hafız_32
Thu 11 November 2010, 11:37 am GMT +0200
c) Dinin Fonksiyonu :
İkbâl'e göre dinin asıl hedefi ve fonksiyonu, insan kişiliğini kuvvetlendirmek ve ona sağlam bir yapı kazandırmaktır. Çünkü, insanın kendiliğindenlik hâlindeki benliği, çökme ve dağılma ihtimali olan zayıf bir birlik özelliği taşımaktadır. Ancak bu benlikte, iyileştirici düzenlemelere boyun eğme, bilinen ya da bilinmeyen çevrelerde yeni durumlar meydana getirecek ve uyum sağlayacak geniş bir hürriyet istidadı ve eğilimi de vardır, îşte din, benlik güçlerini bir merkezde toplama kabiliyeti verir ve bu şekilde insanı yeni bir kişilikle donatır [98]. Bu bakımdan dinin asıl hedefi, insanın iç ve dış, maddî ve manevî hayatının değişmesi ve ona yeni bir yön verilmesidir [99]. Bu açıdan bakıldığında dini, değerin en üst ilkesini yakalamak ve insanın, kendi kişiliğinin kuvvetlerini onunla yenileştirmek için şuurlu ve kasıtlı bir teşebbüs [100] olarak kavramlaştırmak mümkün olacaktır. [101]
II- Batıda Din Psikolojisi Çalışmaları
Psikolojinin bağımsız bir bilim olarak ortaya çıkmasından çok kısa bir süre sonra, Din Psikolojisi alanına giren konuların da araştırılmaya başlandığı bilinmektedir. Psikologların dinî olaylara el atmaya başlamaları 19. asrın sonlarına rastlar. Gerek A.B.D.'de, gerekse Avrupa ülkelerinde bilimsel psikolojinin ilk kurucuları, dinî olaylarla da yakından ilgilenmişlerdir. Bugün Din Psikolojisinin kurucusu ve önde gelen ismi olarak kabul edilen W. James, genel psikoloji konularındaki derin bilgisi ve incelemeleriyle tanınır. Dünyada ilk psikoloji enstitüsünü kurarak tecrübi psikoloji araştırmalarını başlatan W. Wundt. “Völkerpsychologie” (Kavimler Psikolojisi) isimli on ciltlik eserinde, din konularına da yer verdi. Din Psikolojisi, bugünkü varlığı ve gelişiminde A.B.D.'li bilim adamlarına çok şey borçludur. Dünyada Din Psikolojisi adıyla yayınlanan ilk kitabın yazarı olan E. D. Starbuck (The Psychology of Religion, New York 1899), ilk defa çocuk ve gençlerin dinî gelişim özellikleri ile ilgili araştırmasıyla tanınan G. Stanley Hail (Adolescense, its Psychology, New York 1904, 2 cilt) ve onları izleyen W. James, bu alanın öncüleri olmuşlardır. İlk ikisi bu alanda anket tekniğinin de öncüsüdürler. Gençlerin dinî hayatında ortaya çıkan gelişme ve değişmeler bu iki yazarın ortak ilgi alanı olmuştur. Bu araştırmalar onlara, hidâyet olayını tanıma ve onu bir gençlik fenomeni olarak yorumlama imkânını vermiştir. Fakat, kendi zamanında büyük bir ilgi uyandırması ve günümüzde bile hâlâ bir klasik değer taşıması bakımından, Din Psikolojisi biliminin bağımsız bir alan hâline gelmesine yol açan asıl çalışmayı W. James ortaya koymuştur. “Varieties of Religious Experience, Green, New York 1902” isimli eseriyle James, Din Psikolojisinde bağımsız araştırma yolunu açtı. Aslında bir konferanslar dizisi olarak hazırlanmış olan bu eserde, ferdî ve sübjektif bakış açısıyla dine yaklaşılmıştır. James bu eserinde, mistik ya da dinde ileri uçta bulunan kişilerin dinî tecrübelerini, onlarla ilgili şahsî dokümanlara başvurarak incelemektedir. James Din Psikolojisine, sosyolojik verilerden farklı, kendine has bir konu tahsis ederek onu bağımsız bir kimliğe soktu. Aslında onun arzusu, içte yaşanan din ile, kurumlaşmış dini birbirinden ayırmaktı. “Gerçek din”i, her türlü sosyal organizasyon ve kültürel sınırlandırmanın uzağında tutarak, ondan genel olarak ahlâkî şuurdan pek ayırdedilemeyen birşey meydana getirdi. Bu bakımdan da tenkitlere uğradı.
