- Büyük Günahlar Ve Nifak Alâmetleri Babı

Adsense kodları


Büyük Günahlar Ve Nifak Alâmetleri Babı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Sat 10 September 2011, 12:12 pm GMT +0200
(I) Büyük Günahlar Ve Nifak Alâmetleri Babı Birinci Fasıl


Tercümesi :
 

49 - (1) Abdullah ibni mes'ûd (R.A) den menfidir demiştir : Bir adam dedi : Yâ Resûlellah! Allâhin indinde hangi günah daha bü­yüktür?

—  Resûlullah (S.A.V buyurdu :

«Ailâhü teâlaya misil ve nazır (mahîûkata benzerlik) isnad etmendir, halbuki o (Allah) seni yaratandır.»

—  O adam dedi : Bundan sonra hangi günah daha büyüktür? «Çocuğuyun seninle beraber taam yemesinden (fakirlik ve rızkından)

korkarak onu öldürmendir.»

—  Adam dedi : bendan sonra hangi günah daha büyüktür?

—  Resûlullah (S.A.v".) buyurdu : «Komşuyun karısına zina etmendir».

—, Bunun üzerine Ailâhü teâla Resulünün bu sözünü tasdik ederek şu mealdeki âyeti kerimeyi inzal buyurdu :

«Onlar ki, Allanın yanına bir ilah daha (katıp) tapmazlar. Allanın ha­ram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Kim, bunlar dan birini yaparsa cezaya çarpar.»  (Furkan sûresi, 68) [173]

 

İzahat
 

Büyük günah : Aslında İşlenen hatanın büyük kötülük olan ve o büyük  kötülüğü işleyenin cezaya müstehak olması halindeki işlenen kötülüklerdir. Kendisine nisbetle daha aşağı isyanada, «büyük günah» denilmiştir.

Veya işlenen her hangi bir günah hakkında had ve ceza tayin edüen gü-nahdır. Yani zinanın haddi, bekar olana yüz değnek, şarab içene ve iftira edene seksen değnek vurulur. İşte bu gibi suçlar büyük günahdır.. Hulâsa haram ve yasak olan şeyleri işlemek ve yapılması farz olanları terk etmek, büyük günahdır.

Günahlar şahısların hal ve ahvâline görede değişebilir. Ve işlenen gü­nahlar, âlim ve fazıllar ile cahillere karşıda değişebilir.

Meselâ : Hâsenatül ebrar, seyyiâtül mukarrabin, denilmiştir. Y~n; iyi ve salih kişilerin iyilikleri, mukarrabin = daha iyi ve üstün olanlcrm (Pey­gamber ve emsallerinin) günahları menzilindedir.

Alimlere, evliya ve salih kişilere yapılan hakaret ve kötülüklerle, cahil kimselere yapılan hakaret bir olmaz. Alimlere, ilminden dolayı ve hakkı sa­vunduklarından için hakaret, küfre kadar varır. Câhil kimselere yapılan hakâ ret ise, en büyük günahdır.

Veya her hangi bir masiyetki, cenâbu hakkın azamet ve şanına yakış­mayan bir isyan (işlenen günaha), günahı kebîre - büyük günah, denilmiştir.

Veya küçük günahada devam edilip ısrarla işlenen her günaha, bü­yük günah denilmiştir. Zira Rasûlü Ekrem efendimiz şöyle buyurmuştur ;

«Israrla işlenen küçük günah, küçüklükde kalmaz, büyük günah olur. Tevbe ve istiğfar edilen büyük günahda yok olur gider.»

«Damlaya damlaya göl olur» kabilinden, küçük olan bir günah, işleme­ye devam edile edile kanber üstüne kanber büyür. Katmerleşir, katılaşır. Keza işlenen her hangi bir büyük günahda, tevbe ve nedamet ederek istiğ­far edilirse, o günahda defterden silinir. Günahsız ve tertemiz olunur ve küçük günahada ısrar edilmezse, afv olunur.

Aslında büyük günahlardan kaçınılırsa, küçük günahlar, cenabu hak tarafından bağışlanır. Bu husus çeşitli âyeti kerime ve hadisi şeriflerde be­yan edilmiştir.

Bir âyeti kerîme mealinde şöyle buyurulmuştur :

«Eğer siz nehyec'iîdiğiniz günahların büyüklerinden sakınırsanız sizden diğer (küçük) günahlarınızı örteriz (bağışlarız). Ve sizi iyi bir gidişata soka­rız.»  Nîsa sûresi, 31

Bir hadisi şerifde de şöyle buyurulmuştur :

«Beş vakit namaz, cumadan diğer cumaya ve ramazandan diğer ra­mazan (ayın) a kadar bunların arasında büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, iişlenen küçük günahlar bağışlanır.»  Müslim, Mişkat : namaz bahsi

Büyük günahlar şirk ve küfre varmadıkça tevbe ile afv olunduğu gibi, tevbe ve istiğfar olmadan Allanın dilemesi ile de afv olunabilir.

