Eslemnur
Sun 17 October 2010, 05:00 pm GMT +0200
D. Çocuğun Sünnet Edilmesi
Sözlükte sünnet, tenasül organının ucundaki derinin kesilmesi anlamındadır. Terim olarak ise, tenasül organının bir kısmının altını bir halka gibi saran derinin kesilmesi demektir. Bu durumda sünnet üzerine bazı şer'î hükümler terettüp eder. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"(Erkek ve kadının) iki sünnet yeri bir araya geldiği zaman gusül vacip olur." [75]
Sünnet olmaya teşvik eden hadisler:
Ammâr b. Yâsir'den rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ağzı su ile yıkayıp çalkalamak, buruna su çekip temizlemek, bıyığı (belli ölçüde) kesmek, etek tıraşı ve sünnet olmak fıtrattandır; yani, doğuştan insanın ruh ve yapısına yaraşan hususlardır." [76]
Ebu Hüreyre'den (r.a.) gelen rivayete göre Rasûlüllah şöyle buyurmuştur: Fıtrat beştir: Sünnet olmak, etek tıraşı yapmak, bıyığı (belli ölçüde) kesmek, tırnakları kesmek ve koltuk altını temizlemek." [77]
Şeddâd b. Evs'den (r.a.) gelen rivayette de Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sünnet olmak erkekler için bir sünnet, kadınlar için de bir şereftir."[78] Böylece İslâm'ın, oğlan ve kız çocuklarının sünnet olmasına gereken ihtimamı gösterdiğini görmekteyiz. Sünnet, doğumun yedinci gününden itibaren .yapılabilir. Çünkü, Câbir (r.a.) der ki: "Rasûlüllah (s.a.v.), Hasan ve Hüseyin'e akika kurbanı kesti, yedinci günlerinde de onları sünnet ettirdi."[79]
İlk sünnet olan kimse efendimiz İbrahim'dir (a.s.). O, seksen yaşında iken sünnet olmuştur. Ebu Hüreyre'den (r.a.) gelen rivayette Peygamberimiz (s.a.v.), İbrahim'in (a.s.) seksen yaşında iken sünnet olduğunu ifade etmiştir.[80]
Başka bir rivayette de şöyle buyurulmaktadır: İbrahim Peygamber, ilk misafir ağırlayan, ilk don giyen ve ilk sünnet olan kimsedir. Artık ondan sonra sünnet olmak, Rasûlüllah (s.a.v.) dahil bütün peygamberler ve onlara uyanlarda devam etmiştir. Sünnet olmak peygamberlerin yoludur, insanlık sağlam ve sağlıklı bir bağlılığa kavuşmak için onların yoluna tabi olmaktadır.
Ebu Eyyub'dan rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: .
"Dört şey peygamberlerin sünneti erindendir: Sünnet olmak, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek."[81]
Saîd b. Cübeyr'den gelen rivayete göre, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) vefatı esnasındaki durumu sorulan İbn Abbas (r.a.) şu cevabı vermiştir: "O gün ben sünnetli idim. İnsanlar, ergenlik yaşına gelmeden çocuklarını sünnet ettirmezlerdi."[82] Hâkim'in rivayetinde ise: "Ben onbeş yaşımda iken Rasûlüllah (s.a.v.) vefat etmişti. O zaman ben sünnetli idim."[83]
Sünnet yemeği için davet etmek müstehap olur. Kadınların sünnetinde ise, duyulup yayılmaması için bu yapılmaz. [84]
İslâm sünnet olmaya o kadar önem vermiştir ki, müslüman olan adam sünnetli değilse, guslün yanısıra sünnet olması da vacip olur. Useym b. Küleyb'in dedesinin Peygamberimiz'e (s.a.v.) gelerek "müslüman oldum" demesi üzerine Rasûlüllah (s.a.v.) ona "Küfrün tüylerini kendinden at (saçını tıraş et) ve sünnet ol" buyurmuştur. [85]
Zührî'den gelen rivayette de Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "İslâm'a giren kimse, yaşlı da olsa sünnet olsun."
Sünnetsiz kimsenin namazının kabul olunmaması da, konunun önemini göstermesi bakımından câlib-i dikkattir. İbn Abbas (r.a.) der ki: "Sünnetsiz kimsenin namazı kabul edilmez ve kestiği yenmez."
İbn Kuteybe, "Allah'ın verdiği boyayı kabul edin. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir"[86] ayet-i kerîmesinin tefsirinde şöyle der: "Buradaki "boya" ile sünnet kastedilmektedir. Sünnete "boya" adı verilmesi, şundan dolayıdır: Hıristiyanlar çocuklarını bir su içinde boyarlar (vaftiz ederler), işte bu, haniflerin sünneti gibi çocuklar için bir nevi temizliktir" derlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah, hıristiyanlann çocuklarına verdiği boyayı değil, "Allah'ın boyasını" alın, buyurdu ve bununla da ibrahim'in (a.s.) dinini kasdetti." [87]
Sünnet olmanın fikhî hükmü hakkında Hattâbî şunları söyler: "Sünnet olmak, her ne kadar sünnetler arasında geçiyorsa da, ilim adamlarının bir çoğuna göre vaciptir. Çünkü sünnet olmak, dinin şiarıdır; vazgeçilmez alametidir. Müslüman kâfirden onunla ayırt edilir. Öldürülen sünnetsiz bir grub arasında sünnetli kimse bulunursa, bu durumda sünnetli kimsenin namazı kılınır ve müslümanların kabristanına defnedilir."[88