- Bedenden Diğer Sadakalar

Adsense kodları


Bedenden Diğer Sadakalar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
seymanur K
Tue 9 August 2011, 10:22 am GMT +0200
BEDENDEN DİĞER SADAKALAR


(as)Ebu Hureyre (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Güneşin doğduğu her günde insanlardan herbir eklem üzerine sadaka vardır, iki kişi arasında adalet sağlaman sadakadır, bir adamı hayvanının üzerine kaldırman veya eşyasını hayvanının üzerine yüklemen sadakadır, güzel söz sadakadır, namaza yürüdüğün her adım sadakadır, yoldan eziyet verici şeyi kaldırman sadakadır.” Bunu Buhari ve Müslim rivayet etti.1

Bu hadisi Buhari ve Müslim Hemmam bin Münebbih rivayetinden, o da Ebu Hureyre’den rivayet etti. Bunu Bezzar’da2Ebu Salih rivayetiyle tahric etti, o da Ebu Hureyre’den, o da Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti:

“İnsanın üç yüz altmış kemiği veya otuzaltı mafsalı vardır, her gün üzerine sadaka vardır.” Dediler ki:

“Bulamayan kimse (ne yapacak)?” Buyurdu ki:

“İyiliği emredip, kötülükten nehyeder.” Dediler ki:

“Gücü yetmeyen kimse (ne yapacak)?” Buyurdu ki:

“Yoldan kemiği kaldırır.” Dediler ki:

“Buna da gücü yetmeyen kimse?” Buyurdu ki:

“Zayıfa yardım etsin.” Dediler ki:

“Buna da gücü yetmeyen kimse?” Buyurdu ki:

“İnsanlara kötülük yapmayı terk etsin.” Müslim Ayşe (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu tahric etti: “Allah Adem oğlunu üç yüz altmış mafsal üzerine yarattı (S:2), kim bu üç yüz altmış eklem adedince Allah’ı zikreder, Allah’a hamd eder, tesbih eder, müslümanların yolundan taşı kaldırır veya dikeni veya kemiği kaldırırsa veya iyiliği emreder veya kötülükten nehyederse, bu gününde nefsini ateşten uzaklaştırmış olarak akşamlar.”3

 

1(1) Hadis sahihtir, Buhari ve Müslim tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

(2) Hadis sahihtir, adamları güvenilirdir, sahihaynın adamlarındandır.

(3) Sahihtir, Müslim ve Tahavi tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

Yine Müslim Ebu’l Esved ed-Dili rivayetinden tahric etti, o da Ebu Zer’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Sizden birinizin herbir eklemi üzerine sadaka olur. Herbir tesbih sadakadır, herbir tahmid sadakadır, her bir tehlil, herbir tekbir sadakadır, iyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek sadakadır, bütün bunların yerine duha namazının iki rekatı kafi gelir.”4 İmam Ahmed ve Ebu Davud  Büreyde’den tahric etti, Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:

“İnsanda üç yüz altmış mafsal vardır, herbir mafsal üzerine bir sadakada bulunması gerekir.” Dediler ki:

“Buna kim güç yetirebilir ey Allah’ın nebisi?” Buyurdu ki:

“Mesciddeki sümüğü gömersin, yoldaki eziyet verici şeyi uzaklaştırırsın, eğer bunu bulamazsan, duha namazının iki rekatı sana yeter.”5 Sahihayn’de Ebu Musa’dan rivayet edildi ki, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Herbir müslüman üzerine sadaka vardır.” Dediler ki:

“Eğer bulamazsa?” buyurdu ki: 

“Eliyle iş yapar nefsine fayda verir ve sadaka vermiş olur.” Dediler ki:

“Eğer gücü yetmezse veya yapmazsa?” Buyurdu ki:

“Yardım dileyen ihtiyaç sahibine yardım eder.” Dediler ki:

“Eğer yapmazsa?” Buyurdu ki:

“İyiliği emretsin.” Dediler ki:

“Eğer yapmazsa?” Buyurdu ki:

“fierden geri dursun bu onun için sadakadır.”6

 

(4) Müslim, Ahmed ve Ebu Davud’un başka bir rivayetiyle sahih sahihtir.

(5) Ahmed, Ebu Davud ve Tahavi tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

(6) Buhari, Müslim, Ahmed ve Ebu Davud tahric etti.

İbni Hibban sahihinde7 ibni Abbas’dan (r.a.) tahric etti, o da Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:

“Adem oğlunun her ucuna her gün sadaka vardır.” Kavimden bir adam dedi ki:

“Buna kim güç yetirebilir?” Buyurdu ki:

“İyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek sadakadır, zayıfın yükünü taşımak sadakadır, sizden birinizin mescide giderken attığı her adım sadakadır.” (S:3) Bunu Bezzar başkası tahric etti, onun Müsned’inde bir rivayete de şöyledir:

“İnsandan herbir yan için her gün sadaka veya namaz vardır.” Bir adam dedi ki:

“Bu bize verilenlerin en şiddetlisidir” Buyurdu ki:

“İyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek sadaka veya namazdır, zayıfın yükünü taşıman namazdır, yoldan pisliği kaldırman namazdır, namaza giderken atılan her adım namazdır.”Bezzar’ın bir rivayetinde ise: “Yoldan eziyet verici şeyi kaldırmak sadakadır veya namazdır” buyurdu.”

 

(7) İbni Hibban ve Bezzar tahric etti, adamları sahih rivayet adamlarıdır, Ebu Ya’la ve Taberani’de Kebir’de tahric etti.

Taberani başka bir vecihten ibni Abbas’tan rivayetle merfu olarak Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Herbir ekleme veya herbir uzva her günde sadaka vardır, duhanın iki rekatı (namazı) bunun yerine yeterlidir.”8 Ebu’d Derda’dan Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet ettiği nakledilir:

“Her nefse her günde sadaka vardır.” Denildi ki:

“Eğer bir şey bulamazsa?” buyurdu ki:

“Gözü görmüyor mu, zeki, fasih, sıhhatli değil mi?”

“Evet” dedi. Buyurdu ki:

“Azından ve çoğundan verir, görüşü noksan olana görmen sadakadır, işitmesi zayıf olana işitmen sadakadır.” 9

(8) Taberani Tebir ve Sağir’de buna benzerini tahric etti. Mecmau’z-Zevaid: 3/104.

(9) Musannif böyle zikretti, masdarı bilinmiyor.

İbni Hibban’ın sahihinde tahric ettiği geçen Ebu Zer hadisinin şerhinde zikretik ki, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Güneşin doğduğu her günde her Adem oğlunun nefsine sadaka vardır.” Denilldi ki:

“Ya Rasulullah, bizim verecek sadakamız nerede?”Buyurdu ki:

“Muhakkak ki hayır kapıları çokur. Tesbih, tahmid, tekbir, tehlil, iyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek, yoldan eziyet verici şeyi kaldırmak, sağıra işittirmen, köre yol göstermen, haceti üzerine kılavuzluk isteyene kılavuzluk etmen, imdat dileyenin imdadına koşman, (S:4) kol gücünle zayıfla birlikte (yükünü) taşıman, bütün bunlar senden senin nefsine sadakadır.”“İnsanlardanher bir eklem üzerine sadaka vardır.”Ebu Ubeyd1 dedi ki: Sülama: Aslen devenin ayak ucundaki kemikir. Dedi ki: Hadisin manası sanki: Ademoğlunun her kemiği üzerine sadaka vardır, şeklindedir. Ebu Ubeyd Sülema’nın develerdeki küçük kemik olduğuna işaret ediyor, sonra bil cümle Ademoğlu ve diğerlerinde bütün kemikler olarak tabir etti.

(1) Ğaribul hadis kitabında zikretti: 3/10 ve sonrası.

Onunyanında hadisin manası: Ademoğlunun kemiklerinden her kemik üzerine sadaka vardır, şeklindedir. Başkası dedi ki: Sülama: El ve ayak ucundaki kemiktir, bu kelimeyle cesedin bütün kemikleri kastedidi. Sülema cemi’dir (çoğuldur). Müfreddir (tekildir) de denildi. Tıp alimleri bedenin bütün kemiklerinin iki yüz kırk sekiz olduğunu ve onlara simsimaniyya denildiğini zikrettiler. Bazısı diyor ki: Üç yüzaltmış tanedir, iki almış beş tanesi görünür, geri kalanlar küçüktür, görünmez ve onlara simsimaniyyat denilmez, bu hadisler bu sözü doğruluyor. Herhalde asılda develerde kemiklerin en küçüğüne Sülema olduğu gibi, sülema ile küçük kemikler tabir edildi. Bezzar’ın Ebu Hureyre hadisi buna şahiddir, orada şöyle dedi: “Veya otuz altı eklemdir.”

Bunu Bezzar’dan başkası da tahric etti, şöyledir: “Adem oğlunda altı yüz altmış tane kemik vardır.” Bu rivayet yanlıştır. Ayşe ve Büreyde hadisinde üç yüzaltmış tane mafsal zikretti. Hadisin manası: Bu kemikler ve eklemlerin terkibi Allah’ın kula en büyük nimetlerindendir, onlardan herbir kemik bu nimete şükür olsun diye sadakaya muhtaçtır. Allah Teala buyurdu ki: (Ey insan!Seni yaratıp seni düzgün ve dengeli kılan, seni istediği bir şekilde birleştiren, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?) (İnfitar: 82/6-8) Ve buyurdu ki: (Rasulüm)De ki: Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz?) (Mülk: 67/23) (S:5) Ve buyurdu ki: (Siz hiçbir şey bilmezken Allah, sizi analarınızın karnından çıkardı, şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi) (Nahl: 16/78) Ve: (Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi?) (Beled: 90/8-9) Mücahid dedi ki: Bu Allah’tan açık nimetlerdir, sana ikrar ettiriyor ki şükredesin.6 Bu ayeti Fudayl bir gece okudu ve ağladı, ağlayış sebebinden soruldu ve dedi ki: Allah sana göreceğin iki göz verdi diye hiç şükrederek geceledin mi? Sana konuşacağın bir dil verdiği için şükredek geceledin mi?.

(6) Bunu yine Abd bin Humeyd ve ibni Ebi Hatim Katade bin Numan’dan tahric etti.

İbni Ebid’dünya Selman-ı Farisi’ye isnatla şöyle dediğini rivayet etti: Bir adama dünya genişliği (zenginlik) verilmişti ve elindekiler geri alındı, bunun üzerine Allah’a hamdetmeye başladı, hatta onun yatacağı ancak bir hasır kaldı, yine Allah’a hamd-ü sena etti, başka birine yine zenginlik verildi ve hasır yataklı olana dedi ki:

“Sen ne üzerine Allah’a hamdediyorsun?” Dedi ki:

“Yaratıklara verilenin bana verilmesi karşılığında vermeyeceğim bir şey üzerine Allah’a hamdediyorum.” Adam:

“Nedir o?” dedi. Dedi ki:

“Gözünü görmüyor musun? Dilini görmüyor musun? İki elini görmüyor musun? İki ayağını görmüyor musun?.” Ebu Derda’ya isnadla şöyle dediğini rivayet etti:“Sağlık cesedin zenginliğidir.”7 Yunus bin Ubeyd’den rivayet edildi ki: Bir adam kendisine geçim darlığını şikayet etti, Yunus ona dedi ki:

“Senin şu gördüğün gözüne karşı yüz bin dirhemin olması seni sevindirir mi?” Adam:

“Hayır” dedi. Eline bedel yüz bin dirhem sevindirir mi?” Adam:

“Hayır” dedi.

