- Cehil mecazı eline alsa hakikat yapar

Adsense kodları


Cehil mecazı eline alsa hakikat yapar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Sat 12 March 2011, 07:32 pm GMT +0200
Cehil, mecazı eline alsa hakikat yapar

İlmin elinden eğer cehlin eline düşse mecaz, eder inkılâp hakikate. Hem açar hurâfâta kapılar.

Küçüklüğümde gördüm ki, hasf olmuştu kamer. Sordum ben validemden. Dedi: "Yılan yutmuştur." Dedim: "Neden görünür?" Dedi: "Orada yılanlar böyle nim-şeffaf olur." İşte böyle bir mecaz hakikat zannedilmiş. Medar-ı şems ve kamer tekatu noktaları olan re's ve zenebde arzın haylûletiyle, bir emr-i İlâhiyle münhasif olur kamer.

İki kavs-ı mevhûme tinnîn yad edilmiş, hayalî bir teşbihle isim müsemmâ olmuş. Tinnîn ise yılandır.

Mübalâğa zemm-i zımnîdir

Hangi şeyi vasfetsen, olduğu gibi vasfet. Medhin mübalâğası bence zemm-i zımnîdir.

İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir.

Şöhret zalimedir

Şöhret bir müstebittir; sahibine mal eder başkasının malını.

Meşhur Hoca Nasreddin letâifi içinde, zekâtı, yani onda biri, onundur asıl malı.

Rüstem-i Sistanî onun hayal-i şanı garet etti bir asır mefâhir-i İran'ı.

Gasb ve garetle şişti o namdar hayali, hurâfâta karıştı, attı nev-i insanı.


Din ile hayat kabil-i tefrik olduğunu zannedenler felâkete sebeptirler

Şu Jön Türkün hatası: Bilmedi o bizdeki din hayatın esası. Millet ve İslâmiyet ayrı ayrı zannetti.

Medeniyet müstemir, müstevlî vehmeyledi. Saadet-i hayatı içinde görüyordu. Şimdi zaman gösterdi,

Medeniyet sistemi HAŞİYE 3 bozuktu, hem muzırdı. Tecrübe-i kat'iye bize bunu gösterdi.

Din hayatın hayatı, hem nuru, hem esası. İhyâ-yı dinle olur şu milletin ihyâsı. İslâm bunu anladı.

Başka dinin aksine, dinimize temessük derecesi nisbeten milletin terakkisi. İhmali nisbetinde idi milletin tedennîsi. Tarihî bir hakikat; ondan olmuş tenâsi.


Mevt, tevehhüm edildiği gibi dehşetli değil

Dalâlet vehmidir, mevti dehşetlendirir. Mevt, tebdil-i câmedir, ya tahvil-i mekândır. Sicinden bostana çıkar.

Kim hayatı isterse şehadet istemeli. Şehidin hayatına Kur'ân işaret eder. Sekerâtı tatmamış, herbir şehid kendini hayy biliyor, görüyor. Lâkin yeni hayatı daha nezih buluyor.

Zanneder ki ölmemiş. Meyyitlere nisbeti, dikkat et, şuna benzer: İki adam rüyada lezâiz envâına câmi güzel bahçede ikisi geziyorlar. Biri rüya olduğunu bilir; lezzet almıyor.

Onu müferrah etmez; belki teessüf eder. Öbürüsü biliyor ki âlem-i yakzadır; hakikî lezzet alır, ona hakikî olur.

Rüya misalin zılli, misal ise berzahın zılli olmuştur. Ondan, onların düsturları birbirine benziyor.

Siyaset, efkârın âleminde bir şeytandır; istiâze edilmeli.

Siyaset-i medenî, ekserin rahatına feda eder ekalli. Belki ekall-i zalim, kendine kurban eder ekserîn-i avâmı.

Adalet-i Kur'ânî, tek mâsumun hayatı, kanı heder göremez, onu feda edemez, değil ekseriyete, hattâ nev'in umumu.

Âyet-i 1 iki sırr-ı azîmi vaz ediyor nazara. Biri mahz-ı adalet. Bu düstur-u azîmi

Ki fert ile cemaat, şahıs ile nev-i beşer, kudret nasıl bir görür; adalet-i İlâhî ikisine bir bakar. Bir sünnet-i daimî.

