- Diğer İslâm Ülkelerinde Hadis ve Hadis İlimleri

Adsense kodları


Diğer İslâm Ülkelerinde Hadis ve Hadis İlimleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Tue 18 October 2011, 07:34 pm GMT +0200
2. Diğer İslâm Ülkelerinde Hadis ve Hadis İlimleri

Burada Bursevî'nin çağdaşı olan onunla aynı asırda yaşamış, hadis i-limleriyle uğraşmış, eserler yazmış bazı hadisçilerden bahsedeceğiz. Fakat bunda Bursevî'nin hayatta olduğu 1653-1725 yılları arasını esas alacak, var­sa diğer önemli muhaddisîere de işaret edeceğiz.

İslâm ülkeleri içinde hadis çalışmalarıyla ün kazanmış en önemli ilim merkezlerinin başında hiç şüphesiz Mısır gelmektedir.[147] Ebû Zehv, 656/1258 yılında Abbasiler'in yıkılışından X. hicri asrın başlarına kadar olan dönemde Mısır'ın hadis ve hadis ilminin değişik branşlarında çok değişik eserler verdi­ğini belirtmektedir.[148] Hicri X. asır Mısır için bir duraklama dönemini temsil etmekle birlikte, Bursevî'nin yaşadığı dönemde Mısır'da yine de muhaddisler eksik olmamıştır. Nitekim o tarihlerde Mâliki hadisçilerden Echûrî diye meş­hur olan Nûruddin b. Ali Zeynü'I-âbidîn (Ö.1066/1656), Irâkî (Ö.806/1403)-nin ed-Düreru's-seniyye adlı siret kitabını iki cilt halinde şerhetmiş,[149] Kastallânî (ö.923/1517)'nin el-Mevâhibu'1-ledünniyye'sine Mısırlı Şafiî âlim­lerden Muhammed b. Ahmed eş-Şevberî (0.1069/ 1659), İbrahim b. Mu-hammed el-Meymûnî (Ö.1079/1668) ve Nûruddin Ali b. eş-Şebramellisî birer haşiye yazmışlardır. Aynı esere yine Mısırlı âlim Muhammed b. Abdülbaki b. Yusuf ez-Zürkânî (Ö.1122/1710) tarafından da bir şerh kaleme alınmıştır. [150]

1094/1683 yılında Şam'da vefat eden Mağribli muhaddis Rudânî, Cem'u'l-fevâid min Câmii'1-usûl ve Mecmei'z-zevâid adında ondört kitaptan bir derlemede bulunmuştur.[151] Faslı Abdülkâdir b. Ali (Ö.1116/1704) ve Bursevî'den bir sene sonra vefat eden Sindî (Ö.1138/1726) Nuhbetü'l-fiker üzerine birer şerh yazmışlardır.[152] Hadislerin bulunmasında kolaylık sağlamak acıyla Zehâiru'l-mevârîs'i telif eden Nablûsî (Ö.1143/1731),[153] halk dilinde cdaşan meşhur hadislerle ilgili Keşfu'l-hafâ'yı tertipleyen Aclûnî (0.1162/-49) ile Şah Veliyullah Dehlevî (Ö.1176/1764), EmirSan'ânî (Ö.1182/1768) 3b. hadisle uğraşan âlimler de XVIII. asırda yaşamışlardır.[154] Emir San'ânî, men'de yaşamış Hz. A!i soyundan bir zâttır. Mekke ve Medine'ye giderek raiis tahsil etmiştir. Hadis sahasında Bülûğu'l-merâm şerhi Sübülü's-selâm, khu'l-Câmii's-sağîr, usûlü hadisle ilgili olarak Tavzîhu'l-efkâr adlı eserleridır.[155] Özellikle Şah Veliyyulah Dehlevî (Ö.1176/1764), Hind ülkesinde 'âjyük bir muhaddis, tebiiğci ve ıslahatçı" olarak tanınmıştır.[156] Dehlevî'nin Vj.vatta şerhi yanında, el-Fazlu'1-mübîn fi'1-müselsel min hadisi'n-Nefaiyyi'l-E-in ve Şerhu terâcimi ebvâbi Sahîhi'l-Buhârî gibi eserleri vardır. [157]

Genel bir değerlendirme yapacak olursak, XVIII. asır hadis ve hadis açısından önceki asırlara oranla daha verimsiz bir dönem geçirmiştir. Ellin bu duraklamalara rağmen, Mısır ve Hind ülkelerinin hadis çalışmaları usunda Osmanlılar'dan ileride olduğunu, bu dönemdeki hadis ilmiyle Lai çalışmaların daha çok şerh, haşiye ve derlemeler üzerinde yoğunlaştığı-:.. önceki devirlerde olduğu gibi ciddi ve orijinal eserlerle fazla meşgul olun-rradığını söyleyebiliriz. Nitekim Bursevî'nin hadisle İlgili bir kaç eseri de yu-kr.da belirtilen ölçüler İçinde birer şerh mahiyetindedir. Bunda Bursevî'nin ha­dis ilimlerinden daha çok tasavvufa yönelmesi etkili olmuştur. Bundan sonraki ».falarda Bursevî'nin hayatı anlatılırken bu durum daha iyi anlaşılacaktır.

[147] EbÛ Zehv, Muhaddisûn, s. 438-440; Koçkuzu, s. 353-354.

[148] Kettânî, s. 20; Abdü'1-hay el-Kettânî, Fihris, 11, 782-784.

[149] Ebû Zehv, s. 440; bk. Wensinck, (trc. M. Fuad Abdülbaki), Miftahu künûzi's-sünne, M. Reşid Rıza'nın mukaddimesi.

[150] Kettânî, s. 201.

[151] Kettânî, s. 176; Kettânî, Fihris, I, 425-429.

[152] Kettânî, s. 216-217.

[153] Kettânî, Fihris, II, 756-758.

[154] VIII. asır hadis âlimleri için bk. Kettânî, Fihris, i, 79; Karaman, Hayrettin, İslâm Hukuk Tarihi, s. 178.

[155] Karaman, s. 178.

[156] Bilmen, Tefsir, 11, 721; Koçkuzu, s. 355.

[157]Bilmen, Tefsir, II, 722; Karaman, s. 177-178.