Rüveyha
Mon 23 February 2015, 11:35 pm GMT +0200
Çek, senet vb. kıymetli kağıtların bedelinde indirim yaparak, gününden önce tahsili caiz midir?
Alacaklı, borçlusuna alacağı miktarın belirli bir kısmını belirtilen sürede ödemesi halinde kalan kısmından vazgeçeceğini söyler, borçlu da, denilen sürede öderse bu işlem caiz olur. Böyle bir işlemde borçlu vadeden feragat etmekte, alacaklı da ona bir miktar indirim yapmaktadır. Bu muamele, iki taraf için bir kolaylık getirmekte; alacaklı ihtiyaç duyduğu parayı elde ederken, borçlu da daha düşük bir meblağ ile ve daha kısa bir zamanda borçtan kurtulmaktadır. Ancak taraflar ödeme ve indirimi pazarlık konusu yaparak gerçekleştirirlerse bu, vadenin para karşılığında satın alınması demek olacağından caiz değildir (Merğınani, Hidaye, III, 60-61; Mevsili, İhtiyar, II, 184).
Alacaklı durumda olan kişi, elindeki çek veya senedi daha düşük bir bedelle vadesinden önce banka vb. tüzel kişilere ya da üçüncü şahıslara satmak isterse bu işlem de caiz olmaz. Zira bu işlemde, aynı cins kaydi paranın nakdi parayla fazla miktarda mübadelesi söz konusudur. Bu muamele “ribe’l-fadl/fazlalık faizi” olarak değerlendirilmektedir (Merğinani, Hidaye, III, 61-62; Mevsıli, İhtiyar, II, 207). Nitekim Emeviler döneminde de, çek ve senede benzer bir kağıdın karşılığı alınmadan üzerinde yazılı olandan daha ucuza satılmaya başlanılması üzerine bu işlem yasaklanmıştır (Malik, Muvatta’, Bey’, 19).
Yine Osmanlı döneminde, devletten alacağı olup, peşin para ihtiyacından dolayı bu alacağını daha düşük bir bedel karşılığında satmak isteyen kimseye, “Kişi alacağını, borçlu olduğu kimseden başkasına temlik edemez” (İbn Abidin, Haşiyetu Reddi’l-Muhtar, Beyrut, 1991, IV, 517) denilerek, bu işlemin caiz olmadığı ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, kişinin elindeki çek, senet veya kıymetli kağıtları kendi rızasıyla ve pazarlık konusu edilmeksizin düşük bir bedelle vadesinden önce alacaklısına vermesi caiz olmakla birlikte; söz konusu bu kıymetli evrakı daha düşük bir bedel karşılığında banka vb. tüzel kişilere ya da üçüncü şahıslara satması caiz olmaz.
Alacaklı, borçlusuna alacağı miktarın belirli bir kısmını belirtilen sürede ödemesi halinde kalan kısmından vazgeçeceğini söyler, borçlu da, denilen sürede öderse bu işlem caiz olur. Böyle bir işlemde borçlu vadeden feragat etmekte, alacaklı da ona bir miktar indirim yapmaktadır. Bu muamele, iki taraf için bir kolaylık getirmekte; alacaklı ihtiyaç duyduğu parayı elde ederken, borçlu da daha düşük bir meblağ ile ve daha kısa bir zamanda borçtan kurtulmaktadır. Ancak taraflar ödeme ve indirimi pazarlık konusu yaparak gerçekleştirirlerse bu, vadenin para karşılığında satın alınması demek olacağından caiz değildir (Merğınani, Hidaye, III, 60-61; Mevsili, İhtiyar, II, 184).
Alacaklı durumda olan kişi, elindeki çek veya senedi daha düşük bir bedelle vadesinden önce banka vb. tüzel kişilere ya da üçüncü şahıslara satmak isterse bu işlem de caiz olmaz. Zira bu işlemde, aynı cins kaydi paranın nakdi parayla fazla miktarda mübadelesi söz konusudur. Bu muamele “ribe’l-fadl/fazlalık faizi” olarak değerlendirilmektedir (Merğinani, Hidaye, III, 61-62; Mevsıli, İhtiyar, II, 207). Nitekim Emeviler döneminde de, çek ve senede benzer bir kağıdın karşılığı alınmadan üzerinde yazılı olandan daha ucuza satılmaya başlanılması üzerine bu işlem yasaklanmıştır (Malik, Muvatta’, Bey’, 19).
Yine Osmanlı döneminde, devletten alacağı olup, peşin para ihtiyacından dolayı bu alacağını daha düşük bir bedel karşılığında satmak isteyen kimseye, “Kişi alacağını, borçlu olduğu kimseden başkasına temlik edemez” (İbn Abidin, Haşiyetu Reddi’l-Muhtar, Beyrut, 1991, IV, 517) denilerek, bu işlemin caiz olmadığı ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, kişinin elindeki çek, senet veya kıymetli kağıtları kendi rızasıyla ve pazarlık konusu edilmeksizin düşük bir bedelle vadesinden önce alacaklısına vermesi caiz olmakla birlikte; söz konusu bu kıymetli evrakı daha düşük bir bedel karşılığında banka vb. tüzel kişilere ya da üçüncü şahıslara satması caiz olmaz.