- Asli Deliller

Adsense kodları


Asli Deliller

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ecenur
Tue 6 April 2010, 11:43 pm GMT +0200
Asli Deliller



I- KİTÂB (KUR´ÂN)
A- Kitabın Tarifi
B- Kitâb (Kur´an)´In Özellikleri
a- Nazm.
b- İnzal - Resul
c- Tevatür ve Şâzz Rivayetler
aa- Tevatür Rivayetler: Tevatür.
bb- Şâzz Rivayetler
d. Mushaf
e. Mu´ciz (Kur´ân´m İ´câzı)
aa. Kur´ân´m Belâgati:
bb. Kur´ân´ın Geçmiş Çağlara Ait Olayları Haber Verişi:
cc. Kur´ân´ın Gelecek Olayları Haber Verişi:
dd. Kur´ân´m timi Gerçekleri Haber Verişi
C- Kuranın Hüccet Oluşu.
D- Kur´ân´ın Hükümleri Açıklama Üslûbu
E- Kur´ân´ın Hükümleri Beyânı (Açıklaması)
a. Tafsili Olarak Açıklanan Hükümler
b. İcmâlî Olarak Açıklanan Hükümler
Aa. Mücmel Olarak Açıklanan Hükümler
Bb. Genel Prensip Halinde Açıklanan Hükümler
cc. İşaret ve Delâletle Açıklanan Hükümler
F- Kuranın Hükümlere Delâleti
G. Kur´ân´ın İçindeki Hükümler
a. İbâdetler
b. Muamelat
aa. Aile Hukuku
bb. Medeni (Borçlar, Eşya) Hukuku:
cc. İdare Hukuku
dd. Ceza (Ukûbât)
ee. Devletler Umumi ve Hususi Hukuku (Siyer)
ff. Usûl Hukuku
II. SÜNNET.
A. Tarifi
B. Sünnetin Bir Teşri´ Kaynağı Oluşu.
a. Âyetler.
b.Hadisler
c. Sahabe Uygulaması ve İcmâ
d. Aklî Delil
C- Sünnetin Teşrideki Yeri
D- Sünnet´in Mahiyeti İtibariyle Taksimi
a. Kavlî Sünnet
b. Fiilî Sünnet
c. Takriri Sünnet
E- Râvîde Aranan Şartlar
F- Sünnet´in Sened İtibariyle Taksimi
A. Müsned (Muttasıl) Hadisler
Aa. Mütevâtir Hadisler
Bb. Meşhur Hadisler
Cc. Âhâd Hadisler
Hanefîlerin Haber-i Vâhid´i Kabul Şartlan
Mâlikîlerin Haber-i Vahidi Kabul Şartları
B. Mürsel (Munkatî´) Hadisler
G- Sünnetin Hükümlere Delâleti
H- Hz. Peygamberin Tasarrufları
III-İCMÂ.
A. İcmâ´ın Tarifi
B. İcmâ´ın Konusu Ve Sahası
C. İcmâ´ın Oluşmasının Şartları
D. İcmâ´ın Dayanağı
E. İcmâ´ln Mümkün Oluşu Ve Fiilen Vuku Buluşu.
A. İcmâ´ın Vâkî Oluşu
b. İcmâ´ın Vuküunun İmkânsızlığı
c. Asrımızda İcmâ´ın İmkânı
F. İcmâ´ın Hüccet Oluşu
b. Hadisler
c. Aklî Deliller
G. İcmâ´ın Çeşitleri
H. Mürekkeb İcmâ Ve Üçüncü Görüş Ortaya Koyma
I. İcmâ´ı Red Ve İnkâr
J. İcmâ´ın Neshi
K. İcmâ´ın Dereceleri
4. KIYAS
A. Kıyasın Tarifi Ve Mahiyeti
B. Kıyas İle İctihâd Arasındaki Münasebet
C. Kıyasın Hüccet Oluşu
A. Kabul Edenlerin Delilleri
aa. Âyetler
Bb. Kıyasın Meşruluğuna Delalet Eden Hadisler
cc. Sahabe Uygulaması
dd. Akıl
B. Kıyas´ı Şer´î Bîr Hüccet Kabul Etmeyenlerin Delilleri
D. Kıyas´ın Konusu Ve Sahası
E. Kıyas´ın Rükünleri
1. Asl
2. Fer´:
3. Asl´ın Hükmü
4- İllet
Aa. İllet´in Tarifi
Bb. İllet Ve Hikmet Arasındaki Münasebet
Cc. İllet´in Şartları
Dd. Îllet İle Hüküm Arasındaki Münasebet
Ee- İlletlerin Nevileri
Ff- İlleti Bulma Yolları
F- Kıyas´ın Hükmü
G- Kıyasın Kısımları
1- Evlâ Kıyas
2. Müsavi kıyas
3- Ednâ Kıyas









