- Çöpteki Hayaller

Adsense kodları


Çöpteki Hayaller

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Rüveyha
Sat 1 November 2014, 12:41 pm GMT +0200
Çöpteki Hayaller

Serhat Albamya | Temmuz 2014 | TENCERE   

Geçen akşam iş dönüşü eve giderken çöpte gördüğüm bir tablo dikkatimi çekti. Çıkarıp baktım, belli ki bir ilkokul öğrencisinin yarım bırakılmış işi. Tamamlasa güzel bir şey olabilirmiş ama yarısında ya sıkılmış ya da ödev teslimine yetiştiremeyeceğini anlayıp çöpe atmış. Sonra aklıma bir arkadaşım geldi. Çok güzel resim çizen, fakat ailesinden destek alamadığı için bu işi gizli gizli yapmak zorunda kalan bir arkadaş…

Ortaokuldaydık. Sınıftaki herkesten farklı, elle tutulur derecede güzel şeyler çizerdi. Okulun ilk haftası resim öğretmeni ödevleri kontrol ederken onun başında durmuş ve hayretle: “Bunu sen mi yaptın , eğer sen yaptıysan aynısını bir kez daha yap.” diye dersin sonuna kadar kendisine süre vermişti. Hepimiz merakla bekledik acaba aynısını yapabilecek mi diye. Ders bitiminde iki resmi de hocaya teslim etti. Aralarında fark yoktu.

Daha sonra onunla konuştuğumuzda öğrendik. Babası resim çizmesini istemiyormuş. O resmi de akşam evde gizli gizli çizmiş. “Babam odadan çıkar çıkmaz başladım, ara ara devam edebildim.” diyordu. Yıl boyunca da böyle oldu. Derslerinin kötülüğünü resimle çok ilgilenmesine bağlayan ailesinden fırsat buldukça bir şeyler çizmeye devam etti. Şimdi düşünüyorum da kim bilir belki de durum tam tersiydi; resim çizemediği için dersleri kötüye gidiyordu.

Merak edip kendisine bir şekilde ulaştım, neler yaptığını sordum. Korkum, aile zoru ile istemediği bir işe girmiş, resme küsmüş olması idi. Neyse ki öyle olmamış. Şimdilerde çizgi film işi ile uğraşıyor, dilediği gibi resim çiziyormuş. Ailesi bu işten de para kazanılacağını sonunda anlamış.

Diyeceğim şu ki, çocuklarınız resim çizmek, top oynamak, müzikle uğraşmak istiyorsa bırakın diledikleri gibi uğraşsınlar. Gerekli temel eğitimlerini mutlaka önemseyin tabii ama yeteneklerinin üstüne de toprak atmayın. Aksine gizli kalmış, keşfedilmeyi bekleyen yeteneklerini ortaya çıkarmak için onları farklı aktivitelere yönlendirin. “Bu çocuklar ne olacak, resim çizerek para mı kazanılır!” demeyin. Bakarsınız o çocuklar bir gün belki Semerkand Çocuk için bir çizim, Semerkand TV için bir çizgi film yaparlar.

Neler Gördüm Neler…


B azen öyle şeyler oluyor ki acaba hep beni mi buluyor, yoksa herkesin başına geliyor da benim haberim mi olmuyor diyorum! Gördüğüm, yaşadığım tuhaflıkları sizlerle paylaşayım, kararı siz verin.

– Çocuğunun yıl sonu okul müsameresini oturduğu yerden izlemesine engel olduğu için güzelim çam ağacının koca bir dalını kıran bir insan evladı…

– Orta kapıdan binerek öne uzattığım akbili sormadan kendisi için de basan bir vatandaş…

– Fazla akbil sorup, ardından yüz liralık banknot uzatan insanlar… Bu akbil vakalarını sık sık görüyorum, sanırım İstanbul’da bir furya oldu. Başka bir arkadaşa bunu söylediğimde başından geçen şu olayı anlattı:

“Akşam eve dönerken dört kişilik bir arkadaş grubu:

– Abi bizde akbil yok. Bizim yerimize de basar mısın, dediğinde akbilim olduğundan dördü için de ayrı ayrı bastım. Parasını istediğimde hepsi cebinden elli, yüz ne varsa çıkardı. Tabi o kadar para üsü veremeyeceğimden:

– Bu kadar adamsınız, yok mu hiç bozuk paranız, diye çıkıştım. En son bir tanesi cebindeki on lirayı çıkarıp hepsi için ödeme yaptı. Arkalara doğru ilerlerken birinin:

– Oğlum ne güzel bedavaya gidecektik işte! Ne diye bozuk para çıkarıyorsun, dediğini duydum…”

Gördüğünüz gibi İstanbul’da ücretsiz ulaşımın başka bir yolu bulunmuş. Aman diyeyim bu uyanıklara dikkat edin!

Yine mi Rıfat Amca…

B izim Rıfat Amca’yı biliyorsunuz, hani şu bin bir türlü pintiliğini anlattığım huysuz amca… Daha önce öğrenci tarifesinden yararlanabilmek için minibüse lise kıyafeti ile bindiğini, sırf ücretsiz olduğu için AVM servislerine binip sonra kaybolduğunu sizlere anlattığım amca…

Geçen kendisini yolda gören bir arkadaşımız anlatıyor:

“Rıfat amca daha önce hiç görmediğim kadar mutluydu. Sağa sola gülücükler saçıyor, esnafa selam veriyordu. Bilirsin, normalde tebessümü sadakadan sayar ama onu da vermeye kıyamaz. Ama o gün bir elinde radyosu, yüzünde gülücükler, sektire sektire gidiyordu aramızdan.

Bu halini sorunca meselenin aslını anladım. Meğer bizimki bir yerlerden, ‘Zorunlu deprem sigortası deprem olduğunda size ödeme yapıyor, hasarınızı karşılıyor.’ gibisinden bir şey duymuş. Hatırlarsın geçen ay Ege Denizinde bir deprem oldu, ardından da birçok artçı geldi. Bizimki meseleyi yanlış anladığı için her artçıda hesabına para yatırıyorlar zannediyor. Ben de hiç bozuntuya vermedim, bıraktım güle oynaya dolaşsın adamcağız…”



mevlüdekalınsaz
Wed 24 June 2015, 06:22 pm GMT +0200
Esselamu aleykum ve rahmetullah.ilginc olaylar gercekten.cok tuhaf insanlar var Rifay amca gibi..
Allah razi olsun bu guzel konulari bizimle paylastiginiz icin.insallah hissemize duseni aliyoruz bizde bu guzel paylasimlardan.