- Büyük günah işleyen hakkında görüşleri

Adsense kodları


Büyük günah işleyen hakkında görüşleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Fri 17 September 2010, 03:45 pm GMT +0200
BÜYÜK GÜNAH İŞLEYEN HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

7- Murcie´nin Görüşü, Mâlik´in Dedikleri:


İmam Mâlik çağında, büyük günah meselesi müslümanlar ara-sındabütünşiddetiyte tartışmakonusu idi.DahaöncebuyüzdenHariciler Hz, Ali´ye (Allah ondan razı olsun) karşı çıkmışlar, müslüman cemaa-yından ayrılmışlardı. Emeviler çağında da, bu mesele müslümanlardan bir çoğunun zihnini kurcalamaya devam etti. Hariciler, günah işleyen kimseyi kafir saymaz ancak ibaz atar, kafir değil de, küfran-ı nimet etmiş, nimet kafiri sayarlar. İmam Mâlik ile aynı çağda yaşayan Vâsıl b. Atâ başta olmak üzere Mutezile Fırkasına göreyse, büyük günah işleyen, mü´minle kafir arasında bir mertebededir, ebedi cehen­nemde kalır, meğer ki tevbei nasûh ile tevbe etmiş ola; o zaman Alan bağışlar. Mutezile ona imandan çıkmış sayarlar, ancak onu fâsık müs­lüman derler. Hasan Basrî´ye göre büyük günah işleyen münafıktır. Müslüman olduğunu söylemiştir, fakat İslam kalbine girmemiştir. Çünki amel, kalbde olana delalet eder. Mürcie Fırkası mü´min sayar, Al­lah´ın onu affetmesi umulur. Allah´ın rahmeti çok geniştir, herşeyi kap­sar, dilerse de günahı miktarı azap eder. Aşırıcı bir kısmı ise, iman olduktan sonra isyan zarar vermez, derler. Nasıl ki küfürle tâ´at fayda vermezse bu aşırı grup, ibâhiyeci olup günah kapısını ardına kadar açmışlar, dini hükümleri ortadan kaldırmışlar, dini hükümsüz bırakmış­lardır, herşeyi mubah kılmışlar.

Müslümanların çoğuna göre, büyük günah işleyen fâsık mü´mindir. Allah dilerse onu bağışlar, dilerse azap eder. İmam A´zam Ebû H*nif m ve başkaları bu görüştedirler. Bu yüzden o, Mürciecılikle itham bile olunmuştur. Şehristânî, o, ehli sünnet Mürcie´sindendir, der.

Bize göre İmam Mâlİk´de bu görüştedir.Rivayete göre Ebû Hani­fe´nin oğlu Hammad, büyük günah işleyen hakkındaki babasının görü­şünü İmam Mâlik´e anlatmış, o da bunu beğenerek bunda beis yoktur, demiş. Kadı lyad, Medârik´te şöyle nakleder:

«Duydum ki Ebû Hanife´nin oğlu İmam Mâlik´e şöyle dedi: Benim bir görüşüm var onu sana arzetmek istiyorum. Eğer onu iyi bulursan onda^devam ederim, eğer kötü bulursan, vazgeçerim. Biz günahtan ötürü kimseyi kafir saymıyoruz. Günah işleyenlerde müslümandırlar.» Rivayete göre İmam Mâlik şöyle dedi: «Bir kul Allah´a şirk koşmaksızın ne kadar günah işlese, eğer günah ahvalinden kurtulursa umarım ki, Firdevsin üst katında olur. Günah kulla Rabbi arasındadır. Kul, Rabbin-den ümidi kesmedikçe, Rabbinden ümidi kesmek kişiyi cehenneme sürükler.»

Görüldüğü üzere Mâlik´e göre, büyük günah sahibi, günahtan vazgeçer ve,tevbe ederse, Allah´ın onu bağışlaması ümidi vardır. Eğer nasuh tevbesi yaparsa, cennete girer ve Firdevs´in en üst derecesinde okir. Şu da var ki günah kul ile Rabbi arasında olmalı ve isyan edip günahı aşikare işlememeli. O zaman bağış umulur, Allah´tan ümidi kesenler, sapık inançları olanlardır.

Bununla beraber o, Mürcie ile araya bir sed çekmektedir. Çünki Mürcie´den öyleleri var ki, kuru bir itikad imanını kâfi görüyorlar, imanla ma´siyet zarar vermez diyorlar, af için tevbeyi dahi şart koşmuyorlar. Ne kadarbüyük olursa olsun, günahı küçümsüyorlar. Onlar hakkında şöyle demektedir: «Mürcie hatalıdır, onlar büyük büyük laflar ediyorlar. Kabe´yi yaksâ bile, her kötülüğü yapsa, diyorlar» İmam Mâlik´e bunlar hakkında ne dersin, denildi. Şu cevabı verdi: «Allah Teala buyurmuştur ki: Eğer tevbe ederler, namazı kılarlarsa, zekatı verirlerse, onlar dinde kardeşinizdirler.»

Görülüyor ki, büyük günah işleyenler hakkında fukahanın görüşleri birdir, en azından birbirine yakındır. Büyük günahı küçüksemiyorlar, Allah´ın rahmetini de menetmiyortar.


8- Kur´an Mahlûk mu Meselesi:



Ca´d b. Dirhem, Kur´an mahlûktur meselesini ortaya attı.´ Cehm b. Safvân´da bunu söyledi. Kaderiyye ve Mu´tezi Ie bunu benimsediler. Bunu müslümanlar arasında yaymaya başladılar. Buna kail olmakta, dinde aykırı bir cihet yoktur. Çünki onun, herşeyin yaratıcısı olan ve herşeyi bilen Allah´ın mahlûku olması, hakim olan Allah´ın indirmesine mani değildir, onda hiçbir batıl bulunmaz. Fakat Selef-i Salih´e uyan mü´min, onların kurcalamadığı meselelere karışmaz, bu gibi şeyler peşine düşmek dalâletine, akide bozulmasına sebep olma­sından korkar. Kur´an mahluktur, sözünü yayanlar, Allah Teâlâ´dan kelam sıfatını nef´i ediyorlar, sözde onu mahluklarına benzemekten tenzih ediyorlarmış!

İki taraf birbirine karşı çıktı. Selef-i Salih´in yolundan ayrılmaktan korkanlar, Kur´an mahlûktur diyenler hakkında suizanna düştüler. Böyle demekle Kur´an-ı Kerim´in, Allah tarafından indirilmesini inkar etmek istiyorlar sandılar. Selefciler bu konuya dalmadılar, bunu karıştı­ranı sapık saydılar. Ebû Hanife´nin bu konuya girmekten çekindiği söylenir. İmam Mâlik´de onun görüşündedir, o da bu konuya karış­maktan kaçındı. Şöyle demiştir: «Kur´an, Allah kelamıdır. Kur´an mah­lûktur diyen kimseye dayak atılır veievbe edinceye kadar hapis olunur.»