Aynı çizgi üzerinde yer alan W. H. Clark (The Psychology of Religion, New York 1958) ve G. W. Allport (The Individual and his Religion, New York-London 1950, 1960) gibi bilim adamları, dini ferdî açıdan ele almış olmakla birlikte, dinin duygu yönü yanında zihnî yönüne de dikkat çekerek, Din Psikolojisinin konularının genişlemesine ve bu alana olan ilginin artmasına katkılarda bulunmuşlardır.
Günümüzde A.B.D.'de Din Psikolojisi alanında yapılan çalışmalar çok zengin bir literatür oluşturmaktadır. Bunlar içerisinde yakın zamanlarda yayınlanmış bulunan dikkat çeken bazı çalışmaları kısaca tanıyarak bir fikir edinmek mümkün olabilir. Michael Argyle ve Benjamin Beit-Hallahmi'nin ortaklaşa yayınladıkları (The Social Psychology of Religion, London-Boston, 1975) isimli eser, Din Psikolojisinin edebî bir özetini vermektedir. Giderek güçlenmeye başlayan sosyal-psikolojik yaklaşım içerisinde yer alan bir başka çalışma da, C. Daniel Batson ve W. Larry Ventis'in (The Religious Experience. A. Socio-psychological Perspective, New York-Oxford, 1982) eseridir. Tecrübeye dayalı gözlemler üzerinde kurulu teoriler geliştirmeyi hedefleyen bu çalışmada, benzeri çoğu çalışmalar gibi din fonksiyonel açıdan ele alınmakta ve üç farklı dindar tip ayırdedilmektedir. Spilka ve arkadaşlarının yayınladıkları (B. Spilka-R.W, Hood-R. L. Gorsuch, The Psychology of Religion. An Emprical Approach, Prentice-Hall 1985) eser, deney metodunu bu alanda ilk olarak sistemli bir şekilde uygulama amacını taşıyan teşebbüslerden sayılabilir. Yakın zamanlara ait bir başka çalışma; M. J. Meadow ve R. D. Kahoe (Psychology of Religion. Religion in Individual Lives, New York, 1984) ismiyle yayınlanmıştır. Dini çok çeşitli boyutlarıyla ele alan bu eser iyi bir ders kitabı niteliğini taşımaktadır. R. F. Paloutzian'ın; “Invitaiton to the Psychology of Religion, New York, 1983”; J. F. Byrnes'in, “The Pschology of Religion, New York 1984”; L. B. Brouwn'un, “Advances in the Pschology of Religion, Oxford-Pergamon, 1985” kitapları da genel Din Psikolojisi konularına yer veren çalışmalar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yakın zamanlarda yayınlanmış bulunan David M. Wulf’un eseri (Psychology of Religion. Clasic and Contemporary Views, New York... 1991, bir Din Psikolojisi ansiklopedisi niteliğindedir.
Hâlen bütün dünyada Din Psikolojisi çalışmalarının en yoğun olduğu ülke A.B.D.'dir. Buradaki çalışmaların ortak özelliği ise, geniş ölçüde tecrübeye dayalı metodların kullanılması ve istatistik analizlere yer verilmesidir. “Journal for the Scientifîc Study of Religion”, “Journal of Religion and Health” gibi dergiler ve bunları organize eden kuruluş ve topluluklar çerçevesinde biraraya gelen A.B.D.'li din psikologları, bu alanda sağlam bir ekol oluşturmuş bulunmaktadırlar.