“İki ayağına?” Adam:

“Hayır” dedi. Yunus ona Allah’ın nimetlerini zikrediver dedi ki:

“Sen de yüzbinler görüyorum sen ihtiyacından şikayetleniyorsun.”8 Vehb bin Münebbih’ten şöyle dediği rivayet edildi: Davud ehlinin hikmetinde şöyle yazılıdır: “Afiyet: Gizli mülktür.”9

(7) İbni Ebi’d-dünya şükür kitabında rivayet etti.

(8) Ebu Nuaym Hilye’de zikretti: 3/22.

(9) İbni Ebi’d-dünya şükür kitabında tahric etti rakam: 119.

(S:6) Bekir el-Müzeni’den şöyle dediği rivayet edildi: Ey Ademoğlu eğer Allah’ın sana verdiği nimetleri bilmek istersen iki gözünü kapat.10 Eserlerin bazısında şöyledir: Sakin damarda Allah’ın nice nimetleri vardır.11 Buhari’nin sahihinde ibni Abbas Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu tahric etti: “İnsanlardan çoğu iki nimete aldanmıştır: (O ikisi) Sıhhat ve boş vakittir.” Kıyamet günü insan bu nimetlerin şükründen sorulacakır. Allah Teala buyurdu ki: (Sonra o gün nimetlerden elbette hesaba çekileceksiniz)2 (Tekasür: 102/8) Tirmizi ve ibni Hibban Ebu Hureyre’den tahric etti, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Kıyamet günü kul ilk olarak nimetlerden sorguya çekilecek ve kendisine şöyle denilecektir: Senin cisminisıhhatli yapmadık mı ve seni soğuk su ile doyurmadık mı?”2 İbni Mesud (r.a.) dedi ki: “Güven ve sıhhat, nimetlerdir.”3 Bu ondan merfu olarakta rivayet edildi.4

(10) Yine ibni Ebi’d-dünya şükür kitabında zikretti.

(11) Ebu Nuaym Hilye’de Ebu’d-derda’dan tahric etti.

(2) Tirmizi tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

(3) Taberi Camiul Beyan’da, Hennad bin Sirri Zühd’de rivayet etti.

(4)  İbni Ebi Hatim ondan merfu olarak tahric etti, ibni Kesir tefsiri: 4/546-547.

Ali bin Ebi Talha ibni Abbas’tan (sonra o gün nimetlerden elbette hesaba çekileceksiniz) ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti: “Nimetler: Bedenlerin, işitme ve görmelerin sıhhati olmasıdır, Allah hangi şeyde kullandıkları hakkında kullarına sorar, O(Allah) bunu onlardan daha iyi bilir, bu Allah Teala’nın şu ayetidir: (Kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra: 17/36) Taberani Eyyub bin Utbe rivayetinden tahric etti, onda zayıflık vardır o da Ata’dan, o da ibni Ömer’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti (S:7):

“Kim  Lailaheillallah derse, onun için o kelime sebebiyle Allah katında bir ahd (söz) olur, kim:Sübhanellahi ve bihamdihi derse ona yüz yirmi dört bin iyilik yazılır.” Bir adam dedi ki:

“Bundan sonra nasıl helak oluruz ya Rasulullah?” Buyurdu ki:

“Kıyamet günü dağın üzerine konulsa, ona ağır gelecek bir amel ile gelir, sonra Allah’ın rahmetiyle muamele etmesi hariç Allah’ın nimetlerinden bir nimet bir nimet nerdeyse bütün bu iyiliklerin hepsini bitirir.”6

İbni Ebi’d-dünya zayıf bir isnadla Enes (r.a.)’den tahric etti, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:“Kıyamet günü nimetler ve iyiliklerle kötülükler getirilir. Allah Teala nimetlerinden bir nimete buyurur ki:“İyiliklerinden hakkını al, onun (kul) için hiçbir iyilik bırakmaz o nimete geçer.”Vehb bin Münebbih’e isnadla şöyle dediğini rivayet etti: Bir kul elli yıl Allah’a ibadet etti, Allah ona:

“Seni bağışladım” diye ilham etti adam:

“Ya Rab benim neyimi bağışlıyorsun ki, ben günah işlemedim?”Allah azze ve celle boynundaki bir damara emretti o adamı öyle rahasız etti ki, uyumadı ve namaz kılamadı sonra sakinleşti ve kalkı ona melek geldi adam meleğe damardan çektiği sıkıntıyı şikayet etti, melek dedi ki: “Rabbin azze ve celle buyuruyor ki: Senin elli sene ibadetin bu damarın ağrısının sakinleşmesine denktir.”7 Hakim’de bu manayı merfu olarak Süleyman bin Herim el-Kureşi rivayetiyle tahric etti, o da Muhammed bin Münkedir’den, o da Cabir’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Cebrail Peygamber (s.a.v.)’e haber verdi ki bir adam deniz dibinde bir dağın başında beş yüz sene Allah’a ibadet etti, sonra rabbinden secdedeyken ruhunu almasını istedi. Dedi ki: Biz inerken ve çıkarken ona uğruyoruz ve ilimde onun kıyamet günü diriltilip rabbinin huzurunda duracağını ve Allah azze ve cellenin ona şöyle buyuracağını buluyoruz: Kulumu rahmetimle cennete girdiriniz. Kul üç kere der ki:Ya Rabbi amelimle (girdirsinler), sonra Allah meleklere buyurur ki: “Kulumun ameliyle benim nimetimi mukayese ediniz. Melekler görme nimetinin beş yüz senelik ibadeti kuşattığını ve cesedin diğer bütün nimetlerinin kaldığını görürler, kulumu cehenneme girdirin, buyurur. Cehenneme çekilir, adam Rabbına nida eder: (S:8) Rahmetinle beni cennete girdir, rahmetinle beni cennete girdir ve bunun üzerine cennete girdirir. Cebrail dedi ki: Eşyalar Allah’ın rahmetiyledir eyMuhammed” Süleymanbin Herim hakkı Ukayli dedi ki: O meçhuldür, hadisi muhafaza edilmiş değildir.2

(6) Hadis zayıftır taberani, ibni Mirdeveyh ve ibni Asakir tahric etti, Heyemi dedi ki: Senedinde Eyyub bin Utbe vardır o zayıfır.

