meryem
Sat 23 October 2010, 01:14 pm GMT +0200
68-Dediklerine Göre Akıl Ve Mantığın Yalanladığı Hadis
Iddia:Rasûlullahın:Birİnizin kabına sinek düştüğü zaman,onu (kaba) daldırınız.Çünkü onun iki kanadının birisinde zehir,diğerinde de onun panzehiri (şifâsı) vardır.Sinek önce zehirini akıtır, sonra (daldırınca) da panzehirini akıtır.[159] buyurduğunu rivayet ettiniz.
Bir şeyde hem zehir, hem de onun panzehiri nasıl bulunur?! Sinek zehirin yerini nasıl biliyor da önce onu akıtıyor ve panzehirin yerini de nasıl biliyor da onu sonra akıtıyor?
Cevap:Biz deriz ki bu hadis gerçekten sahih-tir.Aynı şekilde,bu lafızlardan başka lafızlarla da rivayet edilmiştir.
Bize Ebu'l-Hattâb tahdis etti (ve) dedi:Bize Ebû Attâb haber verdi (ve) dedi:Bana Abdullah b.el-Mu-sennâ haber verdi (ve) dedi: Bana Sumâme ( -213) [160]rivayet etti (ve) dedi:"Bİr kaba sinek düştü.Enes (R.A) parmağıyla onu tuttu ve "Bismillah" ...diyerek suya bat irdi, ve bunu üç kere tekrarladı,Sonra Iullahın kendilerine böyle yapmalarını emrettiğini ve "iki kanadından birinde zehir.diğerinde de panzehir olduğunu" söyledi.
EBÛ MUHAMMED:Deriz ki:Kim dinî hususla-rı,müşahade ettiği olaylarla açıklamaya kalkar;hay-vanın konuşamayacağmı,kuş'un (Allah'ı) teşbih ede-miyeceğini.yeryüzün bir parçasının diğerine şikâyette bulunup sızlanamayacağnı, sineğin zehir ve panzehirin yerlerini bilemeyeceğini iddia eder;hadiste varid olan anlamadığı şeylere itiraz eder,ve "Bir kırat[161]nasıl Uhud dağı kadar olur?","Beytul-Makdis nasıl-dile gelip konuşur?","Şeytan nasıl sol eliyle yer ve sol eliyle içer?", Onun sol eli mi var?" "Aralarında asırlar bulunduğu halde Âdem (A.S) Mûsâ (A.S) ile nasıl buluşur da kader hususunda birbiriyle münakaşa ederler?", "Nerede münakaşa ettiler?",derse;o kimse İslâm'dan sıyrılıp çıkan yıkıcının biri olmuştur.Şu kadar ki o, bu ve benzeri sözleri, safsataları, münakaşaları ve haber ve eserleri (Rasûlullahın,ashab ve tabiînin sözlerini) reddetmesi ile kendini gizlemek[162] istemektedir. [İşte bu kimse)Rasûlullahın getirdiklerine,Ashab ve Tabiînin en hayırlılarının kabul ettikleri şeylere karşı çıkmaktadır.
Kim Rasûlullahın getirdiklerinin [hadis ve sünnet) bir kısmını inkâr ederse,tamamını inkâr etmiş sayılır.
Eğer İslâm dinini bırakıp da,bu ve benzeri şeylere inanılmayan başka bir dine geçmek isteseydi böyle bir din bulamazdı.Çünkü Yahudiler.Hristiyan-lar,Mecüsîler,Sâbiîler ve Seneviyye (Maniheistler) [163]bu gibi şeylere inanırlar ve kitaplarında da bu gibi şeyler mevcuttur.
Benim bildiğim,bu gibi şeyleri sadece Dehriyye (Materyalistler) den bir guruptan başkası inkar etme-mektedir.Kelâmcılardan bir gurub ile Cehmiyye fırkası da bu hususta Dehriyyeye tabî olmuşlardır.
Bundan sonra (gelelim meseleye):Biz din yolunu terkedip.felsefeye başvursak [164] yine de sinekte hem zehir hem de panzehir olduğunu inkâr etmek kabil midir?
Bu meselede sinek,tıpkı bir yılan gibi değil midir? Çünkü tabibler yılanın etinin, ondan Tiryâk-ı Ekber[165] yapıldığı zaman,yılanın zehirine karşı şifa olduğunu, akreb sokmasına ,kuduz köpek ısırması" na,"dördüncü sıtması"na, [166] felcelakye [167] denilen hastalığa,titreme hastalığına ve sar'a'ya faydalı olduğunu söylerler.
Akreb hakkında da;karnı yarılıp,sonra soktuğu yere bağlanırsa fayda vereceğini;akreb yakılıp kül haline gelince,bundan kendisinde böbrek taşı olana içi-rilince fayda verdiğini ve bazan akreb felçli birini sokunca o kimsenin iyileştiğini (doktorlar) söylerler.
Yine akrebin eti bir süre iç yağı içersinde bırakılırsa bu yağ vücuttaki büyük ur ve şişkinlikleri yok eder.
Eski tabibler;sinek,sürme taşı içine konur ve öğütülür,sonra göze sürülürse gözün görme gücünü artüracağmı,göz kapağının kenarlarındaki kirpiklerin diplerini kuvvetlendireceğini ileri sürerler.
Sâhibul-Mantık (=Aristo) dan naklederler ki; Geçmişte bir kavim sinek yerler ve hiç göz hastalıklarına yakalanrnazlarmış!...
Yine tabibler (sinek hakkında derler ki: (Sinek) ezilip.akrebin soktuğu yere'konursa ağn diner.Yine bir kimseyi köpek ısırırsa, kendisini öldürmemesi için,sinek konmasın diye yüzünü örtmeğe muhtaç olur, d emişlerdir.
