- Çin Türkiye’nin Doğu Türkistan’daki etkisini anladı

Adsense kodları


Çin Türkiye’nin Doğu Türkistan’daki etkisini anladı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sun 12 August 2012, 05:15 pm GMT +0200
Çin, Türkiye’nin Doğu Türkistan’daki etkisini anladı
Seyit TÜMTÜRK • 87. Sayı / DİĞER YAZILAR


1000 Yıldır Türklere ev sahipliği yapan Anadolu tarihinde ilk defa bir Türk Başbakanı Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’ye Konya’dan direk uçuşla ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaretin Doğu Türkistanlılara moral ve motivasyon açısından büyük bir umut aşıladığını söyleyebilirim.

Üstelik bu ziyareti gerçekleştiren Sayın Başbakan, Doğu Türkistanlılar’ın 2009’da maruz kaldıkları 5 Temmuz Katliamı’na dünyada adil olarak tek itiraz eden ve ona karşı duran liderdi. “Çin’in Doğu Türkistanlılara uygulamış oldukları adeta bir katliamdır. Bu olayları ifade edebilecek başka bir kelime bulamıyorum” diyerek, Doğu Türkistan olaylarının altını çizmiş ve binlerce masum Doğu Türkistanlı’nın katlinin önüne geçmişti. Başbakan herhangi bir şahıs değil. Masum Doğu Türkistanlılar’ın katliamını önleyen isim. Bu açıdan ziyareti çok önemsiyoruz.


Ziyaret Türkiye ile Çin arasında 5 Temmuz 2009 katliamı sebebiyle yaşanan siyasi krizden sonra Çin’in Türkiye’ye hakikaten çok önem verdiğini gösterdi. Türkiye’nin Doğu Türkistanlılar üzerindeki psikolojik, psiko-sosyal etkisini ve oradaki nüfuzunu Çin’in çok iyi anladığını görüyoruz. Çin, Türkiye’nin Doğu Türkistan üzerindeki bu üstünlüğünü ve psikolojik etkisini de kullanarak, o bölgede kendi barış ve huzur iklimini oluşturma gayreti içerisinde.


Şöyle söyleyebiliriz: Türkiye Başbakanı Pekin’i ziyaret etmeden, adeta Pekin’den icazet almadan büyük bir Doğu Türkistan ziyaret gerçekleştirdi ki, bu, Çin tarafının Türkiye’ye güvendiğinin önemli bir göstergesi. Bu güven ortamı giderek artarsa, Çin Türkiye’ye güvenini sürdürürse/sürdürebilirse, önümüzdeki dönemde Doğu Türkistan’da demokrasi ve insan hakları bağlamında şekillendirileceği önemli günler yaşayacağız diye tahmin ediyorum.


Çünkü Doğu Türkistan'da demokratikleşme süreci; oradaki insanların din ve vicdan hürriyeti önündeki engellerin kaldırılması, her türlü hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasıyla insanların insanca yaşam standardına kavuşmasıdır. Bu sayede orada hakikaten bir barış ve huzur iklimi oluşacak. Burada Türkiye’nin Çin’i cesaretlendirici adımlar atması gerekiyor. Ki bunun ipuçlarını görüyoruz. Umarım önümüzdeki dönemde bu adımlar daha da artarak devam eder.

Çin bölünme, parçalanma endişesi yaşıyor. Doğu Türkistanlılar’ın bağımsızlık hareketinden bir şekilde kaygı duyuyor. Orada sükûnet ve barışın tesis edilebilmesi için en önemli adımları atması gereken taraf Çin yönetimi. Malumunuz 1949’da Doğu Türkistan bağımsızlığını ilan etti. O devletin sınırları ihlal edilerek, toprak bütünlüğü parçalanarak Mao ve komünist yandaşları o bölgeyi işgal etti. Ve 63 yıldır Doğu Türkistan’da tecrit, işgal ve sistematik bir yaklaşım politikası uygulanıyor. Bunun sonucu olarak burada devlet eliyle yapılan asimilasyon politikaları hak ihlalleri Doğu Türkistanlılar’ı patlama noktasına getirdi.


Doğu Türkistan'da huzurun sağlanabilmesinin ilk adımı, Çin’in, o bölgenin gerçek sahiplerine insanca yaşama hakkı vermesi ve o insanları birinci sınıf vatandaş haline getirmesiyle olacak. Ve onların hak ve hürriyetlerine özgürlüklerine yönelik adımların atılması gerekiyor. Yoksa Çin, geçmişteki kötü alışkanlıklarını devam ettirirse Türkiye ile bu ilişkilerini suiistimal ederek, Doğu Türkistan’daki asimilasyon politikalarını yineleyerek acımasızca devam ettirirse orada ayaklanmaların, isyanların ardı arkası kesilmeyecek. Ve Doğu Türkistan’da ikinci bir 5 Temmuz olayının olmayacağını da kimse taahhüt edemeyecek. Doğu Türkistan’da ikinci bir 5 Temmuz olayı vuku bulduğunda ise Türkiye ile Çin arasında çok güç şartlarda geliştirilen, hatta stratejik boyutlara taşınan bu ilişkilerin darmadağın olacağı da bir hakikat.

Çin'in, Türkiye'nin politik enerjisinin Doğu Türkistan üzerindeki bu etkisini iyi değerlendirerek samimi işbirliğini geliştirip kazan-kazan politikasını uygulaması gerekiyor. Ki Türkiye burada samimiyetle elini uzattı. Sayın Başbakanın ziyareti bu çerçevede değerlendirilmeli.

Diğer yandan İslam dünyasında, Ortadoğu’da, Balkanlar’da aktif dış politika izleyen, fakat Türk dünyasına yönelik politikalarında bazı eleştiriler alan Türkiye, Doğu Türkistan’a gerçekleşirmiş olduğu ziyaretle büyük bir boşluğu doldurduğunu, dış politikada sadece İslam dünyası değil Türk dünyasına yönelik de projelerinin olduğunu ve o bölgeyle de samimi olarak ilgilendiğini gösterdi.


* Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı.