- Çevirenin Önsözü

Adsense kodları


Çevirenin Önsözü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Tue 4 October 2011, 08:59 pm GMT +0200
ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ

Allah’a hamd, Resulü’ne salat ve selam olsun.

Kitabın özgün adı, “Nazmu’l-mütenâsire mine’l-hadîsi’l-mütevâtire”dir. Çevirisini yaptığım bu kitabın yazarı, allame fakih muhaddis Muhammed b. Ca’fer  el-Kettânî’dir. 1857 yılında Fas’ta doğmuştur. Yine 1927 yılında Fas’ta ölmüştür. Fas’ın tanınmış muhaddis ve alimlerinden ders almıştır. Özellikle de hadis sahasında araştırmalar yapmıştır. Bir çok önemli esere imza atmıştır. Hadis literatürü alanında önemli bir yere sahip olan “er-Risâletü’l-Mustatrafe” adlı kitabı  “Hadis Literatürü” adıyla Türkçe’ye çev­rilmiştir.

Kitabın dört baskısı gerçekleşmiştir. 1. Fas, 1318/1900, 2. Haleb, Dâru’l-Meârif 1920, 3. Beyrut, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye 1983, 4. Mısır, Dâru’l-kütübi’-s-Selefiyye tarihsiz. Tercümede esas aldığım neşir,  Mısır’da bulunan Dâru’l-kütübi’-s-Selefiyye’ye aittir. Yayınevi, kitabı gözden geçirmiş ve bazı ilave­lerde bulunmuştur. Yayınevi, selefi çizgisi gereği; bazen yazarı sufilere uy­makla tenkit etmiş, bazen de yazarın görüşlerinden beğenmediklerini eleştir­miş ve bazen de rivayet ettiği hadislerle ilgili eleştiriler yöneltmiştir. Örneğin, 225. ve 226. hadisleri ve önsözde İbn Arâbî’nin üç görüşlerini yansıtan üç satırı kitaba almamıştır.

Yazar, hem selefî ve hem de sufî tanımlamasına uygun bir yapıya sahip­tir. Çünkü kitabında getirdiği hadisler, bazen selefi çizgide uygun hadisler ve bazen de sufi çizgisindedir. Örneğin, 16. Hadiste “Allah’ın keyfiyetsiz, tem­silsiz, teşbihsiz, cismiyetsiz, ittisalsiz ve infisalsiz bir şekilde kendi kema­line uygun göklerin üstündeki arşın üzerinde bulunması” hadisi ve 276. Hadiste ise “Yedi kat gök ile yedi kat yer ve bunların içindekiler ile bunla­rın arasında bulunanların; arşa nispetle, yeryüzündeki büyük bir düzlükte (=çölde) bırakılmış bir halka gibi olması” hadisini getirmiştir.

Yine 279. Hadiste “Ebdâl’ın varlığı” hadisini ve 302. Hadiste “Pey­gamber (s.a.v)’e, dünya hayatında iken tevessülde bulunma” hadisini getirmişir.

Bu hadisleri açıklama ve hadiste geçen bilgiyi ispat etme mahiyetinde ise hem selefi  ve hem de sufi öğretilerinden yararlanmıştır. Örneğin, 16. Hadisi açıklama mahiyetinde; Allah’ın, arşa istiva ettiğini ve göğün üzerinde bulun­duğu inancını İbn Teymiyye’den alıntılar yapmıştır. Okuyucuya da bu inan­cın doğruluğunu anlatmaya çalışmıştır.

194. Hadiste “Allah’ın yarattığı ilk şeyin” ne olduğunu açıklama mahi­yetinde getirdiği ilk madde, Muhammedî Nûr’dur.

279. Hadiste “Ebdalın varlığı” ile ilgili olarak ilk önce Ebdalın varlığını ve bu konudaki hadisleri kabul etmeyen İbnü’l-Cevzî ile İbn Teymiyye’den alıntılar yapmış ve diğer taraftan da konunun sonunda Ebdalın varlığı ile ilgili hadislerin bazısının ve bazısınında sahih olmadığı ile ilgili olarak İbn Hacer’den alıntılar yapmıştır. İbn Hacer’den alıntı yaparken tasavvuf literatü­ründe kullanılan Kutb ve Gavs kavramlarınada yer vermiştir.

261. Hadiste “Peygamber (s.a.v)’in İsra gecesi göğsünün yarılması” ola­yını anlatırken, Abdulaziz ed-Debbâğ’ın “İbrîz” adlı kitabında bu olayı keşif yoluyla kabul etmediğini belirtmektedir. Ayrıca kitabın önsözünde, Buhârî ve Müslim’de bir hadisin geçmesine rağmen keşif ehlinin bu hadisi kabul etme­mesinin doğruluğunu da ileri sürmektedir.