Bu da sineğin yapısında hem zehir.hem de panzehir bulunduğunu gösterir.
EBÛ MUHAMMED:Biz dini bırakıp felsefeye ve gözle gördüklerimize inandığımız zaman dahi, nasıl olur da hayvanların ve böceklerin anlama (kabiliyyet-lerinin olma) dığını iddia edebiliriz? Biz bakıyoruz ki küçücük bir karınca,yazdan kış için yiyecek depo eder .Bu depoladığı tanenin çürümesinden korktuğu zaman onu yeryüzüne çıkartır.Mehtaplı bir gecede onu yayar .Tanenin filizlenmesinden korkarsa,onun çimlenmemesi için ortasını oyar.
İbnu Uyeyne ( -198) [168] de;'lnsan .karınca ve fâre'den başka,yiyeceğini depo eden yoktur." demiştir.
İşte kargalar! Meyvalan var iken hurma ağacına yaklaşmazlâr.Fakat meyvalar devşirildiği zaman bu-daklardaki ağacın özünü yerler.
Felsefeciler de:Deveyı bir yılan sokunca de-ve,tatlı su yengeci yer ."derler.
İbnu.Mâseveyh dedi ki:Bu sebepten biz.yengeç lerin yılan sokmalarına iyi geldiğini zannediyoruz.
Yine (Felsefeciler) derler ki:Kaplumbağa,beyaz benekli zehirli yılanı yediği zaman,(zehirlenmemek için) yabani kekik yer.
Gelincik de yılanı öldürdüğü zaman.sedef otu denen bitkiyi yer.
Köpekler de vücudlannda kurt (şerit) olduğu zaman,buğday başağı yerler.
EBÛ MUHAMMED:Bu hayvanlar,felsefeciler cihetinden de görüyorum ki anlayışa sahip oldukları gibi tıbbı da iyi bilmektedirler.Bu ise sineğin, kanatlarındaki zehir ve panzehiri bilmesinden daha hayret vericidir...
Uzaktan demiri kendine çeken ve onu kendine itaat ettiren,böylece kendi haraketiyle demiri de sağa sola haraket ettiren taşa nasıl şaşmıyorlar?Bu taş mıknatıs taşıdır.
Keza es-sinfîl taşı hakkında Aristo'nun ^'Karnında su toplanan bir kimsenin karnına bağlanır-sa.adamın karnındaki su azalır.Bunun doğruluğunu gösteren şudur ki;bu taş,adarmn kanuna bağlandıktan sonra taruhrsa, taşın ağırlığının artmış olduğu görülür/' sözüne nasıl inanırlar?
Tabib Eyyûb'a-veya Huneyn (b.İshak)1 a -bu taştan bahsettim,taşı tanıdı ve, "Bu taş Tevrat'ta -veya Allah'ın mukaddes kitaplarından bir diğerinde - zikredilmiştir." dedi.
Yine (Aristo'nun) bahsettiği sirke içinde balık gibi yüzen taş; kadının böğrüne asılan ve onun hamile kalmasına mâni olan boncuk;firının kenarına konan ve ekmeklerin düşüşmesine sebep olan bir taş; bir kimse iki eliyle eliyle tuttuğu zaman ,o kimsenin midesinde ne varsa dışarı çıkartan taş;Yukan Mısır'da sunta(=akasya) ağacı denilen ve üzerine kılıç çekilip yüründüğü ve kesmekle tehdid edildiği zaman solu-veren ağaç ve benzeri şeyleri nasıl kabul ederler?
Bana bizim bir şeyhimiz Ali b.Âsım'dan.o da Hâlidu'l-Hazzâ'dan ,o da Muhammed b.Sîrîn'den ( 110) [169]rivayet etti ki o şöyle demiştiniki adam (Kadı) Şurayh'a gidip birbirlerinden davacı oldular.Biri-si:"Ben bu adama bir emanet verdim,şimdi emaneti bana geri vermiyor." dedi.Şurayh ona:"Adama emanetini geri ver!" dedi.Adamr'Yâ Ebâ Umeyye! O öyle bir taştır ki,hamile kadın onu gördüğü zaman çocuğunu düşürür,sirkenin içine atılsa sirke kaynamağa başlar,fınna konsa fınn soğur." dedi.
Bunun üzerine Şurayh sustu ve her ikisi kalkıp gidesiye kadar onlara birşey demedi.
Bütün bunlar,aklın almadığı ve çoğunun mukayese ile bilinemediği şeylerdir.Eğer bunlara ben-zer,acâib mahlûkâtı araştırıp zikretmiş olsak iş çoğalır ve (söz) uzardı... [170]
69- Dediklerine Göre Rafızîlerın Ashabı Tekfir Etmede Delil Olarak Kullandıkları Hadis
İddia:Rasûlulİahın şöyle dediğini rivayet ettiniz:"(Kıyamet günü) birtakım kimseler (=akvâm) elbette bana.Havz'ıma gelecekler.Sonra elbette benim Önümden alınıp götürülecekler.Ben de o za- man:"Yâ Rabbi.Ashabcağızım! Ashabcağızım! .." diyeceğim.Bunun üzerine bana:"Sen,onların senden sonra neler yaptıklarını bilmiyorsun! Sen onlardan ayrıldığın zamandan beri,gerisin geri (dinden)irtidad etmekten geri durmadılar."denecek.[171]
Bu hadis,Râfızılerin; Ali,Ebû Zerr.el-Mıkdâd, Selmân , Ammâr b.Yâsir ve Huzeyfe (R.A) hâriç, Rasûlullahm diğer ashabını küfürle itham etmede dayandıkları delilleridir.
Cevap:Biz deriz ki :Şayet onlar (akılcılar,kelâ-mcılar) hadisin üzerinde düşünseler ve lafızlarını (iyi) anlasalardı;Rasûlullahın burada azınlık bir gurubu kasdettiği sonucuna varabilirlerdi.