Fransa ve fransızca konuşan diğer bazı Avrupa ülkelerinde Din Psikolojisi çalışmaları daha geç başladı. Başka bilim dallarının yedeğinde ya da felsefi-teolojik bazı denemeleri bir tarafa bırakırsak, Fransa'da tecrübî temele dayalı ilk araştırma 1913'de yayınlandı. Henri Clavier'nin (L'İdee de Dieu chez l'Enfant, Paris 1913) isimli bu çalışması, çocuklardaki Allah fikrini konu edinmektedir. Bu çalışma, daha sonra gerek konu gerekse araştırma tekniği bakımından başka çalışmalara yol gösterici oldu. 1956 yılında Brüksel'de kurulan “Uluslararası Din Psikolojisi Komisyonu” (Commıssion Internationale (Luman Vitae) de Psychologie Religieuse) bilimsel Din Psikolojisinin gelişmesinde önemli hizmet yaptı. 1957'den itibaren yayınlamaya başladığı “Cahiers de Pschologie Religieuse” serisi, bütün Batı ülkelerindeki din psikologları ve onların çalışmaları hakkında çok değerli bilgi ve dokümanlar ihtiva eder. En son 1971'e kadar bu seriden beş cilt yayınlanmış bulunmaktadır. Her bir cilt ayrı bir konuya tahsis edilmiş olan bu kitapların ilki Din Psikolojisinin teorik ve pratik meselelerini, sonuncusu ise ölüm ve ölüm ötesi psikolojisi ile ilgili değişik araştırma ve incelemeleri konu edinmektedir. Hâlen Fransa'da, en yetkili din bilimcilerinin araştırmalarının yayınlandığı en önemli peryodik, “Archives de Sciences Sociales des Religions” isimli dergidir. Diğer bazı Avrupa merkezleriyle bağlantılı olarak Belçika'da yayınlanan “Socıal Compass” dergisi daha ziyade Din Sosyolojisi alanındaki çalışmalara yer vermekle birlikte, zaman zaman Din Psikolojisi ile ilgili araştırmaların da içinde yer aldığı bir diğer önemli dergidir. Bu derginin bir diğer özelliği de, yazıların hem fransızca hem de ingilizce olarak yayınlanması veya en azından hangi dilden yayınlanmış ise diğerinden de detaylı bir özetinin yer almasıdır.
Fransız dilinde Din Psikolojisinin genel konuları çerçevesinde düzenlenmiş olan ilk telif eser G. Berguer'e aittir (Traite de Psychologie de la Religion, Lausanne 1946). Fakat bu alanda en yetkili bilim adamları Belçika'da yetişmiş bulunmaktadır. Louvain Üniversitesinde öğretim üyesi bulunan Antoine VERGOTE'un çalışmaları bütün dünyaca tanınmaktadır. Din Psikolojisi (Psychologie Religieuse, Bruxelles 1966), Din-İmân- İnançsızlık (Religion, Foi, Incroyance, Bruxelles 1983) isimli eserleri, Din Psikolojisinin başlıca araştırma konularını içinde toplayan ve dini kendi orijinalitesi içerisinde ele alan genel mahiyette incelemelerdir. Vergote, “Borç ve Arzu” (Dette et Desir, Paris 1974) isimli eserinde, din ile marazı (psiko-patolojik) olaylar arasındaki ilişkileri çok detaylı olarak incelemektedir. Vergote'un çalışmaları, Din Psikolojisini sağlam bir zemine oturtmayı başarmıştır. O, dini psikolojiye indirgeyen eğilimlere karşı çıkarak, dinin sübjektif olduğu kadar tarihi, kültürel ve sosyal varlığını bir bütün olarak ele almanın gereğine işaret eder. Din ile insan ruhiyatı arasındaki karşılıklı ilişkiyi, her iki tarafın da bağımsız varlığını dikkate alan bir tahlil metodunu savunur. Psikanalitik yorumlara eğilim duymakla birlikte, Freud'ün din konusundaki görüşlerini esaslı bir tenkide tâbi tutarak, yanlışlıklarını ya da eksik yönlerini ortaya koyar. Ona göre dinin varlığı psikolojiyi aşar; psikoloji ancak ilişkileri ve tezahürleri ortaya çıkarır. Aynı ekol içerisinde yer alan ve Vergote ile ortak çalışmaları da bulunan Andre GODİN, “Dinî Tecrübelerin Psikolojisi” (Psychologie des Experiences Religieuses, Paris 1981) isimli eserinde fonksiyonel karaktere sahip dinî tecrübe ve davranışlarla, şahsîleşmiş ve kişide köklü bir motivasyon değişimine yol açan dinî tecrübe ve davranışlar arasındaki farklara dikkat çekmekte ve gerçek dinin insanın ancak kendi psikolojik zaaf ve eğilimlerini aştığı noktada gelişmeye başladığını göstermektedir.