(7) Yine Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: 4/68.

Haraiti8 nazar bulunan bir isnatla Abdullah bin Amr’dan merfu olarak tahric etti ki: “Kıyamet günü kul getirilir ve Allah azze ve cellenin huzurunda durdurulur, Allah meleklere buyurur ki: “Kulumun ameline ve benim onun üzerindeki nimetime bakın.” Bakarlar ve derler ki: Onun üzerindeki nimelerinden bir nimet kadar bile değil (onun ameli), buyurur ki: “Onun kötü ve iyi ameline bakınız, bunun üzerine bakarlar ve yeterli bulurlar, Allah Teala buyurur ki: “Kulum iyiliklerini kabul ettim, kötülüklerini bağışladım, bu arada sana da nimetimi verdim.”Maksat Allah kullarına sayamayacakları nimetler vermiştir. Allah Teala buyurdu ki: (Eğer Allah’ın nimelerini sayarsanız sayamazsınız) (İbrahim: 14/34) kullardan şükür ve hoşnutluk istemiştir.

(8) İsnadı zayıftır.

Süleyman et-Teymi dedi ki: “Allah kullarına kudretince nimet vermiştir ve kullarının kudreti kadar da şükür istemiştir, kalpleriyle nimeti itiraf dilleriyle de hamdetmelerine razı olmuştur. Ebu Davud ve Nesai Abdullah bin Ğannam (r.a.)’dan tahric etti, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Kim sabahlayınca: Allah’ım bana kendiliğinden veya yaratıklarından  biri vasıtasıyla bir nimet olursa o tek olarak sendendir, hamd ve şükür sanadır derse, o günün şükrünü yerine getirmiş olur, kim akşamlayınca söylerse gecesinin şükrünü yerine getirmiş olur.”1 Nesai’nin bir rivayetinde de Abdullah bin Abbas (r.a.)’tan rivayet edildi.2

(2) Bu hadiste ihtilaf edildi, ibni Abbas’tan mı yoksa ibni Ğannam’ın annesinden mi rivayet edildi, bu hususta hafızlar farklı görüşleri vardır.

(S:9) Hakim Ayşe (r.a.)’den tahric etti, Peygamber (s.a.v.) buyurduki: “Allah bir kula nimet verirde, kul o nimetin Allah’tan olduğunu bilirse şükretmeden önce Allah onun şükrünü yazar, kul bir günah işlerde pişman olursa Allah onun bağışlanmasını kul isiğfar etmezden önce yazar.”3 Ebu Amr eş-fieybani dedi ki: “Tur dağına çıktığı gün Musa (a.s.) dedi ki:“Ya Rab eğer ben namaz kılsam bu sendendir, sadaka versem bu da sendendir, elçiliğimi tebliğ etsem bu da sendendir, sana nasıl şükrederim?” buyurdu ki: “fiimdi bana şükrettin.”4 Hasan’dan şöyle dediği rivayet edildi: Musa (a.s.) dedi ki:

“Ya Rab Adem oğlu kendisine yaptığının şükrünü nasıl eda edecek? Onu sen yarattın, kendinden bir üfledin, cennetinde iskan ettirdin, meleklere emrettin ona secde ettiler” buyurdu ki:

“Ya Musa, bunun benden olduğunu bilirde bana hamdederse bu kendisine yaptığıma şükür olur.”5 Ebu’l Celd’den şöyle dediği rivayet edildi: Davud’un meselesinde okudum şöyle demiş: “Ya Rab Ben senin şükrüne ancak senin nimetinle ulaşabiliyorum, sana nasıl şükredebilirim? Dedi ki:

O’na vahiy geldi: “Ey Davud sendeki nimetlerin benden olduğunu bilmiyor musun?”

“Evet, ya Rab” dedi, buyurdu ki:

“Ben buna senden şükür olarak razı oluyorum.”6 dedi ki: Musa’nın meselesinde okudum dedi ki:

“Ya Rab, ben sana nasıl şükredebilirim. Senin nimetlerinin en küçüğüne benim amelimin hepsi bile kafi gelmez” dedi ki: Ona vahiy geldi, Allah buyurdu ki:

“Ey Musa şimdi bana şükrettin.”7 3

3 Hadis sahihtir, Ebu Davud, Nesai ve Taberani Abdullah bin Ğannam el-Beyadi’den tahric etti, Nevei: “isnadı güzeldir” dedi.

(2) Bu hadiste ihilaf edildi, ibni Abbas’tan mı yoksa ibni Ğannam’ın annesinden mi rivayet edildi, bu hususta hafızlar farklı görüşleri vardır.

(3) Hakim adamları adaletli olan bir isnatla tahric etti, fakat ibni ebi’d-dünya Hişam bin Zeyd yoluyla tahric etti, o Zehebi’nin dediği gibi metrüktür. Taberani Evsat’a tahric etti, senedinde Süleyman bin Davud el-Minkari var, o zayıftır.

(4) Haraiti faziletüş şükürde tahric etti.

(5) İbni Ebi’d-dünya fiükür’de tahric etti, rakam: 39.

(6) Ahmed, Ebu Nuaym Hilye’de ve ibni Ebi dünya tahric etti.

(7) İbni Ebi’d-dünya şükür’de tahric etti, rakam:7.

