halim
Sat 9 July 2016, 12:17 pm GMT +0200
Cömert insan, Allâh’a, Cennet’e ve insanlara yakındır
Muhabbet ve dostluk, müştereklikten kaynaklanır. Cenâb-ı Hak cömert olduğu için, kulunun da cömert olmasından hoşlanır. Öyle ki kulunun bu fazîleti hürmetine, onun beşeriyet îcâbı düşmekten kurtulamadığı bâzı hatâ ve kusurlarını da affeder.
Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulur: “Cömerdin kusuruna bakmayın, zira o, her sürçtüğünde Allah Teâlâ onun elinden tutar.” buyrulmaktadır. (Heysemî, VI, 282)
Diğer bir hadîs-i şerîfte ise cömertliğin Allah katındaki fazîletine şöyle işaret edilmektedir:
“Cömert insan, Allâh’a, Cennet’e ve insanlara yakın; Cehennem ateşine uzaktır. Cimri ise, Allâh’a, Cennet’e ve insanlara uzak; Cehennem ateşine yakındır! Câhil cömert, Allah Teâlâ’ya, cimri âbidden daha sevimlidir.” (Tirmizî, Birr, 40/1961)
Velhâsıl Cenâb-ı Hak, kulunun cimri olmasını istemiyor. Cimrilik; fakir düşme korkusuyla Hakk’a tevekkül ve teslîmiyet noksanlığından doğan bir îman zaafıdır. Kulun, Yaratan’ına sığınacağı yerde fânî malına sığınıp bağlanmasıdır. Cenâb-ı Hak ise, nefsin cimriliğini îman cesaretiyle yenmemizi ve dâimâ kendisine dayanıp güvenmemizi arzu etmektedir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 363. Sayı Mayıs 2016
Muhabbet ve dostluk, müştereklikten kaynaklanır. Cenâb-ı Hak cömert olduğu için, kulunun da cömert olmasından hoşlanır. Öyle ki kulunun bu fazîleti hürmetine, onun beşeriyet îcâbı düşmekten kurtulamadığı bâzı hatâ ve kusurlarını da affeder.
Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulur: “Cömerdin kusuruna bakmayın, zira o, her sürçtüğünde Allah Teâlâ onun elinden tutar.” buyrulmaktadır. (Heysemî, VI, 282)
Diğer bir hadîs-i şerîfte ise cömertliğin Allah katındaki fazîletine şöyle işaret edilmektedir:
“Cömert insan, Allâh’a, Cennet’e ve insanlara yakın; Cehennem ateşine uzaktır. Cimri ise, Allâh’a, Cennet’e ve insanlara uzak; Cehennem ateşine yakındır! Câhil cömert, Allah Teâlâ’ya, cimri âbidden daha sevimlidir.” (Tirmizî, Birr, 40/1961)
Velhâsıl Cenâb-ı Hak, kulunun cimri olmasını istemiyor. Cimrilik; fakir düşme korkusuyla Hakk’a tevekkül ve teslîmiyet noksanlığından doğan bir îman zaafıdır. Kulun, Yaratan’ına sığınacağı yerde fânî malına sığınıp bağlanmasıdır. Cenâb-ı Hak ise, nefsin cimriliğini îman cesaretiyle yenmemizi ve dâimâ kendisine dayanıp güvenmemizi arzu etmektedir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 363. Sayı Mayıs 2016