Fransa'da, J. P. Deconchy araştırma ve yazıları ile bu alanda kendisini kabul ettiren bir isimdir. Sosyal psikolojik bir bakış açısını benimsemiş olan araştırmacı, görüşlerinin genel karakteristiği bakımından Durkheim'cı bir yaklaşım içerisinde görünmektedir. “Archives de Sciences Sociale des Religions” dergisinin kadrosu arasında yer alan Deconchy, bu dergide yayınladığı çok sayıda inceleme, araştırma ve tanıtım yazılarıyla kendi ülkesinde bu alandaki çalışmalara önemli katkılarda bulunmaktadır. Deconchy'nin yayınlanmış bulunan başlıca kitapları da şunlardır: “Katolik Fransızlarda Allah Fikrinin Gelişimsel Yapısı” (Structure genetique de l'idee de Dieu chez des catholique français, Bruxelles 1967); “Dinî Ortodoksluk” (L'Orthodoxie Religieuse. Essai de Logique pschosocial, Paris 1971); “Dinî Ortodoksluk ve İnsan İlimleri” (L”Orthodoxie Religieuse et Sciences Humaines, Paris-La Haye, Mouton, 1980).
Bir asra yaklaşan geçmişine rağmen, bugün hâlâ Din Psikolojisinin konusu, metodu ve gayesi tartışılmaktadır. Din Psikolojisi tarihi, teorik çelişkiler ve çok sayıda farklı bakış açıları yansıtan çalışmaları gözler önüne sermektedir. Bu, hem din alanının muazzam genişliğinden ve hem de psikolojideki doktrin farklılıklarından ve psikoloji dallarının çok çeşitliliğinden ileri gelmektedir. Bundan dolayı da, şimdiye kadar yapılan çalışmalar ve ortaya konan eserlerin, genel olarak dinin tam bir psikolojisini ortaya koyduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Esasen evrensel değerlerin peşinde olan ilim, her kültür ortamından aldığı örnekleri birleştirmek suretiyle ancak bu hedefine ulaşabilir. Oysa ki, bugün Batı ülkelerinde Din Psikolojisi adı altında yapılan çalışmaların hemen tamamı Hıristiyan-Yahudi dinine mensup kişilerin davranış özelliklerini incelemeye tahsis edilmiş bulunmaktadır. [102]
İkbâl'e göre dinin asıl hedefi ve fonksiyonu, insan kişiliğini kuvvetlendirmek ve ona sağlam bir yapı kazandırmaktır. Çünkü, insanın kendiliğindenlik hâlindeki benliği, çökme ve dağılma ihtimali olan zayıf bir birlik özelliği taşımaktadır. Ancak bu benlikte, iyileştirici düzenlemelere boyun eğme, bilinen ya da bilinmeyen çevrelerde yeni durumlar meydana getirecek ve uyum sağlayacak geniş bir hürriyet istidadı ve eğilimi de vardır, îşte din, benlik güçlerini bir merkezde toplama kabiliyeti verir ve bu şekilde insanı yeni bir kişilikle donatır [98]. Bu bakımdan dinin asıl hedefi, insanın iç ve dış, maddî ve manevî hayatının değişmesi ve ona yeni bir yön verilmesidir [99]. Bu açıdan bakıldığında dini, değerin en üst ilkesini yakalamak ve insanın, kendi kişiliğinin kuvvetlerini onunla yenileştirmek için şuurlu ve kasıtlı bir teşebbüs [100] olarak kavramlaştırmak mümkün olacaktır. [101]
II- Batıda Din Psikolojisi Çalışmaları
Psikolojinin bağımsız bir bilim olarak ortaya çıkmasından çok kısa bir süre sonra, Din Psikolojisi alanına giren konuların da araştırılmaya başlandığı bilinmektedir. Psikologların dinî olaylara el atmaya başlamaları 19. asrın sonlarına rastlar. Gerek A.B.D.'de, gerekse Avrupa ülkelerinde bilimsel psikolojinin ilk kurucuları, dinî olaylarla da yakından ilgilenmişlerdir. Bugün Din Psikolojisinin kurucusu ve önde gelen ismi olarak kabul edilen W. James, genel psikoloji konularındaki derin bilgisi ve incelemeleriyle tanınır. Dünyada ilk psikoloji enstitüsünü kurarak tecrübi psikoloji araştırmalarını başlatan W. Wundt. “Völkerpsychologie” (Kavimler Psikolojisi) isimli on ciltlik eserinde, din konularına da yer verdi. Din Psikolojisi, bugünkü varlığı ve gelişiminde A.B.D.'li bilim adamlarına çok şey borçludur. Dünyada Din Psikolojisi adıyla yayınlanan ilk kitabın yazarı olan E. D. Starbuck (The Psychology of Religion, New York 1899), ilk defa çocuk ve gençlerin dinî gelişim özellikleri ile