- Din Fenne Ters Düşer mi

Adsense kodları


Din Fenne Ters Düşer mi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Thu 22 July 2010, 03:55 pm GMT +0200


Din ve Fen
 

DİN FENNE TERS DÜŞER Mİ?

 

Prof. Dr. Alâaddin BAŞAR

Bazı kimseler, din ile fenni iki zıt kutup gibi gösterme gay­retindeler. Maksat zihinleri bulandırmak ve ruhları müşevveş etmek... Gerçekten din fenne karşı mıdır? Bu mesele çok yönlü­dür. Sadece birkaçına temas edelim.

Din denilince iki ayrı mefhum hatıra gelir. Biri "Hak din", diğeri "Batıl dinler". Batıl dinler, insanların kendi hayallerinden doğan, yahut bir hak dinin tahrif edilmesiyle ortaya çıkan bir ta­kım saçma inançlardır. Hak din ise, bu kâinatı kudretiyle yara­tıp, hikmetiyle ve ilmiyle tanzim eden, yeryüzünü insanlara be­şik, güneşi lamba yapan, zemini çiçeklerle semayı yıldızlarla donatan Cenâb-ı Hakk'ın bir emir ve yasaklar manzumesidir.

Hak kitap, Allah'ın fermanı ve bu kâinat O'nun mülkü ve mahlûkudur. Nitekim bu âlem için, "Kâinat kitabı" denilmiştir. Her bir ferd bu kitaptan bir sahifenin, bir cümlenin, yahut bir noktanın tefsir edilmesi, açıklanmasıdır. İnsan bedeni bu kitap­tan sadece bir kelime. Ondaki her organ için nice eserler yazıl­mış. Diş, bir terk harf gibi. Ondaki ince sırlar üzerinde nice tez­ler yapılmış. Bir hücre, bir atom bu kâinat kitabının birer nokta­sı hükmündeler. Onların tefsirleri ayrı birer ilim kolu olarak ge­lişmiş. O halde, âlemdeki hikmetleri tefsir eden ve gizli güzellikleri ortaya çıkaran ferilerin, ilâhî fermana aykırı olma­sı düşünülemez.

Bazı çevreler, fennin her keşfini, dine karşı kazanılmış bir zafer gibi ilân ediyorlar. Bu, fenni inkâr eden bir batıl din için doğru olabilir. Yahut Avrupa'yı asırlarca fenden uzak tutan ve "dünya dönüyor" dediği için Galile'yi Engizisyon önüne çıkar­tan kiliseye karşı aklın zaferi sayılabilir. Ama, bir müslüman bu tür gelişmeleri, "Allah'ın kudret kitabı olan şu kâinattan bir sır­rın daha çözülmesi" şeklinde değerlendirir. Ve yine bir müslü­man, bütün medeniyet harikalarını; insan aklının birer meyvesi olarak görür ve bunları, insana bağışlanan istida­dın ve ona tanınan fırsatın birer neticesi olarak bilir. Ayrıca "arıya bal yapmayı ilham eden, koyunu süt fabrikası yapan Cenâb-ı Hak, insan aklına da böyle harika meyveler verdiriyor", diye düşünür. Yeni keşifleri duydukça, Allah'ın ilmine ve hikmetine olan hayranlığı ve hayreti daha da artar.[2]

 

Din ve Fennin Sahaları
 

Fen ilimleri, İlâhî kudretle yaratılmış bulunan şu kâinattan bahsederler. Din ise; onun yaratıcısını tanıttırır. Fen, âlemde hiçbir varlığın vazifesiz olmadığını isbat ederken; din, insanın da başıboş olamayacağını bildirir ve vazifesini de "ibadet" olarak tesbit eder. Fen, bedeni bütün incelikleriyle ele alırken; din, o hanede misafir olan ruha hitab eder. Meselâ, fen gözü incelerken, din nelere bakılıp, nelere bakılmayacağını talim eder.

Kur'ân-ı Kerîm bir fen kitabı değil, insanları hidayete irşad ve kulluğa davet eden bir ilâhî fermandır. Bundandır ki, Ayet-i Kerîmelerde fennî mes'elelere sadece işaret edil­miştir. O ilâhî fermanda bugünkü medeniyet fenleri açıkça ha­ber verilseydi, insanlık âlemi asırlarca bu hakikatları akla sığıştıramayacak, belki de inkâra sapacaktı. Bu ise, ilâhî irşad ve ikaza, emir ve davete perde olurdu.