(S:10) Ebu Bekir bin Abdullah dedi ki: “Kul elhamdulillah derse, elhamdulillah sözüne karşı bir nimet vacip olur, bu nimetin karşılığı yine elhamdulillah demektir, bunun üzerine bir nimet daha gelir, Allah’ın nimetleri bitmez.”8 İbni Mace9 Enes (r.a.)’den Rasulullah (s.a.v.)’e merfu olarak rivayet etti ki: “Allah kula bir nimet verir de kul: “Elhamdulilah” derse, Allah’ın (yeni) verdiği kulun (önceki) aldığından daha üstün olur.” Yine buna benzer fiehr bin Havşeb yoluyla Esma binti Yezid’den merfu olarak rivayet bize rivayet edildi.10 Bu Hasan-ı Basri’nin kendi sözünden de rivayet edildi. Ömer bin Abdulaziz’in valilerinden biri kendisine şöyle yazdı: “Ben Sed denilen yerdeyim burada nimetler o kadar çoğaldı ki hatta ehlinin şükür zayıflığından korktum.” Ömer ona yazdı ki:

“Ben seni Allah’ı senin şu halinden daha üstün olur eğer sen bunu bilmiyorsan Allah Teala buyurdu ki: “Andolsun ki biz, Davud’a ve Süleyman’a ilim verdik. Onlar: “Bizi, mümin kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah’a hamdolsun dediler) (Neml: 27/15). Ve buyurdu ki: (Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevkedilir, oraya varıp ta kapıları açıldığında bekçileri onlara: “Selam size tertemiz geldiniz. Artık ebedi kalmak üzere girin buraya” derler. Onlar: “Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna varis kılan Allah’a hamdolsun” derler) (Zümer: 39/73-74) Cennete girmekten daha üstün hangi nimet vardır?13

(13) Açıklaması ibni Ebi’d-dünyanın kitabında geçti.

İbni Ebi’d-dünya şükür kitabında alimlerin birinden rivayetle zikretti ki: (S:11)O alim bu görüşü doğruladı, yani elhamdulillah’ın nimetten daha üstün olduğu görüşünü. İbni Uyeyne bu sözü söyleyeni hatalı gördü ve dedi ki: “Kulun fiili Rabbin fiilinden daha üstün olamaz, doğrusu şu görüşü doğrulayanın sözüdür: Nimetlerle murat: Afiyet, rızık, sıhhat ve zararın defi gibi dünyevi nimetlerdir, elhamdulillah ta dünyevi nimetlerdendir, her ikisi de Allah’tan gelen nimettir, fakat Allah’ın kulu hamd ile şükre hidayet ettiği nimet dünyevi nimetlerden daha üstündür, çünkü dünyevi nimetlere şükür edilmezse bela olur. Ebu Hatim’in dediği gibi: Allah’a yaklaştırmayan her nimet beladır.”14 Allah’ın kulunu şükre muvaffak ettiği dünyevi nimetleri, diğer nimetlerden daha Allah katında daha üstün ve Allah’a daha sevimlidir, Allah hamdleri sever, kulunun yiyip hamdetmesini sever, içip hamdetmesini sever. Cömertlik sahibi kişiler yanında nimetlere hamd ve şükür etmek mallarından kendilerine daha sevimlidir, onlar övgü için harcıyorlar, Allah cömertlerin en cömertidir, O nimetlerini kullarına bol bol veriyor ve onlardan övgü, kendisinin zikredilmesini ve kendine hamdedilemesini istiyor bunlara da şükür olarak razı oluyor, bütün bunlar her ne kadar onun ikramı ise de O kullarının şükrüne muhtaç değildir, fakat kullarından şükrü seviyor, çünkü kulun salihliği ve kurtuluşu ve mükemmelliği ondadır, Allah fazlındandır ki kullarına olan en büyük nimetlerinden olmasına rağmen hamd ve şükrü onlara nisbet etti, bu bazı malları onlara verip sonra ödünç alması gibidir, o malları vermelerine karşı onları övmüştür. Hepsi onun mülküdür ve ikramıdır, fakat O’nun cömertliği bunu gerektirmiştir. fiimdi hadisin tefsirine dönelim: “Güneşin doğduğu her günde insanlardan herbir eklem üzerine sadaka vardır.” Yani dünyada her günde Ademoğlu üzerine bu azalardan dolayı sadaka vardır, çünkü gün ile bundan daha fazlası da tabir edilir, bir çok gün olmasına rağmen Sıffın günü denildiği gibi, yine mutlak vakit anlamında da kullanılır (S:12) Allah Teala buyurdu ki: (Kendilerine azap geldiği gün bir daha onlardan uzaklatşıracak değildir)1 (Hud: 11/8)

Bu bazen gece ve gündüz de olabilir. Güneşin doğduğu hergün denilince, sadakanın Adem oğlunun dünyada yaşadığı her gün için olduğu bilinir, hadisin zahiri bu sadakanın  müslüman üzerine hergün farz oluşudur. Fakat şükür iki derece üzerinedir: Birincisi: Farz olan. Bu da farzları yerine getirmesi ve haramlardan kaçınmasıdır, bu mutlaka gereklidir, buna Ebu Davud’un2 Ebu’l Esved ed Dili’den tahric ettiği şu hadis delildir, dedi ki: “Biz Ebu Zer’in yanındaydık dedi ki: “Sizden birinizin hergün her eklemi üzerine sadaka olur, onun için her namaz sadakadır, oruç sadakadır, hac sadakadır, tesbih sadakadır, tekbir sadakadır, tahmid sadakadır, Rasulullah (s.a.v.) bu amellerden saydı ve buyurdu ki: “Duhanın iki rekat namazı sizden birinize bunlar yerine yeterlidir.”Sahihayn’de tahric edilen Ebu Musa hadisi daha önce geçmişti: “Eğer yapmazsa şerden geri dursun bu onun için sadakadır.”Bu farzları yaptıktan sonra ve haramlardan sakındıktan sonra şerden sakınmış olacağına delildir, şerlerin en büyüğü farzların terkidir, selefin bazısı dedi ki: “Masiyetlleri terketmek şükürdür.”3

(2) Bu Ebu Davud’un rivayetidir.

