- Buluntu mal ne yapılır?

Adsense kodları


Buluntu mal ne yapılır?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Sat 15 January 2011, 04:15 pm GMT +0200
Buluntu Mal Ne Yapılır?


48. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullaha buluntu malın hükmü soruldu. Şöyle bu­yurdu:

"Buluntu mal helâl değildir. Birşey bulan kişi onu tespit ettirsin sahibi geldiğinde onu kendisine versin. Sahibi gelmezse onu sadaka olarak versin. Sahibi sonradan gelirse onu sevabıyla bedeli arasında serbest bıraksın."[253]

 

İzah

 

Dârekutnî'deki rivayette "Bir yıl ilân eder" ilâvesi vardır. Ko­nu ile ilgili başka hadisler de vardır. Meselâ zikrettiğimiz kaynak­larda buluntu eşya ile ilgili olarak şu hadisler vardır:

"Miktarını öğren, sonra onu bir yıl ilân et. Sahibini bulamazsan onu harca. O yanında bir emânet olsun. Günün birinde ara­yan gelirse, onu ödersin."

"İşlek yolda bulunmuş olanla, insanların çokça yaşadığı mes­kun yerleşim yerlerinde bulunmuş olanı bir yıl boyu ilân et. Eğer sahibi gelirse hemen ver. Eğer gelmezse artık o senin olmuştur."

Başka bir hadiste de bir şey bulanın sahibini bulduğunda onu hemen vermesini istemiş ve,

"Sahibini bulamazsa bilsin ki, bu mal Allah'ın malıdır, Allah onu dilediğine verir."

Bu hadislerden sonra buluntu mala dâir fıkhî hükme geçe­biliriz.

Hanefî ve Şâfiîlere göre, buluntu mal sahibine ulaştırmak ni­yetiyle yerden alınabilir.

Buluntu malı yerden alan kimse yanındakilere veya ulaştığı kimselere, "Şu şeyi arayanlan bana gönderiniz" der. Artık o şey kendisinin yanında bir emânettir. Hadislerde ifâde edildiği gibi, bir sene boyunca onu ilân eder. Sahibi çıktığında onu sahibine verir.

Bulunan şey çabuk bozulan cinsten ise Hanefîlere göre ya sa­daka verir veya kendisi kullanır. Şâfiîlere göre ise bu durumda kişi serbesttir. İsterse onu satar, arzu ederse kendisi kullanır. Sa­hibinin ortaya çıkması durumunda da bedelini ona öder.

Diğer buluntularda da hüküm böyledir. Kişi bir yıl boyunca ilân ettikten sonra buluntu eşyayı dilerse kendisi kullanır, dilerse bir başkasına tasadduk eder. Sahibi çıktığında mal yanında ise verir, tasadduk etmişse yitik sahibi malının sadaka olarak veril­mesini kabul etmezse karşılığını kendisine öder, sadakanın sevabını da kendisi kazanmış olur. İbni Mes'ud (r.a.) böyle hareket et­miş, başkalarına da böyle yapmaları tavsiyesinde bulunmuştur.[254]

Bâzı âlimler, değerce düşük olan şeylerin alınıp kullanılabile­ceğini söylemişlerdir. Buna delil olarak da Hz. Câbir'in (r.a.), "Resûlullah (s.a.v.) değnek, kamçı, ip ve benzeri şeylerde ruhsat tanıdı. Bunları bulan kimse bir yıl ilân etmeksizin kullanabilir"[255] hadisini gösterirler. 580, 581 numaralı hadislere de bakınız.[256]

 

Seferde Namaz
 

49. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah Mekke'den Medine'ye yolculuk yaptığında, Allah'tan başka hiç bir şeyden korkulmadığı halde dört rekatlık farz namazları ikişer rekât olarak kıldı.[257]

 

İzah

 

Dînen seferî sayılan bir kimse için bir takım ibâdetler hafifletil­miş, bâzı kolaylıklar getirilmiştir. Bu kolaylıklardan birisi de dört rekâtlı farz namazların ikişer rekât olarak kılınmasıdır. Peygam­berimizin yolculukta namazı iki rekât olarak kıldığıyla ilgili olarak bir çok hadis vardır. İşte bu hadis de bunlardan birisidir.

Yolculukta namazların kısaltılması ile ilgili hüküm mezhep imamlarına göre değişiklik arz eder. Hanefî mezhebine göre, seferîlik müddeti içinde dört rekâtlı farz namazları—öğle, ikindi ve yatsı—iki rekât olarak kılmak vaciptir. Kasdî olarak terk edildiği zaman mes'uliyet altına girilmiş olur.

Mâlikîler de Hanefîlere yakın görüştedirler. Ancak bu mezhe­be göre yolculukta namazları kısaltmak vacip değil, sünnet-i müekkededir.

Hanbelîler de seferde namazı kısaltmanın dörde tamamlamak­tan daha faziletli olduğu kanaatindedirler.

Şâfiîlere göre ise seferî sayılan kişi serbesttir, isterse farzları dörder rekât olarak kılar, isterse iki rekât olarak kılar. Bu mezhe­be göre namazları kısaltmayıp tam kılmak azimete daha uygun­dur.

Hadiste yer alan "Allah'tan başka hiç bir şeyden korkulmadığı halde" ifâdesi üzerinde biraz durmak istiyoruz.

Seferde namazı kısaltmakta bir mes'uliyet olmayacağını haber veren âyet-i kerimede[258] buna bir hikmet olarak, "düşmandan kork­mak" gösteriliyordu. Ve

"Seferde düşmanın size fenalık yapaca­ğından endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda bîr mes'uliyet yoktur" buyuruluyordu.

Ruhsat korku karşısında verildiği için bâzıları bu ruhsatın nor­mal zamanlarda geçerli olmadığını düşündüler. İşte yukarıdaki hadiste yer alan "Allah'tan başka hiç bir şeyden korku duyulma­dığı halde" ifâdesi, bu ruhsatın sürekliliğini ifâde etmektedir. Nitekim şu olay da bu hadise kuvvet verir: Müslümanlar emniyete çıkıp düşman korkusu ortadan kal­kınca, "Madem düşman korkusu kalmadı, öyle ise niçin namazı kısa kılıyoruz?" diye bir fikre kapıldılar. Hattâ bir defasında As­haptan Hz. Ya'la bunu Hz. Ömer'e sordu. Hz. Ömer, bu mese­leyi önceleri kendisinin de anlamadığını, Resûlullaha (s.a.v.) sor­duğunda ondan şu cevabı aldığını söyledi:

"Bu, Allah'ın size verdiği bir sadakadır. Binâenaleyh, siz Onun sadakasını kabul edin."[259]

Evet, yolculukta farz namazların iki rekât olarak kılınması müminlere Allah'ın bir ihsanı ve kolaylığıdır. Allah günah sayı­lan şeylerin terk edilmesini sevdiği gibi, kolaylık olsun diye ver­diği ruhsatların işlenmesini sever.[260]

 

Cennet Her An Güzelleşir
 

50. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:

"Allahü Teâla her gün Cennete şöyle buyurur: "Sana gi­recek olanlar için güzelleş!" Ardından Cennetin güzelliği daha da artar. İşte seher vaktinde insanların hissettikleri se­rinliğin sebebi budur."[261]

 

Abdest Azalarını Üçer Defa Yıkamak
 

51. Enes (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullahın (s.a.v.) abdest azalarını üçer defa yıkadı­ğını gördüm. O,

"Rabbim bana böyle yapmamı emretti" bu­yurdu.[262]

 

İzah

 

Bir kimse abdest azalarını birer defa da yıkasa abdesti sahih olur. Çünkü farz olan birer defa yıkamaktır, Abdest azalarını üçer defa yıkamak ise sünnettir. Bir kimse abdest alırken Peygamberimizi taklit ederse, ona tâbi olursa, sünnet işleme sevabı kazanır ve kıyamet gününde en muhtaç olduğu bir zamanda Resûlullahın şefaatine mazhar olur.[263]



[253] Darekutnî, 4:90; Buhari, İlim: 28, Lukata: 2, 3, 4, Edeb: 75; Ebû Dâvud, Lukata: 1; Muvatta, Akdiye: 46; Tirmizi, Ahkâm: 35. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/106-107.

[254] Buhârî, Talak: 22.

[255] Ebû Dâvud, Lukata: 1.

[256] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/107-108.

[257] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/108.

[258] Nisa: 4/101.

[259] Müslim, Salâti'l-Misâfir:4; İbni Mâce, İkame:73; Ebû Dâvud, Sefer 1.

[260] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/108-110.

[261] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/110.

[262] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/110.

[263] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/110-111.



ceren
Sat 10 June 2017, 12:19 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri islamın ışığında ,peygamber efendimizin sünnetine tabi yaşayan kullardan eylesin inşallah...

RAMAZAN 7/D
Sat 10 June 2017, 09:01 pm GMT +0200
Ve Aleykum Selam . Bulunan malin sahibi aranmalidir . Sahibi bulunmazsa hayir olarak verilmelidir .

Allah cc razi olsun

Sevgi.
Sun 11 June 2017, 12:38 am GMT +0200
Ve aleykümselam birşey bulduğumuzda onu sahibine ulaştırmalıyız eğer sahibini bulamazsak o zaman o malı sadaka olarak vermeliyiz inşaAllah

Bilal2009
Sun 11 June 2017, 03:14 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Gerçekten İslam ne büyük Hiç kimsenin hakkı kimsede kalmıyor Rabbim paylaşım için razı olsun