Nitekim ilahi hükümde şöyle buyurulmuştur :

«Şüphesizki, Allah (c.c.) kendine ortak koşanları bağışlamaz. Bu şirk­ten başkasını, dilediği kiimseden bağışlar. Kimde Atlaha şirk ederse (ortak koşarsa), doğrusu çok uzak delalete sapmıştır.»  Nisa sûresi 16

Büyük günahların adet ve mikdarı hakkında, çeşitli görüş ve îzahlarda bulunulmuştur.

İbni Abbas (R.A) ; yetmişe yakın büyük günah vardır, demiştir.

Saîd bin Cübeyr (R.A) ise; yediyüze yakın büyük günah vardır, demiştir.

Büyük günahların adetlerini ve tariflerini, «kebâir ve sağair risâtesi» ile İbnji Hacerin «Ezzevâcir anilkebâir» adlı eserinde ve îmamı Birgivinin «tarikatı muhammediye» adlı'eserinde de çeşitli yönleriyle beyan edilmiştir.

Günahlar dört kısma ayrılır ve şöyle hulasa edebiliriz :

a)  Bir kısım günah vardırki, o günahdan nedamet edip   tevbe edil­medikçe afv olunmaz. Oda küfür ve şirktir.

b)  Bir kısım günahda, istiğfar ve diğer hayır hasanad cinsinden olan namaz, abdest, gusul, zekat, oruç, hac, teşbih, tehlil ve sadaka-i cariyeden olan iyiliklerle bağışlanması umulur. Buda küçük günahlardır.

c)  Bir kısım günahda, hem tevbe istiğfarla ve hemde tevbe ve istiğfar olmadan cenabu hakkın dilemesi ile afv olunan günahlardır. Buda Allahü-teâiaya karşı işlenen büyük günahlardır. Yukardaki âyeti kerime meali bu hususu açıklamaktadır.

d)  Bir kısım günahlarda vardırki, karşılıklı haklaşma ve heiallaşmaya bağlı olan günahlardır. Buda insan haklarıdır. Bu haklarda ya dünyada he-lallaşmak veya hak sahibinin hakkını veya bedelini vermekle haklaşılır.

Yada âhirette, zalimin sevabı mazluma (hak sahibine) redetmekle ve­ya zulme uğrayan kimsenin günahlarını zalime yükletmek suretiyle veya cenabu Allah, hak sahiblerini fazlu keremi ile rızalaştırıp helallaştırmak su­retiyle bağışlanır. Bu son hükme ait pek çok hadisi şerifler mevcuttur. Za­manı ve yeri gelince ilerde görülecektir.

Şimdi 49 numaralı hadisi şerifin râvisi ile hükümlerinden bir nebze bahsedelim.

Râvi ibni mesud (R.A) ilk müslümanlardandır. İsmi Abduilahdır. Pey­gamberimiz dâri erkama girmezden evvel ve Hazreti Ömerin müslümaniı-ğından az bir zaman önce müslüman olmuştur. Hatta müslümanların altın­cısı olduğuda söyleniyor. Peygamberimiz bir yere çıktığında misvâkini, ibri­ğini ve nâlinini ona verirdi. Habeşistana ve medineye hicret etmiştir. Be­dir muharebesinden itibaren bütün harblerde bulunmuştur.   Peygamberimizin kendisinden razı ve memnun olduğunu bizzat ifâde buyurmuştur ve demiştirki ;

«İbni mes'udun râzi olduğu ümmetimden bende razıyım. Onun gazab-landığına bende gazabfanırım.»

Sima, endam, huy itibari ile Peygamberimize benzerdi. Ancak boyu kısa idi. O şekilde kısaki, cüsseli ve yiğit erkeklerin oturması halinde iken, o, aralarında ayakda bulununca aynı idi, hiç yüksekliği görülmez idi. Ve bünyesi zaifdi. Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın ilk zamanlarında beytül mâlin na zırı idi. Hz  Ömer zamanında küfe valiliğindede bulunmuştur.

Mekke-i mükerremede Kur'anı kerimi müşriklere açıkça okuyub duyu­ran ilk sahabedir ki, sûre-i rahmanı haremi şerifin içinde makamı İbrahimin yanında cehren yüksek sesle kâfirlere karşı durdu okudu. Kâfirler ona çok hakaret ve ezada   bulundular, fakat o, sûrei rahmanı sonuna kadar okudu.

