- Bir Evliya Bir Şahit

Adsense kodları


Bir Evliya Bir Şahit

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Thu 8 September 2011, 10:35 am GMT +0200
Hâl Dili



Ekim 2008 118.SAYI


Abdullah S. DEMİRTAŞ kaleme aldı, HÂL DİLİ bölümünde yayınlandı.

Bir Evliya Bir Şahit

Seyyid Abdülhakim Bilvanisî k.s. Hazretleri, Şeyh Ahmed Haznevî k.s. Hazretleri’nin yanında fıkıh ilminde icazetini aldıktan sonra bir müddet daha tasavvufî terbiyeye devam etti. Henüz halife olmadığı o günlere ait bir anısını şöyle anlatıyor:

“Bir gün Şah-ı Hazne (Şeyh Ahmed Haznevî k.s.) bana:

– İbriği al ve benimle gel, dedi. Ben de denileni yaptım. O önde ben arkada ilerledik. Neredeyse etrafımızda hiç ev kalmamıştı. Bana,

– İbriği yere bırak, dedi. Bıraktım. Herhalde abdest alacak diye düşündüm. Birden her iki kolumu da sıkıca tutarak beni kucakladı ve şöyle dedi:

– Allah’a yemin et! Vallahi billahi de! Sana soracağım soruya doğru cevap vereceğine söz ver, dedi. Ben de ne soracaksa doğru söyleyeceğime dair yemin ettim. Bana şöyle dedi:

– Sen icazetli bir âlimsin. Söyle bana, bende İslâm’a aykırı bir uygulama oldu mu? Benim, Allah’ın emirlerine aykırı bir iş yaptığım oldu mu? Bak yemin ettin, doğruyu söyle, dedi.

Onun bu sözleri üzerine gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Ne diyebilirdim ki? Tekrar o:

– Yemin ettin, doğruyu söyle. Allah için benden gizleme, hak olarak ne biliyorsan onu söyle, dedi. Ben:

– Vallahi billahi senden Allah Tealâ’nın emir ve yasaklarına muhalif hiçbir uygulama görmedim. İslâm’a ters bir işine hiç şahit olmadım, dedim.

Şah-ı Hazne k.s. bu cevap üzerine beni serbest bıraktı.

O her işinde çok titizdi. Kendisini sık sık kontrol ederdi. Allah’ın emirlerine aykırı davranmamak için çok gayretliydi. O bu yüzden sürekli manen ilerliyordu. Müritleri arasından nice halifeler çıkarıyordu. Ümmetin hidayetine vesile oluyordu.” (Altın Silsile, Semerkand Yay.)

Güzel Ahlâk

Seyyid Muhammed Bâkır k.s. Hazretleri şöyle diyor:

“Tasavvuf, güzel ahlâk sahibi olmaktır. Kimin ahlâkı senin ahlâkından daha güzel olursa, o kimse tasavvuf yolunda senden daha ileri mertebedir.” (İmam Gazalî, İhyâu-Ulûmi’d-Din; Hucvîrî, Keşfu’l-Mahcûb)

En Güzel Vesile

Ebu Ali Farmedî k.s. Hazretleri şöyle diyor:

“Allah Tealâ’ya ve rızasına ulaşma yolunda kulun vesile edebileceği şeylerin en güzeli Kur’an-ı Kerim’dir. O halde Allah Tealâ’nın rızasını Kur’an-ı Kerim ile (okuyarak ve hükümlerini yaşayarak) arayın.” (Şeyh Muhammed Emin el-Erbilî, Tezhibü’l-Mevâhibi’s-Sermediyye)

Ne İstiyorsun?


Hatem-i Esam k.s. Hazretleri diyor ki:

• Yar istersen Allah yeter.
• Yoldaş istersen yanındaki melekler yeter.
• İbret istersen dünya yeter.
• Vaaz istersen ölüm yeter.
• Eğer bahsettiğim şeyler yetmezse o zaman da sana cehennem yeter! (Feridüddîn Attâr, Tezkiretü’l-Evliya, Erdem Yay.)

Namaz ve Vaaz


Bir gün Muhammed b. Yusuf Ferganî k.s. Hazretleri, Hatem-i Esam k.s. Hazretleri’ni vaaz ederken gördü ve kendisine:

– Ey Hatem, görüyorum ki halka nasihat ediyorsun. Peki sen güzel namaz kılabiliyor musun, diye sordu.

Hatem-i Esam k.s.:

– Evet kılabiliyorum, diye cevap verdi.

– Nasıl kılıyorsun, diye sorunca da:

– Namaz vakti girince güzel bir şekilde abdest alırım. Namaz kılmak istediğim yere gelir ve bütün azalarımla namaza hazır oluncaya kadar orada bir süre otururum. Allah Tealâ’nın emrini yerine getirmek için kalkarım. İlâhi heybeti düşünerek namaza girmeye hazırlanırım. Kâbe’yi iki kaşımın arasında, sırat köprüsünü ayaklarımın altında, cenneti sağımda, cehennemi solumda, ölüm meleği Azrail Aleyhisselam’ı arkamda farz ederim. Kıldığım namazın son namazım olduğu düşüncesiyle, korku ile ümit arası bir halde tekbir alırım. Usulüne uygun olarak tane tane ve manasını düşünerek Kur’an’ı okurum. Huşû ile rukûya eğilir, tevazu ile secdeye giderim. Tam bir sükûnet içinde teşehhüde otururum. Sünnete uygun selam verir, kıldığım namazı Rabbime arz ederim.

