saniyenur
Tue 3 January 2012, 07:43 pm GMT +0200
a- Duyu Organları
“Duyu organları beştir” (Havass-ı hamse)
Havâss , duyma gücü ve hassasiyet kuvveti manâsına gelen “hasse” kelimesinin çoğul şeklidir. “Duyu organları beştir”, demek, akıl zarurî olarak bunların mevcud olduğuna hükmetmektedir, manâsına gelmektedir.
Filozofların var olduğunu kabul ettikleri bâtını hislere gelince, îslâm esaslarına göre, filozofların bu hislerle ilgili delilleri, iddialarını ispat konusunda eksik kalmaktadır.
1. İşitme duyusu (“sem'”Kuvve-i sâmia)
Kulak deliğinin içine serilmiş, sinirlerle yerleştirilmiş bir (kuvvet, hasse ve) duyudur. Ses keyfiyetiyle keyfiyetlenen, havanın yani havadaki ses titreşimlerinin (ihtizâz-i hevâ) kulağın içine ulaşması suretiyle bu duyu vasıtasıyle sesler idrâk edilir. Bu cümlenin manâsı şudur: Ses titreşimi olayı meydana geldiği an, Allah Taâlâ insanın zihninde bu idrâki yaratır.
2. Görme duyusu (“Basar”, kuvve-i bâsıra)
Göz çukurunda önce bir araya gelen, sonra ayrılarak göze ulasan sinirlere konulmuş olan bir duyu kuvvetidir. Işık, renk, şekil, bir şeyin miktarı, hareket, güzellik ve çirkinlik v.s. gibi Allah Taâlâ'nın, bu kuvvetin kullanılması halinde insan zihinde yarattığı kavramlar bununla idrâk edilir.
3. Koklama duyusu (“Şenim”, kuvve-i şâmme)
Beynin ön tarafında bulunan ve meme ucuna benzeyen iki çıkıntıya tevdi olunmuş bir duyudur. Kokulu bir şeyin özelliğini alan havanın, burun boşluğuna ulaşması yoluyla kokular bununla idrâk edilir.
4.Tatma duyusu (“Zevk”, kuvve-i zâika)
Dil dediğimiz et parçasında yayılmış bir halde bulunan (asab ve) sinirlerde mevcud olan bir kuvvettin Ağızdaki salgıların (ve ifrazların) yenilen şeylerle karışması ve sinirlere ulaşması suretiyle yenilen (ve içilen şeylerin) tatlan bununla idrâk edilir.
5. Dokunma duyusu (“Lems”, kuvve-i lâmisa)
Bedenin her yerine dağılmış ve yayılmış bir duyu gücüdür. Sıcaklık, soğukluk, nem, kuruluk v.s. gibi şeyler, bu sinirlere ulaştıkları ve dokundukları zaman idrâk olunurlar [17].
“Bu duyu organlarından biri, o organ ne için konulmuş ve yaratılmışsa ona vâkıf olur”,
Allah Taâlâ, bu beş duyudan herbirini, kendine has özel şeyleri idrâk etmesi için yaratmıştır. Meselâ işitme duyusu ile sesler, tatma duyusu ile yenilir-içilir şeyler, koklama duyusu ile kokulu şeyler idrâk olunur. Bir organla idrâk edilen bir şey öbür duyu organı ile idrâk edilemez (ses gözle, renk kulakla algılanamaz). Acaba bir duyu ile idrâk edilen şeyin diğer duyu ile idrâk olunmaması imkansız-mıdır veya imkan dahilinde midir, konusunda ihtilaf, edilmiştir. Doğru olan, bunun caiz ve mümkün oluşudur. Çünkü idrâk olayı, duyuların hiç bir tesiri olmaksızın sırf Allah Taâlâ'nın yaratması neticesinde meydana gelmektedir. Şu halde meselâ gözün sese yöneltilmesinin peşinden işitme idrâkinin vukua gelmesi imkansız değildir. (Bakma ile görme veya bakma ile işitmeme arasındaki münasebet zaruri ve kesin değildir, burada bir determinizm yoktur. Sadece âdetullah ve sünnetullah dediğimiz ve esası îmfiana dayanan bir kanunu hüküm sürmektedir, bunun esası imkana dayandığı için, şimdiye kadar vukua geldiği görülmüş olmasa bile, aksi şıkkın meydana gelmesi imkansız değildir).
Soru: Tatma duyusu bir şeyin tatlı ve sıcak oluşunu aynı anda ve birlikte idrâk etmiyor mu?
Cevap: Hayır, bunları birlikte idrak etmiyor. Bir şeyin tatlı oluşu tat alma duyusu ile, aynı şeyin sıcak oluşu ağızda ve dilde mevcut olan dokunma duyusu ile idrâk olunmaktadır.[18]
[17] Beş duyu organı denilen kulak, göz, burun, dil ve deri hakkında biyoloji, fizik ve tıbla ilgili eserlerde çok daha geniş, sıhhatli ve yeni bilgiler mevcut olduğundan bu konu üzerinde açıklama yapmada fayda görmüyoruz. Bu konu hakkında daha geniş ve doğru bilgi sahibi olmak isteyenlerin bu kaynaklara başvurmaları gerekir.
[18] Sadreddin Taftazani, Kelâm İlmi ve İslâm Akaidi (Şerhu’l-Akaid, Hazırlayan Süleyman Uludağ), Dergâh Yayınları:108-110.