Sahabenin en fakih adamlarından birisi idi. Onun için Resûlüllah-ın zamanında şer'i fetva yetkisi verilen ve fetva verenlerdendir. Kendilerinden küfede iken, alkarna ve ibrâhimi Ennaha-i (R.A) gibi zevatı kiram tefsir ve fı­kıh ilmini öğrenmişlerdir. Bu sebebden ibni Mus'ud (R.A) ilmi tefsir ve ilmi fıkhın1 banisi sayılır.

Hz. İbni Mes'ud (R.A) sekiz yüz kırk (840) hadisi şerif rivayet etmiştir. Cüsse ve cesedde küçük, ilim ve faziletçe büyük olan bu zat hakkında Hz. Ömerde şöyle demiştir :

«İbni Mes'ud, ilim ile doldurulmuş bir dağarcığımızda.»

Vefatı, Hz. Osmanın hilâfeti zamanında beytülmal nazırı iken Medİne-i münevverede hicretin otuz ikinci (32) senesinde atmış (60) yaşında vuku bulmuştur. Ve cennetül bakî-a defnoiunmuştur. Allah Rahmet eylesin.

Hadisi şerifde en büyük günahın, Ailaha şirk koşmak olduğunu zik­retmiştir. Şirkin kötülüğü hakkında bir nebze yukarda bahsetmiştik. Ayrıca

küfrün çeşidleri ve fena neticelerini ilerde (52). Hadisi şerifde izah edece­ğiz.

İkinci derecede şirkten sonra büyük günah olarak adam öldürmek ol­duğu, bilhassa kendi evladını doyuramam, yedirib geydiremem, diyerek rı-zık korkusu ile canice öldürmektirki, günümüzde dört cyını doldurmuş, ha-rnıIe kadınların ilaç, karac ve başka yollarla çocuk düşürmeleri ve bunların çocuklarını zayıında yardımcı olan doktor, hemşire ve emsali kişileri hal ve hareketleri aynı günaha iştirak eden günahkarlardır. Çocuklarını bu şekilde öldürenlerin yanında, bu gün kız çocuklarını cini çıplak veya erkek panto-°nun!an ile sokağa çıkarıp erkeklerden analık ilmini öğretmeye çalışanla­rın durumları çok1 ve çok esef vericidir. İyi bir ev hanımı olacak çocuklarını, ateş ve barut mesabesinde olan kan beyinli gençlerle yan yana, el ele Ve dudak dudağa veriyorlar. Birde «Ne yapalım sınıf geçecek, arkadaşları ite çalışacak, okuyup bir meslek sahibi olacak gibi..» ifadelerle çocukların kötü hareketlerini normal karşılıyorlar.

Böylelerine Mehmet Akif Merhum şu mısraları söylemiştir ;

Bir selâmet yolu varmış.. Oda neymiş? mutlak,

Dini kökten kazımak. Sonra, evet ruslaşmak.

O zaman iş bitecekmiş.. O zaman kızlarımız,

Şu tuttukları gayet kaba, pek manasız.

Örtüden sıyırılacak.. Sonrada erkeklerden

Analık ilmini tahsil edecekmiş.. Zaten,

Müslümanlar o sebebden bu sefaletteymiş!...

Din için, Millet için iş görecek alçağa bak,

Dini pâmâl edecek, milleti ruslaştıracak!

Çocuklarını, din ve iman esaslarını öğretmeyip cahil ve fasık kimseler halinde büyümelerine rıza gösteren ana ve babalarda dilber yavrularını manen öldürmüş oluyorlar.

Çocuk düşürmenin haram ve caiz yönlerinin en geniş izahı, «Mülte-kâ Tercümesi» adlı eserimizin birinci cildinin «Kölenin nikâhı babı» altında beyan edilmiştir.

Hadisi şerifdeki üçüncü hükümde, neslin soyunu yok eden, veraset ve irtikal hükümlerini alt üst yapan, ana baba haklarını mahvedip insanları yok eden, nikahsız ve helal olmayan kadınla bir erkeğin zina etmesi ha­hamlığından daha eşed ve kötüsü komşu kadını ile zinada bulunmaktır. Öyle ya komşunun en emin kişisi, koruyucusu, yardım edicisi olması gere­kirken ,bu adiliği işleyen kişi komşusunun ailesine tecavüz ederse, pek cok fahişe kadınla zina etmekten daha kötü bir fenalık ve haramı işlemiş olur.

İnsan neslini alt üst eden, veraset ve neseb haklarını yok eden, mil­letlerin iman, ahlak ve örflerini yıkan zina, şahsın ve cemiyetin yıkılmasını, aile ocaklarını perişan eden yüz karası en âdi huysuzluk ve en iğrenç bir ameldir. Bilhassa komşu ailesi ile zîna etmek, dahada kötü ve daha fena­dır.

Peygamberimiz bir hadisi şerifde şöyle buyurmuştur :

«Zina, (maddî, mânevi) fakirlik meydana getirir.»[174]

Bir hadisi şerif meali :

«Bir memlekette, zina ite faiz şuyû bulursa, o memleket halkı kendile­rine AHâhın azabını helal kılmışlardır.»                                                   Hakim

Diğer bir hadîsi şerirde şöyle buyurulmuştur :

«Bîr adama, komşusunun karısı ile zina etmekten, yabancı kadının on adedi ile zina etmesi daha ehvendir.»                         Ahmed bin hanbel

Yani, aklı başında bir insana, yabancı kadınlardan on adedi ile zina etmesinden, komşu kadınından bir tanesi ile zina etmesi, daha ağır ve daha iğrenç olur. Komşu kadınına gönlü nefsi adetâ yaklaşmamak için kendini çeker, çekinir. Aslında zinanın fenalığı, imanlı kişiyi, Hz. Yusutun kaçdığı gibi, yabancı kadından kaçırır. [175]

 

Tercümesi :
 

50 - (2} Abdullah ibni Amr (R.A) den mervtdir, demiştir : Resûlullah (SAV) buyurdu :[176]

«Büyük Günahlar : Altâha şirk koşmak, Anaya, Babaya isyan etmek, (haksız yere) adam öldürmek ve yalan yere yemin etmektir.» [177]         

 

Tercümesi :
 

5l - (3)  Enes (R.A) in rivayetinde : «Yalan yere yemin» Cümlesinin yerine «Yalan şehâdet.» etmektir.»

Cümlesi zikredilmiştir. [178]

 

İzahat
 

Hadîsi şerifde, «yalan yere şehâdet etmektir.» cümlesi ile, şu meaida'a âyeti kerîmeye işaret vardır :

«Öyle ise, pis putlardan kaçının ve yalan sözden kaçının.» Hac sûresi. 30

Diğer âyeti kerîme meali :

«Hakkında bilgin olmayan bir şeyin ardına tabî olma. Zira kulak, göz ve kalb, bunlaırn hepsi ondan (bilmediği şeyden} sorumludur.»     İsrâ sûresi. 36 Bir hadîsi, şerifde de şöyle buyurulmuştur : «Yalancı şâhidliğinde bulunan kimseye,   Allah   (C.C.) lanet etsin.» Sağair, kebâir risalesi, 6

Evet başkasının nâmı hîsâbına yalan yere şâhitlikde bulunar) kişi, en ahmak ve en abdal kişilerdendir. Zira başkasının menfeatı için dünyada in­sanların yanında ve hakkın huzurunda kötülenen, ayıplanan ve itibârı yok olan bir kişi oluyor. Ahirette de ilin nâmı nisâbına kendini ateşe atıyor. Al-'ah (c.c), böyle beyinsizleri ıslah eylesin. Şuuriandırsın. Amin. [179]

 

Tercümesi:
 

52- (4) Ebu Hureyre r.a) den mervidir, demiştir: Resûlullâh (SAV) buyurau :                                                               

«Helak edici yedi (günah ve haram)" dan kaçınınız.» — Ashabı kiram dediler : Yâ -Resûlellah! Onlar (helak eden yedi şey) nedir?[180]

«Allâha şirk koşmak, sihir yapmak ve yapdırmak, Allâhü teâlahın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmek. Fakat hakti olarak öldürmek müstesna­dır Faiz yemek, yetimin malini yemek, Düşmanla şiddetli çarpışma günün­de harb sahasından dönüb kaçmak, fuhuş ve kötülükden haberi ve ilgisi ol­mayan iffetti ve namuslu mümine kadınlara zina ile iftira etmektir.» [181]




[174] Beyhakî Tergıb Terhib, C. 3, 271

[175] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/161-165.

[176] Buharı

[177] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/165.

[178] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/165.

[179] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/165.

[180] Buhöri, Müslim

[181] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/166.



ceren
Thu 8 September 2016, 03:53 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Allah bizleri günahın her türlüsünden,haramın her türlüsünden korusun ve onun yolunda gidip onun rahmetine kavuşan kullardan eylesin inşallah...