- Aşksız bedenin başı yoktur

Adsense kodları


Aşksız bedenin başı yoktur

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Sat 23 October 2010, 12:40 pm GMT +0200
321. Aşksız bedenin başı yoktur.

Fa'ilatün. Fa'ilatün, Fa'ilat
 (c-. II, 828 )


• Aşkın sırları kime görünürse, artık onun varlığı kalmaz. 0 sevgili de yok olur.

• Yanan bir mumu güneşin önüne koy! Sonra dikkat et, bak; o mum güneşin ışığı içinde nasıl yok oluyor?

• Güneşin önüne koyduğun mumun nüru, hem yoktur, hem de vardır. Eserleri de öyle; hem yoktur, hem de vardır.

• İşte şu beden ateşi de, rühun nürunda tıpkı böyledir. Bu ateş hem vardır, hem de yoktur.

 • Bir ırmak denize doğru akar, çağlayarak aslından ayrı düştüğü için sanki ağlayarak, başını taştan taşa çarparak denize kadar gider. Denize dökülünce artık ırmaklığı kalmaz. Orada yok olur gider.

• Arayanlar oldukça istenilen yoktur. Ama istenilen gelirse artık aramak bir işe yaramaz.

• Aşksız beden, kendine bir külah arasa, boş yere aramaktadır. Çünkü, onun başı yoktur. 0 baştan başa sarıktan ibarettir.

• 0 ansızın bir gül yüzlüyü görse, o zaman o sarık da ona diken kesilir.

• Başında bu sırlar bulunan kişi benim gibi Şemseddin'in sevgisine düşer.

 

322. Yalnız fareyi değil, birbirlerine düşman oldukları için kediyi de yakalım!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat
 (c. II, 813)

• Kedinin uykuya dalması, küçük bir fareyi cesaretlendirdi de, matbahda bulunan bir erzak sandığını deldi.

• Matbahda çalışan küçük bir aşçı çırağı gibi ben de o fareyi ateşe atacağım.

• Yalnız fareyi değil, birbirlerine düşman olduklan için kediyi de yakalayalım, yüzlerce alevler çıkaran kızgın bir tandıra atalım, yakalım.

" Hz. Mevlana şu üç beyitlik küçük şiirinde pek büyük bir konuya temas etmektedir. Dünyada insanlar birbirlerine düşman olarak yaşamasınlar, birbirine düşman olanların yok olmaları daha evladır. Yüksek mevki', yarış, servet peşinde koşanların birbirlerini insafsızca harcamaları insanlık değildir. Firüzanfer baskısı 810 numaralı şiirinde de Mevlana, Alevî ile Sünnî'nin birarada yaşamalarından bahsetmiştir.

 
323. Ok yaydan kurtulunca artık biz ona hakim olamayız.

Müstef'ilün, Fe'ulün, Müstef'ilün, Fe'ulün,
 (c. II, 840)


• Sema'dan sonra o heyecanlar, o coşkunluklar nereye gitti? Ne dersin, sanki hiç bir şey olmamış, yahut da olanlar olmuş, ama hepsi de yok olup gitmiş.

• İnkar etme; Hz. Müsa'nın asasına bak; o bazen asa, yani elinde sopa, bazen de bir ejderha oldu.

• İnsanın şu bedeni de bir bakımdan ejderhaya benzer. Sanki o ejderha, bir alemi yutmuştur da, yuttuğunu gizlemek için dudağını dudağı üstüne koymuştur. Sonra tekrar asa haline gelmiştir.

• Yumurtaya benzeyen bir gevher deniz oldu. Deniz coştu, köpürdü. Köpüklerinden yeryüzü, dumanından da gökyüzü meydana geldi

Pussilet Suresi, 41/11.işaret var.

• Gerçekten de gizli bir atlı, çok kudretli bir padişah elbisesine bürünmüştür. Her an hamleler yapar, sonra yine aslına dönüp gider.

• Bizden gizlendi ama, onu yok oldu sanmayasın diye, o bulunduğu alemden ayrıldı, bir başka aleme gitti, göze görünmez oldu.

• Her hal, her davranış, her hareket beden yayındaki oka benzer. Ok, yaydan kurtulunca, artık biz ona hakim olamayız. 0 kendi hedefine, kendi isteğine doğru uçar, gider.

• Erkek ile kadının birbirlerine olan meylinden, sevgisinden ötürü kan coştu, bir katre tohum oldu. 0 tohumdan bir zerresi havalandı, böylece ötelerden, Gan aleminden ğelen insan askerlerine havada bir çadır kurdu.

• Can aleminden insan askerleri gelince, akıl vezir oldu, gönül de padişah oldu, geçti tahta oturdu.