ilgili araştırmasıyla tanınan G. Stanley Hail (Adolescense, its Psychology, New York 1904, 2 cilt) ve onları izleyen W. James, bu alanın öncüleri olmuşlardır. İlk ikisi bu alanda anket tekniğinin de öncüsüdürler. Gençlerin dinî hayatında ortaya çıkan gelişme ve değişmeler bu iki yazarın ortak ilgi alanı olmuştur. Bu araştırmalar onlara, hidâyet olayını tanıma ve onu bir gençlik fenomeni olarak yorumlama imkânını vermiştir. Fakat, kendi zamanında büyük bir ilgi uyandırması ve günümüzde bile hâlâ bir klasik değer taşıması bakımından, Din Psikolojisi biliminin bağımsız bir alan hâline gelmesine yol açan asıl çalışmayı W. James ortaya koymuştur. “Varieties of Religious Experience, Green, New York 1902” isimli eseriyle James, Din Psikolojisinde bağımsız araştırma yolunu açtı. Aslında bir konferanslar dizisi olarak hazırlanmış olan bu eserde, ferdî ve sübjektif bakış açısıyla dine yaklaşılmıştır. James bu eserinde, mistik ya da dinde ileri uçta bulunan kişilerin dinî tecrübelerini, onlarla ilgili şahsî dokümanlara başvurarak incelemektedir. James Din Psikolojisine, sosyolojik verilerden farklı, kendine has bir konu tahsis ederek onu bağımsız bir kimliğe soktu. Aslında onun arzusu, içte yaşanan din ile, kurumlaşmış dini birbirinden ayırmaktı. “Gerçek din”i, her türlü sosyal organizasyon ve kültürel sınırlandırmanın uzağında tutarak, ondan genel olarak ahlâkî şuurdan pek ayırdedilemeyen birşey meydana getirdi. Bu bakımdan da tenkitlere uğradı.
Aynı çizgi üzerinde yer alan W. H. Clark (The Psychology of Religion, New York 1958) ve G. W. Allport (The Individual and his Religion, New York-London 1950, 1960) gibi bilim adamları, dini ferdî açıdan ele almış olmakla birlikte, dinin duygu yönü yanında zihnî yönüne de dikkat çekerek, Din Psikolojisinin konularının genişlemesine ve bu alana olan ilginin artmasına katkılarda bulunmuşlardır.
Günümüzde A.B.D.'de Din Psikolojisi alanında yapılan çalışmalar çok zengin bir literatür oluşturmaktadır. Bunlar içerisinde yakın zamanlarda yayınlanmış bulunan dikkat çeken bazı çalışmaları kısaca tanıyarak bir fikir edinmek mümkün olabilir. Michael Argyle ve Benjamin Beit-Hallahmi'nin ortaklaşa yayınladıkları (The Social Psychology of Religion, London-Boston, 1975) isimli eser, Din Psikolojisinin edebî bir özetini vermektedir. Giderek güçlenmeye başlayan sosyal-psikolojik yaklaşım içerisinde yer alan bir başka çalışma da, C. Daniel Batson ve W. Larry Ventis'in (The Religious Experience. A. Socio-psychological Perspective, New York-Oxford, 1982) eseridir. Tecrübeye dayalı gözlemler üzerinde kurulu teoriler geliştirmeyi hedefleyen bu çalışmada, benzeri çoğu çalışmalar gibi din fonksiyonel açıdan ele alınmakta ve üç farklı dindar tip ayırdedilmektedir. Spilka ve arkadaşlarının yayınladıkları (B. Spilka-R.W, Hood-R. L. Gorsuch, The Psychology of Religion. An Emprical Approach, Prentice-Hall 1985) eser, deney metodunu bu alanda ilk olarak sistemli bir şekilde uygulama amacını taşıyan teşebbüslerden sayılabilir. Yakın zamanlara ait bir başka çalışma; M. J. Meadow ve R. D. Kahoe (Psychology of Religion. Religion in Individual Lives, New York, 1984) ismiyle yayınlanmıştır. Dini çok çeşitli boyutlarıyla ele alan bu eser iyi bir ders kitabı niteliğini taşımaktadır. R. F. Paloutzian'ın; “Invitaiton to the Psychology of Religion, New York, 1983”; J. F. Byrnes'in, “The Pschology of Religion, New York 1984”; L. B. Brouwn'un, “Advances in the Pschology of Religion, Oxford-Pergamon, 1985” kitapları da genel Din Psikolojisi konularına yer veren çalışmalar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yakın zamanlarda yayınlanmış bulunan David M. Wulf’un eseri (Psychology of Religion. Clasic and Contemporary Views, New York... 1991, bir Din Psikolojisi ansiklopedisi niteliğindedir.
