saniyenur
Wed 28 December 2011, 10:31 pm GMT +0200
C- Bid'atların Doğması Ve Yayılmasının Sebepleri
Bid'atların gerek ortaya çıkmasının gerekse toplum tarafından kabul edilmesinin sebeplerini genel olarak şöyle tesbit edebiliriz:
1. Cehalet: Dînî, dinin asıllarını bilmemek. Bu bilgisizlik ister yol gösterici, irşad edici, rehber kimselerde olsun, isterse onların sözlerine inanıp duyduklarını, gördüklerini yapmaya çalışan insanlarda olsun, bid'atın doğmasında ve yayılmasında en önemli faktördür. Çünkü, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırdedecek elde ölçü yoktur. Neyi, neye göre söylediğini bilmeyen bir mürşidin hataya düşmesi kaçınılmazdır. Bu cehalet:
a- Kur'an'ı bilmemek, onun ayetlerinin muhkemliğinden mûteşâbihliğinden, zâhirliğinden ve hafîliğinden habersiz olmak. Yani Kur'an'ı anlamadaki cehalet.
b- Sünnetin sahihini sahih olmayanından ayırdedememek. Sünnet diye, hadis diye duyduğu herşeye sarılmaya çalışmak. Sünnetin gerek teşri değeri hakkında, gerekse fezâil konularındaki anlayış zaafiyeti içinde olmak. Yani sünneti anlamadaki cehalet.
c- Kur'an ve sünnet anlayışlarına paralel olarak, dinî anlayış ve uygulayıştaki cehalet.
Cehaleti bu derece geniş olan her fert veya böyle fertlerden meydana gelen toplumlarda bid'atların dogması ve yayılması için artık zemin hazır demektir.
2. Müteşâbihâta Uymak: Özellikle Kur'an ayetlerinden müteşâbih olanlara takılıp kalmak yahut onları kendi şahsî veya fırka hesabına farklı yorumlamak. Bu da:
a- Ya kasıtlı olur, bir takım fitne çıkarmak isteyen bid'atçılar tarafından yapılır.
b- Ya da âlim geçinen fakat cahil kimseler tarafından ileri sürülen te'viller şeklinde olur.
3. Heva ve hevese uymak, dinin getirmiş olduğu esas ve ilkelere uymamak, gözardı etmek.
Bundan başka:
-Alimlerin topluma kötü örnek olması, gördükleri yanlışlıklar karşısında susmaları, doğru olanı söylememeleri, toplumun tepkisinden korkmaları.
-İdarecilerin bid'atçilarla beraber olup onlara destek vermeleri hatta bu bâtıl düşüncelerin yayılmasını sağlamaları. İslam tarihindeki fitne olayları karşısında Emevî halifelerinin tutumu gibi. Memun'un bizzat Kur'an'ın mahluk olup olmadığı konusundaki tartışmalarda, ehli sünnet alimlerine bizzat zulmetmesi bunun en müşahhas örneğidir.
-Ortaya çıkıp yayılan bid'atların halk tabakaları tarafından benimsenip âdeta din yahut dinden bir cüz kabul etmeleri sonucu, işin taassub derecesine varması,
-Mücadelenin güçlüğü, gibi pek çok sebep sıralanabilir. Bunlar arasında asıl önemli sebepler kısaca, ulemânın bozulması, ümerânın (idarecilerin) bozulması, cehalet ve yersiz, gereksiz din tartışmaları bid'atların doğmasına, doğmuşsa yayılmasına kaynaklık etmektedir.
Burada önemle hatırlanması gereken bir husus da yine cehaletten kaynaklandığı belli olan din ile kültürün birbirine karıştırılmasıdır. Kültürel mirasın dinin bir emri yahut asılları kabul etmek son derece yanlış ve tehlikelidir. Her kültürde dinin izleri mutlaka vardır ve olacaktır. Ancak kültürel her olgu birebir aynen dinin esaslanndandır demek ise yanlış olur. Bu karışıklığı ayırdedememek de bid'atın doğup gelişmesini besleyen sebeplerin başında gelmektedir. Kendi değer yargılarıyla içe dönük yaşayan toplumlarda, bu ince farka dikkat edilmezse, nasıl yeni bid'atların doğması kaçınılmazsa, değer yargılarını tamamen kaybetmiş, belki de kimlik bunalımı içinde olan toplumlarda, toplumlararası etkileşim sonucu, aynı şekilde hatta, fazlasıyla bid'atların doğması ve yayılması da kolaylaşacaktır. Bu hassas dengeyi koruyacak, din kültür ayırımını farkedecek, her özelliği kendi yerine oturtacak esas ise, cehaletin ortadan kalkması ve dinin doğru anlaşılmasıdır.[441]
[441] Ali Çelik, Kavram ve Mahiyet Olarak Sünnet ve Bid’at, Beyan Yayınları, İstanbul, 1997: 152-154.