• Bir zaman sonra, gönül ezeldeki vatanını, can şehrini hatırladı. Orasını özledi, oraya geri döndü. Orda da yine yokluk aleminden varlık alemine geri gitti.

" Mesnevî'nin IV. cildinin 3628 numara ile başlayan beyitleri, bu beyti açıklar gibi; "Bır adam yıllarca bir şehirde kalır da bir an gözünü kapayıp rüya görmeye başlayınca, kendisini iyi ve kötü şeylerle dolu bir şehirde bulur. Kendi şehri hatırından silinir. Kendi kendine, burası yeni bir şehir, ben buranın yabancısıyım demez. Ne şaşılacak şeydir ki. ruh da oturduğu, doğup büyüdüğü yerleri hatırlamaz."

• "Manaların gelip gitmesi nasıl oluyor?" dersen, uyku zamanındaki haline bak. 0 zaman, müşkilini çözer, sana gerçeği gösterir.

 

324. Süleyman karıncaların yanına gelse de, karınca Süleyman olsa ne olur?

Fe'ilatün, Pe'ilatün, Fe'ilat.
(c. II, 836)

• Ey benim canım, bir gececik uyumazsan ne olur! Bir gececik olsun ayrılık kapısını çalmasan ne olur! 

• Dostların gönülleri olsun diye bir gececik sabaha kadar uyumazsan ne  olur! 

• Etrafa güller saçsan da, senin yüzünden bütün dünyayı güller, reyhanlar  doldursa, kaplasa ne olur!

• Senin gönül alıcılığın ile, can bağışlamanla iki üç cansız canlansa ne olur? 

• Kadehi ağzına kadar doldursan da, mahmurların başlarına döksen ne olur!

• Süleyman (a.s.) karıncaların yanına gelse de, karınca Süleyman olsa ne olur!

• Sus artık, perişanlığı bırak da derlen toplan, bir konuşmasan ne olur!

 

325. Hiçbir şey olmayan, bir şeydir.

Pa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat
(c. II, 831)

• Allah'ım, her zaman senin lütfun, kahrının arkasından gelir. Yoksa bu kahrı  kimse çekemezdi.

• Mahmurluk vermeden, beni daima aşkınla mest et. Çünkü ben üzüm suyundan yapılan şarabın verdiği mestliği istemiyorum.

• Biz bir kamışlığız, sevgilinin aşkı ise ateştir. Ateşin gelip bizi yakmasını bek-! liyorüz.

• Bu kamışlık ateşten su içer, yani ateşle sulanır, ateşle beslenir. Ona ateş düştükçe, yandıkça tazeleşir, yeşerir.

• Biz ebede kadar, sevgiliyle yemyeşiliz, ter ü tazeyiz. 0 öyle bir bahardır ki, arkasında kış yoktur.

• Yok olalım, her şeyden geçelim; çünkü yok olmak, var olan şeyledir. Hiç yok, yok olur mu?

• Hiçbir şey olmayan, bir şeydir. Ölmeyen, sonsuza kadar diri kalan kişi varlıktan, benlikten ölen kişidir.

 

326. Aşk yolunun durağı kanla yoğrulmuştur.

Fa-ilatün, Fa'ilatün,
(c. II, 830)

• Tertemiz, lekesiz rühlar, göklere doğru yükseliyor. Tortulu, kirli olanları da yerin dibine geçiyor.

• Gönül gözünü aç da ruhlara bak; nasıl geldiler, ne oldular, ne çileler çektiler, nasıl gidiyorlar.

• Madem ki, aşk yoluna düştün gidiyorsun, eteğini topla; çünkü bu yolun toprağı kanla yoğrulmuştur.

• Görmüyor musun? Lale, gül renkli etekliğiyle gidiyor. Ama topraktan kanlara bulanmış olarak bitiyor. Baş kaldırıyor.

• Benim canım, o gönüle doğru kanat çırpıp gitmede; çünkü o, pek güzel, pek neşeli, pek ölçülü gidiyor.

• Çünkü o can, Hakk'tan başka hiç bir şey istemedi. Şu öbür can, hayvanî can ise aşağılara, aşağılıklara gitmededir.

 

327. Bizim ölümümüz, ebedî bir düğündür.

Fa-ilatün, Fa'ilatün. Fa'ilat
(c. II, 833)

• Bizim ölümümüz, ebedî bir düğündür. Onun sırrı nedir? "0 tek bir Allah'tır."

• Evlerin pencerelerinden içeri giren güneşin ışığı, her evin içine ayrı ayrı pencereden girdiği için bölünür gibi görünür. Ama bütün evlerin pencereleri kapanırsa bu bölünme, sayı ortadan kalkar.

• Bir üzüm salkımının üstündeki üzüm taneleri sayılabilir. Fakat o salkım sıkılırsa meydana gelen şırada sayı yoktur.