Şahs-ı vahid hakkını kendi feda ediyor; lâkin feda edilmez, hattâ umum insana. Onun iptal-i hakkı, hem iraka-i demi,

Hem zevâl-i ismeti; iptal-i hakk-ı nev'in, hem ismet-i beşerin mislidir, hem naziri. İkinci sırrı budur: Hodgâmî bir âdemî

Hırs ve heves yolunda bir mâsumu öldürse, eğer elinden gelse, hevesine mâni ise harap eder dünyayı, imhâ eder benî Âdemi.


Zaaf hasmı teşci eder; ALLAH abdini tecrübe eder, abd ALLAH'ını tecrübe edemez

Ey hâif ve hem zaif! Havf ve za'fın beyhude, hem senin aleyhinde tesirât-ı haricî teşcî eder, celb eder.

Ey vesveseli vehham! Muhakkak bir maslahat, mazarrat-ı mevhume için feda edilmez. Sana lâzım hareket; netice ALLAH'ındır.

İşine karışılmaz. ALLAH çeker abdini meydan-ı imtihana. "Böyle yaparsan eğer, böyle yaparım Ben" der.

Abd ise hiç yapamaz ALLAH'ını tecrübe. "Rabbim muvaffak etsin; ben de bunu işlerim" dese tecavüz eder.

İsâ'ya demiş şeytan: "Madem herşeyi O yapar. Kader birdir, değişmez. Dağdan kendini at. O da sana ne yapar?" İsâ dedi: "Ey mel'un! Abd edemez Rabbini tecrübe ve imtihan."

Beğendiğin şeyde ifrat etme
Bir derdin dermanı başka derde dert olur. Panzehiri zehir olur. Derman hadden geçerse dert getirir, öldürür.


İnadın gözü, meleği şeytan görür

İnadın işi budur: Şeytan yardım ederse birisine "melek" der, rahmeti de okutur.

Muhalif tarafında eğer meleği görse, libasını değişmiş onu şeytan zanneder; adâvet, lânet eder.


Hakkı bulduktan sonra ehak için ihtilâfı çıkarma
Ey talib-i hakikat! Madem hakta ittifak, ehakta ihtilâftır. Bazan hak, ehaktan ehaktır. Hem de olur hasen, ahsenden ahsen.


İslâmiyet, selm ve müsalemettir; dahilde nizâ ve husumet istemez

Ey âlem-i İslâmî! Hayatın ittihadda. Ger ittihad istersen, düsturun bu olmalı:

Hüve'l-hakku yerine hüve hakkun olmalı; hüve'l-hasen yerine hüve'l-ahsen olmalı.

Her Müslim kendi meslek, mezhebine demeli: "İşte bu haktır; başkasına ilişmem. Başkaları güzelse, benim en güzelidir."

Dememeli: "Budur hak; başkaları battaldır. Yalnız benimkidir güzeli; başkaları yanlıştır, hem çirkindir."

Zihniyet-i inhisar, hubb-u nefisten geliyor. Sonra maraz oluyor; nizâ ondan çıkıyor.

Dert ile dermanlar taaddüdü hak olur; hak da taaddüt eder. Hâcat ve ağdiyenin tenevvüü hak olur; hak da tenevvü eder.

İstidat, terbiyeler tekessürü hak olur; hak da tekessür eder. Bir madde-i vâhide, hem zehir ve hem panzehir.

İki mizaca göre mesâil-i fer'îde hakikat sabit değil; izafî ve mürekkep. Mükellefîn mizaçlar

Ona bir hisse verip ona göre ederek tahakkuk ve terekküp, her mezhebin sahibi mühmel mutlak hükmeder.

Mezhebinin hududu tayinini bırakır temayül-ü mizaca. Taassub-u mezhebî tâmime sebep olur.

Tâmimin iltizamı sebep olur nizâa. İslâmiyetten evvel tabakat-ı beşerde derin uçurumlar,

Hem tebâüd-ü acîbi istedi bir vakitte taaddüd-ü enbiya, tenevvü-ü şerâyi', müteaddit mezhepler.

Beşerde bir inkılâp İslâmiyet yaptırdı, beşer tekarüb etti, şer' etti ittihad, vâhid oldu peygamber.

Seviye bir olmadı; mezhep taaddüt etti. Terbiye-i vâhide kâfi geldiği zaman, ittihad eder mezhepler.


HAŞİYE 3 Tam bir işaret-i gaybiyedir. Sekeratta olan dinsiz zalim medeniyete bakıyor.

1 "Kim bir cana kıymamış bir kimseyi öldürürse..." Mâide Sûresi, 5:32.

mevlüde06
Sun 27 March 2016, 02:21 pm GMT +0200
Allah razi olsun abla paylasimin icin.cok istifadeli konular.
Rabbim imanimizi nurlandirsin insallah