"Birtakım kimseler elbette bana,Havz'ıma gelecekler, "sözü bunu ispat eder.Eğer Rasûlullah-yukarıda isimleri zikredilen Ashab hariç-Ashabının hepsini kasdetmiş olsaydı;"Siz elbette bana,Havz'ıma geleceksiniz, sonra da önümden çekilip götürüleceksiniz." derdi.
Nitekim,birisi:"Bana bugün ,Benû Temîm'den birtakım kimseler (=akvâm) ,ve Kûfelilerden de bir takım kimseler geldi." der.ve bu sözüyle sadeccçoğun-luğun az bir kısmını kasdeder.Eğer; birkaç adam hariç, (o kabilenin) hepsinin kendisine geldiğini kasdetmiş olsaydı: "Bana Benû Temî kabilesi ve Küfe halkı geldi." derdi.Burada "kavm" sözünü kullanması caiz değildir.Çünkü kavm,geride kalıp gelmeyenfaz sayıdaki) kimselerdir.
Keza:'Yâ Rabbi,Ashabcağızım!Ashabcağızırn! küçültme sîğasıyla-buyurması da bunu sana ispat eder.Rasûlullah bu sözüyle - küçültme siğasmı kul lanmakla-onlann sayılarının azlığını göstermek iste-miştir.Nitekim sen de:"(Yolda )dağmık vaziyette evciklere rastladım." ve (insan) gurupçuklannın yanından geçtim." dersin, (ve bununla onların azlığını kas-dedersin)..
Biz biliyoruz ki;bazen münafıklar,dini zayıf ve dinde şüphesi olan kimseler de ganimet gayesiyle Rasûlullah ile birlikte savaşlara katılıyorlardı.Rasûlullahın vefatından sonra birkısım kimseler irtidad etti.Uyeyne b.Hısn bunlardandır.Bu adama irtidad etti ve peygamberlik iddiasına kalkıştığında Tuleyha b.Huveylid'e [172]katıldı ve ona imanfl) etti.Tuleyha hezimete uğrayınca kaçü.Onu Hâlid b.Velid esir aldı ve eli ayağı bağlı olarak Ebûbekr'e gönderdi.Medî-ne'ye getirildi.Medine'nin çocukları hurma dallan ile onu dürtüklemeğe ve ona vurmağa başladılar,ve:"Ey Allah'ın düşrnanıjman ettikten sonra Allah'a küfret-ün (öyle mi?!) "dediler.
Bunun üzerine Allah'ın düşmanı:"ValIahi ben (zaten) iman etmemiştim." dedi.
Ebûbekr kendisiyle konuşunca (tekrar) müslü-manhğı kabul etti; Ebûbekr de onun müslümanlığını kabul etti ve kendisine bir eman yazdı. Bundan sonra o.ölünceye kadar dini zayıf olmakta devam etti.
Rasûlullahın (S.A.V) el-Ğâbe'deki [173]develerine saldıran da o idi.el-Hâris b.Avf (RA) ona: "Muham-med'e (S.A.V) karşı nankörlük ettin! Hem onun diyarında hayvanlarını beslersin ,sonra da onunla savaşırsın (öyle mi?) dedi.O da:"Dediğin gibi!" diye cevab verdi.
Rasûlullah onun hakkında:"Kendisine uyulan şu ahmak!..." demiştir
Araplar iridad ettiği zaman Uyeyne b.Hısn gibi irtidad eden birçok kimseler vardı. Onlardan kimi tekrar dine döndü ve iyi bir müslüman oldular.Kimi de münafıklıkta israr etti.Allahu taâlâ (bunlar hak-kında):"Çevrenizdeki bedevilerden ve Medine halkından birtakım münanklar vardır ki .onlar münafıklık etmeye alışmışlardır.Sen onları bilmezsin,onlan biz biliriz."(9.et-Tevbe:101) buyurmuş-tur.Rasûlullahın önünden çekilip götürülecek olan-lar,işte(mürted ve münafık) lardır...
Onların zikrettikleri altısı hariç.nasü olur da bütün Ashab,onun önünden çekilip götürülürlerTHal-buki Allah(C.C) onlar hakkında daha önce şöyle bu-yurmuştu:"Muhammed Allah'ın peygamberidir.Onun beraberinde bulunanlar(=Ashâb-ı Kiram) kâfirlere karşı çok şiddetli,kendi aralarında gayet merhametlidirler....ilâh" (48.el-Feth: 29)
Keza:"Hakikaten Allah (Hudeybiye'de) ağacın altında sana biat etmekte oldukları vakit o mü'minlerden razı oldu."(48.el-Feth: 18) buyurmuştur.
EBÛ MUHAMMED:Bana Zeyd b.Ahzem et-Tâî tahdis etti (ve) dedi:Bize Ebû Dâvud (et-Tayâîisi) haber verdi (ve) dedi:Bize Kurratu'bnu Hâlid, Katâde'den haber verdi.Katâde (öl-118) [174]şöyle dedi:"Sâid b.el-Museyyib'e ( -94)," [175]"Bey'at-ı Rıdvan'da (Ashab) kaç kişi idiler?" dedim,"Binbeşyüz kişi idiler." dedi.Ben:Câbir b.Abdülah (R.A) bindörtyüz kişi olduklarını söyledi,dedim.Bana:"AIlah ona rahmet et-sin.yanılmış.Onlann binbeşyüz kişi oldukların bana söyleyen odur".dedi
[176]Sonra onların gerisin geri irtidad edeceklerini bildiği halde Allah'ın (C.C) birtakım kimseler den(=akvâm) razı olması.onları medhetmesi.İncil ve Tevrat'ta onlar için misal vermesi nasıl caiz olabilir? Olsa olsa onlar (Kelâmcılar) in : "Allah onların irtidad edeceklerini bilemedi." demeleri gerekir ki.işte bu (sözü söyleyen) kâfirlerin en şerlisidir. [177]
70-Kader İle İlgili Hadis
İddia;Siz,Musa'nın (A.S) kaderi (=mutezilî) olduğunu,Âdem(A.S) ile münakaşa ettiğini,ve münakaşada Âdem'in (A.S) gâlib geldiğini;[178] Ebû-bekr'in de kaderi olduğunu ve Ömer ile münakaşa ettiğini ve Ömer'in ona galib geldiğini rivayet ettiniz.
