Eslemnur
Mon 4 October 2010, 12:39 am GMT +0200
B. Çocuğu Sevindirmek:
Çocuklar, yapı itibariyle neşe ve ferahı severler. Yetişkinler için sevinç kaynağı olan bu tomurcuklar, onları güler yüzlü görmek isterler. Bu yüzden çocukları sevindirmek ve güleryüz göstermek, onları derinden etkiler. Ayrıca bu, çocuğa psikolojik bir rahatlık ve canlılık sağladığı gibi onu, söyleneni kabul etmeye hazır duruma getirir.
Peygamber (s.a.v.) çocukların ruh ve gönüllerini devamlı neşelendirir ve bunu yaparken de değişik usûllere başvururdu. Karşılamak, öpmek ve kucaklamak, başlarını sıvazlamak, terkisine veya kucağına almak, nefis yiyecekleri sunmak ve onlarla birlikte yemek, bu hususta başvurduğu usûllerden bir kısmıdır. İşte Rasûlüllah (s.a.v.) bütün bunlari şefkat ve merhametle tatbik ediyor, geleceğin büyükleri olan bu minik goncaları sevinç ve mutluluğa boğuyordu.[84]
C. Çocuklar Arasında Faydalı Yarışlar Düzenlemek Ve Kazananları Ödüllendirmek:
Yarışmak, çocuk bir yana, genel olarak insanda saklı duygu, yetenek ve enerjileri harekete geçirir. İnsan bu özelliklerini ancak kazanmak için birisiyle giriştiği rekabette tanır. Rasûlüllah (s.a.v.), işte insandaki bu durgun güç ve enerjiyi motive etmek için çocuklara yarışma ruhunu aşılardı.
Rasûlüllah'ın (a.a.v.) düzenlediği yarışmalar bilgi, mantık ve muhakeme sahasında olduğu gibi, spor alanında da olurdu. Şu misal, bilgi, mantık ve muhakeme ile ilgilidir:
İbn Ömer (r.a) diyor ki: Rasûlüllah (s.a.v.):
"Bir ağaç türü vardır ki, yaprağı dökülmez. Bu ağaç türü müslümana benzer. Bana söyleyin bakalım bu ağaç nedir? " buyurdu.
Bunun üzerine insanların zihinleri kırlardaki ağaçlara takıldı; düşünmeye başladılar. Benim içimden bunun hurma olduğu geçti. Fakat (söylemeye) utandım. Sonra cemaat:
"Bize o ağacın ne olduğunu söyle ya Rasulallah! " dedi. Bunun üzerine:
"O hurma ağacıdır," buyurdu. Ben bunu (babam) Ömer'e hatırlatınca, şöyle dedi: Onun hurma ağacı olduğunu söyleseydin, benim için şundan ve şundan daha makbul olurdu.[85]
Bu tür mantık ve muhakemeye dayalı sorular, çocuğun akıl, zekâ ve hafıza gücünü harekete geçirir. Bu nevi soru tipleri, Suriye'de "Tehâzîr", Mısır'da "Fevâzîr" adını alır.[86]
Yukardaki rivayetten anlaşılacağı üzere, henüz bir çocuk olan Ibn Ömer, bilgi konusunda kendisinden büyük olanlarla yarışmış, ancak küçük olduğu için edebinden dolayı cevap vermemiştir.
Şu yarışma da fizikî gelişimi sağlayan sporla ilgilidir:
Abdullah b. el-Hâris (r.a) anlatıyor: Rasûlüllah (s.a.v.) Abbas'ın çocukları Abdullah'ı, Ubeydullah'ı ve Kesîr'i yanyana sıraya dizer ve şöyle derdi: "Kim önce koşup bana gelirse ona şu kadar ödül var!" Çocuklar da koşarak gelirler; kimi Rasûlüllah'ın sırtına, kimi de göğsüne çıkmaya çalışırdı. O da onları öper ve kucaklardı.[87]
Ana baba ve eğitimciler de, Peygamberimizin yaptığı gibi uygun zemin ve zamanlarda, çocuklar arasında yarışmalar düzenleyerek onların fitrî kabiliyetlerini keşfetmeli, ona göre yönlendirmeli ve özellikle yarışmada dereceye girenleri ödüllendirmelidir. Böylece çocuk başarının verdiği huzur ve mutluluğu duyacak ve ideal noktaya ulaşabilmek için enerji sarfedecektir. Ayrıca bu tür yapıcı yarışmalar, çocuğu ferdiyetçilikten uzaklaştırır ve onda kollektif çalışma ruhunu geliştirir. Yarışma gibi sosyal faaliyetlerde çocuk, bazan kazanarak, bazan da kaybederek artı ve eksileriyle hayatı tanımaya çalışır.[88]