- Bidat Çıkaranları Yeren Hadisler

Adsense kodları


Bidat Çıkaranları Yeren Hadisler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Wed 28 December 2011, 10:25 pm GMT +0200
C- Bid'at Çıkaran Ve Ona Tâbi Olanları Yeren Hadisler


Bu gruptaki hadisler, bid'at çıkarmaktan veya çıkarıl­mış bir bid'ata tabî olmak suretiyle âdeta ona meşrûiyyet kazandırmaktan sakındırmaktadır. Çünkü bid'atın ihdas edil­mesi kadar, onun toplumun vicdanında yerleşmesi de o ka­dar büyük tehlike arzetmektedir. İşte bu tür hadisler böyle bir tehlikeyi önlemeye matuftur. İlgili hadislerden bazıları:

- Huzeyfe (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlüllah (s.a.) şöyle buyurdu:

"Allah, bid'at sahibinin ne namazını, ne orucunu, ne zekatını, ne haccını, ne umresini, ne cihadını, ne farzını, ne nafilesini kabul etmez. (Sanki O) kılın hamurdan çıktığı gibi dinden çıkar."[457]

Hadisteki ikazın şiddetinden, küfrü ge­rektiren bid'atı çıkaranlardan bahsettiğini anlıyoruz.

- Şâtıbî, el-İ'tisâm'ında, lbn Vaddah'ın Hz. Aişe (r.a.)'den rivayet edilen bir hadisi nakleder:

"Kim bid'at sa­hibinin yanına, ona saygı duymak maksadıyla varırsa, dini yıkma konusunda (ona) yardım etmiş olur."[458]

Görüldüğü gibi muteber hadis kaynaklarında geçen bu hadislerin ihtiva ettikleri mânâlardaki umumîlik ve hususîlik ya da mutlaklik ve mukayyedlik, bid'at kavramının dar kapsamlı ve geniş kapsamlı dediğimiz farklı bid'at anlayışlarının doğmasına sebep olmuş, kelime mezmum mânâsı ağırlıkta kullanılan bir terim olmuştur.

-Sahâbe-i Kiram, Tabiin ve selefi sâlihinden de bid'atı ve bid'atçıyı yeren sözlerden bir kaçı şöyledir:

-  Abdullah bin Mesûd şöyle der: "(Sünnete) uyunuz, bid'at çıkarmayınız, size bu yeter."[459]

-  Osman bin Hazir el-Ezdî şöyle dedi: İbn  Abbas'ın yanına vardım ve:

“Bana tavsiyede bulun” dedim.

“Peki” dedi ve "Allah'tan kork, istikamet üzere ol, ittibâ et, (Kur'an ve sün­nete uy), bid'atçı olma" buyurdu.[460]

- Osman bin Ebî Revvâd şöyle demiştir: Ben Zührî'den işittim, şöyle buyurdu: "Ben Dımaşk'ta (Şam'da) Enes bin Mâlik’in yanına girdim, ağlıyordu. Ona:

“Seni ağlatan nedir?” dedim. Enes,

“(Ben Rasulullah zamanında) erişmiş oldukla­rımdan, namaz müstesna, hiçbir şeyi tanımaz olmaklığıma ağlıyorum, işte bu namaz da zayi edilmiştir,” dedi.[461] Bununla namazların müstehab vakitlerinde kılınmayıp   gecikti­rilmesini kasdetmiştir.

-  İbn Abbas şöyle der: "Bid'at sahibi, işlediği bid'atı terketmedikçe Allah hiç bir amelini kabul etmez. "[462]

- İmam-ı Mâlik'e izafe edilen bir söz de şöyledir:

"Kim İslam'da bir bid'at ihdas ederse ve onu da güzel görürse, sanki o kimse, Muhammed (s.a.)'in peygamberlik görevine ihanet etmiştir kanaatindedir. Çünkü Allah Teâla: "Ben bugün sizin dininizi tamamladım" buyurmuştur. Bu sebepten o gün Hz. Peygamber zamanında din olmayan bu gün de din olmaz."[463]

- Ömer bin Abdilaziz, kendisine biat edilip halife olunca minbere çıkmış, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle demiştir:

"Ey insanlar (biliniz ki) Nebîniz (s.a.)'den başka nebî yoktur. Kitabınız (Kur'an)'dan başka kitap yoktur, Hz. Peygamber'in sünnetinden başka da sünnet yoktur. Sizin ümmetiniz (Muhammed ümmeti) den başka da  ümmet (gelecek değildir). Dikkat edin Allah'ın yüce Kitabında Nebi­sinin diliyle helal kıldığı şeyler, kıyamet gününe kadar helaldir. Haram kıldığı şeyler de kıyamet gününe kadar haramdır. Ben bid'atçı değilim lakin (Kur'an'a ve sünnete) tabî olanım. Ben şeriat koyucu değilim, lâkin onu uygulayıcıyım. Sorum­luluk yükleniciniz olarak en ağırını yüklenmiş olanınızım. Dikkat ediniz, Halika mâsiyet konusunda mahluka itaat yoktur" sonra minberden indi.[464]

- İmam-ı Evzâî, Zührî ve Mekhûl'un şöyle dediğini nakleder: "Naslar size nasıl geldiyse öylece kabul ediniz."[465] Yani   te'vil   ve   yorumlara   dalarak   bid'atlara zemin hazırlanmamasını tavsiye etmektedirler.

- İmam-ı Malik şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.) vefat ettiği zaman din tamamlanmış kemâle ermişti. Artık bundan sonra Rasûlüllah (s.a.) ve ashabının yoluna tabî olmak ge­rekir, yoksa rey'e (indî yorumlara) değil. Çünkü bir kimse rey'e tabî olsa, sonra reyi daha kuvvetli bir adam gelir, bu defa ona tabî olur. Her görüşü kuvvetli adam geldikçe ona tâbi olur. Ben öyle zannediyorum  ki bu işin sonu gelmez.[466]


[457] Nesâî, İydeyn, 22; İbn Mâce, Mukaddime, 7.

[458] Şâtıbî, ['lisanı, 1, 74.

[459] Dârimi, Mukaddime, 23.

[460] Darimi, Mukaddime, 19.

[461] Buharî, Mevâkıt, 7; Tirmizi, Kıyâme, 17.

[462] Ali Mahfuz, el-tbda,s.H7.

[463] Ali Mahfuz, a.g.e., s.108; Şâtıbî, Ttisam, 1,49.

[464] Şâtıbî, l'tisam, 1,86.

[465] Şâtıbî, a.g.e., II,336. 160

[466] Şâtıbî, a.g.e., II, 155. Ali Çelik, Kavram ve Mahiyet Olarak Sünnet ve Bid’at, Beyan Yayınları, İstanbul, 1997: 158-161-


HALACAHAN
Wed 24 August 2016, 02:31 pm GMT +0200
Efendimiz ile peygamberlik son bulmuş ve son kitapta kuranikerimde..Efendimizin vefati ile dinimiz tamamlanmis  ..Bizlere rehberli eden kitap ve sunnettir..Rabbim doğru yolundan bizleri ayirmasin ..