saniyenur
Wed 25 January 2012, 09:57 am GMT +0200
Azabdan Başka Bir Şey mi Bekliyorlar?
Davet edildikleri İlahi hükümlere ve Sünnetullah'a iman etmeyen kimselere tanınan mühlet, bu kimseler için bir fitne, bir deneme unsuru olmaktadır. Kendilerine tanınan mühlet zarfında bazı kimseler sapıklıktan rucu etmekte, bazı kimseler ise bu mühleti yanlış yorumlayarak sapıklıkta ve küfürde ısrar etmektedirler.
Andolsun ki eğer, onlardan azabı sayılı bir müddete kadar ertelesek, mutlaka: "Onu (bizden) alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun ki, o (azabın) onlara geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya aldıkları şey, kendilerini kuşatacaktır. Hud 8
Kendilerine tanınan mühleti batıl yaklaşımlarla yorumlayarak sapıklıkta ve küfürde ısrar eden kimselere; "Allah (c.c.)'ın sünnetini gözetin ve azabtan başka birşey beklemeyin" denilmektedir. Çünkü sapıklıkta ve küfürde ısrar eden bu kimselerin başka bir şey beklemeye haklan yoktur.
Onlar, kendilerinden önce gelip geçmişlerin (acıklı) günleri gibi bir günden başkasını mı bekliyorlar? De ki: "Bekleyin ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. Yunus 102
(Kafirler) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin (onlara erişip) çatmasından başka birşey mi beklerler. Onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Allah (cc) onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. Böylece yaptıklarının cezası onları çarpmış, alaya aldıkları şey kendilerini kuşatıvermiştir. Nahl 33-34
Artık, onlar o saatten ve onun kendilerine ansızın gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? Onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-anlamaları neye yarar. Muhammed 18
Zikrettiğimiz son ayet-i kerimede de beyan edildiği gibi azabı gördükleri zaman inanmaları, teslim olmaları hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çünkü kendilerine geçmiş kavimlerden örnekler verilmiş, örneklerde adı geçen kavimlerin azabı gördükleri zaman iman etmelerinin kendilerine hiçbir yarar sağlamadığı açıkca beyan edilmiştir.
Onlar bizim azabımızı gördükleri zaman dediler ki: "Allah’ın birliğine iman ettik, O'na şirk koştuğumuz şeyleri inkar ettik." Azabımızı gördükleri zaman imanları kendilerine fayda verecek değildi. (Bu) Allah'ın kulları arasında süregelen sünnetidir. îşte kafirler burada hüsrana uğramışlardır. Mümin 84.85
Biz kendilerinden önce nicelerini yıkıma uğrattık da feryad ettiler, âncak kurtulma zamanı değildi. Sad 3
Geçmiş kavimlerden bu gibi örnekler verilerek Allah (c.c.)'ın sünneti açıklanmakta ve İlahi davete muhatap olan insanlara, azab gelmezden önce iman etmeleri, teslim olmaları emredilmektedir. Çünkü azab gelmezden önce iman etmemişlerse, azabı gördükten sonra ki imanları kendilerine bir yarar sağlamayacaktır.
Onlar kendilerine illa meleklerin gelmesini mi ya da Rabbinin emrinin gelmesini mi veyâ Rabbinin ayetlerinden birinin gelmesini mi bekleyip-gözlüyorlar. Rabbinin ayetlerinden biri geldiği gün daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye (o günkü) imanı hiç bir fayda vermez. De ki: "Bekleyip gözleyin, şüphesiz bizde bekleyip-gözlemekteyiz." Enam 158
Kur'an'ı Kerim'de zikredilen Yunus (a.s.)'ın kavmi ise bu konuda istisnai bir durum göstermektedir. Nitekim bu durum Kur'an'ı Kerim'de şöyle zikredilmektedir.
Gerçek şu ki Rabbinin kelimesi üzerlerine hak olanlara her ayet getirilse bile onlar acıklı azabı görünceye kadar iman etmezler. (Helaktan önceki azabımızı görerek) İman edipte imanı kendisine yarar sağlamış bir ülke olsaydı ya! Ancak Yunus'un kavmi müstesnadır ki, onlar iman ettikleri zaman dünya hayatındaki rezillik-rüsvaylık azabını kendilerindan kaldırmış ve onları bir zamana kadar faydalandırmıştır.
Yunus 96.98
İstisna olarak belirtilen bu durum, Sünnetullah'a muhalif veya Sünnetullah'da istisna olan bir durum değildir. Ayet-i kerimenin mealini verirken parantez içinde belirttiğimiz gibi, Yunus'un kavmi helaktan önce tecelli eden bir ayet, bir alamet niteliğinde olan azabı görerek iman etmişlerdir. Rabbimiz bu alametleri zaten iman etmeleri, korkup sakınmaları için göndermektedir. Ayrıca Yunus (a.s.)'ın, peygamber olarak gönderildiği kavmini Allah (c.c.)'ın emrini beklemeden terketmesi, bindiği geminin alışılmamış bir durumla karşılaşması ve bu durumun bir uğursuzun bulunduğuna yorumlanması, uğursuzu tesbit etmek için çekilen kuranın Yunus (a.s.)'a isabet etmesi, denize atıldıktan sonra bir balık tarafından yutulması, balığın karnında Allah (c.c.)'ı tesbih ederek Allah (c.c.)'ın affına mazhar olması, sahile bırakıldıktan sonra kavmine dönerek tebliğe devam etmesi ve kavminin iman etmesi dikkate alınması gereken hususlardandır: