sumeyye
Mon 22 March 2010, 06:31 pm GMT +0200
Cemrenin Anlamı, Cemrelerin Yerleri, Hac Amelleri ve Tarihçesi
"Cemre"nin ateş közü, koru, küçük çakıl taşlan ve daha başka mânâları varsa da, burada hac amel lerinden cemre ve cemrelerin atıldığı yer mânâsına olup; ilk cemre, orta cemre ve Akabe cemresi diye anılan üç cemredeki taşlamayı, [387] yani küçük çakıl taşlarını belli zamanında belli yerlerde ve belli sayı da atmayı ifade eder. [388]
Cemrelerin üçü de Mina´dadır.
Akabe cemresi, büyük cemre, kurban kesme günü taşlanır. Burası Mina´nın sonundadır.
İlk ve orta cemreler ise, Hayf mescidinin yukarısındadır. [389]
Cemre taşlan, Allah´ı zikri tesbit etmek, belirlemek, [390] yedi tekbirin sayısını unutmamak için teşrî kılınmıştır.
Namazın sonunda okunan teşbihlerin sayısını unutmamak için parmakların boğumlarına başvurul ması da böyledir. [391]
İbrahim Aleyhisselam, İsmail Aleyhisselamla birlikte Kabe´nin duvarlarını yükseltip:
"Ey Rabbimiz! İbadet edeceğimiz yerleri, hac amellerini bize göster, öğret!" diye dua ettikleri zaman (Bakara: 128), Cebrail Aleyhisselam geldi ve İbrahim Aleyhisselama:
"Kabe´yi tavaf et!" dedi.
İbrahim Aleyhisselamla İsmail Aleyhisselam, Kabe´yi yedi kere tavaf ve H acerü´l-Esved´i istilâm ettil er.
Makam-ı İbrahim arkasında iki rekat namaz kıldılar.
Cebrail Aleyhisselam, Safa ve Merve´den başlayarak bütün hac amellerini ve yerlerini gösterdi. [392]
Safa ile Merve için:
"İşte bu, Allah´ın şeâirinden (ibadet için belirlenen yerlerinden)dir!" dedi. [393]
O sırada, şeytan Safa yanında koşmaya, İbrahim Aleyhisselam da yarışmaya başladı. [394] Cebrail Aleyhisselam, İbrahim Aleyhisselamı alıp Mina´ya götürdü ve:
"Burası Mina´dır. Halkın hayvanlarını ıhdırdıkları yerdir" dedi. [395]
Akabe cemresine uğradıkları zaman, şeytan Akabe cemresinin yanında İbrahim Aleyhisselama göründü. [396]
Cebrail Aleyhisselam:
"Tekbir getir[397] ve taş at ona!" dedi. [398]
İbrahim Aleyhisselam, küçük çakıllardan ona yedi taş attı, şeytan kayboldu. [399]
Bundan sonra, şeytan, orta, ikinci cemrenin yanında tekrar göründü. [400]
Cebrail Aleyhisselam, İbrahim Aleyhisselama:
"Tekbir getjr. [401] taş at ona!" dedi. [402]
İbrahim Aleyhisselam, şeytana küçük çakıllardan yedi taş attı, şeytan kayboldu.
Şeytan, üçüncü, son ve aşağı cemrenin yanında[403] tekrar göründü. [404]
Cebrail Aleyhisselam, İbrahim Aleyhisselama:
"Tekbir getir! [405] Taş at ona!" dedi. [406]
İbrahim Aleyhisselam da ona fiske taşları gibi yedi taş daha attı. [407]
Şeytan yine kayboldu. [408]
Cebrail Aleyhisselam, İbrahim Aleyhisselamı Müzdelife´ye götürdü ve:
"Burası Meş´ar-i Haram´dır!" dedi. [409]
Daha sonra onu Arafat´a kadar götürdü. [410]
Böylece ona hac amellerini ve yerlerini öğretip. [411] üç kere:
"Sana öğrettiğim şeyleri, [412] hac ibadetlerini ve yerlerini[413] iyice öğrendin mi?" diye sordu.