1.FASIL

ASLÎ DELİLLER

I- KİTÂB (KUR´ÂN)[1]


A- Kitabın Tarifi


Lugatta mektub manasına gelen kitâb, Fıkıh ilminde "içinde çeşitli bab ve fasılların toplandığı bir bahsin tümü" manasına kullanılmaktadır. Kitâbu´1-Büyû´, Kitâbu´l-Vekâle gibi. Fıkıh Usûlü ilminde ise kitâb tabiri Kur´ân ile eş anlamlı­dır. Bu sebeple bu ilimde ne zaman kitâb kelimesi geçse, ondan Kur´ân anlaşı­lır.[2] Bu ilimde Kitâb şöyle tarif edilmiştir: "Kitâb: Peygamberimize indirilmiş, mushaflarda yazılı, ondan tevatüren nakledilmiş, okunması ile ibadet edilen, be­şerin benzerini getirmekten âciz kaldığı nazm-ı celildir,?[3]


B- Kitâb (Kur´an)´In Özellikleri


Kur´ân-ı Kerîm´in tarifinde nazm, inzal, resul, tevatür, mushai1, mu´ciz ta­birleri geçmektedir. Bu tabirleri izah ettiğimiz zaman, Kur´ân´ın hususiyetleri de kş olacaktır

ortaya çıkmış olacaktır. [4]


a- Nazm


Nazm, lugatta incileri ipliğe düzmek demektir. Düzülen şeye de dürr-i man­zum denilir. Nazm ile Kur´ân´ın arapça lafızları kasdedilmiştir. Kur´ân hem mana ve hem de lafız ciheti ile mu´cize´dir. O´nun sadece manasına Kur´ân denmez. Bu sebeple O´nun tefsir ve tercemesi, Kur´ân yerine kâim olamaz ve tefsir ve ter-cemesi ile ibadet yapılamaz. [5]


b- İnzal - Resul



Kur´ân, Peygamberimize (s.a.s.) 22 sene 2 ay ve 22 gün zarfında Cibril-i Emîn vasıtasıyla indirilmiştir. Peygamberimizin kudsî (ilâhî) hadisleri, Kur´ân´dan sa­yılmazlar. Yine önceki peygamberlere indirilen Tevrat, Zebur ve İncil de tarifin harcinde kalır. [6]


c- Tevatür ve Şâzz Rivayetler.

aa- Tevatür Rivayetler: Tevatür


"kizb üzere İçtimaları tecvîz olunmayan bir topluluğun nakil ve haberine" denir. Kur´ân-ı Kerim´in bugünkü elimizdeki metni, tevatür nakille bize kadar gelmiştir. Kur´ân-ı Kerim´in "eş-şeyhü ve şeyhetü" gibi hükmü baki ve tilâveti mensûh âyetleri ile şâzz tariki ile gelen rivayetleri, Kur´ân´a dahil edilemezler. Burada şâzz rivayetler hakkında biraz bilgi verelim. [7]


bb- Şâzz Rivayetler.[8]



Usûlcülerin ıstılahında tevatür yoluyla nakl olunmayan nazımlara (lafızla­ra) şâzz denir. Şâzz rivayetlerin bir kısmı meşhur, diğerleri ise âhâd tarikle gel­miştir. Bütün mezheplere göre, âhâd tarikle gelen rivayetlerle amel olunamaz. Meselâ, Ubeyy b. Ka´b´ın rivayetine göre, kazaya kalan ramazan orucunun, ard arda tutulması gerekmektedir. Bu rivayet, âhâd tarikle geldiği için mezhepler onunla amel etmemişlerdir. Übeyy´in rivayeti şöyledir: [9]

Hanefîler, meşhur tarikle gelen rivayetlerle amel edilebileceğini kabul etmek­tedirler. Çünkü onlara göre, bu rivayetler, Kur´ân´dan değilseler, Sünnet´ten sa­yılırlar. Meselâ, Abdullah b. Mes´ûd´un yemin keffâreti ile ilgili rivayetinde diğer rivayetlerden farklı olarak kaydı bulun­maktadır. Hanefîler, bu rivayetle amel ettikleri için, yemin keffâreti orucunun, üç gün ard arda tutulması gerektiği doğrultusunda bir görüşe sahip olmuşlar­dır.[10]

Mâliki ve Şâfiîler ise, şâzz rivayetlerle amel etmezler. Çünkü onlara göre, rivayetler; ne Kur´ân, ne de Sünnet´den sayılır.

Şâzz rivayetlerle, Kur´ân´ın mütevâtir rivayetleri arasındaki önemli farklar:

1. Şâzz rivayetlere Kur´ân hükmü verilmez. Bu sebeple şâzz rivayetler, na­mazda okunmaz. Meselâ, kunut duaları, şâzz rivayet olduğu için, namaz´da farz kıraat olarak okunmaz.

2. Kur´ân´a muhdis ve cünüp olan kişi el süremez. Halbuki şâz rivayetler, böyle değildir.

3. Kur´âri´ın bir kelimesini inkâr eden kâfir olur, şâzz rivayetleri inkâr ise küfrü gerektirmez.


d. Mushaf [11]


Kur´ân´m Fatiha´dan Nâs sûresine kadar bütün sûre ve âyetleri, Peygambe­rimizin tâlimi üzere yazılmış ve ezberlenmiştir. Hz. Ebû Bekir´in hilâfeti zama­nında, Kur´ân âyetleri bir araya getirilerek bir mushaf haline konulmuştur. Hz. Osman´ın zamanında da bu mushaf, teksir edilerek büyük şehirlere birer nüsha gönderilmiştir ki, bunlara Mesâhif-i Osmâniyye adı verilmiştir. İbn Mes´üd ve Übeyy b. Ka´b gibi sahâbîlerin kendileri için yazdıkları mushaflar ile Resmi Mus­haf olan Mesâhif-i Osmâniyye arasında sadece sûrelerin tertibinde, isimlerinde, bazı kelimelerinde, farklılıklar mevcuttur. Aynı şekilde bunlarda bazı şâzz riva­yetler bulunmaktadır. Bu zâtların mushaflan, her ne kadar esasa muhalif değil­se de, bunlarda bazı şâzz rivayetlerin bulunması sebebiyle, tevâtüren bize kadar gelmiş bulunan Kur´ân-ı Kerim´in hükmünü haiz bulunmamıştır.

Kur´ân-ı Kerîm´de bazı kıraat farklılıkları vardır. Bu farklılıklar "Kıraat-ı Seb´a" veya "Kıraat-ı Aşere"nin çıkmasına sebep olmuştur. Kıraat farklılıkları bazen kelimenin yazılışında mesela bazen de okunuşunda mesela, ortaya çıkar. Bu farklı okuyuş ve yazılış manaya o kadar tesir etmez.

Kur´ân-ı Kerîm´de bulunan her harf, her kelime Kur´ân´dan sayılır. Sadece "Besmele" hakkında mezhepler arasında bir takım ihtilâflar zuhur etmiştir. Nemi süresindeki besmelenin Kur´ân´m bir âyetinin bir cüz´ü olduğunu bütün mezhepler kabul etmişlerdir. Ancak sûrelerin başındaki besmelelerin birer âyet olup olma­dığı ihtilâf konusu olmuştur. Şâfiîler, sûre başlarındaki 113 besmelenin 113 âyet olduğunu ve namazda okunmasının vacip (farz) olduğunu kabul etmişlerdir. Mâ-likîlere göre besmele, sûreleri birbirinden ayırmak için teberrüken yazılmıştır. Bu sebeple namazda okunmaz. Hanefîler orta bir yol takip ederek, besmelenin ha­kikatte bir âyet olduğunu, teberrüken ve fasletmek için tekrarlandığını ileri sü­rerler ve namazda okunmasını sünnet sayarlar.


e. Mu´ciz (Kur´ân´m İ´câzı) [12]:


Kur´ân, Hz. Peygamber (s.a.s.)´in en büyük bir mucizesidir. Bilindiği gibi mu´cize; hissî ve manevî olmak üzere iki kısma ayrılır. Ay´ın ikiye bölünmesi (şakku´l-kamer), hastaların iyileştirilmesi, asa´nın yürümesi, duyulara hitap eden hissî mu´cizelerden sayılır. Kur´ân ise kıyamete kadar devam edecek manevî bir mu´cizedir. Beşer onun benzerini getirmekten âciz kalmıştır. Onun i´câz yönle­rinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:


aa. Kur´ân´m Belâgati:


Kur´ân, belagat bakımından yüksek bir derecededir ki, Arap dilinde bunun misâli görülmemiştir. Kur´ân´ın akıcı kelimeleri ve üstün üslûbu yanında nazmı da son derece sağlam ve güçlüdür. Kur´ân´ın nazmı ne vezin ve kafiyesi olan bir şiirdir, ne de seçili bir nesirdir, ne de serbest bir şiir ve nesirdir. Kur´ân´ın nazmı ancak kendisine has bir şekle sahiptir.


bb. Kur´ân´ın Geçmiş Çağlara Ait Olayları Haber Verişi:


Kur´ân; Âd, Semûd, Lût, Nûh, İbrahim peygamberler ile onların kavimle­rine ait haberleri anlatmaktadır. Aynı şekilde Kur´ân´da Hz. Musa, Hz. Mer­yem, Hz. İsa ve Firavun´un kıssaları anlatılmaktadır. Kur´ân´ın bu husustaki anlattıkları tahrif edilmemiş semavî kitapların anlattıklarına uymaktadır. İşte ümmî bir peygamberin bunları vahiy yoluyla alması bir mu´cizedir.


cc. Kur´ân´ın Gelecek Olayları Haber Verişi:


Kur´ân´ın geleceğe ait haber verdiği şeyler, aynen zuhur etmiştir. Meselâ, İranlıların Bizanslıları önce yendiği halde, İranlıların sonradan onlara mağlûp olacağını Kur´ân önceden bildirmiş ve zaman da onu tasdik etmiştir,[13] Allah, Büyük Bedir savaşından önce mü´minlere zaferi va´d etmiş, zafer gerçekleşmiş­tir.[14] Yine Allah, Kur´ân´da müslümanlara Mescid-i Harâm´a gireceklerini va´d etmiş ve va´d gerçekleşmiştir.[15] Bunlar Kur´ân´ın birer mu´cizesidir.


dd. Kur´ân´m timi Gerçekleri Haber Verişi:


Kur´ân´da Tıp, Astronomi, Teknik vs. ile ilgili orijinal meselelere yer veril­miştir. Hiç şüphesiz Kur´ân´ın daha önceleri bilinmeyen ve şimdiki yeni ilmin ortaya çıkardığı ilmî hakikatleri ondört asır önce haber vermesi, onun mu´cize-lerindendir. Meselâ, Cenâb-ı Hak, "Biz aşılayıcı rüzgârlar gönderdik"[16] âyetiyle rüzgârların, bitkilerdeki dişi tohumları, erkek tohumlarla aşıladığı hakikatini ondört asır önce insanlara bildirmiştir. Bitkilerin tozlaşma ile üreme hakikati ise, şimdiki ilmin keşiflerindendir.


C- Kuranın Hüccet Oluşu


Müslümanlar arasında, Kur´ân´ın, teşri´ için birinci kaynak olduğunda ve bütün beşeriyet hakkında bir şer´î delil olduğunda bir ihtilâf bulunmamaktadır. Kur´ân´ın hüccet oluşunun delili, O´nun Allah katından oluşudur. Kur´ân´ın Allah katından oluşunun delili ise Kur´ân´ın benzerini getirmekten âciz bırakıcılığı ve eşsizliğidir.

Bu konuda "Allah´ın kitabına toptan sanlınız"[17] Bu Kur´ân, insanları en doğruya götürür"[18] "Bu Kur´ân, insanlara bir açıklama, sakınanlara doğru bir yol ve öğüttür"[19] âyetleri ile "Allah´ın sözünün diğer sözlere üstünlüğü, Allah´ın yarattıklarına üstünlüğü gibidir"[20]. ´ ´Helâl, A ilah ´m kitabında helâl kıldığı, ha­ram ise Allah´ın kitabında haram kıldığıdır"[21] Size kendisine sarıldığınızda hiç sapıtmayacağınız bir şey bırakıyorum: Allah´ın kitabı"[22]hadîsleri örnek olarak gösterilebilir.


D- Kur´ân´ın Hükümleri Açıklama Üslûbu[23]


Kur´ân, hükümleri açıklarken kendisine has bir üslûb kullanmıştır. Şöyle ki," güzel fiillerin yapılmasını teşvik etmiş, hatta emretmiştir. Farz, vacip hüküm­lerine karşı çıkılmasını yasaklamıştır. Bu tür hükümler konulurken bazen emir sıygası, bazen de "yazıldı: emr kılındı"[24] tabirleri kullanılmıştır. Aynı zaman­da bir fiilin yapılmasına sevap, mükâfat verileceği va´dolunmak veya bir şeyin helâl olduğu açıklanmak suretiyle vacip, farz veya mendûb hükümlerin konul­muş oldukları da görülmektedir.[25]

Cenâb-ı Hak, Kur´ân´da yapılmasını istemediği fiilleri açıklarken genellikle nehiy siygasını kullanmış ve işin haram olduğunu beyan buyurmuştur.[26] Cenâb-ı Hak, bazı durumlarda da çirkin bir fiili işleyeni tehdit etmek, veya ceza verece­ğini beyan etmek suretiyle haram hükümleri açıklamıştır.[27] İşte Kur´ân´dan hü­küm çıkarmak isteyen bir müctehidin, Kur´ân´ın hükümleri nasıl açıkladığını ve farz, vacip, haram gibi hükümlere delâlet eden hususları iyi bilmesi gerekir.[28]


E- Kur´ân´ın Hükümleri Beyânı (Açıklaması)


Kur´ân-ı Kerîm hükümleri, bazen açıkça ve tam olarak, bazen kısa ve öz olarak, bazen teşri´in genel prensip ve esaslarına yer vererek, bazen de işaret ederek açıklamıştır.

Biz, Kur´ân-ı Kerim´in hükümleri iki şekilde açıkladığını ifade edebiliriz:

1. Tafsili olarak (Tam ve açıkça olarak),

2. İcmali olarak (Kısa ve öz olarak),


a. Tafsili Olarak Açıklanan Hükümler:


Kur´ân bazt hükümleri tam olarak ve ayrıntılı bir biçimde açıklamıştır. Bu tür hükümlerin sayısı azdır. Meselâ, miras ayetlerindeki hisse miktarları, bazı ce­zaların miktarları, evlenme-boşanma gibi konularda açıklamaların tam olarak yapıldığım görmekteyiz.


b. İcmâlî Olarak Açıklanan Hükümler:


Bu şeklin içinde de üç farklı açıklama vardır:



Aa. Mücmel Olarak Açıklanan Hükümler:


Kur´ân bazı hükümleri kısa ve öz olarak açıklar, ayrıntılı açıklamayı Sün-net´e bırakır. Kur´ân´ın genel olarak açıklama prensibi böyledir. Mesela Kur´­ân´da namaz, oruç, zekât emredilmiş, fakat bu konularda geniş bilgi verilmemiş, bunların geniş açıklaması, Peygamber´e bırakılmıştır.