Hâlen bütün dünyada Din Psikolojisi çalışmalarının en yoğun olduğu ülke A.B.D.'dir. Buradaki çalışmaların ortak özelliği ise, geniş ölçüde tecrübeye dayalı metodların kullanılması ve istatistik analizlere yer verilmesidir. “Journal for the Scientifîc Study of Religion”, “Journal of Religion and Health” gibi dergiler ve bunları organize eden kuruluş ve topluluklar çerçevesinde biraraya gelen A.B.D.'li din psikologları, bu alanda sağlam bir ekol oluşturmuş bulunmaktadırlar.
Fransa ve fransızca konuşan diğer bazı Avrupa ülkelerinde Din Psikolojisi çalışmaları daha geç başladı. Başka bilim dallarının yedeğinde ya da felsefi-teolojik bazı denemeleri bir tarafa bırakırsak, Fransa'da tecrübî temele dayalı ilk araştırma 1913'de yayınlandı. Henri Clavier'nin (L'İdee de Dieu chez l'Enfant, Paris 1913) isimli bu çalışması, çocuklardaki Allah fikrini konu edinmektedir. Bu çalışma, daha sonra gerek konu gerekse araştırma tekniği bakımından başka çalışmalara yol gösterici oldu. 1956 yılında Brüksel'de kurulan “Uluslararası Din Psikolojisi Komisyonu” (Commıssion Internationale (Luman Vitae) de Psychologie Religieuse) bilimsel Din Psikolojisinin gelişmesinde önemli hizmet yaptı. 1957'den itibaren yayınlamaya başladığı “Cahiers de Pschologie Religieuse” serisi, bütün Batı ülkelerindeki din psikologları ve onların çalışmaları hakkında çok değerli bilgi ve dokümanlar ihtiva eder. En son 1971'e kadar bu seriden beş cilt yayınlanmış bulunmaktadır. Her bir cilt ayrı bir konuya tahsis edilmiş olan bu kitapların ilki Din Psikolojisinin teorik ve pratik meselelerini, sonuncusu ise ölüm ve ölüm ötesi psikolojisi ile ilgili değişik araştırma ve incelemeleri konu edinmektedir. Hâlen Fransa'da, en yetkili din bilimcilerinin araştırmalarının yayınlandığı en önemli peryodik, “Archives de Sciences Sociales des Religions” isimli dergidir. Diğer bazı Avrupa merkezleriyle bağlantılı olarak Belçika'da yayınlanan “Socıal Compass” dergisi daha ziyade Din Sosyolojisi alanındaki çalışmalara yer vermekle birlikte, zaman zaman Din Psikolojisi ile ilgili araştırmaların da içinde yer aldığı bir diğer önemli dergidir. Bu derginin bir diğer özelliği de, yazıların hem fransızca hem de ingilizce olarak yayınlanması veya en azından hangi dilden yayınlanmış ise diğerinden de detaylı bir özetinin yer almasıdır.