Yaşadığım sürece namazı güzel bir şekilde kılmaya gayret gösteririm. (Namazı hakkıyla eda edemediği için) nefsimi kınarım. Kabul edilmeyeceğinden endişe eder, korku ve ümit arası bir halde kabul edilmesini ümit ederim. Namazı bana öğretene teşekkür eder ve bana soran kimselere de onu öğretirim. Beni hidayete ulaştırdığı için Rabbime hamdederim, dedi.

Bu sözler üzerine Muhammed b. Yusuf k.s. şöyle dedi:

– Senin gibi olan kimseler halka nasihat etmeye daha uygundur. (Şihâbüddin Sühreverdî, Avârifü’l-Meârif; İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn)

Hürmet ve Nezaket

Hz. Şabî rh.a. anlatıyor:

“Bir gün Zeyd b. Sabit r.a. ile bir cenaze namazı kıldıktan sonra, binmesi için bineğini yaklaştırdım. O sırada Abdullah b. Abbas r.a. gelerek binmesi için üzengiyi tuttu. Bunu gören Zeyd b. Sabit r.a.:

– Ey Rasulullah’ın amcaoğlu, üzengiyi bırak lütfen, dedi. İbni Abbas r.a.:

– Biz, âlimlere ve büyüklerimize bu şekilde muamele etmekle emrolunduk, dedi. Bunun üzerine Zeyd b. Sabit, İbn Abbas’ın elini öptü ve:

– Biz de, Rasulullah s.a.v.’in Ehl-i Beyti’ne karşı böyle davranmakla emrolunduk, diye karşılık verdi.” (İmam Gazalî, İhyâu ‘Ulûmi’d-Din)

Dünya Sevgisi


Bir gün dostları Rabia Adeviyye k.s. Hazretleri’ni ziyaret ederler. Dünyadan söz açıp onu kötülemeye başlarlar. Bunun üzerine Hz. Rabia şöyle der:

– Dünyadan söz etmeyi bırakın artık. Eğer dünya kalbinizde yer etmeseydi ondan bu kadar çok söz etmezdiniz. Kim bir şeyi severse onu çok anar. (İmam Gazâlî, Mükâşefetü’l-Kulûb)

sümeyra
Fri 16 September 2011, 06:52 am GMT +0200


     Dünyadan söz etmeyi bırakın artık. Eğer dünya kalbinizde yer etmeseydi ondan bu kadar çok söz etmezdiniz. Kim bir şeyi severse onu çok anar.


       Allah razı olsun..Ne güzel bir tesbit olmuş bu böyle..

Hadice
Fri 16 September 2011, 10:19 pm GMT +0200
• Yar istersen ALLAH yeter.
• Yoldaş istersen yanındaki melekler yeter.
• İbret istersen dünya yeter.
• Vaaz istersen ölüm yeter.
• Eğer bahsettiğim şeyler yetmezse o zaman da sana cehennem yeter!


Allah,ım sen bizim ayağımızı kaydırım düşürme cehennemine..
Allah razı olsun..

Halis_52
Fri 16 September 2011, 10:32 pm GMT +0200
      Namaz vakti girince güzel bir şekilde abdest alırım. Namaz kılmak istediğim yere gelir ve bütün azalarımla namaza hazır oluncaya kadar orada bir süre otururum. ALLAH Tealânın emrini yerine getirmek için kalkarım. İlâhi heybeti düşünerek namaza girmeye hazırlanırım. Kâbeyi iki kaşımın arasında, sırat köprüsünü ayaklarımın altında, cenneti sağımda, cehennemi solumda, ölüm meleği Azrail Aleyhisselam
ı arkamda farz ederim. Kıldığım namazın son namazım olduğu düşüncesiyle, korku ile ümit arası bir halde tekbir alırım. Usulüne uygun olarak tane tane ve manasını düşünerek Kuranı okurum. Huşû ile rukûya eğilir, tevazu ile secdeye giderim. Tam bir sükûnet içinde teşehhüde otururum. Sünnete uygun selam verir, kıldığım namazı Rabbime arz ederim.

     Yaşadığım sürece namazı güzel bir şekilde kılmaya gayret gösteririm. (Namazı hakkıyla eda edemediği için) nefsimi kınarım. Kabul edilmeyeceğinden endişe eder, korku ve ümit arası bir halde kabul edilmesini ümit ederim. Namazı bana öğretene teşekkür eder ve bana soran kimselere de onu öğretirim. Beni hidayete ulaştırdığı için Rabbime hamdederim, dedi.


     İçimi derin bir "ahhhh" la uyaran bu çok çok çok önemli yazınız için mevlam ebeden razı olsun hocam... Keşke keşke keşke bu şekilde namaz kılabilsek... Oysa namazda bizler hala dünya işlerine devam ediyoruz. Mevlam namazın tadını alabilenlerden eylesin. Demek ki Allah (c.c.) namazın tadına varmışlar ki sabahlara kadar bu baldan tatmaktan zevk alıyorlar, yorgunlukları olmuyor... KEŞKEEEEEEEE... :(