- Cömertlik kerem cimrilik mal ve dünyanın kötülenmesi

Adsense kodları


Cömertlik kerem cimrilik mal ve dünyanın kötülenmesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Tue 4 January 2011, 03:57 pm GMT +0200
CÖMERTLİK, KEREM, CİMRİLİK, MAL VE DÜNYANIN KÖTÜLENMESİ

7950- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: )

"Cömert insan, Allah'a yakındır, insanla­ra yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri kişi ise Allah'tan uzaktır, insan­lardan uzaktır, cennetten uzaktır; cehenneme yakındır. Cömert bir cahil, cimri bir abidden Allah'a daha .sevimlidir." [Tirmizî]

7951- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah Teâlâ buyurmuştur: 'Sen infak et ki ben de sana infak edeyim'."

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah'ın eli dopdoludur. Ge-ce-gündüz boyunca infak etmek ondan hiçbir-şey eksiltmez. Gökleri ve yerleri yarattığı gün­den beri infak ettiklerine bakıp da onun elin­den hiçbir sey eksilmediğini görmez misiniz? Onun arşı su üzerindedir ve elinde de kaldırıp indirdiği terazi vardır" [Buhâri, Müslim ve Tirmizîj

7952- Câbİr radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu  aleyhi  ve  sellem'den bir şey istenilip de 'Hayır' dediği vâ­ki olmamıştır." IBuhSrîve Müslim,]

7953- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu  aleyhi  ve  sellem'den İslâm üzere bir şey istenildiğinde mutlaka onu vermiştir.

Bir adam geldi ona iki dağ arasında verdi. Adam kavmine dönüp şöyle dedi: 'Ey kav­mim! Koşun müslüman olun! Çünkü Muham-med, fakirlikten korkmayan adam gibi çok veriyor.' Böylece dünyalık için müslüman olan adam, çok geçmeden İslâm'ı dünya ve üzerindekilerden daha çok sever bir hale ge­lirdi." [Müslim]

7954- İbıı Şİhâb radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Safvân bin Ümeyye'ye yüz deve verdi, sonra bir yüz daha verdi. Safvân dedi ki: 'Vallahi bana vereceğini verdi de yine o, insanlar için­de en nefret ettiğim kişi idi. O insanların en sevimlisi olana kadar bana vermekte devam etti'." [Daha uzun bir melinle Müslim.]

7955- Abdullah el-Hevzenî radiyallahu anh'dan:

"Haleb'de (Allah Resulünün müezzini) Bilal ile karşılaştım ve sordum: 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in geçimi nasıldı?' Dedi ki: 'Allah onu peygamber olarak gön­derdiği günden ölünceye dek hep onunla be­raber bulundum. Onun fazla bir şeyi yoktu. Hatla bir adam gelip huzurunda müslüman ol­duktan sonra üstünde bir şey görmediğinde, beni gönderir o adam için birinden ödünç pa­ra alırdım, onunla bir elbise alıp gelip o ada­mı giyindirirdim. Bir keresinde müşriklerden zengin bir adam karşıma çıktı ve dedi ki: 'Be­nim imkanım çok geniştir, benden başka kim­seden ödünç (para) alma!' Adamın dediğini yaptım. Bir gün abdest alıp namaz için ezan okuyacağım bir sırada o müşrik, bir grup tüc­carla birlikte çıkageldi ve bana: 'Ey Habeşli!' diye seslendi. 'Buyur!' dedim. Hemen bana hücum etti ve çok ağır laflar söyledi.

Dedi ki: 'Ay başına ne kadar vardır?'

'Aybaşı yakındır.'

'Ay başına dört gün var. Ay başı geldiğin­de bana olan borcunu ödeyemezsen ona mu­kabil seni, eskiden olduğun gibi köle yapar, koyun güttürürüm.'

Bunu duyunca beynimden vurulmuşa döndüm. Yatsı namazım kılınca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evine döndü, ben de arkasından gidip yanma girmek için izin istedim, izin verdi girdim ve dedim ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Bana ödünç para veren müş­rik var ya, ay başında parasını istiyor, ne ben­de ve ne de sende onu Ödeyecek bir şey yok. İzin ver de kaçıp bazı müslüman olan kabile­lerin yanına gideyim, belki Allah, Resulüne bir nzık ihsan eder de gelip borcumuzu veri­riz. Aksi halde adam bizi rezil eder.

