sümeyra
Fri 20 January 2012, 05:13 am GMT +0200
Dinî Hükümler Kendisine Ulaşmamış Kimsenin Durumu
Dağ başında ömrünü geçirmiş, peygamberden, kitaptan ve hiç bir şeyden haberi olmamış bir adamın durumu konusunda çeşitli görüşler vardır. Şöyle ki:
Ebu'l Haseni'l-Eş'arî ve ona tabî olanlara göre; bu kimsî Allah'ı aklı ile bulmasa bile yine de mü'mindir. Çünkü, güzel ile çirkini ve iyi ile kötüyü ayırabilecek kapasitede değildir. O halde bu kimse mazurdur.
Eş'arîler, bu fikirlerine şu âyet-i kerimeyi delil olarak gösteriyorlar:
«... Biz, bir resul göndcrinceye kadar, hîç bir kimseye ve kavme azap ediciler değiliz.»[73]
İmam Ebu Mansur Mâtürîdî ise, İmam Azam'dan naklen şöyle diyor:
«O kimse, kâinatı müşahede ettikten sonra Allah'a İnanmış ise, mü'mindir; yoksa değildir.»
Mâtürîdîler, Eş'arîlerin delil olarak gösterdikleri âyeti şöyle mânâlandınyorlar:
«Ayetteki azap, akıl İle idrak edilemeyen, usûl ve fürûa ait şeyler içindir. Mesela, namaz, oruç, hac böyledir. Bunları, akıl kendi kendine bulamaz. Onun için Allah, peygamber göndermedikçe, bu ibadetleri yapmadığı için kimseye azap etmez.
imam Mâtüridî, Hz. İbrahim'in yıldızlara, aya, güneşe bakıp Allah'ın varlığına inanmasını, fikrine delil olarak göstermektedir:
«İşte İbrahim, üstünü gece bürüyüp örtünce, bir yıldız görmüş; 'Bu mu benim Rabbim?' demiş; o sönüp gidince ise şöyle demişti: 'Ben, böyle sönüp batanları sevmem.
«Sonra ay'ı doğar halde görünce de, 'Bu mu benim Rabbim?' demiş; fakat o da batıp gidince; 'Andolsun, eğer Rabbim bana hidayet etmemiş olsaymış, muhakkak sapıklar güruhundan olacakmışim' demişti.
Sonra, güneşi doğar vaziyette görünce «Bu, mu İmiş benim Rabbim? Bu, hepsinden de büyük demiş, batınca da; 'Ey kavmim, ben sizin eş koşa geldiğiniz bütün nesnelerden kat'iyyen uzağım, demişti...»[74]
Dağ başında ömrünü geçirmiş, peygamberden, kitaptan ve hiç bir şeyden haberi olmamış bir adamın durumu konusunda çeşitli görüşler vardır. Şöyle ki:
Ebu'l Haseni'l-Eş'arî ve ona tabî olanlara göre; bu kimsî Allah'ı aklı ile bulmasa bile yine de mü'mindir. Çünkü, güzel ile çirkini ve iyi ile kötüyü ayırabilecek kapasitede değildir. O halde bu kimse mazurdur.
Eş'arîler, bu fikirlerine şu âyet-i kerimeyi delil olarak gösteriyorlar:
«... Biz, bir resul göndcrinceye kadar, hîç bir kimseye ve kavme azap ediciler değiliz.»[73]
İmam Ebu Mansur Mâtürîdî ise, İmam Azam'dan naklen şöyle diyor:
«O kimse, kâinatı müşahede ettikten sonra Allah'a İnanmış ise, mü'mindir; yoksa değildir.»
Mâtürîdîler, Eş'arîlerin delil olarak gösterdikleri âyeti şöyle mânâlandınyorlar:
«Ayetteki azap, akıl İle idrak edilemeyen, usûl ve fürûa ait şeyler içindir. Mesela, namaz, oruç, hac böyledir. Bunları, akıl kendi kendine bulamaz. Onun için Allah, peygamber göndermedikçe, bu ibadetleri yapmadığı için kimseye azap etmez.
imam Mâtüridî, Hz. İbrahim'in yıldızlara, aya, güneşe bakıp Allah'ın varlığına inanmasını, fikrine delil olarak göstermektedir:
«İşte İbrahim, üstünü gece bürüyüp örtünce, bir yıldız görmüş; 'Bu mu benim Rabbim?' demiş; o sönüp gidince ise şöyle demişti: 'Ben, böyle sönüp batanları sevmem.
«Sonra ay'ı doğar halde görünce de, 'Bu mu benim Rabbim?' demiş; fakat o da batıp gidince; 'Andolsun, eğer Rabbim bana hidayet etmemiş olsaymış, muhakkak sapıklar güruhundan olacakmışim' demişti.
Sonra, güneşi doğar vaziyette görünce «Bu, mu İmiş benim Rabbim? Bu, hepsinden de büyük demiş, batınca da; 'Ey kavmim, ben sizin eş koşa geldiğiniz bütün nesnelerden kat'iyyen uzağım, demişti...»[74]