• Aslında ölüm, Allah'ın nüru ile diri olan kişinin ruhuna, beden zindanından kurtuluş yardımıdır.

• Ölüp giden kişiye kötü deme, iyi de deme; çünkü onlar, iyilikten de kötülükten de kurtulmuşlardır.

• Gözünü Hakk uğruna harca, herkesi kötü görme, görmediğini de söyleme, söyleme de gözüne bir başka göz, bir başka görüş verilsin.

• Başkalarında ayıp görmediğin için sana verilen o göz, gözlerin de gözüdür. Hiçbir şey ona gizli kalmaz.

• Bir göz, Allah'ın nuruyla bakarsa, her şeyi apaçık görür.

"beyitte şu hadîsten iktibas var;  "Mü'min, Allah'ın nüruyla görür.

• Her ne kadar bütün nürlar Allah'ın nüru ise de, sen hepsine birden .Hakk'ın nüru deme.

• Bakî olan, sonsuz olan nür Allah'ın nurudur. Fanî olan, geçici olan nür, bedenin sıfatıdır, cismin sıfatıdır.

• Ey Allah'ım, senin lütfunu, ihsanını görmüştür de onun için "göz kuşu" senin aşk havanda kanat çırpmadadır.

• 0 ötelere, göklerin de göklerine kadar yükselmiştir de seni arayıp durmadadır.

• Ya ona cemalinden bir göz ver. Yahut da bu cür'eti, bu ayıbı yüzünden onu kapından kovma.

• Sen, canın gözünü her an ağlat, fanî güzellerin boylarının, poslarının, güzel yüzlerinin tuzağından sen onu koru Allah'ım!

• 0, uykuda senin yüzünden bir uyanıklık gördü. Gerçekten de bu, bir olgunluk rüyasıdır, doğru yolu buluş görüşüdür.

 

328. Ey mana padişahı Selahaddin, sen bu süreti, bu bedeni bırakıp gitme de,
 insanın gücünü, insanda neler bulunduğunu meleklere göster!

Müstef'ilün, Fe'ulün,: Müstef'ilün, Fe'ilün,
 (c. II, 852)

• Şekerden, tatlılıktan, lütuftan başka ne gelir? Ay da nur bağışlamaktan, karanlık geceyi aydınlatmaktan başka ne yapabilir?

• Gül bahçesinde insanı hayran bırakan güzel renklerden, hoş kokulardan başka ne olabilir? îlkbaharda kabuğunun altına su yürümüş tazeleşmiş dalda yapraktan, çiçekten başka ne görülür?

• Güzelliği yaratan güzeli manen gören göz ne hale gelir, Allah aşkına bir bak da anla!

• Biz kendimizi coşkunluğa, mest oluşa, şaraba düşkünlüğe vermişiz. Biz böyle olunca, artık, bizden bundan başka ne gelir?

• Sen de mestsin. Daha da fazla mest ol! Altsız ol, üstsüz ol, kendinden geç, hiçbir şeyden haberin olmasın! Zaten haberden ne çıkar!

• Bizde bir parçacık varlık kaldı. Sakî erce davran, böyle az şarap sunmaktan ne çıkar? Sen bize o kırmızı şaraptan bol bol ver!

• Gül gibi gül renkli elbiselerle dışarı çıkalım. Mahmur olalım, deli divane olalım. Yatıp uyumaktan, yiyip içmekten elimize ne geçer?

• Ey mana padişahı Selahaddin, ey kamil insan! Sen bu süreti, bu gölge varlığı bırakma, bu bedenden kurtulma, bu alemden gitme de insanın manevî gücünü, insanda neler bulunduğunu, insanın elinden ne geldiğini meleklere göster!

 

329. Allah'ım gayb aleminin sakîleri bize mana şarabı sunsunlar!

Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat
 (c. 11, 812)

• Sonsuz olan mana şaraplarının küpleri coşsun, köpürsün. Ezel şarabını içenlere de afiyetler olsun!

• Temiz keskin gözlülerin kulaklarında hep senin aşk küpelerin bulunsun!

• Dün gece sakîye; "Aklını başına al!" dedim. Sakîde bana; "Sen aklını başına al da aşk şarabını iç, mest ol! Aklın başından gitsin! Çünkü akıl, aşk yoluna düşenlere bir ayak bağıdır." dedi.

• Allah'ım, Gayb Alemi'nin sakîleri mana şarabını sundukça sunsunlar da iki dünyadan da; "îçtikçe için!" sesi duyulsun.

• Allah'ım sırrı daima örten "akl-ı küll" mest olsun da, aşk sırrını örten yer de açılsın, kaldırılsın!

• Her seher vaktinde güzellik güneşi, seher gibi örtüsüz bir halde kucaklara düşsün!