- Bidatın mekruh olduğunun isbatı

Adsense kodları


Bidatın mekruh olduğunun isbatı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Wed 1 June 2011, 04:05 pm GMT +0200
Bid'atın Mekruh Olduğunun İsbatı


Yukardaki esas sabit olunca tâat ile ma'siyet arasında bir mertebenin olduğunu, buna da bid'atların mekruh olanları demenin sahih olduğunu görürüz.
Cenabı Hak şöyle buyuruyor:
"Haktan (ayrıldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır?" (Yunus, 32)
Demek ki sadece var olan hak'tır. Hak, hidayettir. Dalâlet ise bâtıldır. O halde mekruh olan bid'atlar da dalâlet (sapıklık) tır.
İkinci Olarak: Bid'at için gerçekten mekruh kısmını isbat etmek tartışmaya açık meseledir. Mutekaddimîn[33] âlimlerinin bazı bid'atlara mekruh demiş olması kimseyi aldatmasın. Meselenin gerçeği şudur: Daha önce de geçtiği üzere kötülenme bakımından bid'atların hepsi aynı derecede değildir.
Mekruh'un işleyene günah olmayıp bir sakınca olmaması mana­sını belirlemeye gelince, bu hususta şeriatta ve özellikle (mezhep) imamlarının sözünde bir delili neredeyse bulma (imkânı) yoktur.
Şeriatta böyle bir mananın bulunmamasına gelince, şeriatta bunun aksini gösteren deliller vardır. Çünkü Hz. Peygamber (Üç kişilik bir grubun elemanlarından) birisi
"ben hiç uyumayıp geceleri ibadet edeceğim" diğeri
"ben hiç kadınla evlenmeyeceğim" (diğeri "ben hep oruç tutacağım") deyince onların bu sözünü reddederek şöyle buyurdu: "
"Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir."[34]
Hz. Peygamberin bu sözü, onların yapmak istedikleri şeyi en şiddetli şekilde inkar etmektedir. Halbuki onların yapmayı benimse­dikleri şey, ancak mendup olan bir şeyi yapmak veya mendup olan bir şeyi terk etmekten ibarettir.
Bir başka hadiste göreceğimiz şu örnek de böyledir:
"Hz. Pey­gamber güneşte dikilmekte olan bir adamı görmüştü.
"Bu adama ne oluyor?" buyurdu. (Orada bulunanlar şöyle dediler):
Bu adam gölgede durmamak, konuşmamak ve oturmamak suretiyle oruç tutmayı ada­mıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
"Ona emredin otursun, konuş­sun, gölgelensin ve orucunu tamamlasın" buyurdu.[35]
İmam Mâlik (bu hadise şu yorumu ekleyerek) diyor ki:
Hz. Peygamber o adama Allah'a itaat ifade edeni tamamlamasını, Allah'a isyan ifade edeni terk etmesini emretmiştir.                               
İmam Mâlik'in bu sözünü Buhari'de Kays b. Ebî Hâzün[36] dan rivayet edilen şu olay desteklemektedir. Râvi der ki:
Hz. Ebû Bekir, Ahmes kabilesinden bir kadının olduğu yere girmişti. Kadının adı Zeynep idi. Ebu Bekir (r.a.) kadının konuşmamakta olduğunu gördü.
"Buna ne oluyor, nesi var?" diye sorduğunda sorduğu kimse:
"Hiç konuşmamak üzere haccetti" dedi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir söyle buyurdu:
"Konuş! Bu yaptığın helâl değildir. Bu, cahiliye işlerindendir." Kadın bu uyarıdan sonra konuştu.[37]
İmam Mâlik Hz. Peygamber'in:
"Her kim Allah'a isyan (konu­sunu içeren) bir adak yaparsa, sakın Allah'a isyan etmesin."[38] hadisi hakkında şöyle diyor:
Bu adak bir adamın Şam, Mısır veya benzeri yerlere -ki buralara gitmekte (meselâ Mekkeye gitmek gibi) ibadet yoktur- yürüyerek gitmeyi adaması gibidir. Veya filan adamla konuş­mamayı adamak gibidir. Bu tür adak yapan kimseye, konuştuğu takdirde bir şey gerekmez. Çünkü bu kabil şeylerde Allah'a itaati içeren bir şey yoktur.
Ancak Beytullah'a (Kâbeye) kadar yürümek, oruç tutmak, sadaka vermek veya namaz kılmak gibi Allah'a ibadet ve tâat, olan şeyleri adayan kimseye adağını yerine getirmek vacip olur.
İyice düşünün ki güneşte dikilmek, konuşmayı bırakmak Mısır ve Şam gibi (gidilmesinde ibadet söz konusu olmayan) yerlere yürümeyi adamak İmam Mâlik tarafından günah olarak değerlen­dirilmiş ve O, Hz. Peygamberin meşhur hadisini böylece tefsir etmiştir. Halbuki bu söylenen şeyler aslında (haram bir şey olmayıp)
Mubahtır. Fakat bunlar Allah için bir din olma yerine konulunca İmam Mâlik'e göre mahiyet, (günah) olmuştur. Hadisteki "Her bid'at dalâlettir" ifadesinin geneli bu mananın tanığıdır. Ne kadar bid'at varsa, hepsi günahkar olmayı, tehdit ve ceza bildirimini gerektirir. İşte bu, haram olan şeyin özelliğidir.
Daha önce geçtiği üzere Zübeyr b. Bekkâr'dan rivayet olundu­ğuna göre ona bir adam gelip
"Ey Abdullah'ın babası! (Hac için) nereden ihrama gireyim?" diye sordu. Zübeyr şu cevabı verdi:
"Hz. Peygamber'in ihrama girdiği yerden, Zül'Huleyfe'den." Adam:
"Ben Hz. Peygamber'in mescidinden ihrama girmek istiyorum" dedi. Zübeyr:
"Bunu yapma!" dedi. Adam:
"Ben mescitten Hz. Peygamberin kabrinin yanından ihrama girmek istiyorum" deyince Zübeyr:
"Ben (böyle yaparsan) fitneye düşmenden korkarım" dedi. Adam:
"Bunda ne fitne olacak? Ben ancak birkaç mil fazla uzaktan ihrama girmiş olacağım" dedi. Bunun üzerine Zübeyr şöyle, dedi:
"Sen peygamberin yapmadığı bir fazileti öne geçirip yapmış olacağın görüşündesin. Bundan daha büyük fitne olur mu? Ben Allah'ın şöyle buyurduğunu duymuşum:
"O'nun (Peygamberin) emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar." (Nûr, 63)[39]



