Kabe'nin Rabbi'ne yemin olsun ki sen, ilklerdensin, di­yerek ilk gününden itibaren O'na sadık bir yardımcı olacağı­nın müjdesini vermişti. Tutmuş bir de, O'nunla ilgili şiirlerini terennüm etmiş ve Hz. Ebu Bekir'in eline tutuşturmuştu.

Yemen'e ticaret için giden Ebu Bekir, zaten yüklü bir malü­matla geri dönüyordu. Zihni, sürekli İhtiyar'ın söyledikleriy­le meşguldü. Bunlan da Varaka İbn Nevfel'le paylaşmak için can atıyor, yolun bir an önce bitmesi için olabildiğince, sürat­le yürümeye çalışıyordu. Şimdi ise karşısında, Kureyş ululan duruyor ve İhtiyar'ı tasdik edercesine yeni gelişmelerden bah­sediyorlardı.

Kırk yıldır, insanlara zerre kadar hilaf-ı vaki beyanda bu­lunmayan bir Emin, tutup da Allah adına yalan söyleyecek de­ğil di ya ... Şüphesiz beklenen an gelmişti.

Hiçbir şey hissettirmeden onlan, gönüllerini hoş ederek, tatlılıkla yanından gönderdi. Ne de olsa kudretli adamdı ve onlann, Ebu Bekir'in meseleyi çözeceğine inançlan tamdı.

Bunun için onlar da problem çıkarmadılar. Belki de, zihinle­rinde iz bırakacak ve düşünmelerini netice verecek böylesine bir işe bulaşmak istemiyorlardı.

Varaka İbn Nevfel'e gidip de zaman kaybedecek durumda bile değildi artık. Beklentisi gerçekleşiyor gibiydi; rüyalannda fısıldanan, Zat'a'?' vazifesini tebliğ emri yapılmış, gerçeği açık­lama zamanı da gelmiş olmalıydı. Ve doğruca Hz. Hatice'nin evine yöneldi. Kader onu bir yola koymuştu; o da bu yolda emin adımlarla yürüyecekti.

Çok geçmeden Ebu Bekir, Hz. Hatice'nin kapısını çaldı.

Kapıyı açan, aradığı insandı. Bu yüzde yalan olabilir miydi hiç?. Meraktan çatlayacak gibiydi, ama emin olmak için önce mesafeli durdu:

- Ya Muhammed! Sen, ehlinin geleneklerini bırakıp, ata­lannın dininden vaz mı geçtin?.

Yılların dostuna Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), nasıl davranacağını çok iyi biliyordu. Arkadaşını tanıyordu zira:

- Ben Allah'ın Resülü'yüm ya Eba Bekr, dedi önce ve ilave etti:

- Risaletini tebliğ etmem için beni, Sana ve bütün insan­lara Nebi olarak Allah gönderdi. Seni de Hak ile O'na davet ediyorum. ValIahi ya Eba Bekr; seni kendisine davet ettiğim Allah, Hak'tır. O, benzeri olmayan yegane Tek'tir. Biz O'ndan başkasına kul olamayız ... Gel ve sen de iman et Allah'a ...

ı7ı Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) bir gün rüyasında, Mekke üzerine inen bir ay görmüş ve bu aydan bir parçanın, daha sonra bütün Mekke evlerine girdi­ğine şahit olmuştu; her eve, o aydan bir parça ışık giriyordu. Daha sonra da sanki EbU Bekir, bütün bu ışık hüzmelerini kendi kucağında toplayıvermişti. Uyandığında, etkisinden kurtulamadığı bu rüyayı bilgelerle paylaşmış ve ta­birlerinden, yine gelecek bir Nebi'den bahisler dinlemiş, O'nun zamanının çok yaklaştığı anlatılmış, bugünlerde de en çok kendisinin O'na yardımcı ola­rak en bahtiyar insan olacağı şeklinde yorumlara şahit olmuştu. Bkz. Süheyli, Ravdu'l-Unf, 1/165

Ebu Bekir, hala ihtiyatı elden bırakmıyor, kanaatinin pe­kişmesini istiyordu. Bunun için:

- Peki, bu konuda delilin ne, diye sordu.

Risaletle serfiraz kılınan Habib-i Ekrem de, onun halini anlamıştı ve belli ki anladığı dilden konuşmak gerekiyordu. Şok edici bir çıkış yapmak gerekiyordu. Bunun için:

- Yemen'de karşılaştığın ihtiyar, cevabını verdi.

