- Bir Fayda

Adsense kodları


Bir Fayda

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Sun 2 October 2011, 03:51 pm GMT +0200
BİR FAYDA

Bir grup alim, bu hadisin mensuh olduğunu söylemiştir. İcma da, bunun aksine, bugün bunu göstermektedir.

Tirmizî (ö. 279/892), kitabının sonunda yer alan “İlel”de konu ile ilgili olarak der ki:

“İki hadis hariç bu kitapta yer alan hadislerin hepsiyle, ilim adamları ve bazı alimler amel etmişlerdir. Bu iki hadis ise;

a.    Hazar (=yerleşik hayat) da iki namazın arasını cem (=birleştirme) hadisi,

b.    İçki içenin dördüncü defada döldürülmesi hadisi.”

Nevevî (ö. 676/1277) “Şerhu’l-Müslim”de bu rivayet peşpeşe getirip der ki: “İçki içenin dördüncü defada öldürülmesi ile ilgili hadise gelince, bu hadis, (peygamber’in) söylediği gibidir. (Yerleşik hayatta iki namazın arasını) birleştirme ile ilgili hadise gelince, bir grup alim, bunun olacağını söylemiştir.”

İbn Hazm (ö. 456/1063), Abdullah ibn Ömer’den dördüncü defada içki içenin öldürülmemesi hususunda yapılan icma’yı eleştirmiştir.

Bu eleştiriye, bu hadisin; Abdullah ibn Ömer’den sabit olmadığı veya Abdullah ibn Ömer’in, buna muhalefet eden nadir kimselerden birisi olduğu, bu nedenle de Abdullah ibn Ömer’in bu rivayetinin icma’ya zarar verebilecek bir nitelikte olmadığı  yada icma’nın, Abdullah ibn Ömer’in bu rivayetinden sonra oluştuğu şeklinde cevap verilmiştir. Çünkü icma’nın, Abdullah ibn Ömer rivayetinden sonra nakledilme olasılığı vardır.

Bu konuda daha geniş bilgi için Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)’in “Emaliyyu’l-Muhrace ala Muhtasarı İbni’l-Hâcib” ile “Fethu’l-Bârî” adlı eserinin ‘Kitâbu’l-Hudûd’ (=Hadler Bölümün)e bakabilirsiniz. 

* * *

-185 ﴿ اَلنَّهْي عَنِ الشَّفَاعَةِ فِي الْحَدِّ إِذَا بَلَغَ الْإِمَامَ ﴾

“Devlet başkanına (bir had cezası) geldiği zaman, had cezası hususunda şefaatçi olmasının yasak olması”[1] ile ilgili hadisler

Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Câbir b. Abdullah

2.     Hz. Aişe

3.     Safvân b. Ümeyye

4.     Abdullah ibn Ömer

5.     Abdullah ibn Amr

6.     Abdullah ibn Mes’ud

7.     Hz. Ali

8.     Zübeyr

9.     Abdullah ibn Abbâs

10.     Ammâr b. Yâsir

11.     Ebu Hureyre

12.     Ümmü Seleme

13.     Mes’ud ibnu’l-Acmâ’

Toplam, 13 kişi.

Yine de doğruyu en iyi bilen Cenab-ı Allah’tır.

 
[1]      İslam Hukuku’nda belirtilen hadler, doğrudan doğruya Allah’ın hakkıdır. Haddi gerektiren  bir suç işleyen kimse, makamı ve mevkisi ne olursa olsun mutlaka cezalandırılır.

        Hanefilere göre; hadleri uygulamaktan kasıt, toplumda meydana gelebilecek kargaşalıkları ve fitneden toplumu kurtarmaktır. Bu nedenle de had cezaları; islam’ın hakim olduğu yerlerde uygulanır. İslam’ın hakim olmadığı yerlerde uygulanmaz. Çünkü had cezaları, devlet ile ilgili olan bir uygulamadır. Dolayısıyla da had cezası, ya devlet başkanı yada devlet tarafından bu konuda görevlendirilen kimseler tarafından uygulanır. Normal kişiler uygulayamaz.

        O halde Allah’ın hakkı olan bir konuda şefaat isyemek, yüce Allah’ın hakkı olarak farz kılınan haddin uygulanmamasını talep etmektedir ki, bunun mümkün olmadığı ortadadır. Hatta had hususunda tevbe etmenin dahi dünyada haddi düşürmeyeceği hususunda icma bile edilmiştir.

        Bazı alimler, had cezası, devlet başkanına ulaşmadan önce o kişiye şefaatin cazi ve işlediği günahın kapanmasının mendub olduğunu belirtmişlerdir. Bu, Evzâî’nin görüşüdür. Bu görüş, Zübeyr b. Avvâm ile Abdullah ibn Abbâs’tan da rivayet edilmiştir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Hudud 11, 12, 14, 21, 22, 25, 29; Müslim, Hudud 8 (1688), 11 (1689); Ebu Dâvud, Hudud 4 (4373, 4374), 9 (4380), 12 (4386), 13 (4390), 21 (4410); Nesâî, Sarik 5; Tirmizî, Hudud 6 (1454), Büyu (1289); İbn Mâce, Hudud 6 (2547); Dârimî, Hudud 5; Taberânî, el-Evsat, es-Sağir; İbn Ebi Şeybe, Musannef; Ebu Ya’lâ; Dârekutnî, Sünen;