Eslemnur
Fri 1 October 2010, 07:48 pm GMT +0200
Bu Kitap Hakkında Bir Kaç Söz
Mevlânâ Seyyid Ebu'l—A'lâ Mevdûdî Sahib'in hareket metodunun rafı şudur: İki zarurî meselenin aynı zamanda, iki yönünü bir arada, hakkiyle çalışarak tamamlamak ister. Üstadımız, bir taraftan, İslâmî hayat nizamını, dinî ve aklî delillerle ileri sürer ve İslâm'ın asıl talimini günümüzün diliyle açık bir tarzda beyan eder. Yazılarını okuyan okuyucu, yaşayış hakkındaki İslam'ın görüşü hakkında genel ve geniş bir bilgiye sahip olur, onun bütün yönlerini bir defada ve bir çırpıda görmüş bulunur. Üstad hiç çekinmeden ve hiç korkmadan zamanımızın çeşitli fesadlarına karşı koymuş İslâm'ın yaşayış nizamının üstünlüğünü ve yüksekliğini her yönden ispat etmiştir. Diğer taraftan da İslâm nizamını sadece nazarî bakımdan açıklama ve izah etmekle kalmamış, şurasını da ileri sürmüştür ki, bu nizam, bugünkü şartlara göre nasıl kurulacak ve nasıl tutunabilecek? Bugünkü şartlar dahilinde İslâm'ın hakiki şekli ne şekilde yerleşebilecektir? Bu mühim suallere cevap veren Mevlânâ Mevdûdî sâhib'in bu eseri, yaşayışın her dalına temas etmiştir. Ancak İslâmî hükümet fikri hususunda bu hükümetin çalışma nizamı hakkında da daha etraflı ve geniş ölçüde bahisler ortaya koymuştur. Üstad, "İslâmî hükümet" i öyle bir güven, inanç, geniş görüş ve fikir açıklığı ile meydana çıkarmıştır ki, bu "hükûmet"in her cephesi tam olarak kendisini göstermektedir. Zamanımız da bu hususta onun kadar maharet göstermiş bulunan kimseye rastlanmaz. Şüphesiz bu cepheden "O" Arap ve Acem'in (Bütün İslâm milletlerinin) içinde biricik şahsiyettir. Bu hususta, zamanımızın gereklerine uygun bir şekilde "İslâmi Hükûmet" in tam ve kâmil bir planını çizmiştir. İctihâd basiretiyle de böyle bir "hükümet"e ait, bütün meseleleri tahlil ederek göz önüne sermiştir. İşte bunlar, onun hareket metodunun önemli özellikleridir.
"İslâmî hükümet" hakkında Mevlânâ'nın[6] yazdığı bu mevzular bu makaleler, daha önceden neşredilmiş bulunuyordu. Bunların bazıları da ayrı broşürler halinde basılmış ve büyük bir alâka görmüştü. Fakat bu mevzular düzenlenip neşredilmemişti. Ben bir ara Mevlânâ'nın İslâmî Hükûmet hakkındaki yazılarının bir kısmını bir araya toplayarak İngilizce bir eser hazırlamış ve "İslamic Law and Constitution: İslâm Hukuku ve Anayasası" ismiyle yayınlamıştım. Bu defa da eserin, ayrıca Urduca olarak yayınlanmasına gerek olduğunu düşündüm, Fakat Mevlânâ'nın fazla meşguliyeti bu iş için şahsen çalışmasına imkân bırakmıyordu. Onun için ben de Kitabın ingilizce nüshasını yeniden gözden geçirdim. İngilizce metninin yeniden basılması için çalışıyordum. Bu sıra yine kitabın Orduca metninin de yayınlanmasına olduğu ihtiyacı yeniden belirdi. Bazı dostların ısrarı ve Mevlânâ'nın bizzat kendisinin de rehberliği altında eserin Urducasımı da hazırlamayı üzerime aldım. Bütün mevzuları topladıktan sonra, şunu düşünmek zorunda kaldık ki; İslâmî Hükûmet ve İslâmî Kanun mevzularını ayrı ayrı kitablar şeklinde hazırlıyalım. Zira bir eser, iki kısmın makalelerinin birarada bulunmasına tahammül edecek durumda değildi. Bunun için 1380 senesi (M. 1960) ben, Mevlânâ'nın "İslâmî Riyâset= İslâmda Hükûmet" ismi altında yazmış bulunduğu bütün mevzuları bir araya getirip, düzenleyerek hazırladım. Hamd olsun ki bu eser de neşr sonra çok makbule geçti. Her sınıftan okuyucunun istifâde ettiği anlaşıldı. İlim erbabının onu beğendiği gibi, Üniversite mensupları da onun değerini takdir ettiler. Şurası da bir hakikattir ki bu eser birkaç bakımdan tamamlanmamış olup bazı noksanlıkları mevcuttu. Eser bu haliyle neşredilmiş oldu. Bilâhare, muhterem Mevlânâ İdâre-i Maarif-i İslamiye (İslâm Maarif Dâiresi)nde bu mevzudaki bütün yazılarını toplayıp bir araya getirdi. Bunlara yeni bir şekil ve tertip verdi. Bir kaç ay uğraştık tan sonra, biz de, ilk takdim ettiğimiz "İslâmî hükûmet nazariyesi, çalışma nizamı ve idare sistemi" diye bu eseri sunmak imkânını bulduk.
Bu eserde, Mevlânâ Mevdûdî Sahib, imkân haddinin son derecesinde çalışarak, İslâm Hükûmet hakkındaki bütün yazılarını hususî bir şekilde toplıyarak tertibe koymuştur. Bu eserin ilk baskısında, teorik bahislerle Pakistanda kurulması düşünülen "İslâmî Hükûmet" için sarfedilen gayret ve çalışmalara ait yazılara da yer verilmişti. Fakat bu yeni baskıda bunlar birbirlerinden ayrılarak, ayrı ayrı tertiplendi. Bu kitap ise, yalnız nazari ve ilmî bahisleri ihtiva eder. Pakistan'da İslâmî Hükûmet kurulması konusundaki çalışmalar ilgili eden bahisler ayrı bir ciltte okuyucularımıza arz edilecektir. İşbu kitaba "Tercüman ül-Kur'an"dan da bazı bahisler alınmıştır. Bu şekilde eski mevzular bir araya getirilip ayrı bir eser sunmayı uygun görmeyip, onlara da burada kısmen yer vermiş olduk. Fakat, o yazılardan bu eserle alâkalı olmıyan kısımları çıkardık. Çünkü maksadımız o eski mevzuları canlandırmak ve eski ihtilafları tazelemek değildi. Esasen bunları tekrar dile getirmekte de bir fayda yoktur. Tertib işinde, asıl mevzu ile ilgili bulunan kısımları ve her zaman için kıymetini muhafaza eden bahisleri seçmeye önem verdik. Ayrıca Tercüman ül - Kur'an'dan bazı bahisler alındı. Bunun sebebi de Kur' an anlayışı üzerinde düşündüğümüz içindir. Açıklama eklerinde de siyaset ilmine ait bütün bahisleri açıklamış bulunuyoruz. Bunları iki ayrı müstakil makale şeklinde tertipledik. Bu iki kısımdaki makaleler, eldeki şekilleriyle ilk defa basılmış oluyor. Böylelikle bu eseri çeşitli cephelerden istifade etmiş olacaktır. Bundan başka bir şekilde de böyle bir istifadeyi temin etmek mümkün değildi.
Hazırlayıcı şu noktanın üzerinde de önemle durmuştur ki, bir tarzda tertip etmiş olsun. Eserden bazı çıkarmaları yahut da ilâve edilen bahisleri Mevlânâ'nın kendisiyle müşavere ederek yaptık. Esasen, Mevlânâ'nın yazılarında ufacık bir değiştirme pek kolay bir iş değildir. Fakat bu yazılar, yirmibeş seneden beri çeşitli vesilelerle yazıldıklarından, bugün için de bir kitap şeklinde tanzim edildiğinden bu değiştirmelere ihtiyaç hasıl oldu.
Bu mecburi değişiklikler yapılmış olmasaydı, böyle bir kitap da meydana gelmezdi. Hakikatte ise, Mevlânâ bu işi bizzat onaylayarak kabul ettiği için yapılma ya kalkışıldı. Yoksa Mevlânâ katiyen bunlara izin vermezlerdi. Bu suretle bu kıymetli yazılar, düzenli bir şekilde, ilim ehlinin incelemesine sunulmaktadır.
Hazırlayıcı olarak bana gelince, benim ilmî yetersizliğim ve ilimdeki sermayesizliğim tamamen anlaşılmış olduğundan, bu hâlimle bu işi yapmamış olsaydım ve bu iş de vakitleri gayet az bulunan Mevlânâ hazretlerinin kendisine kalmış olsaylı, o zaman eserin hazırlanması bir hayli gecikmiş olacaktı. Ben, Mevlânâ hazretlerine minnettar ve teşekkür borçluyum ki, bana bu kadar itimat gösterip böyle bir eseri hazırlamama muvafakat edip, bu görevi bana verdi. Benim için de bu eseri hazırlamak hakikaten bir saadettir. Bu hususta, Mevlânâ'nın, bana her adımda rehberlik etmiş bulunmaları da büyük bir nimettir. Zatı faziletlerinin müşavereleri ile, rehberlikleri altında böyle bir eseri hazırlamak işini başarmak benim için hakikatte bir şeref bir iftihar vesilesidir.
Benim bu sahada ne derece titizlik gösterdiğimi, bu işin mesuliyeti üzerinde ne kadar titizlikle durduğunu Cenab-ı Hak, elbette ki çok iyi bilir. Eğer bu işte bir parça kadar muvaffak oldumsa, bu Hak Teâlâ'nın fazlından ileri gelmektedir. Bir hatam, bir kusurum olmuş ise, benim ihmalciliğimden doğmuştur. Hak Teâlâ'dan başka, başarı dileyecek kimsem yok. "Ve mâ tevfikıy İllâ Billâh." Başarılı olabilmem ancak Allah'ın izniyledir.
İdâre-i Maârif-i İslâmî, Karaçı.
27 Safer 1386
HURŞİD AHMED
Not: Hind - Pakistanda, Urdu lisanında "Mevlânâ" ve "Mevlevi" Profesör, üstad ilim ve fazilet sahiblerine söylenen hitab unvanıdır. "Sahib" beyefendi kelimesine tekabül eder. biz bu gibi bir nevi hususi İstılah mahiyetine girmiş bulunan kelimeleri aynen muhafaza ettik. Mütercim.