Bb. Genel Prensip Halinde Açıklanan Hükümler:


Kur´ân-ı Kerîm, genellikle hükümleri, teşri´in genel kaide ve esaslarına yer vererek- kısa ve özlü bir biçimde açıklamıştır. Teşri´e esas olan kaide ve esaslar arasında misâl olarak şunları zikredebiliriz:

1. Şûra: "...Bunların işleri şûra iledir"[29]

2. Adalet: "Şüphesiz ki Allah adaleti emreder"[30]

3. Şahsî Mes´ûliyyet:"Hip kimse başkasının günahım yüklenmez"[31]

4. Ahde vefa: "Akitleri tfâ ediniz"[32]


cc. İşaret ve Delâletle Açıklanan Hükümler:


Kur´ân´da bazı hükümler kesin çizgilerle açıklanmamış, fakat onlara işaret­te bulunulmuştur. Meselâ, Kur´ân, zina eden cariyelerin cezası ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Onlar evlendikten sonra bir fuhuşta bulunurlarsa, onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir"[33] İşte bu âyette kölelerin cezaları­nın hür erkeklere verilen cezaların yansı kadar olduğuna bir işaret bulunmakta­dır. Aynı şekilde iki âyetten hamileliğin asgari müddetinin altı ay olduğu anlaşılmaktadır.[34] Yine "´Yetimleri buluğ çağma kadar deneyiniz"[35] âyeti, kü­çüklerin mallarının velayet altında bulundurulması gereğine delâlet etmektedir.[36]


F- Kuranın Hükümlere Delâleti



Kur´ân´ın âyetleri, sübût itibariyle kat´îdir. Ancak o´nun ihtiva ettiği hü­kümleri açıklaması, aydınlatması ise bazen kat´î, bazen de zannîdir. Kur´ân´ın bir âyeti tek bir manaya geliyorsa, Kur´ân´ın o konuda hüküm ifade etmesi yani âyetin o hükme delâleti kat´îdir. Âyet birden fazla mana ifade ediyorsa veya çe­şitli şekillerde tefsir ve te´vil edilebiliyorsa, o âyetin hükme delâleti zannîdir. Me­selâ, miras âyetlerinde geçen nısıf (yarı), sülüsan (üçte iki) gibi lafızların hepsinin hükme delâleti kat´îdir. Ancak Kevser sûresinde "namaz kıl" âyeti, kurban bay­ramı namazına zannî olarak delâlet etmektedir. Bu sebeple Hanefîler, bu nama­zı -bu konudaki diğer delilleri de nazari itibare alarak- vacip olarak kabul etmişlerdir. Aynı şekilde Hanefîler ´A´lâ sûresinde bulunan bir âyetin de Rama-

zan bayram namazına zannî olarak delâlet ettiğini kabul etmişlerdir.[37] Bu ko­nuda iki misal daha verelim. "Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç kur´ beklerler"[38] âyetindeki "kuru" lafzı hem hayız, hem de temizlik manalarına gel­mektedir. Hanefîler hayız, Şafiîler ise temizlik manasını tercih etmişlerdir. Bu iki tercih de doğrudur. Aynı şekilde yemin keffâreti ile ilgili âyet de böyledir. "Allah, size lağv olan yeminlerinizden dolayı değil, bile bile ettiğiniz yeminleri­nizden ötürü hesab sorar. Yemin keffâretî, ailenize yedirdiğinizin ortalamasın­dan on fakiri doyurmak, yahut giydirmek, ya da bir köle azad etmektir. (Bunları) bulamayan üç gün oruç tutmalıdır"[39]. Bu âyetteki "lağv" lafzının manası üze­rinde fakîhler anlaşamamışlardır. Hanefîler, bunu, doğru za:ını ile yapılan ve sonrra ortaya aksi çıkan yemin diye açıklamışlardır. Şafiîler ise bunu, rastgele ve te´kid maksadıyla yapılan yemin diye anlamışlardır.


G. Kur´ân´ın İçindeki Hükümler



Kur´ân-ı Kerîm, insan hayatının bütün safhaları için hüküm koymuştur, Kur´ân-ı Kerîm*de bulunan hükümleri üç ana başlık altında toplayabiliriz:

1. İtikadı hükümler: Bunlar Kelâm ilminin konusudur.

