- Çeşitli Sorular

Adsense kodları


Çeşitli Sorular

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
neslinur
Mon 5 July 2010, 01:51 pm GMT +0200
ÇEŞİTLİ SORULAR


1. Soru:

--Bir müslümanın zengin olmasını ve çok rahat içinde yaşamasını anlayamıyorum. Birmüslüman lüks içinde yaşayabilir mi?..


--Peygamber SAS buyuruyor ki: "Allah verdği nimetin eserini kulu üzerinde görmeyi sever." Bir nimet vermişse, para pul vermişse; tabii onun yaşamı parasız pulsuz, o nimet verilmemiş insandan biraz farklı olabilir ama, burda ölçü israfa düşmemektir. İsraf etmeden mâkul ölçüler içinde yaşamaktır. Parasının gerektirdiği hayrını, hasenâtını da yapmaktır.

İslâm'da lüks, lüzumsuz şatafat için yapılan harcama doğru değildir.


2. Soru:

--Av yapmanın ahmaklık olduğuna dair bir hadis-i şerif var mı?


--Av meşrûdur. Av hakkında, yapıyabileceği hakkında, nasıl yapılacağı hakkında ayetler vardır. Tabii, olabilir ki bazısı keyf için yapıyordur bu işleri; onlar doğru olmayabilir.


3. Soru:

--Bir milletvekilinin torpiliyle bir işe girdim. Acaba işe girmeyenlerin hakkı bana geçer mi?..


--Evet geçebilir ama, Türkiye'de o kadar yaygınlaştı ki bu şey... Normal, meşrû haklar bile rüşvetsiz, torpilsiz alınamaz duruma geldi. Tabii, hak geçer. Sıranın başında en liyakatli bir insan varken, birisi torpille onun önüne geçiyor. Binâen aleyh, hakkı geçiyor. Adaletle hareket etmeğe gayret etmek lâzım!..


4. Soru:

--Kısmet bağlamak diye bir şey var mıdır?


--Kimse kimsenin kısmetini bağlayamaz. Kısmet Allah'ın kaderidir. Kısmet bağlamaya kimsenin gücü yetmez. Öyle bir şey yoktur.

Bütün işleri olduran Allah'tır. Kader ve mukadderat Allah'ındır. Kimse ona bir şey yapamaz. Onun için, Allah yardımcısı oldu mu bir insanın, sihir tesir etmez, büyü tesir etmez, kısmet bağlamak tesir etmez. Bunlar, yapanlara günah yükler, ama üzerine yapılan kimseye zarar vermez. Allah'a sığının, hiç bir şey olmaz.


5. Soru:

--Bazıları Yavuz Sultan Selim için, Avrupa duruken Mısır'a ve müslüman ülkelere yönelmesini eleştirerek, "O zalim bir padişahtı." diyorlar. İzah eder misiniz?


--Tabii, müslümanın müslümanla savaşı doğru değil; bunu biliyoruz. Ölen de, öldüren de tehlikededir. Müslümanın müslümanla savaşmaması lâzım!.. Ama, tarihteki çeşitli savaşların neden, nasıl yapıldığını iyice tahlil etmek icab ediyor. Yapılan savaşın kim tarafından çıkartıldığını ve ne maksatla çıkartıldığını araştırmak lâzım!..

Meselâ, zulme uğrayan, hücuma uğrayan kendisini savunacak; bu normal... Bu gibi durumlar olabilir.

Esas itibariyle, eskilerin hakkında biz hüküm verecek değiliz. Çünkü, zamanımızın meselelerini bile doğru değerlendiremiyoruz. Adamları tanımıyoruz.


6. Soru:

--Bir işin sonu hakkında, "İyi de olabilir, kötü de olabilir." diye aklımıza geliyorsa, nasıl davranmalıyız?


--O zaman danışsın! Yâni, kendisi karar veremiyor, kararsız Kasım durumuna düşüyor. O zaman üç-beş kişiye danıştıktan sonra, istişârenin sonucuna uysun!..

Bu durumlar olabilir. Birbirine yakın meselelerde nüansları ayırmak mümkün olmaz, karar da veremez bazan insanlar... O zaman aklı eren insanlara danışmak; istişare diyoruz buna, meşveret yapmak diyoruz. Bu İslâmî bir şeydir, bunu tavsiye ederim.


7. Soru:

--İskender Paşa hakkında bilgi verebilir misiniz?


--İskender Paşa, Fatih'in oğlu II. Bayezid'in en sadık vezirlerindendir. İtimadlı veziri, komutanı olduğu için, kendisi İstanbul dışına gittiği zaman, bu zâta emanet edermiş şehrin yönetimini... Demek ki, has, halis, güvenilen itimadlı bir kimse imiş. Trabzon'da da bu tarihlere yakın bir İskender Paşa Camii var... Belki Trabzona da gitmiş, oralara da böyle camiler filân yaptırmış.

Muhtelif yerlere hayrat ü hasenâtı olan itimadlı mübarek bir zât ki, asırlar geçtikten sonra Hocamız (Mehmed Zâhid Kotku) gibi bir zât, caminin cemaati kesilmişken, kurşunları çalınmağa, sökülmeğe başlamışken buraya (İskender Paşa Camii'ne) imam tayin oluyor; ondan sonra, o mübârek zâtın nice nice defalar duasına mazhar oluyor. Camisi genişliyor, büyüyor, canlanıyor, İstanbul'un en faal camilerinden birisi haline geliyor; nice nice hayırlar, ibadetler, taatler yapılıyor. Bunlar da bu zâtın bir mânevî mazhariyeti olduğunu gösteriyor.

Hocamız nereye gitse, orada hatm-i hâcegânı yaptıktan sonra dua ederken, sâdât ve meşâyihimizin adını zikrederdi, arkasından İskender Paşa'ya da dua ederdi. Yâni, Ankara'da da olsa, Konya'da da olsa bu İskender Paşa'yı unutmazdı. Ben de imrenirdim bu adama...