hafiza aise
Mon 24 January 2011, 02:53 pm GMT +0200
DUHAN SURESİ (44)
Bismillahirrahmanirrahim
44/1. Ha, Mim.
44/2-3. Apaçık olan Kitap'a and olsun ki, Biz onu, kutlu bir gecede indirdik. Doğrusu Biz, insanları uyarmaktayız.
44/4-7. Katımızdan bir buyrukla, her hikmetli işe o gecede hükmedilir. Doğrusu Biz öteden beri peygamberler göndermekteyiz. Eğer kesin olarak inanırsanız bilin ki, bu senin Rabbinden, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbinden bir rahmettir. O, işitendir, bilendir.
44/8. O'ndan başka tanrı yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz önceki atalarınızın da Rabbidir.
44/9. Ama inkarcılar, dirilmekten şüphededirler, bunu eğlenceye alırlar.
44/10-11. Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır.
44/12. İnsanlar: "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; doğrusu artık biz inananlarız" derler.
44/13-14. Nerde onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler, "Belletilmiş bir deli" demişlerdi.
44/16. Onları çarptıkça çarpacağımız gün öcümüzü şüphesiz alırız.
44/17. And olsun ki, onlardan önce, Firavun milletini denemiştik. Onlara gelen değerli bir peygamber demişti ki:
44/18. "Ey Allah'ın kulları! Bana gelin, doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
44/19. "Allah'a karşı üstün gelmeye kalkışmayın; doğrusu ben size apaçık bir delil getirdim."
44/20. "Beni taşlamanızdan ötürü, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım."
44/21. "Bana inanmazsanız, başımdan çekilin."
44/22. Bunlar, suçlu bir millet olduğu için, Rabbine yardım etmesi için yalvardı.
44/23. Allah da şöyle buyurdu: "Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip olunacaksınız."
44/24. "Denizi sakin iken geride bırak, doğrusu onlar suda boğulacak bir ordudur."
44/25-27. Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı.
44/28. Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık.
44/29. Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı.*
44/30-31. And olsun ki, İsrailoğullarını, azgın bir zorba olan Firavun'un alçaltıcı azabından kurtardık.
44/32. And olsun ki, onların durumunu bilerek dünyaların üzerinde seçkin kıldık.
44/33. Onlara, her birinde açıkça bir imtihan bulunan, mucizeler verdik.
44/34-36. Doğrusu inkarcılar, "Olum bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz bize babalarımızı getirsenize" derler.
44/37. Bunlar mı daha üstün yoksa Tubba milleti ve onlardan öncekiler mi? Onları yok etmişizdir, çünkü onlar suçlu idiler.
44/38. Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık.
44/39. Biz onları, ancak ve ancak gerektiği gibi yarattık, ama insanların çoğu bilmezler.
44/40. Doğrusu hüküm günü hepsinin bir arada bulunacağı gündür.
44/41. O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler.
44/42. Yalnız, Allah'ın merhamet ettiği kimseler bunların dışındadır. O, şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*
44/43-46. Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir.
44/47-50. "Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün" denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir.
44/51-52. Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar ise, güvenli bir yerde, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
44/53. İnce ipekten ve parlak atlastan giyinerek karşılıklı otururlar.
44/54. Bu böyledir; onları iri siyah gözlü hurilerle eşlendiririz.
44/55. Orada, güven içinde olarak her yemişi isteyebilirler.
44/56-57. Orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Rabbin lütfuyla onları cehennem azabından korumuştur. İşte büyük kurtuluş budur.
44/58-59. Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler.*
Bismillahirrahmanirrahim
44/1. Ha, Mim.
44/2-3. Apaçık olan Kitap'a and olsun ki, Biz onu, kutlu bir gecede indirdik. Doğrusu Biz, insanları uyarmaktayız.
44/4-7. Katımızdan bir buyrukla, her hikmetli işe o gecede hükmedilir. Doğrusu Biz öteden beri peygamberler göndermekteyiz. Eğer kesin olarak inanırsanız bilin ki, bu senin Rabbinden, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbinden bir rahmettir. O, işitendir, bilendir.
44/8. O'ndan başka tanrı yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz önceki atalarınızın da Rabbidir.
44/9. Ama inkarcılar, dirilmekten şüphededirler, bunu eğlenceye alırlar.
44/10-11. Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır.
44/12. İnsanlar: "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; doğrusu artık biz inananlarız" derler.
44/13-14. Nerde onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler, "Belletilmiş bir deli" demişlerdi.
44/16. Onları çarptıkça çarpacağımız gün öcümüzü şüphesiz alırız.
44/17. And olsun ki, onlardan önce, Firavun milletini denemiştik. Onlara gelen değerli bir peygamber demişti ki:
44/18. "Ey Allah'ın kulları! Bana gelin, doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
44/19. "Allah'a karşı üstün gelmeye kalkışmayın; doğrusu ben size apaçık bir delil getirdim."
44/20. "Beni taşlamanızdan ötürü, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım."
44/21. "Bana inanmazsanız, başımdan çekilin."
44/22. Bunlar, suçlu bir millet olduğu için, Rabbine yardım etmesi için yalvardı.
44/23. Allah da şöyle buyurdu: "Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip olunacaksınız."
44/24. "Denizi sakin iken geride bırak, doğrusu onlar suda boğulacak bir ordudur."
44/25-27. Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı.
44/28. Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık.
44/29. Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı.*
44/30-31. And olsun ki, İsrailoğullarını, azgın bir zorba olan Firavun'un alçaltıcı azabından kurtardık.
44/32. And olsun ki, onların durumunu bilerek dünyaların üzerinde seçkin kıldık.
44/33. Onlara, her birinde açıkça bir imtihan bulunan, mucizeler verdik.
44/34-36. Doğrusu inkarcılar, "Olum bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz bize babalarımızı getirsenize" derler.
44/37. Bunlar mı daha üstün yoksa Tubba milleti ve onlardan öncekiler mi? Onları yok etmişizdir, çünkü onlar suçlu idiler.
44/38. Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık.
44/39. Biz onları, ancak ve ancak gerektiği gibi yarattık, ama insanların çoğu bilmezler.
44/40. Doğrusu hüküm günü hepsinin bir arada bulunacağı gündür.
44/41. O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler.
44/42. Yalnız, Allah'ın merhamet ettiği kimseler bunların dışındadır. O, şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*
44/43-46. Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir.
44/47-50. "Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün" denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir.
44/51-52. Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar ise, güvenli bir yerde, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
44/53. İnce ipekten ve parlak atlastan giyinerek karşılıklı otururlar.
44/54. Bu böyledir; onları iri siyah gözlü hurilerle eşlendiririz.
44/55. Orada, güven içinde olarak her yemişi isteyebilirler.
44/56-57. Orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Rabbin lütfuyla onları cehennem azabından korumuştur. İşte büyük kurtuluş budur.
44/58-59. Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler.*