- Büyük Günahla İlgili İkinci Fasıl

Adsense kodları


Büyük Günahla İlgili İkinci Fasıl

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 10 September 2011, 12:05 pm GMT +0200
Büyük Günahla İlgili İkinci Fasıl


Tercümesi :

53 - (10) Safvan ibni Assai (R.A) den mervidir, demiştir : «Yahudi, arkadaşına dedi: Bizimle şu Peygambere (S.A.V) git. Bunun üzerine arkadaşı yahûdiye dedi : Peygamber deme, Zira eğer senden işidir-se, sevincinden onun gözü dört olur Ve bundan sonra yahûdî ile arkadaşı Resûiullaha (S.A.V} geldiler ve Peygamberden hükümler beyan eden dokuz âyetten sordular.

—  Hemen Resûlullah (S.A.V) buyurdu :

«AHâha hiç bir şeyi şerik koşmayınız, hırsızlık etmeyiniz. Zina yapma­yınız, haklı olanlar müstesna Allâhü teâlanın haram kıldığı bir nefsi öldür­meyeniz, sihir yapmayınız, Rîbâyı (faizi) yemeyiniz, namuslu kadına zina ile if­tira etmeyiniz, kâfirlerle savaş yaparken harp gününde firar etmeyiniz ve Ey yahûdî bilhassa siz cumartesi gününde tecâvüz etmeyiniz.»

—  Safvan (R.A) dedi: Yahûdî ile arkadaşı Resûlullâhın ellerini ve ayak­larını öpdüler ve şüphesiz sen Nebiyyi Muhteremsin şehâdet ederiz, dediler.

—  Resûlullah (S.A.V) buyurdu : «Bana uymayı sizden ne men ediyor?»[196]

—  Yahudi Ne arkadaşı dediler : Muhakkak Davut (A.S), Zürriyetinden Peygamberin devam etmesi için Rabbisine duâ etti ve eğer biz sana tâbi olursak, yahûdilerin bizi öldürmelerinden korkarız.» [197]   

 

İzahat
 

Hadîsi şerifde sayılan dokuz madde hakkında gerekli malumat, yukar-daki hadîsi şeriflerin îzah bölümlerinde zikredilmiştir. Ancak biz burada Ra-sûlüllâhın huzuruna gelen iki yahûdînin tezat hâlindeki davranışlarına işaret edeceğiz.

İki yahûdî gelirken birisi peygamber efendimize «Peygamber» demeyi uygun görmeyor, arkadaşını îkaz ediyor. Beraber geliyorlar. Dokuz sual so­ruyorlar, cevabı alınca her ikiside peygamber efendimizin ellerini, ayaklarını öpüyorlar ve Peygamberliğine şehâdet getiriyorlar.

Burun üzerine Peygamberimizin, «Bana uymayı, sizden ne men sdi-yor?» buyurüğur.a karşıhkda, gûyâ Dâvud aleyhisselâm, neslinden peygam­berin devam etmesi için dua etmişde, ondan ve birde iman ederlerse yahû-dî'er onları öldürürlermiş!.

İşte bu yahûdîlerin davranışları, iki yüzlü, yalan sözlü, içi başka dışı başka olan münafıkların amel ;ve hareketlerinin aynısıdır. Zira adamların uzakdan gelişleri başka, peygamberin huzuruna gelince hareketleri yine

başka ve aynı zamanda Dâvud aleyhisselâma yalan isnad etmek suretiyle güya ona tâbi ve itaatkâr olduklarını söyieyorlar. Halbuki, Zeburda, Tevrat ve İncilde, peygamberimizin peygamberliği ismiyle, cismiyle ve her şeyiyle zikredilmişti. Onlardan hakîkata âlim olanlarda vardı. Belki bu yahûdîlerde, biliyorlardı. Fakat inanamadıklanndan gerçeği göremiyen ve anlayamıyan iki yüzlü münafıklar misâli rezalet işleyorlar.

Aslında yahûdîler, islâmın ve müslümanların en azılı ve en eşed düş­manlarıdırlar.

Bu husus Kur'anı Kerimde şöyle beyan ediliyor :

«And olsun ki (Ey habîbim!) yahûdılerle müşrikleri, müminlere düşman­lık bakımından, insanların en şiddetlisi bulacaksın.»Mâide sûresi, 82

Yahudilerin gelişlerinden anlaşılması gereken diğer bir hususda şudur:

Peygamberimize bu iki yahûdînin dert ve meselelerini sormaya gelme­leri de, şayanı dikkattir. Müslümanların müracaat edib dertlerini İzah edip ikna edici cevabı aldıkları gibi, yahûdîlerde gidiyorlar, çok ve çok tatmin oluyorlar. Sevinç ve memnuniyetlerini de Resulü Ekrem (S.A.V) efendimizin ellerini ayaklan öperek beyanda bulunuyorlar.

Peygamberimizin bütün insanlara önder ve rehber olduğu böylece gö­rülmüş oluyor. Binâen aleyh onun makamım işgal eden onun varisleri olan Din adamlarıda, her cemaatin iltifat edip değer vereceği, ona müracaat ederek dertlerini anlatıp çâre bulabilecekleri kimseler hafinde olmaları gere­kir.

Günümüzdeki bâzı tefrikacıtarın maşası hâline gelib, bir kısım halkın inanıb, diğer kısımlarında inkar ettikleri Din adamları gibi olmamak gere­kir. Gerçek ve doğru yolda olan din adamları, bütün cemaat ve cemiyetlerin müracaat edebileceği kişiler hâlinde olanlardır.

Peygamberimizin bütün insanlığın irşad ve îmanı için gönderildiği şu mealdaki âyeti kerîmede beyan edilmiştir :

«(Ey habîbim!) biz, seni ancak bütün insanlara cenneti müjdeleyici ve cehennemden korkuducu olarak peygamber gönderdik..»     Sebe sûresi, 28[198]   

 

Tercümesi :
 

59 - (M) Enes (R.A) den mervidir, demiştir :

Resûlullah (S.A.V) buyurdu :

a)  Lâilâhe illallah - Allahdan başka ilah yoktur, diyen kimseye taarruz­dan kaçınmak, (küfürden başka) bir günâhından dolayı bir kimseyi tekfir et­me ve (yine küfürden başka büyük günah dahi olsa) işlediği bir amelinden dolayı islamdan çıkarma.

b)  Cıihâd, Allâhü tedlanin beni (cihâd emri veya tebliğ vazifesi ile) gön­derdiği zamandan bu ümmetin en son gelenleri, decca! ile savaşıncaya ka­dar devam edecektir, bu cihâdı, zâlimin zulmü ve âdilin adaleti sakıt etmez.[199]

c) (İmanın üç hasletinden üçüncüsüde) Hayır, şer her şeyin kaderi Hâni ile olduğuna inanmaktır.» [200]     



[196] Tirmizti, Ebû Dâvud, Nesaî

[197] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/181.

[198] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/181-182.

[199] Ebû Dâvud

[200] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/183.