ehlidunya
Fri 27 January 2012, 02:56 am GMT +0200
Cennetle Ve Müteferrik Bazı Hadisler Hakkındaki Hükümler Bahsi
Yüce Allah buyurdu ki:
"İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiç bir şey eksiltilmez." [571]
Bunun manâsı şudur: Cenab-ı Allah cennette çocukları -her ne kadar onların amelleri gibi amelde bulunmuş olmasalar da- babalarının derecesine yükseltir. Babaların amellerinden eksiltme de yapmaz. Nihayet babalarla çocuklarını bir araya getirir. Babalar, hak ettikleri cennette çocuklarıyla toplanıp birleşirler. Yükselip bir araya gelerek gözeri aydınlansın diye hepsini bir araya getirmek maksadıyla nakıs olanı, yüksek seviyedekiyle eşitlemek için derece bakımından yükseltir.
Sevrî... Saîd b. Cübeyr'den rivayet etti ki; İbn Abbas şöyle demiştir:
"Cenab-ı Allah, mümin zürriyetini -amel bakımından kendisinden aşağı derecede olsalar bile- kendisinin derecesine yükseltir ki bu sayede gözü aydın olsun."
İbn Abbas böyle söyledikten sonra şu âyet-i kerimeyi okudu: "İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiç bir şey eksiltmeyiz." [572]
İbn Ebi'd-Dünyâ... Saîd b. Cübeyr'den rivayet etti ki; İbn Abbas bu âyet hakkında şöyle demiştir: "Bunlar, müminlerin imân üzere ölen zürriyetidir. Bunların babalarının mertebeleri kendilerinkinden yüksekse, kendileri babalarının mertebesine katılırlar ve babalarının işlemiş oldukları amelden de hiç bir şey eksiltilmez."
Taberanî... İbn Abbas'tan rivayet etti ki; Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Adam cennete girdiğinde annesini, babasını, eşini ve çocuğun sorar. Kendisine: 'Onlar senin derecene ulaşmadılar' denir. O da: 'Ya Rab! Ben hem kendim hem de onlar için salih amel işledim' der. Bunun üzerine onlarında kendisine katılmaları emredilir."
Bu hadisi rivayet ettikten sonra İbn Abbas şu âyeti okudu:
"İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız."[573]
Avfî, İbn Abbas'frı bu ayet hakkında şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Cenab-ı Allah buyuruyor ki: "Zürriyetleri (soyları) inanıp bana taatte bulunan kimselerin o zürriyetlerini de cennette babalarına ilhak edelim. Onların küçük çocukları da onlara katılır."
Bazı âlimler ayette geçen zürriyet kelimesinin küçük çocukları kapsadığını söylerken başka bazı âlimlerse bu kelimenin küçükleri de büyükleri de kapsadığını söylemişlerdir. Yukarıdaki ayette geçen zürriyet (soy) kelimesiyle küçükler kastedilmiştir. Ama şu ayetlerde geçen zürriyet kelimesi ile hem küçükler hem de büyükler kastedilmiştir:
"Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı... Dünyalara üstün kıldık." (En'âm, 6/84)
"Ey Nuh'la beraber taşıyarak kurtardığımız kimselerin soyundan olanlar!" (İsrâ. 17/3)
Bu ayetlerde geçen soy (zürriyet) kelimesi, büyükleri kapsamına aldığı gibi küçükleride kapsamına almıştır. Bu da babaların işledikleri salih amellerin bereketi vesilesiyle Cenab-ı Allah'ın evlatlara bir lütuf ve merhametidir. [574]
[571] Tûr, 52/21
[572] Tûr, 52/21
[573] Tûr, 52/21 Taberâııî, Mu'cemu'I-Kebir. 11/12248
[574] İbn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2001: 468-469.
Yüce Allah buyurdu ki:
"İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiç bir şey eksiltilmez." [571]
Bunun manâsı şudur: Cenab-ı Allah cennette çocukları -her ne kadar onların amelleri gibi amelde bulunmuş olmasalar da- babalarının derecesine yükseltir. Babaların amellerinden eksiltme de yapmaz. Nihayet babalarla çocuklarını bir araya getirir. Babalar, hak ettikleri cennette çocuklarıyla toplanıp birleşirler. Yükselip bir araya gelerek gözeri aydınlansın diye hepsini bir araya getirmek maksadıyla nakıs olanı, yüksek seviyedekiyle eşitlemek için derece bakımından yükseltir.
Sevrî... Saîd b. Cübeyr'den rivayet etti ki; İbn Abbas şöyle demiştir:
"Cenab-ı Allah, mümin zürriyetini -amel bakımından kendisinden aşağı derecede olsalar bile- kendisinin derecesine yükseltir ki bu sayede gözü aydın olsun."
İbn Abbas böyle söyledikten sonra şu âyet-i kerimeyi okudu: "İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiç bir şey eksiltmeyiz." [572]
İbn Ebi'd-Dünyâ... Saîd b. Cübeyr'den rivayet etti ki; İbn Abbas bu âyet hakkında şöyle demiştir: "Bunlar, müminlerin imân üzere ölen zürriyetidir. Bunların babalarının mertebeleri kendilerinkinden yüksekse, kendileri babalarının mertebesine katılırlar ve babalarının işlemiş oldukları amelden de hiç bir şey eksiltilmez."
Taberanî... İbn Abbas'tan rivayet etti ki; Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Adam cennete girdiğinde annesini, babasını, eşini ve çocuğun sorar. Kendisine: 'Onlar senin derecene ulaşmadılar' denir. O da: 'Ya Rab! Ben hem kendim hem de onlar için salih amel işledim' der. Bunun üzerine onlarında kendisine katılmaları emredilir."
Bu hadisi rivayet ettikten sonra İbn Abbas şu âyeti okudu:
"İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız."[573]
Avfî, İbn Abbas'frı bu ayet hakkında şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Cenab-ı Allah buyuruyor ki: "Zürriyetleri (soyları) inanıp bana taatte bulunan kimselerin o zürriyetlerini de cennette babalarına ilhak edelim. Onların küçük çocukları da onlara katılır."
Bazı âlimler ayette geçen zürriyet kelimesinin küçük çocukları kapsadığını söylerken başka bazı âlimlerse bu kelimenin küçükleri de büyükleri de kapsadığını söylemişlerdir. Yukarıdaki ayette geçen zürriyet (soy) kelimesiyle küçükler kastedilmiştir. Ama şu ayetlerde geçen zürriyet kelimesi ile hem küçükler hem de büyükler kastedilmiştir:
"Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı... Dünyalara üstün kıldık." (En'âm, 6/84)
"Ey Nuh'la beraber taşıyarak kurtardığımız kimselerin soyundan olanlar!" (İsrâ. 17/3)
Bu ayetlerde geçen soy (zürriyet) kelimesi, büyükleri kapsamına aldığı gibi küçükleride kapsamına almıştır. Bu da babaların işledikleri salih amellerin bereketi vesilesiyle Cenab-ı Allah'ın evlatlara bir lütuf ve merhametidir. [574]
[571] Tûr, 52/21
[572] Tûr, 52/21
[573] Tûr, 52/21 Taberâııî, Mu'cemu'I-Kebir. 11/12248
[574] İbn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2001: 468-469.