saniyenur
Thu 29 December 2011, 07:11 pm GMT +0200
C) Bîd'atın Örfle Münasebeti
Lügatte "insanların işlerinde ve âdetlerinde alışageldikleri şey"[337] manasına gelen örf, terim olarak "insanların akıllarının şehadetiyle üzerinde birleştikleri, tabiatlarının doğru kabul ettiği (iş ve inanışlardır)."[338] "Akıl veya din yönünden iyi-müstahsen görülen, selîm akıl sahiplerinin kötü karşılamadığı şey" diye de tarif edilmektedir.
Bid'atın örfle münasebeti çok yakından ilgilidir. Geçmişten îtibâren yaşana gelen örf, dinin bazı temel ilkelerine ters düşebilir. Bunlar reddedilmiştir. İslâmî yaşayışta bunlar artık yaşanmaz. Ancak öyle örf çeşitleri vardır ki içinde bulundurduğu özellikler itibariyle manevî bir şekil almıştır. Zamanla da sanki dinin bir emriymiş gibi takdim edilmiş hatta benimsenmiştir. Aslında yapılan şey geçmişin yeniden canlandırılması, taklid edilmesidir. Veya toplumlararası etkileşim sonucu başkasına ait bir örfün taklid edilerek benimsenmesi ve zamanla dinî-mânevî bir hüviyyete bürünmesi şeklindedir. Bu da İslam'ın temel esprisiyle zıd düşmüş olmasına rağmen reddedilmesi gerekirken, dinî bir değer olarak taklid edilmesi şeklinde ortaya çıktığından, bir anlamda dinde ilave ve noksanlık getirmektir.
Bid'atın örfle münasebeti bu açıdan ele alınmalı ve değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.[339]
[337] İbn Manzur, Lisan, IV, 2899; el-Mucemu'l-Vasît, s.519.
[338] Cürcânî, Ta'rîfat, 149,
[339] Ali Çelik, Kavram ve Mahiyet Olarak Sünnet ve Bid’at, Beyan Yayınları, İstanbul, 1997:121.