saniyenur
Sun 10 July 2011, 09:37 am GMT +0200
Dehrîlerden Sümenilerin Sözleri Ve Sözlerinin Fasid Olduğunun Açıklanması
Dehrîlerden olan sümeniler (budistler), ezelde eşyanın hadis olduğuna muvafakat etmeleriyle beraber şöyle diyorlar : Gerçekten yeryüzü devamlı olarak üzerinde olanı [75]kendisine çekip indirir.
Onlara bu hususu Nezzâm sorunca, yerin üstünde bulunanların ağır olduğunu Öne sürerek delil gösterdi. Ağırlık ise havaya mukavemet edemediği için semada duramaz. Onlara, ağır olan bir taşla, bir bez parçası yukarıdan beraberce salındığı vakitte taşın daha süratli yere inmesi ile itiraz etti. Sonra devamla yerin onlardan daha ağır olmasına rağmen onların yere ulaştıklarım ileri sürdü. Sonra gördükleri şu hususla da onlara itirazda bulundu : Rüzgâr, bir şeyi alır onu etrafa değil, yükseğe doğru çekmek suretiyle onunla beraber yukarıya doğru yükselir. Onun, yerin altında olup kendi kuvveti ile yüklenmiş olsa idi size bu hususu ne bildirirdi? Siz, yerin üzerindekini yukarı yükselip çıkmaksızın aşağı çekmesiyle nasıl hükmettiniz? Bunun benzerini de gördünüz, dedi ve sözünü böylece kesti. Bu, onların münazarasının hülâsası olduğu vakitte karşılıklı oynamağa ne kadar benzer- Belki asıl olan şudur ki; biz, onun göğü bir hal üzere gördüğünden beri görmekteyiz. Yeri de ağırlığı üzerine müşahede ediyoruz. Yerin parçalarından olan her parça, aklın ulaştığı en üst bir yerden salmırsa muhakkak o, yere düşerdi. Bu husus delâlet ediyor ki, gerçekten yer, bulunduğu hâl üzere, semâ da, olduğu gibi karar kılmışlardır. Onların havada karar kılmaları diye bir husus yoktur, öyle ise onların kendi yerlerinde karar kılmaları hâkim olan Allah'ın kuvvotiy-ledir. Ve onları düşüncenin idrâk edemediği, akim ulaşamadığı şey üzere yaratmıştır. îşte bu hususta dehrîlerin ve onlara meyleden taraftarlarının sözleri batıl olur.
Bununla beraber onların münazaraları çirkindir. Veyahut münazaranın yolu gizli olan hususların meydana çıkması için bahsetmek ve hikmetin sınırları üzerinde durmaktan ibarettir. Onlar, âlemi ihtilâf ve ittifaktan bulunduğu hal üzere kılmışlardır. Cevherlerin ve arazların muhtelif olması yaratılışları itibariyle kendilerinde bulunmaktadır. Onlar da eşyanın hareketlerinden meydana gelmiştir. Veyahut ta bir hikmete kudreti olmayan ilmi ve idaresi bulunmayan şey ile karışmışlardır. Beşer de bunlardan biridir.[76] Onların katında ilmin veyahut ta hikmetin olması ancak âlemin dışında sabit olur ki, onların idarecisi olur. Âlemin cevherlerinden en üst olanın âlemin kendisi ile bulunanın tabiatının dışına çıkması yine onun Allah'ın dilemesi ve dilediğini yaratmasının var olduğuna delildir. Kuvvet ancak Allah'tandır. [77]
[75] Sümeniyye oğulları budîstlerdir. îslâmdan önce Mavera'un - Nehir ülkelerinin halkının çoğunluğu bu mezhepten idi. Sümeniler demek, Sümeniyye'ye mensup olduğunu ifade eder. Onlar, yeryüzü ehlinin ve dinlerin en cümert olanlarıdır. Onların mezhebi, şeytanı reddetmek üzere kurulmuştur. Bak: Kitab'ül - Fihrist, Li-îbn'in -Nedîm., s- 484, T. Kahire, El-Mektebet'üt - Ticâriyye.
[76] Bu ibarenin metinden olduğuna işaret edilmesiyle beraber dip notta varid olmuştur.
[77] İmam Matüridi, Tevhid, Hicret Yayınları: 270-271.