saniyenur
Sun 10 July 2011, 06:30 pm GMT +0200
Taklid'in İptali Ve Din'in Delil İle Bilinmesinin Vacip Olması
Allâme Ebu Mansur (r.h.) diyor ki : Biz, insanları dinî konulardaki inançlarında muhtelif mezheplere bölünmüş ve bu bölünmelerine rağmen bir kelime üzerinde ittifak etmiş olduklarını görüyoruz. Birinin benimsediği görüş, hak ve gerçek ise, diğerininki gerçek dışı ve bâtıl olur. Bununla beraber hepsinin taklid edilen selefleri bulunduğu hususunda ittifak halinde oldukları görülmektedir. Öyle ise taklidin, sahibini kotüleyeceği şeylerden olmadığı sabit olmuştur. Çünkü; kendisi gibi mukallid olan, kendi görüşünün zıddındaki iddiasında isabetli olabilir. Ki, bunlara bakıldığında sayılarının çoğalmasından başka bir şey olmadığı görülür. Ancak ne var ki, son sözü söyleme hakkına sahip olan birisinin öne sürdüğü hükmün hak olduğunu bildirecek ve hakka isabet ettiğini vicdanlı kimseye kabullendirecek aklî bir delil bulunan müstesna. Kim ki incelenmesi gereken hususu dinî esaslara dayanarak incelerse hakka isabet etmiş olur. Bunlardan her birinin Peygamber Aley-hisselâm'm inandığı hususun hak ve gerçek olduğunu bilmesi gerekmektedir.
Hakka isabet eden kişi inancını ispat etmek için kendisini tasdik eden delilleri ve kendisine şehadet eden hakkın beraberinde olması, muhaliflerini köşeye sıkıştırıp âciz bırakmıştır.[2] Zira bunlardan her birinin delillerinin bir noktada sonuçlanması mümkün değildir..[3] Öyle ise delillerle zafere ulaştığında kendisine teslim olmak gerekir. Bahis konusu ettiğim kişi için gerçekten deliller açık - seçik ortaya konmuştur.[4] Benzeri delillerin ortaya konması, dinî inançlar ve esaslara zıd bulunduğu için caiz değildir. Çünkü deliller birbirine uymamaktadır...[5]
Delileri galebe çalan kimse, başkasındaki şüphelerin sebeplerinin süslenip yaldızlamış olduğunu meydana çıkarır. «Vela Kuvvete Îİla Bil-lahil Azim.» [6]
[2] Yani bazen hakka isabet eden, öne sürdüğü delil sebebiyle veyahut mukallid olanlardan her birini ilzam etmesi ve öne sürdüğü delili ikrar ve kabul etmelerine zorlaması ile bir olur. Bâtıl olan da sayının çok olması, bir arada toplanması gibi bir husus olabilir. Öyle ise hakkı bilmekte ibret, sayıların çokluğunda değil, delillerdedir.
[3] Metinde kelime silinmiştir.
[4] <Zı. harfi kitabın aslında silinmiştir.
[5] Kitabın aslında kelime silinmiştir.
[6] İmam Matüridi, Tevhid, Hicret Yayınları: 79-80.