İzin verdi; hemen evime gittim. Kılıcımı, heybemi, pabuçlarımı ve kalkanımı hazırlayıp başımın ucuna koydum. Yalancı fecrin beyaz­lığı gelince kalkıp gitmeye hazırlanacaktım ki 'Ey Bilâl!' diye bir sesle irkildim.

O ses: 'Haydi Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem seni çağırıyor, yanma git!' dedi.

Vardığımda kapıda dört tane deve, üzerle­rinde eşya yüklü çöktürülmüş yatıyordu. İzin istedim, girdim; şöyle buyurdu: 'Müjde ey Bi­lâl! Allah senin borcunu ödeyecek mal ihsan etti.' Sonra şöyle buyurdu: 'Kapının yanında üzerinde eşya yüklü dört deve görmedin mi?'

'Evet' dedim. 'Üstlerindeki eşyadan, elbi­selerden ve yiyeceklerden istediğini alabilir­sin. Onları bana Fedek'in reisi hediye etti. Onları alıp borcunu kapat!' Emrini yerine ge­tirdim. Sonra mescide gittim. Baktım ki Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem orada otu­ruyor. Selâm verdim.

Şöyle buyurdu: 'Ne yaptın, borcu adedin mi?'

'Allah, Allah Resulünün üstünde olan her borcu ödemeye bizi muvaffak kıldı' dedim.

'Bir §ey arttı mı?' diye sordu.

'Evet' dedim.

'Bak verilecek kimse varsa onları da ver de beni rahatlat! içim rahatlamadan ailem­den hiç kimsenin yanına girmek istemiyorum' buyurdu. Yatsı namazından sonra beni tekrar

Çağırdı ve sordu: Sendekileri (mallan) ne yaptın?'

'Bendedir; henüz kimse gelemedi' deyin­ce, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem o gece evine gitmeden mescidde geceledi. Erte­si gün yatsı namazına kadar orada kaldı. Son­ra beni yine çağırıp 'Ne oldu verdin mi?'

'Evet, ey Allah'ın Resulü! Artık müsterih olabilirsin!' dedim. Bunun üzerine 'Altahü ek-ber ve Elhamdü lillah' dedi. Yanında dünyalık varken, ölümün gelip kendisini bulmasından çok korktuğu için o, daima böyle yapardı.

Sonra onu takip ettim. Hanımlarım bir bir dolaşıp selâm verdi hal ve hatır sordu. Sonra sırası kimde ise onun yanına gitti. İşte hakkın­da bana sorduğun Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem böyle bir şahsiyet idi."

[Ebû Davudi

7956- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yarına hiçbir şey saklamazdı." [Tirmizî.J

7957- Ukbe bin el-Hâris radiyallahu anh'­dan:

"O, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-îem'in arkasında ikindi namazını kıldı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, selâmdan sonra kalkıp süratle koşar adımlarla hanımla­rının birisinin odasına vardı. Onun o hızlı gi­dişinden cemaat endişelendi. Çıkıp onların yanma gelip de onlardaki telaş ve endişeyi görünce, şöyle buyurdu: 'Evimizde biraz altın vardı. Evimizde bulunmasından hoşlanma­dım, onun için bir an evvel fakirlere dağıtıl­masını emrettim'." (Buharı ve Nesâî.J

7958- Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem taksimat yaptı. Dedim ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Bunlardan başkaları o verdiklerine daha layıktırlar.' Şöyle buyurdu:

'Bunlar ya çirkin sözlerle benden mal is­temek veya cimri olduğumu söylemek arasın­da beni muhayyer bıraktılar. Ben, tabii ki cim­ri değilim'." [Müslim]

7959- Enes radiyallahu anh'dan: "Ensâr, emekleri karşılığında Muhacirlere hurma bahçelerinin gelirlerinin yansını, çalış­maları şartıyla vermişler ve böylece geçim sı­kıntısından kurtarmışlardı. Bu arada (Enes'in annesi) Ümmü Süleym de Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem'e ödünç birkaç hurma ağacı vermişti. O da onu (mahsulünü kullan­ması için) Ümmü Eymen'e vermişti. Sonra Hayber fetholup Muhacirler de mal sahibi olunca, Muhacirler Ensâr'a mallarını geri verdiler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem de Ümmü Süleym'e hurma ağaçlarını ge­ri verdi. Bunun yerine ise Ümmü Eymen'e kendi bostanından verdi."

7960- Diğer rivayet:

"Enes'in ailesi, Enes'den Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem'e gitmesini ve (hur­ma ağaçlarından) daha önce ona verdiklerini ya da bir kısmını geri vermesini söylemesini istediler. Enes dedi ki: Bunun üzerine onun yanma vardım; (söyleneni) istedim, O da ver­di. Fakat Ümmii Eymen, elbiseyi boynuma at­tı ve:

'Onları sana vermem, çünkü bunları bana o verdi' dedi.

Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

'Bırak onu, sana şu kadar şu kadar vere­ceğim.' O da: 'Hayır kendinden başka ilah ol­mayan Allah'a yemin ederim ki vermem' de­di. Allah Resulü de devamlı olarak ona: 'Sa-na şu kadar şu kadar vereceğim' dedi. Niha­yet bu hurma ağaçlarının on mislini veya ona yakın bir miktarı Ümmü Eymen'e verdi."

[Buhârî ve Müslim daha uzun bir metinle.)

7961- Eşlem radiyallahu anh'dan: "Ömer'le beraber (çarşıya) çıktım, kendi­sine genç bir kadın yaklaşıp şöyle dedi:

'Ey mü'minlerin emîri! Kocam öldü, be­nim ondan küçük çocuklarım var. Vallahi ne yiyecek koyun, ne sığır paçaları vardır; ne ekin tarlaları ve ne de sağılacak hayvanları vardır. Onlan yırtıcı hayvanların parçalama­sından (yani ölmelerinden) korkuyorum. Ben Hufâf bin Eymâ el-Gifârî'nin kızıyım. Babam Hudeybiye'de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile hazır bulunmuştur.' Ömer bunları duyunca durdu, yürümedi ve şöyle dedi: 'Merhaba, ey yakın nesep!' Sonra avluda bağ­lı olan kuvvetli bir deveye gitti ve ona buğday dolu iki çuval yükledi. (Çuvalların) aralarına da yiyecek ve elbiseler koydu, getirip kadına teslim etti. 'Al şimdilik bunlarla idare et! Sa­na şimdilik yeter. Sonra Allah bize bir taraftan bir şeyler ihsan ederse yine sana veririz' dedi. Orada bulunanlardan bir adam şöyle dedi: 'Ey mü'minlerin emin, çok verdin!'

Bunun üzerine Ömer: 'Annen seni yetim bıraksın! Vallahi şu anda ben onun babası ile kardeşini bir kaleyi kuşattıklarını ve onu fet-hedinceye dek canla başla savaştıklarını görür gibiyim. Sonra sabahleyin onların elde ettik­leri ganimetlerden istifade eder olmuştuk' de­di." [Buhârîl

7962-   el-Ahnef bin Kays radiyallahu anh'dan:

"Medine'ye geldim. Ben Kureyş'filerin ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplulukta oturuyorken bir adam geldi. Kaba elbiseler giymiş ve cüsseli bir adamdı. Sert çehreli idi. O, insanların başlannda durup şöyle dedi:

'Altın ve gümüş biriktirip de Allah'ın yo­lunda harcamayanlara şunu müjdele!: O altın ve gümüşler cehennem ateşinde kızdırılıp vü­cutları şöyle dağlanacaktır: Memelerinin te­pesinden sokulup omuzların arasından; omuzların arasından sokulup memelerinin üs­tünden çıkartılacaktır. Kendisi ayakta dura­mayıp sarsılacaktır.' Onu dinleyen o topluluk başlarını eğdiler ve adama hiç cevap vermedi­ler. Adam çekip gitti, ben de ardından gittim, adam varıp bir direğin altına oturdu, ben de yanma oturdum. Sonra dedim ki:

'Oradakiler senin sözlerinden hiç hoşlan­madılar. Çünkü sana hiçbir şey söylemediler.'

'Onların akıllan hiçbir şeye ermez. Dos­tum Ebu'l-Kâsım sallallahu aleyhi ve sellem beni çağırdı. Bende çağrısına icabet ettim. Bana dedi ki: 'Uhud'u görüyor musun?'

Üstümdeki güneşe baktım, sandım ki beni bir İş için gönderecek. Dedim ki:

'Görüyorum.' Şöyle buyurdu: 'işte benim Uhud dağı kadar altınım olsa hepsini Allah yolunda harcarım, sadece kendime üç dinar bırakırım.'