[33] Mütekaddimin deyimi. bilim tarihi içinde yer alan bir deyimdir. Sözlük anlamı geçenler, önde olanlar demektir. Terim olarak her biri başlı başına birer muazzam hukuk ekolu olan dört büyük mezheple bu deyime farklı mana yüklenmiş olabilir. Bir bakış açısı örneği olmak üzere Hanefi mezhebinde bu deyim "Ebu Hanife ve bizzat ondan okuyan talebeleridir". Bakınız: Keşşaf'u Istılahât'ıl Fünun. Tehânevi. 1/677 (Çeviren)
[34] Bu. Buhârînin rivayet ettiği uzun bir hadisin parçasıdır. Hadis Buhârî'de Nikah bölümünde Feth’ul Bari’de 5063 numarada. Müslim'de Nikah bölümünde 1401 genel numarada, Nesâi'de Nikah bölümünde 6/60 da. Dârimî'de Nikah bölümünde 2/69 numarada. Zâd’ul Meâd, 4/250 de, Albaninin lrvâ'ul Ğalilinde 1782 numarada rivayet edilmiştir.
[35] Hadısi Buhârî Eyman ven-Nüzür bölümünde Feth'ul Bâride 6704 numarada, imam Malik Muvatta’ında Nüzur ve Eyman bölümünde 2/475 ve 6 numarada rivayet etmiştir.
[36] Bu zat, Kays b. Ebî Hazim el-Becelîdir. Künyesi Ebû Abdillah ve kendisi Kûfelidir. Sağlam bir kimsedir. Hem cahiliye hem İslam   dönemini yaşamıştır.  (Hz. Peygamberi) gördüğü söylenmiştir. Bu zâtın cennetle müjdelenen on kişinin hepsinden rivayette bulunma gibi bir özelliği vardır, İkinci tabakadandır. Hicretin 97 veya 98. yılında vefat etmiştir. Bakınız: Takrib. 2/127: Şezerat. 1/112.
[37] Bu.  Buhârî'nin Menakıb'ul Ensar bölümünde rivayet ettiği hadisin baş tarafıdır. Hadis Feth'ul Baride 3834 numaradadır.
[38] Hadisi Buhâri Eymân ve Nüzür bölümünde iki ayrı yerde rivayet etmiştir. Hadis, Fethul Bâride 6697 ve 6700 numaradadır. Ayrıca İmam   Malik Muvatta'ında  Nüzür ve Eymân kitabında rivayet etmiştir. Hadisin numarası 8'dir.
[39] İmam Şatıbi, el-İ’tisam Kitap Dünyası Yayınları: 2/68-70.

ceren
Sun 11 June 2017, 01:42 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri peygamber efendimizin sünnetine tabi yaşayan ve bidatdan uzak kalıp günahdan kaçınan kullardan olalım inşallah...

Sevgi.
Sun 11 June 2017, 02:05 pm GMT +0200
Ve aleykümselam mekruh olan şeylere biat edilmez bu mekruhdur bizlere günaha götürür dikkat edelim inşaAllah

Bilal2009
Sun 11 June 2017, 03:17 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri her türlü bid atten uzak eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

melda 6D
Sun 11 June 2017, 03:47 pm GMT +0200
Selamün aleyküm . Rabbim peygamberimizin sünneti den yolundan ayırmasın inşallah