saniyenur
Wed 25 January 2012, 10:47 am GMT +0200
SÜNNETULLAHIN GERÇEKLEŞMESİ ÜZERİNE -ll
Azabı acele istemeleri
Dünyadaki birçok ülkede cahili eğitim ve kültür faaliyetleri sürdürülmekte, ve bu faaliyetlerin- neticesinde sayıları milyarları aşan cahili kimlikler oluşmaktadır. Bu insanlar İslam'a, bu insanlar İlahi vahye yabancıdırlar. Hakka ve hakikate yabancı olan, Hatta bunun da ötesinde batılı hak olarak kabul eden bu insanlar İlahi mesaj ve Sünetullah gerçeği ile karşılaştıkları zaman bir kısmı tasdik, bir kısmı sükut ve büyük bir kısmı da şaşkınca inkar edebilecektir. Şeytani öğretilerle şeytana ve şeytanın dostlarına kulluk yapan insanlar, yaşadıkları kulluk psikolojisi ile velvele yapacaklar ve kendilerini ciddi bir şekilde uyaran müslümanları, gayri ciddi tavırlarla alaya alacaklardır.
Kur'an'ı Kerim'de beyan edildiği gibi geçmiş hıristiyanlardan ve yahudilerden bir kısmı şu batıl ifadeyi kullanmışlardı.
"Ey Allah eğer (bu kitab) senin tarafından gelmiş bir hak ise durma bizim üzerimize taş yağdır veya
(daha) acıklı bir azab getir." Enfal 32
Bozuk bir akide ile Allah'a inanan, Resulullah (s.a.v.)'e ve Kur-an'ı Kerim'e ise iman etmeyen günümüz hıristiyanlarından ve yahudilerinden bu gibi batıl ifadeler yine gelebilecektir. Çünkü Resulullah (s.a.v.)'e ve Kur'an'ı Kerim'e iman etmedikleri içirt ateistlerle aynı tavrı gösterebilecekler ve Kur'an'ı Kerim'deki İlahi tehditleri şaşkınca bir alay ve küfrî bir inkar ile karşılayabileceklerdir.
Kendilerini müslüman olarak adlandıran ancak Kur'an'ı Kerim'e yabancı olan insanların bulunduğu ülkelerde de benzer olaylar yaşanabilecektir. Çünkü kendilerini müslüman olarak adlandıran bu insanlar, yaşantılarına müdahale etmeyen bir kitabı sahiplenmekte, raftan inmeyen veya mushaf torbasından çıkmayan Kur'an'ı Kerim'i işaret ederek, "Bu Kitab, bizim İlahi kitabımızdır" demektedirler. Halkında müslüman olan ülkelerde tağutu temsil eden birçok müstekbir bu nedenle Kur'an'ı Kerim'den rahatsız olmamaktadır. Kendilerine ve emperyalist çıkarlarına müdahale hakkı tanınmayan, raflarda ve mushaf torbalarında veyâ Rabbani mesajını anlamayan hafızların dilinde bir garib olan Kur'an'ı Kerim'den neden rahatsız olsunlar ki?
Net ve açık tebliğin gündeme gelmesi ile, yaşanmakta olan bu muğlak durum elbetteki değişmeye başlayacaktır. Allah'a inanan fakat İslamı bilmeyen samimi insanları aldatmak için ellerine Kur'an'ı Kerim'i alarak söz meydanlarında; "Bu yüce kitâb, bizim İlahi kitabımızdır." diyen müstekbirler ve bel'amlar, ellerine aldıkları o Kitâbları yükselen davete şahit olacaklardır: Dünyevi çıkar ve menfaatlerine düşkün olanlar, bu İlahi
davetten rahatsız olacaklar ve yaşamadıktan Kitabı ellerine alarak ne kendilerini ne de çevresindeki insanları aldatamayacaklarını anlayacaklardır. İşte böyle bir durumda, Kur'an'ı Kerim'e kimlerin sahip çıktığı ye Kur'an'ı Kerim'in kimlerin Kitab'ı olduğu ortaya çıkacaktır.
Yakinen iman ettikleri Kur'an'ı Kerim'e sahip çıkan ve Sünnetullahın gerektirdiği net ve açık tebliği gündeme getiren dünya müslümanları çeşitli alay ve inkarlarla karşılaşabileceklerdir, İlahi hükümlerle Allah'a kulluğa davet edilen ve Sünnetullah gerçeği ile tehdit edilen dünya müstekbirleri, hükmü çerçevesine girdikleri Sünnetullah'a inanmadıklarını ifade ederek; "Madem ki dünyada helakle tehdit ediliyoruz, söyleyin Rabbinize bizleri helak edecek azabı hemen göndersin" diyebileceklerdir.
Çünkü geçmiş kavimler bu gibi batıl ifadelerle küfre ve helake sürükleyen şeytan aleyhîllane, çağdaş dostlarını da aynı batıl ifadelerle aynı akibete sürüklemek isteyecektir.
Derler ki "Eğer doğru söyleyenlerden iseniz, bu va'dolunan (azab) ne zaman?" De kİ: "Size va'dolunan (belirlenmiş) öyle bir gündür ki, siz ondan ne bir saat ertelenebilirsiniz, ne de öne alınabilirsiniz." Sebe 29:30
Dediler ki: "Seni, bize, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi geldin. Şu halde eğer doğru sözlülerden isen, bize va'detmekte olduğun şeyi (biz helak edecek azabı şimdi) bize getir. Ahkaf 22
Bunun üzerine kendi, kavminin (Lut'a) cevabı yalnızca: "Eğer doğru söyleyenlerden isen, bize (va'dettigin) Allah'ın azabını getir." demek oldu. Ankebut 29
Onlar senden, azabın hemen getirilmesini istiyorlar. Allah, elbetteki vaadinden dönmeyecektir. Gerçekten Habbinin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Hacc47
Senden azabı acele (getirmeni) istiyorlar. Eğer takdir edilmiş bir ecel (belirlenmiş bir vakit) olmasaydı, azab onlara muhakkak gelmiş olurdu. Elbette o (azab), kendileri farkında değilken onlara ansızın gelecektir. Ankebut53
İnsan, bilindiği gibi aceleci olan bir varlıktır. Karşılaştıkları İlahi hükümlere ve Sünnetullah'a iman etmeyen kimseler şeytanın etki sahasına girmekte ve şeytani telkinlere kapılarak, inanmadıkları azabın hemen gelmesini istemektedirler. Kendileri va'dedilen azaba inansalar, elbetteki bu azabı talep etmezlerdi.
Bu kimseler Sünnetullah gerçeğine inanmadıkları gibi geçmiş tarihten ve yaşanan örneklerden de ibret almayan sapıklardır. Merhum Mehmet Akif bu gerçeği ne güzel dile getirmiştir.
Geçmişten adam hisse kaparmış? Ne masal şey…
Beşbin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarih tekerrür diye tarif ediyorlar , Hiç ibret alınsa tekerrür mü ederdi?