Şimdi bunlara bakıyorum da hiçbir şey anlamıyorlar, habire dünyalık toplayıp duru­yorlar, başka bir şey düşünmüyorlar.

(Ahnef dedi ki) dedim ki: 'Neden Kureyş kardeşlerine gidip onlardan dünyalık istemi­yorsun?1 Şu cevabı verdi: 'Rabbİme yemin ederim kî hayır! Onlardan ne dünyalık isterim ve ne de din hakkında onlardan bir felva sora­rım. Allah ve Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'e kavuşuncaya dek böyle yaşar gide­rim'." jBuhârî ile Müslim.]

7963- Ebû Zer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kâ'be'nin gölgesinde otururken yanına var­dım. Beni görünce şöyle dedi: 'Kâ'be'nin Rabbi hakkı için onlar ziyandadırlar.' Gelip yanında oturdum, çok geçmeden ayağa kalk­tım ve dedim ki: 'Babam annem sana feda ol­sun, onlar kimdir, ey Allah'ın Resulü?'

'Onlar malları çok olan zenginlerdir. An­cak bunlardan söyle söyle verenler müstesna -Bunu önündeki, arkasındaki, sağındaki ve solundaki fukaraya verişini işaret ederek söy­ledi- Onlar ne kadar da azdır' buyurdu."

[Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî]

7964- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sakın aşın cimri olmayın! Çünkü sizden öncekiler cimrilik sebebiyle helak olmuşlar­dır. (Şeytan) onlara cimrilik emretmiş, onlar da cimri olmuşlar, fücuru emretmiş facir ol­muşlardır." [Ebû Dâvud]

7965- Ebû'1-Kays radiyallahu anh'dan: "O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'e uğradı, beraberinde hurma vardı. Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem ondan bir avuç hurma alıp ashabına dağıtmak İçin eğil­di. Ancak, o (hurmaları vermemek için) elbi­sesinin bir tarafını karnına ve göğsüne doladı. Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona: 'Allah senin cimriliğini artır­sın!' dedi."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'dc leyyin bir senedle]

7966- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Yanımda Uhud dağı kadar altınım olsa, borcumu kapatacak bir miktardan fazlasını aradan üç gece geçmeden dağıtırım ve bun­dan da çok haz duyarım." [Buhârî ve Müslim.]

7967- Kâ'b bin İyâd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır." [Tirmizî]

7968- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dünyaya rağbet edip mülk edinmeyin!"

[İkisi de Tirmizî'ye ait.]

7969- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şeytanın develeri de olur evleri de. Biri­nizin güzel develeri olur. Hiçbirisine de bin­meye kıyamaz. Devesi olmayan yorgun bir kardeşine rastlar da onlardan birine bindir­mez; iste bu, şeytan devesidir.

Şeytanın evlerine gelince; ipek ve benzeri kumaşlarla örtülüp süslenen (develerin yan­larına yükseltilip içine kadınların bindiği) şu kafeslerdir." [EbûDâvud]

7970- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kul, 'Malım, malım!' der; oysa onun ma­lından yalnız üç şey vardır: Yiyip tükettiği, gi­yip eskittiği ve verip biriktirdiği. Bunun dışın­dakiler ise kendisi ölür ve malını ise insanla­ra bırakır." [Müslim]

7971- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Vârisinin malı kendi malından kendisine daha kıymetli olan kişi hanginizdir?" Dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü! Vârisinin malı kendi malından daha sevimli ve kıymetli olan bir kimse aramızda yoktur." Şöyle buyurdu: "Ki­şinin kendi malı (âhiret İçin) takdim ettiği (önden gönderdiği sadaka) maldır. Sana vâris olanın malı ise geride bıraktığın (tasadduk et­mediğin) maldır." |Buhârî İle Nesâî.]

7972- Ebû Vâil radiyallahu anh'dan: "Muâviye, hasta yatan Ebû Hâşim bin Utbe'ye ziyarete geldi.