Cevap:Biz deriz ki:Bu bir yalan ve hadise iftira-etmektir.Biz ne Mûsâ 'nın ne de Ebûbekr'in kaderi olduğuna dair herhangi bir hadis vârid olduğunu bilmiyoruz. ..
Bize Ebu'l-Hattâb tahdis etti (ve) dedi:Bize Bişr b.el-Mufaddal haber verdi (ve) dedi:Bize Dâvud b.ebî Hind^Âmir'den ,o da Ebû Hurayra'dan ,o da Rasûlul-lahtan haber verdi ki(Rasûlullah) şöyle demiş-tir:"Mûsâ (A.S) Âdem (A.S) ile karşılaştı ve ^'İnsanları bedbaht yapan,onlan Cennetten çıkaran İnsanların babası(=Ebu'l-Beşer) Âdem sen (mi)sin?" dedi.O da:"-Evet" dedi ve ilâve etti:"Sen de Allah'ın risalet ve kelâm (=konuşma) ile insanlara üstün kıldığı Mûsâ değil misin?" dedi,Mûsâ:Evet dedi .Âdem (A.S):"Sen Allah'ın sana İndirdiğinde (=Tev ratî,Allah'ın -tekrar Cennete sokmadan öncebeni oradan çıkaracağını okumadın mı?"de-di.Mûsâ,evet dedi.Bunun üzerine Âdem ,Musa'ya gâlib geldi ve onu susturdu.
EBÛ MUHAMMED:Bu sözde Musa'nın kaderi olduğuna dair ne vardır?Biz biliyoruz ki herşey Allah'ın kader ve kazâ'sı iledir.Şu kadar var ki.fnlleri faillerine nisbet ediyoruz.ve güzel amel işleyeni güzel amelinden dolayı övüyor.kötüyü de kötülüğünden dolayı levmediyor,kınıyor;ve günah işleyene günahlarına göre muamele ediyoruz.
"Ebübekr (R.A) kaderi idi." demelerine gelin-ce:Bu da aynı şekilde tahrif ve hadise ilâvede bulunmaktır.
Onlar (Ebûbekr ve Ömer) sadece kader hakkında bilgileri olmadığı için münakaşa etmişlerdir. Fakat kader hakkında gerçeği öğrendiklerinde ne oldu?Bir noktada birleştiler!...Tıpkı bunun gibi onlar;Rasûlul-lah kendilerine öğretesiye.Kur'an nazil olasıya,sünnet kesinleşinceye kadar, dini meseleler ve tevhid hususunda pekçok şeyi bilmiyorlardı,daha sonra bunları öğrendiler.
Hadİs.Ebûbekr ve Ömer'den rivayet edilmesine rağmen-Hadisçüer nazarmda-zayıftır.Hadîsi İsmail b.Abdisselâm ,Zeyd b.Abdirrahman'dan ,o da'Amr b.Şuayb'dan o da babasmdan,o da dedesinden rivayet etmiştir.Yine bu hadisi Horasanlı bir adam.Mukâtü b.Hayyân'dan ,o da Amr b.Şuayb'dan rivayet ediyor.Bu ravilerin ise çoğu tanınmamaktadır. [179]
[159] BUH: 59 / 17; 76 / 58.HAN: 2 / 229;3/ 67.
[160] Bkz: S. 122
[161] 0.2 gramlık bir ağırlık ölçüsü .(M)
[162] Esad Efendi nüshasında bu şekildedir.(M)
[163] Zerdüşlükten alınma.birî hayır diğeri şer ilâhı olmak üzere iki ilâha inanma .(M)
[164] ilkçağ felsefesinde tıb ilminin de felsefeye dahil edildiği hatırlansın. (M)
[165] ÇeşitÜ maddelerin karışımından meydana gelen bir nevi ilâç ,tiryak.(M)
[166] Nöbeti 4 günde bir gelen sıtma.-Musahhih-
[167] İnsanın yüzünde meydana gelen bir tür felç.-Mu sahhih-
[168] Bkz: S.159 ve dipnotu.
[169] Muhammed b.Şîrîn el-Ensârî,el-Basrî.Enes b.Mâlik'in mevlâsı ve el-Hasen el-Basrî'nin muasmdır.Fıkıh-ta geniş bilgi sahibi idi .Rüya da tabir ederdi.Sahabelerden otuz kişiyi görmüştür.(Tabakatul-Huffâz: 31,Tehzîbu't-Tehzîb: 9 / 214. (M)
[170] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 353-358.
[171] BUH: 60 / 8; 81 / 53; HAN: 1 / 235,453; 5/ 50
[172] Arabistan'ın Kuzey-Doğu'sunda bu iddiasını yaymıştır. (Bkz:Islâm Peygamberi: 1 / 364) (M)
[173] Hicaz'da bir mevki.
[174] Bkz.:s70.ve dipnotu.
[175] Bkz:s.l32. ve dipnotu.
[176] BUH: 61 / 25.
[177] Reîsul-Küttab ve Es'ad Efendi nüshalarında bu cümle şÖyledir."...İşte bu,ikİ küfür'den en kötü olanıdır." (M) İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 358-362.
[178] BUH: 60/ 31.HAN: 2 / 248,392.
[179] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 362-363.
Iddia:Rasûlullahın:Birİnizin kabına sinek düştüğü zaman,onu (kaba) daldırınız.Çünkü onun iki kanadının birisinde zehir,diğerinde de onun panzehiri (şifâsı) vardır.Sinek önce zehirini akıtır, sonra (daldırınca) da panzehirini akıtır.[159] buyurduğunu rivayet ettiniz.
Bir şeyde hem zehir, hem de onun panzehiri nasıl bulunur?! Sinek zehirin yerini nasıl biliyor da önce onu akıtıyor ve panzehirin yerini de nasıl biliyor da onu sonra akıtıyor?
Cevap:Biz deriz ki bu hadis gerçekten sahih-tir.Aynı şekilde,bu lafızlardan başka lafızlarla da rivayet edilmiştir.
Bize Ebu'l-Hattâb tahdis etti (ve) dedi:Bize Ebû Attâb haber verdi (ve) dedi:Bana Abdullah b.el-Mu-sennâ haber verdi (ve) dedi: Bana Sumâme ( -213) [160]rivayet etti (ve) dedi:"Bİr kaba sinek düştü.Enes (R.A) parmağıyla onu tuttu ve "Bismillah" ...diyerek suya bat irdi, ve bunu üç kere tekrarladı,Sonra Iullahın kendilerine böyle yapmalarını emrettiğini ve "iki kanadından birinde zehir.diğerinde de panzehir olduğunu" söyledi.
EBÛ MUHAMMED:Deriz ki:Kim dinî hususla-rı,müşahade ettiği olaylarla açıklamaya kalkar;hay-vanın konuşamayacağmı,kuş'un (Allah'ı) teşbih ede-miyeceğini.yeryüzün bir parçasının diğerine şikâyette bulunup sızlanamayacağnı, sineğin zehir ve panzehirin yerlerini bilemeyeceğini iddia eder;hadiste varid olan anlamadığı şeylere itiraz eder,ve "Bir kırat[161]nasıl Uhud dağı kadar olur?","Beytul-Makdis nasıl-dile gelip konuşur?","Şeytan nasıl sol eliyle yer ve sol eliyle içer?", Onun sol eli mi var?" "Aralarında asırlar bulunduğu halde Âdem (A.S) Mûsâ (A.S) ile nasıl buluşur da kader hususunda birbiriyle münakaşa ederler?", "Nerede münakaşa ettiler?",derse;o kimse İslâm'dan sıyrılıp çıkan yıkıcının biri olmuştur.Şu kadar ki o, bu ve benzeri sözleri, safsataları, münakaşaları ve haber ve eserleri (Rasûlullahın,ashab ve tabiînin sözlerini) reddetmesi ile kendini gizlemek[162] istemektedir. [İşte bu kimse)Rasûlullahın getirdiklerine,Ashab ve Tabiînin en hayırlılarının kabul ettikleri şeylere karşı çıkmaktadır.
Kim Rasûlullahın getirdiklerinin [hadis ve sünnet) bir kısmını inkâr ederse,tamamını inkâr etmiş sayılır.
Eğer İslâm dinini bırakıp da,bu ve benzeri şeylere inanılmayan başka bir dine geçmek isteseydi böyle bir din bulamazdı.Çünkü Yahudiler.Hristiyan-lar,Mecüsîler,Sâbiîler ve Seneviyye (Maniheistler) [163]bu gibi şeylere inanırlar ve kitaplarında da bu gibi şeyler mevcuttur.
Benim bildiğim,bu gibi şeyleri sadece Dehriyye (Materyalistler) den bir guruptan başkası inkar etme-mektedir.Kelâmcılardan bir gurub ile Cehmiyye fırkası da bu hususta Dehriyyeye tabî olmuşlardır.
Bundan sonra (gelelim meseleye):Biz din yolunu terkedip.felsefeye başvursak [164] yine de sinekte hem zehir hem de panzehir olduğunu inkâr etmek kabil midir?
Bu meselede sinek,tıpkı bir yılan gibi değil midir? Çünkü tabibler yılanın etinin, ondan Tiryâk-ı Ekber[165] yapıldığı zaman,yılanın zehirine karşı şifa olduğunu, akreb sokmasına ,kuduz köpek ısırması" na,"dördüncü sıtması"na, [166] felcelakye [167] denilen hastalığa,titreme hastalığına ve sar'a'ya faydalı olduğunu söylerler.
Akreb hakkında da;karnı yarılıp,sonra soktuğu yere bağlanırsa fayda vereceğini;akreb yakılıp kül haline gelince,bundan kendisinde böbrek taşı olana içi-rilince fayda verdiğini ve bazan akreb felçli birini sokunca o kimsenin iyileştiğini (doktorlar) söylerler.
Yine akrebin eti bir süre iç yağı içersinde bırakılırsa bu yağ vücuttaki büyük ur ve şişkinlikleri yok eder.
Eski tabibler;sinek,sürme taşı içine konur ve öğütülür,sonra göze sürülürse gözün görme gücünü artüracağmı,göz kapağının kenarlarındaki kirpiklerin diplerini kuvvetlendireceğini ileri sürerler.
Sâhibul-Mantık (=Aristo) dan naklederler ki; Geçmişte bir kavim sinek yerler ve hiç göz hastalıklarına yakalanrnazlarmış!...
Yine tabibler (sinek hakkında derler ki: (Sinek) ezilip.akrebin soktuğu yere'konursa ağn diner.Yine bir kimseyi köpek ısırırsa, kendisini öldürmemesi için,sinek konmasın diye yüzünü örtmeğe muhtaç olur, d emişlerdir.
Bu da sineğin yapısında hem zehir.hem de panzehir bulunduğunu gösterir.
EBÛ MUHAMMED:Biz dini bırakıp felsefeye ve gözle gördüklerimize inandığımız zaman dahi, nasıl olur da hayvanların ve böceklerin anlama (kabiliyyet-lerinin olma) dığını iddia edebiliriz? Biz bakıyoruz ki küçücük bir karınca,yazdan kış için yiyecek depo eder .Bu depoladığı tanenin çürümesinden korktuğu zaman onu yeryüzüne çıkartır.Mehtaplı bir gecede onu yayar .Tanenin filizlenmesinden korkarsa,onun çimlenmemesi için ortasını oyar.
İbnu Uyeyne ( -198) [168] de;'lnsan .karınca ve fâre'den başka,yiyeceğini depo eden yoktur." demiştir.
İşte kargalar! Meyvalan var iken hurma ağacına yaklaşmazlâr.Fakat meyvalar devşirildiği zaman bu-daklardaki ağacın özünü yerler.
Felsefeciler de:Deveyı bir yılan sokunca de-ve,tatlı su yengeci yer ."derler.
İbnu.Mâseveyh dedi ki:Bu sebepten biz.yengeç lerin yılan sokmalarına iyi geldiğini zannediyoruz.
Yine (Felsefeciler) derler ki:Kaplumbağa,beyaz benekli zehirli yılanı yediği zaman,(zehirlenmemek için) yabani kekik yer.
Gelincik de yılanı öldürdüğü zaman.sedef otu denen bitkiyi yer.
Köpekler de vücudlannda kurt (şerit) olduğu zaman,buğday başağı yerler.
EBÛ MUHAMMED:Bu hayvanlar,felsefeciler cihetinden de görüyorum ki anlayışa sahip oldukları gibi tıbbı da iyi bilmektedirler.Bu ise sineğin, kanatlarındaki zehir ve panzehiri bilmesinden daha hayret vericidir...
Uzaktan demiri kendine çeken ve onu kendine itaat ettiren,böylece kendi haraketiyle demiri de sağa sola haraket ettiren taşa nasıl şaşmıyorlar?Bu taş mıknatıs taşıdır.
Keza es-sinfîl taşı hakkında Aristo'nun ^'Karnında su toplanan bir kimsenin karnına bağlanır-sa.adamın karnındaki su azalır.Bunun doğruluğunu gösteren şudur ki;bu taş,adarmn kanuna bağlandıktan sonra taruhrsa, taşın ağırlığının artmış olduğu görülür/' sözüne nasıl inanırlar?
Tabib Eyyûb'a-veya Huneyn (b.İshak)1 a -bu taştan bahsettim,taşı tanıdı ve, "Bu taş Tevrat'ta -veya Allah'ın mukaddes kitaplarından bir diğerinde - zikredilmiştir." dedi.
Yine (Aristo'nun) bahsettiği sirke içinde balık gibi yüzen taş; kadının böğrüne asılan ve onun hamile kalmasına mâni olan boncuk;firının kenarına konan ve ekmeklerin düşüşmesine sebep olan bir taş; bir kimse iki eliyle eliyle tuttuğu zaman ,o kimsenin midesinde ne varsa dışarı çıkartan taş;Yukan Mısır'da sunta(=akasya) ağacı denilen ve üzerine kılıç çekilip yüründüğü ve kesmekle tehdid edildiği zaman solu-veren ağaç ve benzeri şeyleri nasıl kabul ederler?
Bana bizim bir şeyhimiz Ali b.Âsım'dan.o da Hâlidu'l-Hazzâ'dan ,o da Muhammed b.Sîrîn'den ( 110) [169]rivayet etti ki o şöyle demiştiniki adam (Kadı) Şurayh'a gidip birbirlerinden davacı oldular.Biri-si:"Ben bu adama bir emanet verdim,şimdi emaneti bana geri vermiyor." dedi.Şurayh ona:"Adama emanetini geri ver!" dedi.Adamr'Yâ Ebâ Umeyye! O öyle bir taştır ki,hamile kadın onu gördüğü zaman çocuğunu düşürür,sirkenin içine atılsa sirke kaynamağa başlar,fınna konsa fınn soğur." dedi.
Bunun üzerine Şurayh sustu ve her ikisi kalkıp gidesiye kadar onlara birşey demedi.
Bütün bunlar,aklın almadığı ve çoğunun mukayese ile bilinemediği şeylerdir.Eğer bunlara ben-zer,acâib mahlûkâtı araştırıp zikretmiş olsak iş çoğalır ve (söz) uzardı... [170]
69- Dediklerine Göre Rafızîlerın Ashabı Tekfir Etmede Delil Olarak Kullandıkları Hadis
İddia:Rasûlulİahın şöyle dediğini rivayet ettiniz:"(Kıyamet günü) birtakım kimseler (=akvâm) elbette bana.Havz'ıma gelecekler.Sonra elbette benim Önümden alınıp götürülecekler.Ben de o za- man:"Yâ Rabbi.Ashabcağızım! Ashabcağızım! .." diyeceğim.Bunun üzerine bana:"Sen,onların senden sonra neler yaptıklarını bilmiyorsun! Sen onlardan ayrıldığın zamandan beri,gerisin geri (dinden)irtidad etmekten geri durmadılar."denecek.[171]
Bu hadis,Râfızılerin; Ali,Ebû Zerr.el-Mıkdâd, Selmân , Ammâr b.Yâsir ve Huzeyfe (R.A) hâriç, Rasûlullahm diğer ashabını küfürle itham etmede dayandıkları delilleridir.
Cevap:Biz deriz ki :Şayet onlar (akılcılar,kelâ-mcılar) hadisin üzerinde düşünseler ve lafızlarını (iyi) anlasalardı;Rasûlullahın burada azınlık bir gurubu kasdettiği sonucuna varabilirlerdi.
"Birtakım kimseler elbette bana,Havz'ıma gelecekler, "sözü bunu ispat eder.Eğer Rasûlullah-yukarıda isimleri zikredilen Ashab hariç-Ashabının hepsini kasdetmiş olsaydı;"Siz elbette bana,Havz'ıma geleceksiniz, sonra da önümden çekilip götürüleceksiniz." derdi.
Nitekim,birisi:"Bana bugün ,Benû Temîm'den birtakım kimseler (=akvâm) ,ve Kûfelilerden de bir takım kimseler geldi." der.ve bu sözüyle sadeccçoğun-luğun az bir kısmını kasdeder.Eğer; birkaç adam hariç, (o kabilenin) hepsinin kendisine geldiğini kasdetmiş olsaydı: "Bana Benû Temî kabilesi ve Küfe halkı geldi." derdi.Burada "kavm" sözünü kullanması caiz değildir.Çünkü kavm,geride kalıp gelmeyenfaz sayıdaki) kimselerdir.
Keza:'Yâ Rabbi,Ashabcağızım!Ashabcağızırn! küçültme sîğasıyla-buyurması da bunu sana ispat eder.Rasûlullah bu sözüyle - küçültme siğasmı kul lanmakla-onlann sayılarının azlığını göstermek iste-miştir.Nitekim sen de:"(Yolda )dağmık vaziyette evciklere rastladım." ve (insan) gurupçuklannın yanından geçtim." dersin, (ve bununla onların azlığını kas-dedersin)..
Biz biliyoruz ki;bazen münafıklar,dini zayıf ve dinde şüphesi olan kimseler de ganimet gayesiyle Rasûlullah ile birlikte savaşlara katılıyorlardı.Rasûlullahın vefatından sonra birkısım kimseler irtidad etti.Uyeyne b.Hısn bunlardandır.Bu adama irtidad etti ve peygamberlik iddiasına kalkıştığında Tuleyha b.Huveylid'e [172]katıldı ve ona imanfl) etti.Tuleyha hezimete uğrayınca kaçü.Onu Hâlid b.Velid esir aldı ve eli ayağı bağlı olarak Ebûbekr'e gönderdi.Medî-ne'ye getirildi.Medine'nin çocukları hurma dallan ile onu dürtüklemeğe ve ona vurmağa başladılar,ve:"Ey Allah'ın düşrnanıjman ettikten sonra Allah'a küfret-ün (öyle mi?!) "dediler.
Bunun üzerine Allah'ın düşmanı:"ValIahi ben (zaten) iman etmemiştim." dedi.
Ebûbekr kendisiyle konuşunca (tekrar) müslü-manhğı kabul etti; Ebûbekr de onun müslümanlığını kabul etti ve kendisine bir eman yazdı. Bundan sonra o.ölünceye kadar dini zayıf olmakta devam etti.
Rasûlullahın (S.A.V) el-Ğâbe'deki [173]develerine saldıran da o idi.el-Hâris b.Avf (RA) ona: "Muham-med'e (S.A.V) karşı nankörlük ettin! Hem onun diyarında hayvanlarını beslersin ,sonra da onunla savaşırsın (öyle mi?) dedi.O da:"Dediğin gibi!" diye cevab verdi.
Rasûlullah onun hakkında:"Kendisine uyulan şu ahmak!..." demiştir
Araplar iridad ettiği zaman Uyeyne b.Hısn gibi irtidad eden birçok kimseler vardı. Onlardan kimi tekrar dine döndü ve iyi bir müslüman oldular.Kimi de münafıklıkta israr etti.Allahu taâlâ (bunlar hak-kında):"Çevrenizdeki bedevilerden ve Medine halkından birtakım münanklar vardır ki .onlar münafıklık etmeye alışmışlardır.Sen onları bilmezsin,onlan biz biliriz."(9.et-Tevbe:101) buyurmuş-tur.Rasûlullahın önünden çekilip götürülecek olan-lar,işte(mürted ve münafık) lardır...
Onların zikrettikleri altısı hariç.nasü olur da bütün Ashab,onun önünden çekilip götürülürlerTHal-buki Allah(C.C) onlar hakkında daha önce şöyle bu-yurmuştu:"Muhammed Allah'ın peygamberidir.Onun beraberinde bulunanlar(=Ashâb-ı Kiram) kâfirlere karşı çok şiddetli,kendi aralarında gayet merhametlidirler....ilâh" (48.el-Feth: 29)
Keza:"Hakikaten Allah (Hudeybiye'de) ağacın altında sana biat etmekte oldukları vakit o mü'minlerden razı oldu."(48.el-Feth: 18) buyurmuştur.
EBÛ MUHAMMED:Bana Zeyd b.Ahzem et-Tâî tahdis etti (ve) dedi:Bize Ebû Dâvud (et-Tayâîisi) haber verdi (ve) dedi:Bize Kurratu'bnu Hâlid, Katâde'den haber verdi.Katâde (öl-118) [174]şöyle dedi:"Sâid b.el-Museyyib'e ( -94)," [175]"Bey'at-ı Rıdvan'da (Ashab) kaç kişi idiler?" dedim,"Binbeşyüz kişi idiler." dedi.Ben:Câbir b.Abdülah (R.A) bindörtyüz kişi olduklarını söyledi,dedim.Bana:"AIlah ona rahmet et-sin.yanılmış.Onlann binbeşyüz kişi oldukların bana söyleyen odur".dedi
[176]Sonra onların gerisin geri irtidad edeceklerini bildiği halde Allah'ın (C.C) birtakım kimseler den(=akvâm) razı olması.onları medhetmesi.İncil ve Tevrat'ta onlar için misal vermesi nasıl caiz olabilir? Olsa olsa onlar (Kelâmcılar) in : "Allah onların irtidad edeceklerini bilemedi." demeleri gerekir ki.işte bu (sözü söyleyen) kâfirlerin en şerlisidir. [177]
70-Kader İle İlgili Hadis
İddia;Siz,Musa'nın (A.S) kaderi (=mutezilî) olduğunu,Âdem(A.S) ile münakaşa ettiğini,ve münakaşada Âdem'in (A.S) gâlib geldiğini;[178] Ebû-bekr'in de kaderi olduğunu ve Ömer ile münakaşa ettiğini ve Ömer'in ona galib geldiğini rivayet ettiniz.