Eseri, şimdiye kadar yazılmış gerek mütevatir hadislerle ilgili ve gerekse de çeşitli alanlarda yazılmış bütün kitaplar tarayarak oluşturmuştur. Kitabı, Fıkhî  esaslara göre düzenlemiştir. Kitapta 31 bölüme yer vermiştir. Kitabın önsözünde; tevatürün sözlük ve terim anlamları, tevatürün zaruri bilgi ifade edip etmediği, tevatür için gerekli sayının ne kadar olacağı, haberi vahidin bilgi değerinin ne olduğu, mütevatir hadisler ile ilgili örneklerin neler olduğu ve karinelerle haberi vahidin bilgi ifade edip etmediği ile ilgili bilgilere yer vermiştir.

Geleneksel yapıya uygun olarak kitabına ilk önce “Ameller niyetlere göre değerlendirilir” hadisiyle başlamıştır. Öncelikli olarak Suyûtî’nin “el-Ezhâr” adlı kitabını esas alıp burada geçen sahabe isimlerine yer vermiş. Daha sonra hadisi rivayet eden başka sahabi varsa, o sahabinin ismini, bu hadisin tahricini yapan imamı ve hadisin geçtiği yeri belirtmiştir. Genellikle hadisin mütevatir olduğuna dair bir bilgi varsa, o bilginin geçtiği kitabı ve ki­tabın yazarını belirtmiştir. Fakat bazen hadisin mütevatir olduğuna dair kay­nak bir bilgi belirtmeden, hadisi rivayet eden kişilerin sayısını belirtip bununla hadisin mütevatir olduğunu kendisi belirtmiştir.

Kitabın dipnotunda yer alan bilgiler bana aittir. Bu bilgiler kabul edilebi­lir de, edilmeyebilir de. Arap yayıncıya ait bilgiler ise genellikle Türkçe’ye çevrilmiştir.

Sahabilerin isimleri, Concordance’da geçen şekliyle yazılmıştır. 

Hadislerin tahricleri yapılırken; kütübü tis’ada yer alan kitaplar, Concordance usûlüne uygun olarak ve diğer kitapların ise cilt ve sahifeleri gösterilmiştir. Bu ikinci tür kaynaklar da, bazen cilt ve sahifeden sonra pa­rantez içerisinde hadis numarasına da yer verilmiştir. Hadislerin tahrici yapı­lırken, elde bulunan çeşitli kitap, kaynak ve cd’lerden de yararlanılmıştır. Bu nedenle okuyucunun elinde bulunan kaynak ile bizim belirttiğimiz kaynak aynı olmayabilir. Bu itibarla eserin ihtiva ettiği hadislerin çokluğu ve özellikle de hadisi rivayet eden sahabilerin rivayet ettikleri hadisin nerede geçtiği me­selesi çok uzun bir zaman almıştır.

Okuyucunun dikkat etmesi gereken diğer bir husus ise; hadislerin tahrici sırasında, aynı hadisle ilgili sahabelerin rivayet ettiği hadislerin, aynı lafızda olmaması. Hadisler, genellikle, mana yoluyla rivayet edildikleri için aynı lafza sahip olmayabilirler. Bu farklılık; bazen bir kelimede, bazen bir cümlede ve bazen de manada olabilmektedir.

Eserin tercümesi esnasında orijinal metne genellikle sadık kalınmıştır. Zaman zaman kastedilen mananın okuyucu tarafından iyice anlaşılması için “anlaşılabilir” bir dille serbest davranıldığı da olmuştur.

Azami dikkat ve gayretlerime rağmen, farkında olmadan tercüme hata­ları  olacaktır. Bununla birlikte hataları en aza indirmek için çok gayret etiğimi söyleyebilirim. Yapıcı eleştiri ve uyarılara her zaman muhtaç olduğumuz ilim sahipleri ile bütün okuyucularımızın tenkit, uyarı ve katkılarına şimdiden şük­ranlarımı sunacağımı belirtmek isterim.

Tercümenin ortaya çıkışında yardımlarını esirgemeyen bütün dostlarıma, özellikle de kitabın önsözüne ait bir bölümü çeviren değerli dostum Muhittin Korkmaz’a, bilgisayarla ilgili problemlerde hiçbir zaman yardımını esirgeme­yen Mustafa Melih Haban’a, yetişmemde ve dinî düşüncelerimin oluşma­sında büyük emeği bulunan Salih Özbey’e, her zaman manevi desteklerini üzerimde hissettiğim annem Emine ile babam Mehmet’e, çalışmalarım sıra­sında desteklerini gördüğüm değerli dostlarım Mehmet Kılıç’a, Emir Doğan’a, Mehmet Sever’e ve bu değerli eseri basma gayretini gösteren Karınca Yayın­ları’nın  sahibi sayın Feyzullah Birışık’a şükranlarımı arzederim.

Çevirinin önemli bir bölümünü bazen okuyarak, bazen müsveddeleri ya­zarak katkıda bulunan ve tahric çalışmalarının uzun zaman almasına rağmen bu süreç içerisinde büyük bir sabır gösteren değerli eşim Hanife’ye teşekkür ederim.

Başarı elbette Allah’tandır.
                                       


Hanifi AKIN

Şehitkamil/GAZİANTEP

18.10.2003