Onu ağlarken bulunca, sordu: 'Ey dayım! Neden ağlıyorsun? Çektiğin sancıdan dolayı mı, yoksa safası gitti diye dünyaya olan hır­sından mı?' Cevap verdi:

'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bize bir şey tenbih etmişti, tutmadık. Onun şöyle dediğini duydum: 'Mal olarak İnsana bir hizmetçi, bir de Allah yolunda bineği, ol­ması kâfi gelir.' Bugün ben kendimi, bu hudu­du aşmış görüyorum'." [Tirmizî ve Nesâî]

Rezîn şunu da ilâve elli: "Bu zat öldüğü zaman geriye sadece şunları bırakmıştı: Otuz dirhem para ve bir de içinde hamur yapıp ye­diği ufacık bir tekne."

7973- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem minbere oturdu, biz de onun etrafına oturduk. Şöyle buyurdu: 'Hakkınızda benden sonra en çok korktuğum, Allah'ın size fetihler vasıta­sıyla ihsan edeceği dünya ve onun süsüdür.' Bir adam (söze karışarak) dedi ki:

'Ey Allah'ın Resulü! Yani (elde edeceği­miz) hayır, şer mi getirecek?'

Ona cevap vermedi. Dediler ki: 'Neden Allah Resulü seninle konuşmadığı halde onun sözünü keserek konuşuyorsun?'

Baktık ki ona vahiy geliyor. Derken ken­dine geldi ve yüzündeki terleri sildi.

'Şu soruyu soran nerede?' buyurdu ve de­vam etti: 'Şüphesiz hayır ancak (beraberinde) hayrı getirir. Ancak baharın bitirdikleri ara­sında ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yak­laştıran bitki de vardır. Yalnız yeşil ot ile bes­lenen hayvanlar müstesna. Nitekim bunlar, yedikten sonra karınları şişince güneşe karsı dururlar ve çişlerini yaparlar; sonra da tek­rar dönüp yayılırlar. Şüphesiz bu mal, hoştur ve tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolda kal­mışa veren malın sahibi ne güzeldir! Bunu haketmeden alan ise, yediği halde doymayan kimse gibidir. O mal kıyamet günü aleyhinde şahitlik yapacaktır'." |Buhârî, Müslim ve Nesâî.]

7974-  Abdurrahman bin Avf radiyallahu anh'dan:

"Oruçlu iken ona yemek getirildi. Bunun üzerine şöyle dedi: 'Benden daha iyi olan Mus'âb bin Umeyr Öldürüldü. Öyle bir elbise içinde defnedildi ki başı örtüldüğünde ayakla­rı dışarda kaldı, ayakları örtüldüğünde başı dışarda kaldı.

Benden daha iyi olan Hamza da öldürül­dü. Onu defnetmek için hırkadan başka bir şey bulunamadı. Ondan sonra dünyalıktan bi­ze verildi de verildi. Korkarım bize âhİrette verilecek olan hoş yiyecekler önceden dünya­da verildi.' Soma ağlamaya başladı ve getiri­len yemeği yemedi." [Buhârî]

7975- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah'ı ananlar ile onları dost edinenler, alimler ve ilim taleb edenler hariç dünya ve içindekiler melundur (lanetlenmiştir)"

[Tirmizî]

7976- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dünya mu minin zindanı, kâfirin cenne­tidir." | Müslim ve Tirmizî]

7977- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dünyayı sevmek her kötülüğün başıdır. Bir şey sevmen seni (başka şeylere karşı) kör yapar, sağır eder." [Rezîn]

7978-  İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Dünyayı ben neyleyeyim? Benim dünya, ile ilgim, bir ağacın altında oturup dinlendik­ten sonra kalkıp orayı terkeden bir süvarinin bu durumu gibidir." [Tirmizî]

7979- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yayla köylerinden birinden şehre girerken pa­zara uğradı. Halk etrafmdaydılar. Derken kü­çük kulaklı ölmüş bir oğlağın yanından geçti. Kulağından tutup: 'Hanginiz bunu bir dirhe­me alır?' diye sordu. 'Onu ne yapacağız? Di­ri olsa bile bu kusuru nedeniyle bir kıymeti olmaz' dediklerinde şöyle buyurdu: 'Vallahi, Allah katında dünya, bu oğlağın sizin nezdi-nizdeki değeri kadar bile değeri yoktur!'" [Müslim ve Ebû Dâvud]

7980- Fehdoğullannm kardeşi el-Müstev-rid radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dünya âhirete nazaran bu parmağı -bu­nu söylerken parmağını gösterdi- denize sok­mak gibi bir şeydir. Biriniz o parmağın deniz­den ne kadar ıslanarak çıkabileceğine bir baksın." (Müslim ve Tirmizî]

7981- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Eğer dünyanın Allah katında bir sivrisi­neğin kanadı kadar değeri olsaydı ondan kâ­fire bir yudum su bile içirmezdi." [Tirmizî]

7982- Katâde bin en-Nu'mân radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah bir kulu sevdi mi onu dünyadan korur, tıpkı birinizin hastasına suyu yasakla­ması gibi." [İkisi de Tirmizî'ye ait.]