Cevap:Biz deriz ki:Bu bir yalan ve hadise iftira-etmektir.Biz ne Mûsâ 'nın ne de Ebûbekr'in kaderi olduğuna dair herhangi bir hadis vârid olduğunu bilmiyoruz. ..
Bize Ebu'l-Hattâb tahdis etti (ve) dedi:Bize Bişr b.el-Mufaddal haber verdi (ve) dedi:Bize Dâvud b.ebî Hind^Âmir'den ,o da Ebû Hurayra'dan ,o da Rasûlul-lahtan haber verdi ki(Rasûlullah) şöyle demiş-tir:"Mûsâ (A.S) Âdem (A.S) ile karşılaştı ve ^'İnsanları bedbaht yapan,onlan Cennetten çıkaran İnsanların babası(=Ebu'l-Beşer) Âdem sen (mi)sin?" dedi.O da:"-Evet" dedi ve ilâve etti:"Sen de Allah'ın risalet ve kelâm (=konuşma) ile insanlara üstün kıldığı Mûsâ değil misin?" dedi,Mûsâ:Evet dedi .Âdem (A.S):"Sen Allah'ın sana İndirdiğinde (=Tev ratî,Allah'ın -tekrar Cennete sokmadan öncebeni oradan çıkaracağını okumadın mı?"de-di.Mûsâ,evet dedi.Bunun üzerine Âdem ,Musa'ya gâlib geldi ve onu susturdu.
EBÛ MUHAMMED:Bu sözde Musa'nın kaderi olduğuna dair ne vardır?Biz biliyoruz ki herşey Allah'ın kader ve kazâ'sı iledir.Şu kadar var ki.fnlleri faillerine nisbet ediyoruz.ve güzel amel işleyeni güzel amelinden dolayı övüyor.kötüyü de kötülüğünden dolayı levmediyor,kınıyor;ve günah işleyene günahlarına göre muamele ediyoruz.
"Ebübekr (R.A) kaderi idi." demelerine gelin-ce:Bu da aynı şekilde tahrif ve hadise ilâvede bulunmaktır.
Onlar (Ebûbekr ve Ömer) sadece kader hakkında bilgileri olmadığı için münakaşa etmişlerdir. Fakat kader hakkında gerçeği öğrendiklerinde ne oldu?Bir noktada birleştiler!...Tıpkı bunun gibi onlar;Rasûlul-lah kendilerine öğretesiye.Kur'an nazil olasıya,sünnet kesinleşinceye kadar, dini meseleler ve tevhid hususunda pekçok şeyi bilmiyorlardı,daha sonra bunları öğrendiler.
Hadİs.Ebûbekr ve Ömer'den rivayet edilmesine rağmen-Hadisçüer nazarmda-zayıftır.Hadîsi İsmail b.Abdisselâm ,Zeyd b.Abdirrahman'dan ,o da'Amr b.Şuayb'dan o da babasmdan,o da dedesinden rivayet etmiştir.Yine bu hadisi Horasanlı bir adam.Mukâtü b.Hayyân'dan ,o da Amr b.Şuayb'dan rivayet ediyor.Bu ravilerin ise çoğu tanınmamaktadır. [179]
[159] BUH: 59 / 17; 76 / 58.HAN: 2 / 229;3/ 67.
[160] Bkz: S. 122
[161] 0.2 gramlık bir ağırlık ölçüsü .(M)
[162] Esad Efendi nüshasında bu şekildedir.(M)
[163] Zerdüşlükten alınma.birî hayır diğeri şer ilâhı olmak üzere iki ilâha inanma .(M)
[164] ilkçağ felsefesinde tıb ilminin de felsefeye dahil edildiği hatırlansın. (M)
[165] ÇeşitÜ maddelerin karışımından meydana gelen bir nevi ilâç ,tiryak.(M)
[166] Nöbeti 4 günde bir gelen sıtma.-Musahhih-
[167] İnsanın yüzünde meydana gelen bir tür felç.-Mu sahhih-
[168] Bkz: S.159 ve dipnotu.
[169] Muhammed b.Şîrîn el-Ensârî,el-Basrî.Enes b.Mâlik'in mevlâsı ve el-Hasen el-Basrî'nin muasmdır.Fıkıh-ta geniş bilgi sahibi idi .Rüya da tabir ederdi.Sahabelerden otuz kişiyi görmüştür.(Tabakatul-Huffâz: 31,Tehzîbu't-Tehzîb: 9 / 214. (M)
[170] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 353-358.
[171] BUH: 60 / 8; 81 / 53; HAN: 1 / 235,453; 5/ 50
[172] Arabistan'ın Kuzey-Doğu'sunda bu iddiasını yaymıştır. (Bkz:Islâm Peygamberi: 1 / 364) (M)
[173] Hicaz'da bir mevki.
[174] Bkz.:s70.ve dipnotu.
[175] Bkz:s.l32. ve dipnotu.
[176] BUH: 61 / 25.
[177] Reîsul-Küttab ve Es'ad Efendi nüshalarında bu cümle şÖyledir."...İşte bu,ikİ küfür'den en kötü olanıdır." (M) İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 358-362.
[178] BUH: 60/ 31.HAN: 2 / 248,392.
[179] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 362-363.