hafiza aise
Thu 17 May 2012, 01:01 pm GMT +0200
BURÇLAR VE ASTROLOJİ
Aralık 2011 75.SAYI
Sevgili okuyucularımız malum aralık ayındayız, kısa bir zaman sonra yeni bir yıla yeni umutlarla gireceğiz inşallah. Her yılın bu dönemlerinde tüm gazetelerin, dergilerin, televizyonların neredeyse tek konusu olan “Yeni yılda sizi neler bekliyor?” başlığıyla burçları irdelemesine elbette ki gündemi takip eden ve halkın nabzını tutan mizah köşesi yazarı olarak duyarsız kalamazdım. Efendim, size dopdolu bir yazı yazmak adına bu astroloji mevzusunda bir ön araştırma yaptım ve sizlerin de birazdan okuduğunda anlamayacağı üzere ben de okuduklarımdan hiç bir şey anlamadım. Şimdi neler anlamadığımı şöyle bir anlatayım:
BURÇ KONUSU GÖKYÜZÜ KADAR KARIŞIK
Burç ve astroloji konularına girecekseniz öncelikle başınızı yukarı kaldıracaksınız. Zira her şey gökyüzünde olup bitiyor. Zodyak diye bir şey var, gezegenleri, yıldızların cümlesini, ayı, güneşi bilumum hepsini kapsıyor. Gezegenlerin ne yapacağı belli değil; açıları birbirlerine bir uyumlu oluyor, bir ters düşüyor. Jüpiterdi Merkürdü, Satürndü hepsi ayrı terane. Ay deseniz bir an yerinde durmuyor; o gezegen senin bu gezegen benim fellik fellik geziyor. Yine biraz olsun ağır uslu olan güneş. Geri kalanı takip etmek ise namümkün. Hal böyle olunca da gökyüzündeki her bir gezinti burçlara acayip bir şekilde sirayet ediyor. Yani o burcun insanındaki sinirlilik, sevecenlik, kazancın artması, para kaybedilmesi, sevinilecek haber alınması ya da üzülünecek bir şey olması bunlardan kaynaklanıyor(muş).
BURÇLAR VE ÖZELLİKLERİ
İsterseniz burçların neler olduğuna ve kısaca özelliklerine şöyle bir değinelim;
Koç (davar-ül kurban): Genelde lider ruhlu ve cesur olurlarmış da bencillikleri de olmasaymış keşke.
Boğa (sığır-ül camış): Pek bir pratik zekalılarmış, sabırlılarmış da tembel olmasalarmış iyiymiş.
İkizler (adem-ül çift-i aynen): Konuşkan ve enerjiklermiş ama biraz gel git akıllı olurlarmış.
Yengeç (mahluk-ül derya-i böcükvari): Pek bir evcimenlermiş, pek bir duyarlılarmış amma ve lakin hemen sinirleniverirlermiş.
Aslan (mahlukat-ül cimbom): Eli açıklarmış, düşüncelilermiş ama kibirli oluşları da çekilmiyormuş.
Başak (nebatat-ül arpa vü yulaf): Tertipli, düzenli kişilermiş, dakik olmalarıyla tanınırlarmış gel gelelim titizliği abartınca yanlarında durulmazmış.
Terazi (endaze-i kantar): Uyumlu ve geçimli olurlarmış iyi hoş da kararsızlarmış.
Akrep (haşerat-ül zehr-i zıkkım): Kararlı bir yapıları varmış, ince fikirlilermiş ama kıskançlıkları çekilmezmiş.
Yay (silah-ül zemberek): Sürpriz yapmayı severlermiş güvenilir oldukları da bilinirmiş ancak kaprislerinden yanlarına varılmazmış.
Oğlak (davar-ül sakal): Sabırlılıkları dillere destanmış, güvenilir de olurlarmış, inatları da tuttu mu iyi tutarmış.
Kova (damacana): Çok zekilermiş, insan sevgisi ile dolup taşarlarmış ama dikkafalı olmaları da tuzları biberleriymiş.
Balık (mahsulat-ı derya): En asil duyguların insanlarılarmış, merhametleri çokmuş, onların da kusuru dikkatsiz olmalarıymış.
YÜKSELEN, ALÇALAN, TEĞET GEÇEN, BODOSLAMA DALAN BURÇLAR
Araştırmalarım sırasında konu derinleştikçe çıldırma noktasına geldiğimden yükselen, alçalan, teğet geçen, bodoslama dalan burç çeşitlerine hiç girmeyeceğim. Zira bu konuya girmek uzaydaki boşlukta kaybolmak gibi birşey. Ana burçlar üzerinden konumuza devam edeceğim.
Efendim, burcunuz doğduğunuz güne göre belirleniyor, bir gün bile sizi farklı bir burç yapabiliyor. Lakin bu coğrafyanın insanı olarak bir farklı konuda işin içinden çıkamadım. Bundan çok değil 50 sene öncesine kadar hatırı sayılır sayıda insanımızın doğum günü miladi takvimden değil doğa olaylarından bilinirdi. Anadolu’muzda şimdi bile az da olsa doğumu ekinler sarardığında, zemherinin ortasında, ağaçlar çiçeklendiğinde olanlar vardır. Bu durumda burç konusu içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Aslına bakarsanız öyle ya da böyle herkesin bir burcu var. Hiç burcunu bilemeyen bir kişi bile kendi haline, hareketine, huyuna, suyuna bakıp “Ben olsam olsam şu burcumdur” deyip burç sahibi olabiliyor. Ancak burçların iyi özellikleri her zaman karakteristik özellikler olarak taşınırken, kötü özelliklerinde ise mutlaka sapma payı bulunuyor. Sözgelimi “Ben ağaçlar çiçek açtığında doğmuşum, hem çok da merhametliyim, sanatsal yönüm de pek gelişkindir. Kesin balık burcuyum. Ama dikkatsizlik, kararsızlık bende pek yok. O yüzden emin de olamıyorum balık mıyım?” cümleleri bu durumu özetler.
Burç mevzusunun yıl sonlarına doğru tirajı artsa da aslında genel anlamda da meraklısı da az değildir. Bu kitlenin hatırı sayılır bir kısmını da hatun kısmısı oluşturur. Hanımlar, nedendir bilinmez bu kadar grift bir konuyu su gibi bilirler, hatta sadece kendi burçlarını değil tüm burçları, kadınlara ve erkeklere göre özelliklerini bir çırpıda sayabilirler. O kadar ki insanları adlarından değil burçlarından hatırlayanlar bile vardır.
Yeni tanışan hanımlar arasında sohbet konusunun bir süre sonra dönüp dolaşıp burçlara gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu hanımlar birbirleriyle iyi anlaşan burçlardansalar ne ala, uyumlu burçları yeni kurulan arkadaşlıklarında pozitif bir referanstır, astrolojiye göre zıt burçlara sahip iseler bu durum onlar için farklı dünyaların insanı anlamına da gelebilir. Elbette burçlara bel bağlamak konusunda gelinen nokta tehlikeli bir noktadır ama çok daha tehlikeli bir hali de vardır ki, bu da evlilik çağındaki kızlarımızın gelen görücüye damadın burcunu sorduktan sonra uyumsuz olduğunu sebep göstererek hayırlı işi böyle bir dayanakla sona erdirmektir.
Sevgili ve de muhterem Semerkand Aile okuyucularımız, biz her ne kadar işin latifesinde olsak da burçlar konusunu böylesine hayatının merkezi yapmış insanlar vardır. Oysaki yapılan sadece önyargılı davranmaktır. Hüsnüzannın esas alındığı dinimizde böyle bir tavır benimsenmez.
Bir bilim de olsa astroloji,
İnsan fazla kaptırmamalı kendini.
Karadenizli olmamdan naşi
Hamsi burcuyum ben hamsi…
Ayşenur USLU