7983- Ali radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Dünya arkasını dönmüş gidiyor. Âhiret yüzünü dönmüş geliyor. Her birinin kendine has çocukları vardır. Siz âhiret çocuklarından olun; dünya çocuklarından olmayın! Bugün çalışma günüdür, hesap günü değil. Yarın he­sap günüdür, çalışma günü değildir." [Buhârî bâb başlığında]


 
7950- Bu hadisi Tirmizî (1961), el-Hasan b. Arafe an Saîd b. Muh. el-Verrâk an Yahyâ b. Saîd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

7951- Bu hadisi Buhârî (tefsîr H‍d 2, V, 213; tevhîd 22/2, VIII, 175), Müslim (zekât 36-7, s. 690-1) ve Tirmizî (3045), ayrı tariklerle el-A'rec ve Hemmâm an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7952- Bu hadisi Buhârî (edeb 39/3, VII, 82) ve Müslim (fadâil 56, s. 1805), Süfyân b. Uyeyne an Muh. b. el-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7953- Bu hadisin metni iki rivayetten terkîb edilmiştir. Müslim (fadâil 57-8, s. 1806) bunu Mûsâ b. Enes ve Sâbit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7954- Bu hadisi Müslim (fadâil 59, s. 1806), Eb‍'t-Tâhir b. Serh an İbn Vehb an Yûnus ani'z-Zührî senedi ile tahrîc etti.

7955- Bu hadisi Ebû Dâvud (3055), er-Rebî' b. Nâfi' an Muâviye b. Sellâm an Zeyd an Ebî Sellâm an Abdillah el-Hevzenî senedi ile tahrîc etti.

7956- Bu hadisi Tirmizî (2362), Kuteybe an Ca'fer b. Sül. an Sâbit an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

7957- Bu hadisi Buhârî (amel fî's-salât 18/1, II, 64; zekât 20, II, 118; isti'zân 36, VII, 139) ve Nesâî (sehv 104, III, 84), Ömer b. Saîd an İbn e. Müleyke an Ukbe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7958- Bu hadisi Müslim (zekât 127, s. 730), Cerîr ani'l-A'meş an Ebî Vâil an Selmân b. Rabîa an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7959-7960- Bu hadisi Buhârî (mağâzî 31/4, V 150) ve Müslim (cihâd 71, s. 1392-3), Mu'temir b. Sül. an ebîhî an Enes asl-ı senedi ile;

Buhârî (hibe 35/2, III, 144) ve Müslim (cihâd 70, s. 1392-3), Yûnus b. Yezîd ani'z-Zührî an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7961- Bu hadisi Buhârî (mağâzî 35/12, V, 64), İsmaîl b. Abdillah an Mâlik an Zeyd b. Eslem an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

7962- Bu hadisi Buhârî (zekât 4/3, II, 111-2) ve Müslim (zekât 34, s. 689-90), el-Cüreyrî an Ebî'l-Alâ ani'l-Ahnef b. Kays asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7963- Bu hadisi Buhârî (zekât 43, II, 125; eymân 3/10, VII, 219-20), Müslim (zekât 30, s. 686), Tirmizî (617), Nesâî (zekât 2/1, IV, 10-1) ve İbn Mâce (1785), el-A'meş ani'l-Ma'r‍r b. Süveyd an Ebî Zerr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7964- Bu hadisi Ebû Dâvud (1698), Hafs b. Ömer an Şu'be an Amr b. Murre an Abdillah b. el-Hâris an Ebî Kesîr an İbn Amr senedi ile tahrîc etti.

7965- Râvilerinden Saîd b. Cumhân ihtilâflı bir râvidir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ III, 127).

7966- Bu hadisi Buhârî (temennî 2, VIII, 128) ve Müslim (zekât 31, s. 687), ayrı tariklerden Muh. b. Ziyâd ve Hemmâm an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7967- Bu hadisi Tirmizî (2336), Ah. b. Menî' ani'l-Hasan b. Sevvâr an Leys b. Sa'd an Muâviye b. Sâlih an Abdirrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr an ebîhî an Ka'b b. İyâd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.

7968- Bu hadisi Tirmizî (2328), Mahmûd b. Gaylân an Vekî' an Süfyân ani'l-A'meş an Şimr b. Atiyye ani'l-Muğîre b. Sa'd b. el-Ahram an ebîhî an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

7969- Bu hadisi Ebû Dâvud (2568), Muh. b. Râfi' an İbn e. Füdeyk an Abdillah b. e. Yahyâ an Saîd b. e. Hind an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

7970- Bu hadisi Müslim (zühd 4, s. 2273), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7971- Bu hadisi Buhârî (rikâk 12, VII, 176) ve Nesâî (vasâyâ 1/2, VI, 237), el-A'meş an İbr. et-Teymî ani'l-Hâris b. Süveyd an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7972- Bu hadisi Tirmizî (2327), Nesâî (zinet 119, VIII, 218) ve İbn Mâce (4103), Mansûr ve'l-A'meş an Ebî Vâil (an Semure b. Sehm) an Ebî Hâşim asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7973- Bu hadisi Buhârî (cumu'a 28, I, 221; zekât 47, II, 127-8; cihâd 37, III, 213-4; rikâk 7, VII, 173), Müslim (zekât 123, s. 728-9) ve Nesâî (zekât 81, V, 90-1), Atâ b. Yesâr an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7974- Bu hadisi Buhârî (cenâiz 26/2, 27, II, 77; mağâzî 17/5, V, 30), Sa'd b. İbr. b. Abdirrahman b. Avf an ebîhî an ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7975- Bu hadisi Tirmizî (2322) ve İbn Mâce (4112), Abdurrahman b. Sâbit b. Sevbân an Atâ b. Kurre an Abdillah b. Damre an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7976- Bu hadisi Müslim (zühd 1, s. 2272) ve Tirmizî (23224), Kuteybe an Abdilazîz ed-Derâverdî ani'l-Alâ an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7978- Bu hadisi Ahmed (I, 391), Tirmizî (2377), İbn Mâce (4109), Ebû Ya'lâ (Şehit Ali nüshası 245 b) ve Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta (II, 297 a), Amr b. Murre an İbrâhîm an Alkame an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7979- Bu hadisi Müslim (zühd 2, s. 2272), Ca'fer b. Muh. b. Alî an ebîhî an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Ebû Dâvud'da yerini bulamadım.

8980- Bu hadisi Müslim (cennet 55, s. 2193), Tirmizî (2323) ve İbn Mâce (4108), İsm. b. e. Hâlid an Kays b. e. Hâzım ani'l-Müstevrid asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7981- Bu hadisi Tirmizî (2320), Kuteybe an Abdilhamîd b. Sül. an Ebî Hâzım an Sehl senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "sahîh garîb" hükmü verdi.

7982- Bu hadisi Tirmizî (2036), İsmaîl b. Ca'fer an Umâre b. Gaziyye (yahut Amr) an Âsım b. Ömer b. Katâde an Mahmûd b. Lebîd (an Katâde b. en-Nu'mân) asl-ı senedi ile tahrîc etti ve ilk isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7983- Buhârî (rikâk 4, VII, 171) tarafından isnâdsız olarak zikredilmiştir.


ceren
Fri 16 March 2018, 01:20 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.rabbimin bizlere verdiği rızkı mali onun rizasi için onun kullarini ile paylasan cömert olan peygamber efendimizin sünnetine tabi kalan ve allahın rahmetine kavuşan kullardan olalim inşallah. ..

Bilal2009
Fri 16 March 2018, 04:00 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri cimrilik yapanlardan eylemesin Rabbim paylaşım için razı olsun

Rüveyha
Fri 16 March 2018, 07:58 pm GMT +0200
Ve aleykümselam. Çok güzel bir yazı.. Mevlam ilmimizi artırsın inşallah.. Cömert kullarından eylesin inşallah

Sevgi.
Sat 17 March 2018, 11:57 pm GMT +0200
Aleykümüsselam cömertlik insanı cennete cimrilik ise cehenneme yaklaştırır Allah ın verdiği nimetleri yine Allah yolunda harcayalım inşaAllah