Fransız dilinde Din Psikolojisinin genel konuları çerçevesinde düzenlenmiş olan ilk telif eser G. Berguer'e aittir (Traite de Psychologie de la Religion, Lausanne 1946). Fakat bu alanda en yetkili bilim adamları Belçika'da yetişmiş bulunmaktadır. Louvain Üniversitesinde öğretim üyesi bulunan Antoine VERGOTE'un çalışmaları bütün dünyaca tanınmaktadır. Din Psikolojisi (Psychologie Religieuse, Bruxelles 1966), Din-İmân- İnançsızlık (Religion, Foi, Incroyance, Bruxelles 1983) isimli eserleri, Din Psikolojisinin başlıca araştırma konularını içinde toplayan ve dini kendi orijinalitesi içerisinde ele alan genel mahiyette incelemelerdir. Vergote, “Borç ve Arzu” (Dette et Desir, Paris 1974) isimli eserinde, din ile marazı (psiko-patolojik) olaylar arasındaki ilişkileri çok detaylı olarak incelemektedir. Vergote'un çalışmaları, Din Psikolojisini sağlam bir zemine oturtmayı başarmıştır. O, dini psikolojiye indirgeyen eğilimlere karşı çıkarak, dinin sübjektif olduğu kadar tarihi, kültürel ve sosyal varlığını bir bütün olarak ele almanın gereğine işaret eder. Din ile insan ruhiyatı arasındaki karşılıklı ilişkiyi, her iki tarafın da bağımsız varlığını dikkate alan bir tahlil metodunu savunur. Psikanalitik yorumlara eğilim duymakla birlikte, Freud'ün din konusundaki görüşlerini esaslı bir tenkide tâbi tutarak, yanlışlıklarını ya da eksik yönlerini ortaya koyar. Ona göre dinin varlığı psikolojiyi aşar; psikoloji ancak ilişkileri ve tezahürleri ortaya çıkarır. Aynı ekol içerisinde yer alan ve Vergote ile ortak çalışmaları da bulunan Andre GODİN, “Dinî Tecrübelerin Psikolojisi” (Psychologie des Experiences Religieuses, Paris 1981) isimli eserinde fonksiyonel karaktere sahip dinî tecrübe ve davranışlarla, şahsîleşmiş ve kişide köklü bir motivasyon değişimine yol açan dinî tecrübe ve davranışlar arasındaki farklara dikkat çekmekte ve gerçek dinin insanın ancak kendi psikolojik zaaf ve eğilimlerini aştığı noktada gelişmeye başladığını göstermektedir.
Fransa'da, J. P. Deconchy araştırma ve yazıları ile bu alanda kendisini kabul ettiren bir isimdir. Sosyal psikolojik bir bakış açısını benimsemiş olan araştırmacı, görüşlerinin genel karakteristiği bakımından Durkheim'cı bir yaklaşım içerisinde görünmektedir. “Archives de Sciences Sociale des Religions” dergisinin kadrosu arasında yer alan Deconchy, bu dergide yayınladığı çok sayıda inceleme, araştırma ve tanıtım yazılarıyla kendi ülkesinde bu alandaki çalışmalara önemli katkılarda bulunmaktadır. Deconchy'nin yayınlanmış bulunan başlıca kitapları da şunlardır: “Katolik Fransızlarda Allah Fikrinin Gelişimsel Yapısı” (Structure genetique de l'idee de Dieu chez des catholique français, Bruxelles 1967); “Dinî Ortodoksluk” (L'Orthodoxie Religieuse. Essai de Logique pschosocial, Paris 1971); “Dinî Ortodoksluk ve İnsan İlimleri” (L”Orthodoxie Religieuse et Sciences Humaines, Paris-La Haye, Mouton, 1980).
Bir asra yaklaşan geçmişine rağmen, bugün hâlâ Din Psikolojisinin konusu, metodu ve gayesi tartışılmaktadır. Din Psikolojisi tarihi, teorik çelişkiler ve çok sayıda farklı bakış açıları yansıtan çalışmaları gözler önüne sermektedir. Bu, hem din alanının muazzam genişliğinden ve hem de psikolojideki doktrin farklılıklarından ve psikoloji dallarının çok çeşitliliğinden ileri gelmektedir. Bundan dolayı da, şimdiye kadar yapılan çalışmalar ve ortaya konan eserlerin, genel olarak dinin tam bir psikolojisini ortaya koyduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Esasen evrensel değerlerin peşinde olan ilim, her kültür ortamından aldığı örnekleri birleştirmek suretiyle ancak bu hedefine ulaşabilir. Oysa ki, bugün Batı ülkelerinde Din Psikolojisi adı altında yapılan çalışmaların hemen tamamı Hıristiyan-Yahudi dinine mensup kişilerin davranış özelliklerini incelemeye tahsis edilmiş bulunmaktadır. [102]