Âlimlerimiz Kur'ân-ı Kerîm'in nüzul sebebini başlıca dört esasta toplamışlar. Birincisi; Allah'ın varlığını, birliğini... kullara tebliğ. İkincisi, Allah'ın razı olduğu insan tipini Pey­gamberimizin (s.a.v.) şahsında insanlığa takdim, üçüncüsü; Rablerine nasıl ibadet ve şükredeceklerini insanlara talim, dördün­cüsü de bu fani dünyadan sonra gidilecek baki âlemi beşere ha­ber vermek...

Şimdi düşünelim: Bu dört hususta Kur'ân-ı Kerîm'in be­yan ve tebliğ ettiği hükümlerden hangisinde fenne söz düşe­bilir? Tâ ki, fennin beyanıyla ilâhî ferman arasında zıddiyet olabilsin. Meselâ, Kur'ân-ı Kerîm, Cenâb-ı Hakkı bizlere, bütün sıfatları, fiilleri, isimleriyle tanıtmıştır. Bu sahada fennin konuşacak bir tek kelimesi yoktur.

Yine Kur'ân-ı Kerîm, örnek insanlar olarak beşere "Peygam­berleri, Sıddıkları, Şüheda ve Salihleri" takdim etmiş ve Allah'ı sevmenin yolunu "Resulüne ittiba" olarak tayin etmiştir. İnsan­lık âlemine, bu vadide bir başka insan modeli sunmak da fennin sahası değildir.

Yine, Kur'ân-ı Kerîm, Halıkımızın emri ve yasaklarını bizle­re beyan buyurmuştur. Bu konu da fennin sahasına girmez. Ya­ni fen, kalkıp da "Cenâb-ı Hak insanlardan şunları, bunları isti­yor" diyecek halde değildir.

Yine İlâhî ferman kabirden, haşirden, Ahiret ülkesinden bahsetmiştir; fennin sahası ise bu dünyadır.

Kaldı ki, Hak kitapların en sonuncusu ve mükemmeli olan Kur'ân-ı Kerîm'de, ne aya gidilemiyeceğine, ne uçak yapılamıyacağına, ne de elektriğin keşfedilemeyeceğine dair bir tek âyet bulmak mümkün değil! İnsanları fenden meneden bîr yasak da mevcud değil. O halde, kıyamete kadar da­ha ne tür keşifler yapılırsa yapılsın, hangi gezegenlere gidi­lirse gidilsin, bütün bunların din ile doğrudan ilgisi yok de­mektir.

Henüz deney ve tecrübeyle isbatlanmarmş kasıtlı teorileri birer fennî gerçekmiş gibi takdim etmek, ancak demogojidir. Bu ise, bahsimizin dışındadır.[3]

 

Hangisi Daha Önemli?
 

"Din mi, ilim mi?" tartışmalarını sürdürenler, genellikle, din ve inancı tali, fen ve tekniği ise esas kabul ediyorlar. Beşer için bu ikinci birinciden daha zaruri, daha önemli zannediyorlar. Halbuki, fen ve teknik insanın ancak maddî ihtiyaçlarının teminine hizmet eder ve onun bedenî rahatıyla ilgilenir. Ru­hun huzuru ise bambaşka bir sahadır. Bu sahanın güneşi, ancak ve ancak "Hak Din"dir. Beşerin hakiki saadeti en başta buna bağlıdır.

Hak din insana; bu dünyaya tesadüfen gelmediğini, vazifesiz olmadığını ve ölümle hiçliğe atılmıyacağını telkin eder. Onu bu dünyada Allah'ın aziz bir kulu ve arzın halifesi olarak takdim eder. Ve mü'min, bu dünyada bir yolcu gibi yaşar. Hâdiseleri bu nazarla değerlendirir. Dünyadan da nasibini unutmaz. Tembelli­ğe ve miskinliğe düşmez. Her iki dünya saadeti için elinden gel­diğince çalışır. Neticede Allah'a tevekkül eder. Lâkin esas ola­nın âhiret olduğunu bilir. Bir misal verelim: Dün hacca at ile, deve ile gidiliyordu; bugün otobüsle, uçakla gidiliyor. Dinde esas olan hac farizesinin yerine getirilmesidir. Kul için bu farizeyi en rahat bir şekilde yerine getirme kapısı da sonuna kadar açıktır. Şunu söylemek istiyorum: İnsanlığın yaratılış gayesi, bugünkü keşifler yapılmadan önce de yerde kalmış değildi.[4]

 

Mes'elenin Psikolojik Yönü
 

Gördüğümüz kadarıyla, "Din ile ilim çatışır mı, çatış­maz mı?" münakaşalarını sürdürenlerin çoğu, ölümü unutmak, ibadetten kaçmak, âhireti düşünmemek isteyen kimse­ler...

