- Bu gece Hakk uyanıktır

Adsense kodları


Bu gece Hakk uyanıktır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Mon 25 October 2010, 12:41 pm GMT +0200
141. Bu gece Hakk da uyanıktır, bizler de uyanığız.

Mefa'îliin, Mefa'îlün, Fe'ulün
(c.I, 269)

• Ey bizi evine mihman eden, misafir eden sevgili! Bu gece uyuma! Çünkü sen rühsun, bizse bu gece hastalarız.

• Sırların, gizli şeylerin gözünden uykuyu defet gitsin! Gitsin de bu gece bütün gizlilikler ortaya çıksın.

• Ayrılık yüzünden parlaklığını kaybetmiş, paslanmış gökyüzünün pasını gideresin! Onu cilalayasın diye Allah sana bu gece bir cila verdi.

• Allah'a hamdolsun ki, şu anda herkes uykuda. Ben ise uyanığım. Benim bu gece yaratıcı ile işim, gücüm var.

• Bu ne şereftir, bu ne uyanık bahttır ki bu gece Hakk da uyanıktır, bizler de uyanığız.

• Hiç bir geceye benzemeyen bu gece, gözlerim seher vaktine kadar uyanık kalmaz da uykuya dalarsa, ben bu gözlerden bîzar olurum, usanırım.

• Sustum, dudaklarımı kapadım. Ama bu gece, ben sözsüz, sessiz, sadasız konuşuyorum.

 

142. Gecenin hakîkatini gören uyumak istemez.

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat
 (c.I, 316)

• Biz gece ile savaşa girişince, onu alt üst ederiz, onun denizinden toz koparırız.

• Gecenin hakîkatini görebilen,istemez. Uykudan kaçar.

•Bir çok nurlu gönüller, nürlu yüzler, tertemiz canlar geceyi ihya ederler, uyumazlar, ibadet ederler, Allah'a yalvarırlar yakarırlar.

•Gece gayb dilberinin mana güzelinin yüzünün tülüdür, duvağıdır. Gündüz nasıl olur da geceye eş olabilir?

•Senin nazarında gece, simsiyah bir tencere gibidir. Çünkü sen onda pişirilen gece helvasından tatmadın, gecenin hakîkatinin ne olduğunu anlamadın!

•Gündüz kazanç ve kar zamanıdır. Fakat gece sevdasının bambaşka bir zevki varrdır.

•Gece geldi, alış verişten, kazançtan beni alıkoydu, elimi bağladı, birşey yapamaz oldum. Seher vaktine kadar gecenin de ayağı bağlı kaldı.

 

143. Bir gece de sevgilinin hatırı için uyuma!

Mefa'îlün, Pe'ilatün, Meta'îliin, Fe'ilün
(c.1, 312)

•Senin canın hakkı için hayırh işler yapmaktan vazgeçme, uyuma! Gaflete dalma! Bir geceyi ömründen azalmış bil, eksik say, uyanık kal, uyuma!

•Kendi heva ve hevesine uydun, rahatını düşündün, binlerce gece uyudun. ne olur bir gececik de sevgilinin hatırı için uyuma!

•Eşi benzeri olmayan, geceleri hiç uyumayan o lutf sahibi, o güzeller güzelı vgiliye uy! Gönlünü ona ver! Onu kendi gönlünde bul da, sen de uyanık kal, ııyuma!

•Sabaha kadar uyanık kaldığın; "Ya Rabbî, ya Rabbî!" diye feryat ettiğin o hastalık gecesini hatırla, o geceden kork da uyuma!   

•Cenab-ı Hakk; "Dostlar, geceleri uyumazlar." diye buyurdu. Bu ayeti duyup, hatanı anlayarak utandınsa artık uyuma!

"Zariyat Suresi, 51/17-18. ayetlerinden iktibas var."

• İşitmişsindir. Allah dostları isteklerine, muratlarına geceleyin kavuşurlar, dostlarının muratlarını veren padişahlar padişahının aşkına, sen de bu gece uyuma!

• Binlerce defa sana; "Sus!" dedim. Sözden fayda yok. Birini getir ki, binine bedel olsun, uyuma!

 

144. Dedim, dedi.

Müstef'ilün, Fe'ülün, Müstef'ilün, Fe'Olün
(c.I, 436)

• Sevgıli dedi ki: "Kapımı çalan kimdir?" Dedim ki: "Ben değersiz köleniz!" dedi kı: "Burada senin ne işin var?" Dedim ki: "Ey ay yüzlüm sana selam etmek  hatırınızı sormak isterim."

• Dedı kı: "Ne zamana kadar kapımın önünde duracaksın?" Dedim ki: "Sen "içeıi çağınncaya kadar." Dedi ki: " Daha ne vakte kadar coşacaksın, söylenip duracaksın?" Dedim ki: "Kıyamet kopuncaya kadar."

• O zaman ben ona karş1 duyduğum sevgiden bahsettim. îçim yanarak aşk davasına giriştim de yeminler ettim. Aşk yüzünden malımı,,mülkümü kaybettim adım kötüye çıktı diye sızlandım.

• Sevgili dedi ki: "Bu dava için hakim şahit ister." Dedim ki: "Benim şahidim göz yaşlarım, yüzümün sarılığı da davamın doğruluğunu, seni ne kadar çok sevdiğimi isbat eder.

•Dedikii: "Senin şahidin, uygun bir şahit değil. Çünkü o yaşları döken göz edebli, terbiyeli olsalardı, güzellere güzel bakarlardı; kötü bakıp da kirlenmezlerdi." Dedim ki: "Adaletiniz üstüne yemin ederim ki gözlerim de, yüzümde güvenilir, suçsuz, temiz kişilerdir."

• Dediki "Yol arkadaşın kimdi? Seni kim benim evime getirdi?" Dedim ki: padişahım, yol arkadaşım, senin güzel hayalin idi." "Peki!" dedi. "Ben seni cağırmadım ki, seni buraya kim çağırdı?" Dedim ki: "Senin hoş kokun, kadehinizin kokusu."

• Dedi ki: "Açık söyle, maksadın nedir?" Dedim ki: "Sana daima vefalı olmak, dostluk etmek isterim." Dedi ki: "Benden ne istersin?" Dedim ki: "Herkese, herşeye gösterdiğin lutfu, iyiliği isterim."

• Dedi ki: "Buraya gelirken gördüğün ve çok beğendiğin yer neresidir?"dedim ki: "Kayser'in köşkü!" Dedi ki: "Orada ne gördün?" Dedim ki:bînlerce kerem, yüzlerce lütuf!"

• Dedi ki: "Yol nasıldı? Tenha mı idi?" Dedim ki: "Yolda, yol kesenin korkusu vardı." Dedi ki: "Yol kesen kimdi?" Dedim ki: "Bu çıkışmanız, bu kaynamanız, bu ayıplamanız."

• Dedi ki: "Sence en emin yer neresidir?" Dedim ki: "Zahitlik ve takva yeri!" Dedi ki: "Zahitlik dediğin nedir?" Dedim ki: "Selamet esenlik yolu!

•Dedi ki: "Nerede afet var, bela var, ıstırap var?" Dedim ki: "Senin aşkının mahallesinde." Dedi ki: "Sen orada ne halde idin? Nasıldın?" Dedim ki: şikayet etmeden sana bağlılıkta, vefada, doğrulukta idim?"

• Ben aşkı çok denedim. Fakat bu denemelerimden bir faydam olmadı. Kim denenmiş şeyi tekrar denerse pişman olur.

• Sonunda sevgili dedi ki: "Artık sus! Eğer ben aşkın nüktelerini, inceliklerini söylersem, kendinden geçersin de ne aklın kalır, ne fikrin."

 

45. Sözünün tatlılığını istedikleri için ağzından çıkan harfler, kelimeler oynarlar

Müstef'ilün, Fe'ulün, Miistef'iliin, Fe'uliin
 (c.I, 437)

• Senden gelen her cefayı, her cevri canıma minnet bilirim. Senin suçunu da, kendi suçumu da yüklenirim, boynuma alırım.

• Ey ay yüzlü güzel! Senden gelen yüzlerce cefa, yüzlerce cevr, kıymetli kumaşlardan yapılmış elbiseler gibi cana safa, çeşme şifadır.

• Sevgilim şu dünyada bulunan herkesin, herşeyin senden bir nasibi vardır. Benim nasibim de sana karşı duyduğum aşktır. Aşkını bana layık gördüğün ve lütfettiğin için ne de iyi bir lütufta bulundun. Çok yaşa; varol!

• Sunduğun şarabın lezzetinden benden önce kadeh mest olmada. Kadehin-deki lezzet yüzünden de, şarap kendinden geçmede, coşup köpürmektedir.

• Yüzünün güzelliğinin farkına vardı. "Ruh"un senin önünde secdeye kapandı. Sözünün tatlılığını işittikleri için ağzından çıkan harfler, kelimeler oynamaya başladılar.

• Aşık fazla şarhoş olunca, onu çekiştirirler, ayıplarlar, kınarlar. Zaten şarabın mezesi kınanmadan başka bir şey olamaz ki.

 

146. Onun gönlüne düşen dermanı olmayan dert, kimin derdidir?

FS'ilatün, Pa'ilStün,
(c.I, 428 )

•Canın ayağını bağlayan, çaresiz bırakan meydan acaba kimin meydanıdır?ki min meydanı olacak; aşkın, aşkın... Bize bir hal oldu. Elden çıktık. Bu kimin hikayesi? Kimin destanı? Aşkın aşkın...

•Aşk özel kadehler dolaştırmada. Acaba aşkın dolaştırdığı bu özel kadehler kimin aşkına dolaşıp duruyor? Bunu kimse bilmez. Ancak aşk bilir.

•llkbahar geldi. Dağa da, ovaya da can verdi. Ey Allah'ım! Ey Allah'ım bu canı kim verdi? Bu can kimin canı?

•Bu ne güzel ne hoş bir bahçedir. Bu bahçeyi gördü de cennet bile mest oldu. Bu bahçedeki menekşeler, süsenler, reyhanlar kimin? Bunlara bu renklri, bu kokuları, bu güzellikleri kim verdi?

•Bu bahçenin güzelliğini gördü de gül dalı bülbülden daha fazla dile geldi. selvi; "Bu bahçe ne güzel bir bahçe; acaba kimin?" diye sallanrnağa, oynamağa başladı.

•Yasemin; "Van gülüne söylemez misin?" diyor. Böyle eşsiz bir nergis kimin nergis bahçesinde yetişmiştir?

•Yasemin diyor ki: "Ben bu soruyu sorunca Van gülü güldü de; 'Bunu bana sorma! Ben kendimde değilim. Kimin nergis bahçesinde yetiştiğini ben ; bilmiyordum.'"

•Bu bahar mevsiminde yeryüzü çeşit çeşit renklerde hoş kokulu güllerle, Yaseminlerle, nergislerle, şebboylarla süslenmişken, gökyüzünde de güneş altın bir top gibi durmadan koşmada. Şaşılacak şey! Acaba onu böyle kim dolaştırıyor? Kimin çevgeninin kıvrık yeri onu böyle asırlardan beri koşturuyor?

•Ay da aşıklar gibi onun peşine takılmış, onun peyki olmuş, solgun ışıklar saçarak, zayıf bir halde eriyerek dönüp duruyor. Acaba o kime tutulmuş? imin hayranı? Güneşe mi yoksa güneşi altın bir top gibi koşturup duranamı?

•Gökyüzündeki bulut da gamlara, tasalara batmış, düşüncelere dalmış, ateşli bir sır! Acaba o kimin için böyle ağlayıp duruyor?

•Mavi renkli elbiseler giyinmiş, gönlü aydın gökyüzü, acaba kime gönlünü aptırmış ki gece gündüz durup dinlenmeden mest bir halde dönüp duruyor?

•Onun böyle dinlenmeden, içine ateş düşmüş gibi dönüp durduğunu gören dert, ona acımış, onun derdini soruyor. Diyor ki: "Onun gönlüne düşen dermanı olmayan dert, acaba kimin derdidir?"




147. Dünya hayatında ızdıraptan ve gamdan kaçtıkça sen ham kalırsın.

Fa'ilatiin, Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Pa'ilat
 (c.I, 389)

• Senin gönlün bende olmadıktan, benimle beraber bulunmadıktan sonra seninle beraber oturmuşuz, bir arada düşüp kalkmışız, bunun bir faydası yok. Benimle oturup kalkıyorsun ama gönlün benimle değil. Madem ki böylesin, bunun hiç bir faydası yök!

Hz. Mevlana bir ruba'îsinde: "Sen benim gönlümde oldukça, Yemen'de de olsan benim yanımdasın. Eğer sen benim gönlümde değilsen, yanımda da olsan Yemen'de sayılırsın!diye buyurmuştu.

• Ağzın bağlı,  bunun için süsuzluktan yanıyor. Sen bir ırmağın içine dalmışsın, suyun içindesin. Ama su içemiyorsun. Irmağın sana hiç bir faydası yoktur.

• Bedende can olmadıkça şeklin, maddî varlığın ne işe yarar? Ekmek, yemek olmadıktan sonra sahan ve sininin sana bir faydası yoktur.

• Yeryüzü göğe kadar miskle anberle dolu olsa, koku alamayan kişiye bunların ne faydası var?

• Dünya hayatında ateşten, yani ızdıraptan ve gamdan kaçtıkça hamur gibi ekşi kalırsın. Hamsın. Binlerce dost bulsan, binlerce güzel bulsan bunların sana hiç bir faydası yoktur!

"Meşhur Fransız şairlerinden Alfred de Musset (1810-1857) de bir şiirinde: "İnsan bir çıraktır Izdırap, bela onun ustasıdır, hocasıdır. Onu yetiştirir, gerçek insan yapar." demiştir.

 

148.Sen sus da harfsiz dilsiz o söylesin!

Müstef'ilün, Fe'üliin, Müstef'ilün, Fe'uliin
(c.I, 440)

•  Bugün şehrimiz, güzeller padişahı aramızda olduğu için, pek canlıdır; pek  parlaktır. Zamanımızın en üstün, en büyük insanı bir şehre gelirse, o şehir gülmez mi? Bayram etmez mi?

•  0 güzellik güneşi yeryüzünde parlayınca, yeryüzüne nürunu yayınca, toprak yeryüzü, gökyüzünden daha fazla aydınlanır, daha iyi olur.

• Merhametli sevgili gönül kapısını çalınca, o daha içeri girmeden, can onun loş kokusundan gelenin kim olduğunu anladı.

•  Şunu iyi bil ki, sıkıntılı olduğun zamanlarda senin elini tutup çeken, seni  yaratandır. Sana can yoldaşı olan o büyük padişahtır.

•  0 öyle mübarek bir güneştir, aydır ki tutulmaz. 0 insana sersemlik vermeyen bir şaraptır, o ziyansız bir kardır.

•  Sen sus da, harfsiz, dilsiz o söylesin. Zaten dil olunca bu konuşan dillerin ne değeri kalır?

 

149. Allah'ı seven, herhangi bir insana kul olmaz!

Fa'ilatiin, Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Fa'ilat
 (c.I, 396)

•  Sevgilinin yolunda biz korkaklara iş yok! Sevgi yolunda yürüyenlerin hepsi de padişahtır. Orada kullara yer yoktur. Allah'ı seven herhangi bir insana kul olamaz!

•  Bahtım var, talihim var; ben mutlu bir kişiyim diye övünüyor, kendini naza cekiyorsun. Şunu iyi bil ki: "Senin bu bahtın, talihin, mutluluğun bizim büyüklüğümüze karşı bir ayıptır, utanmazlıktır."

• Fakirliğin ile övünüyorsan, yamalı hırkayı giy de padişahımızın huzuruna öyle çık! Çünkü bizim padişahımızın nazarında gösterişli, değerli elbiseler, keşişlerin kuşağı gibi değersizdir.

• Bizim şu aşk yolumuzda doğru bir kişi ol! Hileyi, eğriliği bir tarafa bırak. Çünkü meydanımız hilekarların at oynatacakları meydan değildir.

 

150. Akıl, aşk, ma'rifet insanı hakîkatin damına çıkaran birer merdivendir.

Fa'ilatün, Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Fa'ilSt
 (c.I, 384)

• Aşıkların içlerinde bir başka dünya vardır. Ama bizim sevgilimizin aşkı bir başka zevktir, bir başka candır.

• Gönül gözleri açık olanlar pek çok gizli şeyler bilirler. Ama aşıkların gönülleri başka bir gizli şey bilir.

• Akıl, aşk ve ma'rifet insanı Hakk'ın, hakîkatin damına çıkaran birer merdi-vendir. Fakat hakîkat aleminde Hakk'a ulaşmak için bambaşka bir merdiven vardır.

• Mana yolunun güzelleri, bir gönülle uğraşmaktan şaşırdılar, aciz kaldılar da onlara "Gönlün bambaşka bir sevgilisi var!" diye vahiy geldi.

• Ey bir sevdaya kapılmış, kendini kaybetmiş gönlü kınamaya, ayıplamaya açılan diller! Dudaklarınızı yumun! Çünkü gönlün de bir başka dili var!

• Tebrizli Şems muma benzer. Fakat bütün mumlar onun pervanesi olmuşlardır. Çünkü onun gönlünün içinde bambaşka bir alem vardır.