(3) İbni Ebi’d-dünya fiükür’de Mahled bin Hüseyintahric etti, rakam: 19.

Bazısı dedi ki: Nimetlerden herhangi birisiyle O’nun masiyetine karşı yardım istenmemesidir. Ebu Hazim ez-Zahid azaların tamamının şükrünü ve masiyetlerden kaçınmasını, taatta kullanılmasını zikretti, Hazim ez-Zahid azaların tamamının şükrünü ve masiyetlerden kaçınmasını, taatta kullanılmasını zikretti, sonra dedi ki: Diliyle şükredip diğer bütün azalarıyla şükretmeyenin misali, elbisesi olup ta elbisenin bir ucunu giyen ve kendisine soğuk, sıcak, kar ve yağmura karşı bir fayda vermeyen adam gibidir.4 Abdurrahman bin Zeyd bin Eslem dedi ki: Kul Allah’ın kendi üzerindeki, bedenindeki, işitmesindeki, görmesindeki, elerindeki, ayaklarındaki ve diğer azalarındaki nimetine baksın, bunlardan herbir şeyde Allah’ın nimeti vardır, (S:13) kul üzerine bedenindeki Allah’ın nimetini O’na itaatta kullanması haktır, diğer bir nimette rızıktadır, Allah’ın kendisine veerdiği rızık nimetini de Ona itatta kullanması haktır. Kim bu şekilde yaparsa şükrün dizginini, kökünü ve dalını almış olur.5

Hasan yürüyüşünde kibirli oan bir adam gördü ve dedi ki: Allah için herbir uzuvda nimet vardır, ey Allah’ım, bizi senin nimetinde sana karşı masiyette kuvvet kazanan kimselerden kılma. fiükrün ikinci derecesi: Müstehab olandır, o da farz ve haramların terkinden sonra kulun nafileleri yapmasıdır, bu ileri gidip Allah’a yakın olanların derecesidir, bu zikri geçen hadislerde Peygamber (s.a.v.)’in işaret buyurduğu şeydir. Aynı şekilde Peygamber (s.a.v.) namazda çok gayret gösteriyor, iki ayağı yarılana kadar ayakta duruyordu, kendisine:

“Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını affettiği halde niçin böyle yapıyorsun” denildiğinde:

“fiükreden bir kul olmayayım mı?” diyordu.6 Selefin biri dedi ki: Allah azze ve celle: (Ey Davud ehli şükrediniz) (Sebe: 34/13) buyurunca, gece ve gündüz de hangi saatte olursa olsun onlardan namaz kılan vardı.8 Bununla birlikte Peygamber (s.a.v.)’in zikrettiği amellerin bazısı farz ayındır, namazın mescidlerde cemaatla kılınmasını farz görenlere göre namaza yürümek gibi, veya farzı kifayedir iyiliği emredip kötülükten nehyetmek gibi, imdat dileyenin imdadına koşmak, hüküm veya insanların arasını düzeltmede adaletli olmak gibi.4

(4) İbni Ebi’d-dünya fiükür’de tahric etti, rakam: 126, Ebu Nuaym Hilye’de Ebu Hazim’den tahric etti.

(5) İbni Ebi’d-dünya fiükür’de tahric etti, rakam: 184.

(6) Ahmed, Buhari, Müslim Ayşe (r.a.)’den tahric etti.

(8) İbni Ebi Hatim Sabit el-Bünani’den tahric etti. İbni Kesir tefsiri: 3/258.

(S:14) Abdullah bin Amr Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Araları düzeltmek sadakaların en faziletlisidir.”1 Peygamber (s.a.v.)’in işaret ettiği bu çeşit sadakalardan bazısının menfaati başkasına geçmektedir, “araları düzeltmek, adamı hayvanına bindirmek veya eşyasını hayvanına yükleme gibi. Selam, aksırana yerhamukellah demek, yoldan eziyet verici şeyleri kaldırmak, iyiliği emredip kötülükten nehyetmek, mesciddeki sümüğü gömme, yardım iseyene yardım etmek, sağıra duyurmak, köre yol göstermekte buna girer.” Ebu Zer hadisinin bazı rivayetlerinde geldi ki: “Konuşamayanın yerine açıklama yapman sadakadır.”2 Sadakanın bazısının da menfaati sadece yapanadır. Tesbih, tekbir, tahmid, tehlil, namaza yürümek, duha namazının iki rekatı gibi, bu iki rekat diğerlerinin tamamının yerine yeterlidir, çünkü namazda bütün azalar Allah’a itaatta kullanılıyor, bütün bu aza eklemlerinin şükrü için kafi oluyor.

Zikredilmiş olan geri kalan hasletlerde ise çoğunluğunda bedenin bazı azaları kullanılıyor, bededinin bütün eklemleriyle yapıncaya kadar sadaka tamamlanmış olmuyor, o eklemlerde Ayşe (r.a.) hadisinde geldiği gibi yüzaltmış tanedir. Müsned’de3 ibni Mesud (r.a.)’dan rivayet edildi ki, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:

“Hangi sadakanın daha faziletli veya daha hayırlı olduğunu biliyor musunuz?” Dediler ki:

“Allah ve rasulü daha iyi bilir.” Buyurdu ki:

“Karşılıksız vermektir, kardeşine dirhemleri veya binek hayvanını, veya koyun veya inek sütünü vermendir.”Minhatüdderahim ile murad: Borç vermektir, minhatü zahrid dabbeti ise: Binecek kimseye emaneten vermektir. (S:15) Minhattü lebeniş şati evil bakarati:Sütünü içmesi için inek veya koyun vermen daha sonra geri sana iade edilmesidtir. İmam Ahmed ve Tirmizi Bera bin Azib (r.a.)’den tahric etti ki, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Kim süt hayvanını veya gümüş verirse, veya su tuluğunu hediye ederse onun için köle azad etmiş sevabı vardır.”4 Tirmizi dedi ki: “Men meneha menihate verikin.” Yani; borç dirhem verirse demektir. “Ve ehda zükakan” onunla yol göstermeyi kastediyor. Buhari Hassan bin Atiyye’den o da Ebu Kebşe es-Seluli’den şöyle dediğini tahric etti: Abdullah bin Amr’ın şöyle dediğini duydum:Rasululah (s.a.v.) buyurdu ki: “Kırk hasletin en yükseği sütlü keçiyi (sütünden istifade etmek için) vermektir. Hangi amel eden biri sevabını umaraktan veya vadolunanı tasdik ederekten onlardan bir hasleti yapsa Allah onu cennete girdirir.”Hassan bin Atiyye dedi ki: “Sütlü keçiyi vermekten daha aşağı selam vermek, aksırana yerhamukellah demek, yoldan eziyet verici şeyi kaldırmak ve benzeri gibi şeyleri saydık on beş haslete ulaşmadı.5

Hakim ve başkası fazlalıklarla tahriç etti, o da: “Kişinin kendine ve ehline harcadığı şey için kendisine sadaka sevabı vardır, ırzını koruduğu şeyde kendisine sadaka yazılır müminin harcadığı, isyana ve binaya harcadığı hariç, her nafakanın yerine Allah yenisini vermeye kefildir.”6 (S:16) Müsned’de7 Ebu Cüreyc el-Hüceymi’den şöyle dediği rivayet edildi: “Peygamber (s.a.v.)’e iyilikten sordum, buyurdu ki: “İyilikten hiçbir şeyi küçük görme, velev ki evlendirmen olsun, velev ki ayakkabı derisini vermen olusun, velev ki kovandan su isteyenin kabına su boşaltman olsun, velev ki insanların yolundan onlara eziyet veren birşeyi uzaklaştırman olsun, velev ki kardeşini güler yüzle karşılaman olsun, veya kardeşinle karşılaştığında ona selam vermen olsun veya yalnız  kalanla dostluk kurman olsun.”

5 Taberani ve Bezzar tahric etti, Heysemi Mecma’da: (8/80) dedi ki: Senedinde Abdurrahman bin Zeyad bin Enum var, o zayıftır.

(2) Daha önce geçtiği gibi Ebu Davud tahric etti.

(3) Ahmed ve Ebu Ya’la tahric etti ve şu ziyadeyi yaptı: “Dinar veya inek” Bezzar ve Taberani Evsat’ta tahric etti. Heysemi dedi ki:Ahmed’in adamları sahih rivayet adamlarıdır.

(4) Hadis sahihtir, Ahmed, Tirmizi tahric etti ve dedi ki: Bu hadis hasen sahih gariptir.

(5) Ahmed Buhari Cabir’den tahric etti, Ahmed, Müslim, Ebu Davud Huzeyfe el-Yeman’dan tahric etti Feyzulkadir ve Camiussağir) hadisin hepsini Ahmed ve Tirmizi Cabir’den tahric etti (Terğib ve Terhib: 3/421).

(6) Hakim rivayetinin senedinde Abdulhamid bin Hasan el-Hilali var o zayıftır. Hadisin başını Ahmed, Tirmizi tahric etti ve güzel görür.

(7) Hadisin isnadı güzeldir.

El ve dille insanlardan eziyeti def etmekte sadakadandır. Sahihaynde Ebu Zer (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:

“Ey Allah’ın rasulü amellerin hangisi daha faziletlidir” dedim. Buyurdu ki:

“Allah’a iman ve Allah yolunda cihad etmektir.” Dedim ki:

“Eğer yapmazsan?” buyurdu ki:

“Ustaya veya işi beceremeyene yardım edersin.” Dedim ki:

“Amelin bazısından zayıflarsam görüşün nedir?” Buyurdu ki:

“fierrini insanlardan engelle, o sadakadır.”1 İbni Hibban’ın sahihinde2 Ebu Zer (r.a.)’den şöyle dediğini rivayet edildi: Dedim ki:

“Ey Allah’ın rasulü kul yaptığı zaman cennete gireceği bir ameli bana bildir” buyurdu ki:

“Allah’a iman eder” dedi ki:

“Ey Allah’ın rasulü imanla beraber amel var” dedim, buyurdu ki:

“Allah’ın kendisine verdiği rızıktan biraz verir” dedim ki:

“Eğer bir şeyi yoksa?” buyurdu ki:

“Diliyle iyilik söyler” dedim ki:

“Eğer dili maksadını anlatamıyorsa (ifade etmede güç yetiremiyorsa)?” Buyurdu ki:

“Yenilmişe yardım eder” dedim ki: 

“Eğer zayıf, gücü yoksa?” buyurdu ki:

“Becerisi olmayana iş yapar” dedim ki:

“Eğer kendisi beceriksiz ise?” bana döndü ve buyurdu ki:

“Arkadaşına hayırdan bir şey bırakmak istemiyorsun, (bu durumda) insanlara eziyeti bıraksın” dedim ki:

“Bunların hepsi muhakkak kolaydır” buyurdu ki:

“Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki, bundan herhangi bir hasleti Allah’ın katındakini (sevabı) isteyerek yaparsa, kıyamet günü cennete girinceye kadar elinden tutarım” kırk hasleti zikrettiği Amr hadisinde olduğu gibi, bu hadiste bütün bu amellerde niyetin ihlasını şart koştu. (S:17) Bu Allah Teala’nın şu ayeti gibidir: (Onların fısıldaşmalarının bir çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyenin (fısıldaşması) müstesna. Kim Allah’ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz) (Nisa: 4/114) Hasan ve ibni Sirin’den rivayayet edildi ki:

“Niyet olmasa da iyiliğe sevap verilir. Buğzettiği bir kimsenin kendisinden ihtiyacını isteyen ve utanarak veren adamın halinden Hasan’a onun için bir sevap var mıdır” diye soruldu, dedi ki:

“Bu bir iyiliktir, iyilikte sevap vardır” bunu Humeyd bin Zenceveyh tahric etti. İbni Sirin’e:

“Ecrini bekleyerek değilde ihlinden utandığı için cenazenin peşinden giden adamın ecri var mıdır” diye soruldu, dedi ki:

“Bir ecir değil onun iki ecri vardır, bir ecir namaz ecri, diğer ecir sağ olanlara sıla ecridir.” Bunu Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti.

Müslümanın müslümana olan haklarını yerine getirmesi de sadaka çeşitlerindendir. Bazısı geçen hadislerde zikredildi. Sahihayn de Ebu Hureyre (r.a.)’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Müslümanın müslüman üzerindehakkı beştir: Selamını almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeyi takip etmek, davete icabet etmek ve aksırana yerhamukellah demektir.” Müslim’in bir rivayetinde de: “Müslüman için müslüman üzerinde altı hak vardır.” Denildi ki:

“Onlar nedir, ya Resulullah?” Buyurdu ki:

“Onunla karşılaştığında ona selam ver, seni davet ettiğinde ona icabet et, senden nasihat isterse ona nasihat ver, aksırıp ta Allah’a hamdederse yerhamukellah de, hastalanırsa onu ziyaret et, ölürse (cenazesinin) arkasından git.”4 Sahihayn de Bera bin9 Azib’ten şöyle dediği rivayet edildi: “Rasulullah (s.a.v.) bize yedi şeyle emretti: “Hasta ziyaretini, cenazelerin ardından gitmeyi, aksırana yerhamukellah demeyi, yeminleri tutmayı, mazluma yardım etmeyi, davet edene icabet etmeyi ve selamı yaymayı.” Müslim’in bir rivayetinde de: “Yemini tutmayı” cümlesine bedel “yolu şaşırmışa yol göstermeyi” şeklindedir.56

(S:18) Farz olan insan oğlunun haklarına koşturmak ta sadaka çeşitlerindendir. İbni Abbas (r.a.) dedi ki: “Kim kardeşinin kendisinde olan hakkını ödemek için yürürse attığı her adım için kendisine sadaka vardır.6 Zor durumda kalmışa borcu ertelemekte sadakalardandır. Müsned ve ibni Mace’nin süneninde Büreyde’den merfu oarak rivayet edildi ki: “Kim zorda kalana (borç ödemesi için) mühlet verirse, borcunu günü gelmeden önce onun için her gün sadaka ecri vardır, borcun ödeme günü geldikten sonra mühlet verirse, borcun günü gelmeden önce onun için her gün sadaka ecri vardır, borcunu ödeme günü geldikten sonra mühlet verirse herbir gün için onun misli kadar sadaka sevabı vardır.”7 Hayvanlalra iyilik etmekte ondan8dır. Rasulullah (s.a.v.)’e hayvanı sulama hakkında sorulunca buyurdu ki: “Her bir canlı için ecir (sevap) vardır.”8 Peygamber (s.a.v.) haber verdi: “Zinakar bir kadın susuzluktan dilini çıkaran bir köpeği suladı, bu sebebten bağışlandı.”9

6(1) Hadis sahih, müttefak aleyhtir, fierhussünne: 9/353.

(2) İbni Hibban sahihinde tahric etti.

(4) Hadis sahihtir, Buhari Müslim, Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

(5) Hadis sahihtir, Buhari, Müslim, Ahmed, Tirmizi ve Nesai tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

(6) Taberani ve Ziya el-Makdisi el Muhtara an ibni Abbas’ta tahric etti.

(7) Hadis sahihtir, Ahmed, ibni Mace ve Hakim tahric etti ve doğruladı.

(8) Hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den Malik, Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud ve ibni Hibban tahric etti.

(9) Hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den Ahmed, Buhari, Müslim ve ibni Hibban tahric etti.

Amel yapana özel sadaka ise tesbih, tekbir, tehlil, istiğfar, Peygamber (s.a.v.)’e salavat getirmek gibi zikir çeşitleridir, Kuran okumak, mescide yürümek, namazı beklemek için mescidde oturmak, giyiniş ve yürüyüşte mütevazi olamak, helal kazanmak ve helali araştırmak ta böyledir.

Geçmiş amellerden dolayı nefsi hesaba çekmekte onlardandır, geçmiş günahlara pişman olup tevbe etmek, ona üzülmek, nefsi küçük görmek ve Allah için ona buğzetmekte, Allah korkusundan dolayı ağlamak ta, yer ve gök hakkında tefekkür etmek, ahiret ve orada vadedilen mükafat ve azap gibi kalpte imanı artıran şeyleri tefekkür etmek, sevgi, korku, ümit, tevekkül de onlardandır. (S: 19) denildi ki: Tefekkür bedeni nafile amellerden daha faziletlidir, bu tabiinlerden bir çoğundan rivayet edildi, Said bin Müseyyeb, Hasan, Ömer bin Abbdul Aziz onlardandır, imam Ahmed’in sözünde de buna işaret eden bir şey vardır. Ka’b dedi ki: “Allah korkusundan ağlayışım, ağırığımca sadaka vermemden bana daha sevimlidir.”17

7(1) Ebu Nuaym Hile’de ka’b elAhbar’dan tahric etti: 5/366.