- Doksanyedinci Mektup

Adsense kodları


Doksanyedinci Mektup

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Fri 22 January 2010, 09:21 am GMT +0200
DOKSANYEDİNCİ MEKTUP

Bulanık ilçesi kaymakamı Hüseyin Faik beye, ona bazı nasihatlar etmekte, Allah ve Resulünü (Sallallahü aleyhi ve sellem) sevmeye, emir ve nehiylerine ittat etmesine ve yüce devlete sadakatle çalışmasına, vatandaşlara karşı şefkatli olmasına dair teşviki, mübarek ramazanı şerif ayının ve onda yapılan taatin faziletinin beyanı ile o civarda bulunan bazı tibilerinin işlerini yapmasına dair teşviki hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Bütün hamdler, alemin Rabbine mahsustr. Salat ü selam ilk ve son insanların efendisinin (Aleyhisselam) alinin, ashabının, zevcelerinin ve zürriyetinin üzerine olsun!

Sonra bu mektub, yüksek kapı eşiğinin hizmetçisinden hamiyyetli, namuslu, güzel haslet ve iyi ahlak sahibi olan Bulanık kaymakamına, Allah, onu ve bizi, doğru yolda sabit eylesin! Onu ve ev halkını dünya ve ahiretin afetlerinden selamet eylesin! Mezkur hizmetçiye olan muhabbetiniz, size bu metubu yazmasına sebeb oldu. Çünkü şübhesiz biliyoruz ki, omuhabbetiniz, Allah’ın (celle ve ala) rızasından başka bir şey için değildir. Çünkü o hizmetçiden hiçbir fayda gelmez. Öyle ise, size Allah (celle ve ala) ile Resulü (Sallallahü aleyhi ve sellem) karşı muhabbeti her şeyden daha ala ve üstün olması cenabınıza layıktır. Muhabbetin zuhuru mütabeat ile hasıl olup, kulun Allah’a (celle ve ala) muhabbeti, o mutabeata terettüb eder. Nitekim Allah (celle ve ala) Kuranı Kerimde: “Resulüm de ki, eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana tabi olun ki, Allah da sizleri sevsin!” diye buyurdu. Ekabirden bazısı, muhabbet itaat etmektir demişlerdir. Yüce devlete sadakat, millete karşı şefkat Allah’a itaat etmekle olur. Kainatın rabbine yapılan iş, nasıl bu iki şeyin üzerine terettüb etmez? Öyle ise, salih amellerin yapılması sizin gibilere yakışır. Zira dünya ve ahiretin seadeti, salih amellere bağlıdır. Hele bu mübarek ramazanı şerif ayında yapılan ibadetler. Çünkü bu ay hakkında birçok hadisi şerifler rivayet edilmiştir. Nitekim sahabei kiram (Radıyallahü anhüm) demişler ki, Peygamber efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) Şaban ayının son gününde bize bir hutbe okuyup buyurdular ki:

“Ey insanlar! Gerçekten mübarek, büyük bir ay size yaklaştı. Onda bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi vardır. Allah, orucunu farz, gecesinde ibadet kılınmasını nafile eylemiş olduğu bir aydır.”

Alimler, gecesindeki ibadetin azileti, yatsı namaz ile sabah namazlarının cemaatla kılınmasıyla hasıl olur demişlerdir. Daha sonra, Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) mazkir hadisin devamında şöyle buyurdu:
“Bir kimse o ayda bir hayı işlemekle kendini Allah’a yaklaştırsa, başka bir zamanda bir farz eda etmiş gibi , bir kimse onda bir farz ibadeti eda ederse, başka zsamanda da yetmiş farz eda etmiş gibi sevab kazanır. O, sabr ayıdır. Çünkü onda yemek yenmemeye sabredilir. Sabrın sevabı cennettir. Lütuf ve merhamet ayıdır, onda müminin rızkı artar. Her kim ki onda bir oruçlunun orucunu açarsa, günahlarına bir mağfiret olup kendini cehennem ateşinden azad eder ve orucunu açtığı kimsenin ecrinden bir şey eksik olmaksızın kendisine de o kadar ecir vardır.” Bunun üzerine, meclisinde bulunanlar, ey Allah’ın Resulü! Hepimiz, oruçlu bir kimsenin orucunu açacak bir şey bulamayız, deyince Resulullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):

“Allah, bu sevabı, tek bir hurma veya bir yudum su veya bir yudum süt ile bir oruçlunun orucunu açan kimseye de bu sevabı verir.” Yine devamla Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

“Onda, dört hasleti çok taleb edin! Onlardan iki hasletle Rabbinizi kendinizden razı eder, diğer iki hasletten vaz geçemezsiniz. Onlarla Rabbinizi razı edecek iki haslet: kelimei şehadet olan Eşhedü en la ilahe illallah (Allah’tan başka bir Hak ilah olmadığına şehadet ederim.) söylemek ve mağfiret dilemenizdir. Vaz geçemiyeceğiniz diğer iki hasletler, ise Allahü tealadan kendinize cenneti dileyip cehennemin ateşinden ona sığınmanızdır.” Demek ki bu mübarek ayı ibadetle tazim etmesi ve gevşeklik yapmaması akıllı kimseye vacibdir. İşte, cenabınıza benedn bir hediyyedir, kabul ediniz!

Bundan sonra, Molla Derviş fakir hal olduğu ve orda ikamet edecek bir yeri olmadığı için, Mahmudiyye kazasına gitmek üzere, bu fakirden izin istedi. Sonra kaymakam bey, beni oraya gitmekten men edip, geçen maaşım ile ilerdeki maaşımı vereceğine dair söz verdi. Ve geçen ayın maaşımdan da bana beş altın vermiştir, dedi. Bunun üzerine ben, onu gitmekten men edip kaymakam bey verdiği sözüne muhalefet etmeyicektir, zira kendisi, mümkün olduğu kadar verdikleri sözlerini yerine getirdikleri kimselerdendir, dedim. Bizler, dünya ve ahirette feraha kavuşmanız için, sizlere dua etmekle beraber, sizin, Hasan Servet beyin, müftü efendinin, Davud ağa, Abdülbaki efendi, Haydar efendi, Kahroman efendi, yanınıda bulnanların efendimiz Mustafa’nın (Sallallahü aleyhi ve sellem) mütabeatından ayrılmayan kimselerin üzerine selam olsun! Salavat ve senanın en kamil de Mustafa’nın (Sallallahü aleyhi ve sellem) alinin, ashabının, zevcelerinin ve zürriyetlerinin üzerine olsun!