- Bu sene referandum bayrama denk geldi

Adsense kodları


Bu sene referandum bayrama denk geldi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sun 24 June 2012, 10:20 am GMT +0200
Bu sene referandum bayrama denk geldi
M. Mücahit KÜÇÜKYILMAZ • 66. Sayı / TÜRKİYE


Türkiye’de Anayasa yapma veya Anayasa’yı değiştirme gücünün bir siyasal grubun elinde bulunması, muhalif grupları hep tedirgin eden bir faktör olageldi. Bu da demokrasi kültürünün devlet ve millet katında tam anlamıyla hazmedilememiş olmasıyla ilgili bir durum. O nedenle, 1876 tarihli Kanun-ı Esasi’den başlayarak, hemen hemen bütün Anayasalar darbe, ihtilal veya savaşlarla birlikte doğdu. Yeni Anayasa yapmak ya da mevcut Anayasa’da değişiklik yapmak her zaman sancılı süreçler olarak ortaya çıktı. Zira Anayasa üzerine yapılan tartışmalar, ülkede gerçek gücün kimde olduğunun anlaşılacağı bir bilek güreşi müsabakası gibi algılandı. Oysa Anayasalar, toplumsal gerçeklik ile zamanın gereklerine uygun metinler olmalı ve ülkedeki hiçbir kesimin kendisini dışarıda hissetmemesini sağlamalı. Bu nedenle, şartların değişmesi Anayasa metinlerinin de değişmesini zorunlu kılabiliyor.

Gündemde birkaç aydan beri Hükümet’in hazırladığı ve parti kapatmayı zorlaştıran maddedeki yol kazasıyla Meclis’ten geçirdiği Anayasa değişikliği paketi konuşuluyor. Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iptal başvurusu üzerine, esastan ele aldığı Anayasa değişiklik paketini kısmen iptal etti. Kısmi iptal, Anayasa Mahkemesi'ne ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na üye seçimiyle ilgili hükümlere odaklanıyor. Değişiklik paketinin bazı maddeleri, o maddeler hakkında hüküm veren Anayasa Mahkemesi’nin yapısını ilgilendiriyordu. Böylece, kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde işleyen bir demokraside, kuvvetlerden biri, kendi kaderini tek başına belirleme yetkisini elde etmiş oldu. Bu durum, etik ve hukuki boyutu itibariyle tartışılmaya devam ediyor. 11 üyeli Anayasa Mahkemesi, 4 üyenin karşı çıkmasına rağmen, 7 üyenin 'evet' oyuyla değişikliği esastan da inceledi. Başkan Haşim Kılıç’ın “Bu sefer böyle bir şey oldu; gelecekte ne olur, bilemiyorum” yorumuyla değerlendirdiği esasa girme konusu, neredeyse bir teamül haline getirilmek üzere.

Mahkeme, pakette yer alan, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye yapısını değiştiren iki maddedeki 33 kelime ve iki bağlacı iptal etti. Böylece, muhalefet partileri ve yüksek yargının eleştiri bombardımanına tuttuğu pakete, Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili düzenlemeler dışında vize verilmiş oldu. İptal edilen maddeler Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ya üye seçiminde, ilgili kurumlarda yapılacak oylamalarda her seçicinin, kaç aday belirlenecek olursa olsun, sadece bir adaya oy verebilmesini öngörüyordu. İptal kararıyla mevcut sistemin devamı benimsenerek, seçicilerin, belirlenecek aday sayısı kadar oy vermesi hükme bağlanmış oldu. Mahkeme ayrıca Cumhurbaşkanı'nın HSYK'ya doğrudan seçeceği dört üyeyi “iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri ve üst kademe yöneticileri arasından belirleyebilmesi”ni öngören hükmü de iptal etti. Yeni durumda Cumhurbaşkanı, bu üyeleri hukukçu akademisyenler ile avukatlar arasından seçebilecek.

Mahkeme, elbette sadece esasa girmedi; değişiklik paketini, asıl görevi olan şekil yönünden de inceledi. CHP'nin AK Partili milletvekillerinin oylama sırasında, kullandıkları oyları birbirine göstermesiyle 'gizlilik' ilkesinin ihlal edildiği iddiası şekil incelemesi sırasında ele alındı. Heyet bu iddia nedeniyle paketin iptal edilmesi yönündeki talebi oybirliğiyle reddetti. Yine CHP'nin ilk teklif'te TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in de imzasının bulunduğu gerekçesiyle, teklifin iptal edilmesi talebi de üyelerce ciddiye alınmadı. Ayrıca CHP'nin, şekil incelemesi kapsamında paketin ivedilikle görüşülmediği itirazının da reddedilmesiyle, dava dilekçesinde yer alan şekil yönünden inceleme iddialarının tamamı reddedilmiş oldu. Şimdi, iptal edilen maddeler paketten çıkarılacak ve Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı doğrultusunda, değişiklik paketi 12 Eylül'de halkın oyuna sunulacak.

İşte bu süreçte, Türk siyasal tarihinin, siyaset bilimi ve sosyolojinin dünyadaki örneklerine uymadığını gösteren gelişmeler yaşandı. Anayasa değişikliğine evet diyen iktidar ve bazı sivil toplum kuruluşları, değişim ve reform safında yer tuttu. Oysa iktidarlar, genellikle mevcut durumun bekasını isterler. CHP, MHP ve BDP ise, statükoyu temsil eden HSYK, YARSAV ve bir kısım yargı bürokrasisinin yanında yer alarak hayır cephesini oluşturdu. Oysa siyaset bilimi ve sosyoloji, değişim, yenilik ve reformu isteyen hareketlerin genellikle muhalefet tarafından temsil edildiğini söyler.

Bir başka paradoksal durum, hayır cephesini oluşturan grupları analiz ederken göze çarpıyor. 12 Eylül döneminin karşıt kutbu ve en büyük iki ortak mağduru olan siyasal hareketler, BDP ve MHP, değişikliğe hayır diyerek 12 Eylül Anayasası’nın devamına destek vermiş oldular. 12 Eylül askerî darbesiyle başlayan süreçte, Kürtçülük yaptıkları gerekçesiyle başta Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceler sonucu olmak üzere, yüzlerce insan hayatını kaybetmişti. Benzer şekilde tam rakam belli olmamakla birlikte, ülkücü harekete bağlı binlerce genç de 12 Eylül sonrası, Türkiye demokrasi tarihinin ölü veya kayıp hanesine yazıldı.

Bakalım, yakın tarihin bu acı ve mağduriyetleri ortadayken, bu iki parti ile sosyal demokrat CHP’nin hayır cephesinde sergilediği mevcut ittifak tablosu tabana ve referandum sandığına nasıl yansıyacak? 12 Eylül 1980’in fiili mağdurları, 12 Eylül 2010 günü, darbecilerin yargılanmasının önünü açan düzenlemeyi de içeren Anayasa değişikliği paketine, gerçekten de hayır diyebilecek mi?

Meşhur anekdotta olduğu gibi, “Hacc mevsiminin her yıl Kurban Bayramı’na denk gelmesi”ne alışığız da; 12 Eylül Anayasasının, 30 yıl sonra yine bir 12 Eylül günü halkın huzuruna gelmesi gerçekten ilginç bir durum olacak. İnşallah iyi olacak.