İbrahim Aleyhisselam:
"Evet!" dedi. [414]
Bunun üzerine, İbrahim Aleyhisselama, insanlara haccı ilan etmesi emrolundu. [415]
İbrahim Aleyhisselam:
"Ne diyerek ilan edeyim?" diye sordu.
Cebrail Aleyhisselam:
"Üç kere, ´Ey insanlar! Rabbinizin davetine icabet ediniz!´ de!" dedi. [416]
İbrahim Aleyhisselam:
"Yâ Rab! Sesim buradan insanlara ulaşmaz ki?" dedi.
Yüce Allah:
"Sen seslenip ilan et! Sesini insanlara ulaştırmak Bana düşer!" buyurdu.
Bunun üzerine, İbrahim Aleyhisselam, Makam-ı İbrahim diye anılan taşın üzerine çıkti.
Makam-ı İbrahim o kadar yükseldi, uzadı ki dağlardan daha yüksek ve uzun oldu!
O zaman bütün yeryüzü, dağları, ovaları, karaları, denizleri; insanlara, cinlere İbrahim Aleyhisselamın sesini duyuracak şekilde derlenip toplandı.
İbrahim Aleyhisselam, şehadet parmaklarının uçlarını kulaklarının içine tıkadı.
Yüzünü güneye, kuzeye, doğuya, batıya çevirerek ve güneyden başlayarak:
"Ey insanlar! Beyt-i Atîk´i haccetmeniz size farz kılındı! Rabbinizin davetine icabet ediniz!" diyerek seslenince, yedi kat yerlerin altındakiler, doğu ile batı arasındakiler ve bütün yeryüzünde ki I er:
"Lebbeyk, Allahümme lebbeyk..." diyerek icabet ettiklerini tekrar tekrar bildirdiler.
O zaman İbrahim Aleyhisselamın davetine bir kere icabet etmiş olanlara bir kere, iki kere icabet etmiş olanlara iki kere, üç kere icabet etmiş olanlara üç kere ilââhirih.. haccetmek nasip olur, denil miştir. [417]
[387] Ffruzâbâdf, Kâmûsu´l-muhft, c. 1, s. 407.
[388] Kâsânf, Bedâyiu´s-sanâyi´, c. 2, s. 1 62.
[389] Yâkût, Mu´cemu´l-büldân, c. 2, s. 162.
[390] Tirmizî, c.3, s. 246.
[391] Bedrüddin Aynf, Umdetü´l-kârf, c. 10, s. 88.
[392] Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 66-67, Yâkût, c. 4, s. 465.
[393] Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 69.
[394] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 297.
[395] Ahmed, c. 5, s. 297-298, Heysemî, Meanau´z-zevâid, c. 3, s. 259.
[396] Ahmed, c. 5, s. 297, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, Müstednek, c. 1, s. 466, Yâkût, Mu´cemu´l-büldân, c. 4, s. 465, Heysemî, c.3, s. 259.
[397] Ezrakî, c. 1,s.69.
[398] Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
[399] Ahmed, c. 5, s. 297, 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1 , s. 466, Heysemî, c.3, s. 259.
[400] Ahmed, c. 5, s. 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Yâkût, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
[401] 400-Ezrakî, c. 1,s.69.
[402] Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
[403] Ahmed, c. 5, s. 304, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Yâkût, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
[404] Ahmed, c. 5, s. 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Yâkût, c. 4, s. 465.
[405] Ezrakî, c. 1,s.69.
[406] Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
[407] Ahmed, c. 5, s. 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Yâkût, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
[408] Ahmed, c. 5, s. 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Heysemî, c. 3, s. 259.
[409] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 288, Heysemî, Mecm au´z-zevâid, c. 3, s. 259.
[410] Ahmed, c. 5, s. 298, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
[411] Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
[412] Ezrakî, c. 1.S.69.
[413] Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
[414] Ahmed, c. 5, s. 298, Ezrakî, c. 1, s. 67-69, Yâkût, c. 4, s. 465.
[415] Hacc 27.
[416] Ezrakî, c. 1,s.69.
[417] Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 67-68.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/165-169.