Onun Yemen'e gittiğini duymuş olabilirdi, ama Yemen'de­ki ihtiyar da nereden çıkmıştı? Yoksa, aralannda geçen ge­lişmelere muttali miydi? Bu kadanm bilen, elbette kendi ko­numundan da haberdar demekti. Yine de temkinli olmalıydı. Kendini toparladı ve ekledi:

- Yemen'de o kadar ihtiyarla karşılaştım ki!.. "Hangisinden bahsediyorsun?" manasında, bir zaman kazanma hamlesiydi bu onun için. Ancak karşısında, nabız­lanndaki atışa muttali bir Mürşid-i Ekmel duruyordu ve sözü eğip bükmeden neticeye götürecek; son vuruşunu yapacaktı. Dudaklanndan şu kelimeler döküldü:

- Sana o beyitleri veren ihtiyar.

Bundan daha büyük bir emare olamazdı. Artık, Ebu Bekir bitip tükenmiş; bir başka söz söylemeye de mecali kalmamış­tı. Sadece:

- Bunu sana kim haber verdi ey Habibim, diyebildi. Gelen cevap:

- Benden öncekilere de gelen o büyük melek, şeklindeydi.

Hz. Ebu Bekir için yapılacak tek şey kalmıştı. Ellerini uzata­rak:

- Uzat ellerini, Sana bey'at edeceğim, dedi bütün sami­miyetiyle. Ardından da, rikkat dolu bir ses tonuyla, gönlünün feyezamm haykınyordu:

En Öndekiler

- Ben şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur ve Sen de şüphesiz, O'nun Resülü'sün.'>

Evet ... Ebu Bekir de teslim olmuştu!.. Hem de bir daha hiç kopmamak üzere bir teslimiyetti bu ve yitiğini bulmanın sevinciyle gözlerine yaş yürümüştü, göz pınarlarından da kat­re katre huzur damlıyordu.

Sevinçten ağlayan, elbette sadece Ebu Bekir değildi. Evi­nin gülü Hz. Hatice, azatlı delikanlı Zeyd ve amcasının oğlu Ali'den sonra, huzuruna gelip bir gönül daha Müslüman ol­muştu ya; Mekke'nin dağları arasında Resülullah'tan daha fazla sürür içinde olan kimse yoktu; olamazdı da!..

O güne kadar imana zaten hazır hale gelen Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh), o kadar hızlı karar vermiş ve o denli kolay iman etmişti ki Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), bunu ifade sa­dedinde bir gün, şunları söyleyecekti:

- Ebu Bekir dışında kimi İslam' adavet etmişsem, bir müddet çekinme, duraksama ve tereddüt yaşadı. O ise, kendi­sine arz eder etmez hiç tereddüt göstermeden kabul etti.'?"

Şüphesiz O'nun Müslüman oluş haberi hemen yayılmış ve tam anlamıyla Mekke'de bir şok etkisi meydana getirmişti. Nasılolabilirdi; meseleyi çözmek için kendisine iş havale et­tikleri bir insan gidiyor ve saf değiştiriyordu? Demek ki mese­le, sanıldığıridan da önemliydi.

Artık Mekke' de, şahsını başkasının imanına adamış bir Resül ve yine, O'nunla ölüme bile gitmeye gözünü kırpmadan and içmiş bir de ashabı vardı. O, etrafında halelenmeye baş­layan cemaatine Allah'ın ayetlerini okuyor, hakikate susamış

172 Bkz. Taberi, er-Riyadu'n-Nadıra, 1/415. Hz. EbU Bekir'in Müslüman oluşu anlatılırken, zikrettiğimiz bu olayanlatılmadan yalın bir şekilde mescide geldiği, insanların konuştuklannın doğru olup olmadığını sorduğu ve aldığı cevaplar karşısında hiç tereddüt etıneden davete icabet ettiği şeklinde de ri­vayetler vardır. Bkz. İbn Sa'd, Tabakat. 3/171

173 İbn Hişam, Sire, 2/91; Taberi, er-Riyadu'n-Nadıra, 1/415

gönüllere hikmet ve kitabı öğretiyordu.vs Onlar ise, en derüni hisleriyle O'na yönelmiş hikmet çağlayanlan gibi akıp gelen beyanlarına kalplerini açarak imanda derinleştikçe derinleşi­yor, insan-ı kamil olma yolunda her daim mesafe katediyor­lardı.175

ceren
Tue 17 October 2017, 07:27 pm GMT +0200
Essepamu aleykum.rabbim bizleri hz.ebubekir gibi teslimiyet içinde iman yolunda ıslam yolunda giden ve peygamber efendimizin yolundan ayırmayan kullardan eylesin inşallah. ..

Sevgi.
Wed 18 October 2017, 01:44 pm GMT +0200
Aleyküm Selâm. Allah'ım bu negüzel bir teslimiyet bizlere de böyle güzel teslimiyet içinde bir yaşam nasip olsun inşaAllah. Aminn ecmain

🌹 LÂ İLÂHE İLLALLAH MUHAMMED'EN RESÛLULLAH 🌹

Bilal2009
Tue 16 April 2019, 02:59 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri teslimiyet sahibi kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun