Rüveyha
Wed 8 October 2014, 10:45 am GMT +0200
Bir Şükran İfadesi Olarak
Sabahattin Aydın | Ağustos 2013 | SUNUŞ
Sadece konuya dair hadis-i şeriflere baktığımızda dahi Ehl-i Beyt’i bilmenin, sevmenin bir müslüman için ne kadar önemli olduğunu görürüz. Kestirmeden söyleyelim; Efendimiz s.a.v.’i sevmek, O’nun Ehl-i Beytini de sevmek demek.
Diğer taraftan ilim ehline malum olan ama biz sıradan müminlerin de asla göz ardı edemeyeceği tarihî bir hakikat var. Çok kısaca özetleyelim:
Farklı inanç ve kültür gruplarının İslâm toplumuna dahil olmasıyla İslâm tarihinin ilk dönemlerinden itibaren pek çok itikadî, siyasî ve fıkhî karışıklıklar doğmuştu. Özellikle akaid sahasında onlarca değişik yaklaşım ortaya çıkmış, yönetimlerin bunlardan biri lehine tavır koymasıyla da ulema ve idare arasında ciddi sorunlar yaşanmıştı. Başta İmam-ı Azam rh.a. hazretleri olmak üzere pek çok alim yönetimin zulmüne uğramıştı. Müslüman toplumlar ise hangi anlayış ve uygulamaya göre hareket edeceği hususunda tereddütler yaşamıştı.
İşte bu noktada Ehl-i Beyt’in pak nesli hadis-i şerifte varit olduğu üzere bir “kurtuluş gemisi” gibi müstakim durmuşlar, kendilerine tabi olanları, örnek alanları sahil-i selamete ulaştırmışlardır. Onların bu tavrı alimler için de bir referans noktası olmuş, onların terbiyesi ve örnekliği sayesinde Allah Rasulü s.a.v.’in öğrettiği ve örneklediği İslâm’ı ihya etmişlerdi. İşte bu bakımdan da kıyamete kadar bütün müslümanlar Ehl-i Beyt’e borçludurlar.
Bugün de pek çok dinî ve politik tartışmanın merkezinde yer alan Ehl-i Beyt kavramının hakikatini, tarihte ve günümüzde kapsamının ne olduğunu bilmeye ihtiyacımız var. Elinizdeki sayı bu konuda yardımcı olmayı hedefliyor.
Ramazan bayramınızı tebrik ile Eylül sayımızda buluşmak üzere inşallah…