Onlardan birisine soruyorsunuz:

Her nimet bir teşekkür ister, değil mi?

Evet, diye cevap veriyor. Devam ediyorsunuz:

Bu şükrü yapmamak nankörlüktür, değil mi? Cevap yine aynı yolda:

Elbette!...

"Pekâlâ", diye sürdürüyorsunuz konuşmanızı, "Saatteki hızı yüzbin kilometreyi aşan bu yer küresi üzerinde seni yıllar­dır gezdiren, her nefeste kanını temizlettiren, ruhunu 'akıl, hafı­za ve hissiyatla', bedenini 'el, ayak, mide, ciğer' gibi maddî or­ganlarla donatan Allah'a şükür ve ibadet etmen gerekmiyor mu?"

Bu sorunuz karşısında ne diyeceğini şaşırıyor ve meselâ;

"Söyle bakayım, dinimize göre tüp bebek yapılabilir mi?" gibi mevzuyla hiç alâkası olmayan bir soru atıyor ortaya. Böylece meseleyi saptırmak ve sahadan uzaklaşmak istiyor. Sanki, siz o soruya cevap veremeyince onun Allah'a karşı teşek­kür borcu ve ibadet mükellefiyeti kalkacakmış gibi...

"Din ilme ters düşer mi, düşmez mi?" münakaşalarının altın­da genellikle bu psikoloji yatar. Genellikle diyorum, çünkü az da olsa, bu gibi meseleleri öğrenmek için soranlar da yok de­ğil...[5]

HALACAHAN
Tue 15 December 2015, 10:37 pm GMT +0200
Dinimiz bilimle çelişmez , aksıne bızleri  arastırmaya ,düşünmeye teşvik eden bir dinimiz var. Yüce kitabimiz da bilime yol gösteren en güvenilir kaynaktır..

besiye7A
Tue 15 December 2015, 10:46 pm GMT +0200
Allah razı sun kardesimm

Kevšer
Wed 16 December 2015, 02:43 am GMT +0200
Esslâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah. Bu güzel bilgiler için Rabbim Razı olsun inşaAllah kardeşim...

Rüveyha
Wed 16 December 2015, 02:28 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah.Çok güzel bir paylaşım olmuş.Çok severek okudum,çokta istifade ettim.Rabbim razı olsun kardeşim

damla6d
Wed 16 December 2015, 03:06 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Din ve fenni birbirine ters değildir aslında.Sadece hep abartı uydurmaca.Tabii bazen vardır belki ama tam da zıttı değil.Allah razı olsun.

Edanur 8/D
Thu 24 March 2016, 07:43 pm GMT +0200
Aleykumusselam
İlim ve fenn bir birine zit degilldir. Rabbim razi olsun insaallah

Bilal2009
Thu 24 March 2016, 08:33 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Ikisi bir bütündür. Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın. Rabbim paylaşım için razı olsun.

Hatice 8/D
Thu 24 March 2016, 08:55 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam
Din fenne ters düşmez ikisi de birbirinden farklı kavramlardır. Birbirlerinin zıttıdır.

Busra 8-B
Thu 24 March 2016, 09:10 pm GMT +0200

Esselamu aleykum
Yine İlâhî ferman kabirden, haşirden, Ahiret ülkesinden bahsetmiştir; fennin sahası ise bu dünyadır

ikranur 7d
Thu 24 March 2016, 09:42 pm GMT +0200
selamun aleykum.
din ve fen terse düşmez. emeğinize sağlk.
Allah c.c. razı olsun.

HALACAHAN
Thu 28 July 2016, 02:22 am GMT +0200
Aslında fen bölümlerinin ana  kaynağı kuranikerimdir..Islamiyet ile medeniyet geldi araştırma özgürlüğü geldi ve kuranı kerimizn i nasi ile de bu araştırmalar daha hızlı sonuç verdi ..Ilime  bilime öncülük eden ıslamiyet nasıl fen bilimlerine ters düşsün ki ?

Mevlüde
Thu 28 July 2016, 07:55 am GMT +0200
Guzel bir aciklama olmus.din ile fen elbette birbieine ters dusemez.cunku fendeki her bir seyy de Allah ın ayetlerindendir.bunu iyi anlamak ve gormek gerek insallah.
Allah razi olsun paylasm icn