2. Ahlâkî hükümler: Bunlar Ahlâk ilminin konusudur.

3. Amelî-fıkhî hükümler:[40] Bunlar, fıkıh ve Fıkıh Usûlü ilimlerinin konu­sudur. Amelî-fıkhî hükümlerle ilgili 500 ayet bulunduğu ifade edilmektedir. Amelî-fıkhî hükümleri iki başlık altında inceleyebiliriz:

1. İbâdetler,

2. Muamelât.

a. İbâdetler:

Bu hükümlerin gayesi, ferdin Rabbi ile olan münasebetlerini düzenlemek­tir. Kur´ân-ı Kerîm´de namaz, hacc, oruç, zekât ve diğer sadakalardan Öz ve kı­sa bir şekilde bahsedilmiştir. Bu ibâdetlerin yerine getiriliş şekillerini Sünnet açıklamıştır. Şöyle ki Hz. Peygamber (s.a.s .) "Ben nasıl namaz kılıyorsam, siz de öyle kılınız"[41] "Hacc ile ilgili ibâdetlerinizi benden öğreniniz"[42] hadislerin­de ve zekât memurlarına verdiği mektuplarda ibâdetlerin ifa şekillerini sahabeye göstermiş ve Öğretmiştir. Kur´ân-ı Kerîm1 de Zihâr[43] Yemin[44], Katl[45] keffâretle-riyle ilgili hükümlere de yer verilmiştir.



b. Muamelat

Bunlar ibadetlerin dışında kalan ameli-fıkhı hükümlerdir.Bugünkü hukuki tabirle Hususi Hukuk, Umumi Hukuk çerçevesine giren hükümleri ihtiva etmek­tedir. Bu hükümlerin gayesi, ferdin fert ile, ferdin cmiyet ile yahut cemiyetin cemiyet ile olan münasebetlerini düzenlemektir. Aile, idare, ceza gibi hukuklar­la ilgili hükümleri ayrı ayrı zikredelim.

aa. Aile Hukuku:

Kur´ân´da, nikâh, talâk, iddet, nafaka, mehir gibi konulara genişçe yer ve­rilmiştir. Bu hükümlere dair takriben 70 âyet bulunmaktadır.

bb. Medeni (Borçlar, Eşya) Hukuku:

Kur´ân´da, alım-satım, rehin gibi akitlere yer verilmiştir. Bunlarla ilgili tak­riben 70 âyet vardır.

cc. İdare Hukuku:

Kur´ân, idare edenler île idare edilenler arasındaki münasebetleri düzenle­yen bir takım kaideler koymuştur. İdarede sosyal adalet, esastır. Şûra ve yar­dımlaşma prensip olarak kabul edilmiştir. Bu hükümlere ait takriben 10 âyet bulunmaktadır.

dd. Ceza (Ukûbât):

Kur´ân, suç ve cezalarla ilgili hükümleri, suçlulara verilecek cezaların genel prensiplerini açıklamıştır. Bu konuda yaklaşık 30 âyet vardır.

ee. Devletler Umumi ve Hususi Hukuku (Siyer):

Bu hukuk dalı, İslâm Devletinin, harp ve sulh zamanlarında diğer devletler­le olan münasebetlerini, müslim ve zimmi vatandaşların haklarını, müsteminle-rin durumlarım düzenler. Bu konuda takriben 25 kadar âyet bulunmaktadır.

ff. Usûl Hukuku:

Kur´ân´da, muhakeme usûlünü ilgilendiren hükümler yer almaktadır. Bu ko­nuda yaklaşık 13 âyet bulunmaktadır.

gg. Miras Hukuku:


Genellikle Nisa süresindeki miras âyetleri, terikenin mirasçılar arasında na-taksim edileceğini açıklamaktadır.

hh. Maliye Hukuku:

Kur´ân´da Devletin gelir kaynakları ve harcama yerlerini gösteren 10 kadar Hyet bulunmaktadır.