sumeyye
Thu 22 September 2011, 12:04 pm GMT +0200
VIII. Aşırılığın İki Kısmı;
Şahısları Abartma ve İbadetlerde Ölçüsüzlük
Hadiste nehyedilen aşırılık iki kısma ayrılır: [25]
A. Şahısları Abartma
Birici aşırılık, diri veya ölü şahıslar hakkında yapılan aşırılıktır. Bu aşınlık onlan hakettikîerinin ötesinde yüceltmek, onları masum olarak görmek, onların [bizzat] fayda verebileceğine inanmak yani onların diledikleri kimseye fayda veya zarar verebileceğine inanmak gibi hakketmedikleri bir konuma yüceltmek şeklinde gerçekleşir. Bu aşırılıkların sonucu olarak insanlar mezkur şahsiyetlerin kabirlerini yüceltip yükseltmiş ve mezarlar üzerinde türbe, kubbe ve mescit gibi selef-i salihin döneminde olmayan, sahih ve sarih hadisler tarafından nehy (red) edilen yapılar inşa etmişlerdir. Bu iki inanç, yani bazı şahsiyetlerin veya peygamberlerin [Allah'ın bildirmesi olmadan] gaybı [kendiliğinden ve kesin olarak] bildiklerine inanmak, [bizzat] fayda ve zarar verebileceklerine ya da Cenab-ı Hakk'ın onlara bu yetkiyi verdiğine ve bir nevi onlara küçük bir Ulûhiyet bahşedip bir sultanın valilerinden bazılarına ülkenin bir kısmında tasarruf yetkisi vermesi gibi bu alemin bir kısmında tasarrufta bulunma hakkını verdiğine itikat etmek, kişiyi İslam dairesinden çıkaran en büyük şirk unsurlarındandır. Müşriklerin, putlar hakkında taşıdıkları inanç da bu şekildeydi ve küfre düşüşleri de bundan dolayı idi.
Aynı şekilde bir kimse herhangi bir zatın [bağımsız olarak değil de] Allah'ın bildirmesi sayesinde dilediği gibi bileceğine ve Allah'ın ona kudret bahşetmesiyle dilediği gibi fayda ve zarar verebileceğine inanırsa, bu da ayet ve hadislerde nehyolunmuş aşırılık kapsamına girer
"Dininizde aşırı gitmeyin"[26]
"Hnstiyanlann Meryem oğlu İsa'yı abarttıkları gibi beni abartmayınız. Benim için sadece Allah'ın kulu ve resulü deyiniz. [27]
Zira bu tarzda gayba muttali olmak fayda ve zarar verebilmek Cenab-ı Hakk'ın hiçbir peygambere ve meleğe bahşetmediği bir Özelliktir. Ancak bu tasavvur, "evliyanın kerameti haktır." şeklindeki sağlam bir Islamî esasa dayandığı için kişiyi küfre götürmez. Fakat bu tasavvur yerilmiş bir inanç olup şirkin nedenlerinden ve görüntülerinden sayılmıştır. Nitekim bazen kişiyi bilfiil şirke götürdüğü de vâkidir.
Bazı salih kulların keramet nevinden ve harikulade bir tarzda Allah'ın büdirmesiyle gaybı bazı şeyleri bilebileceklerine inanmak, yahut Cenab-ı Hakk'ın onları diğer insanlann yapamadığı harikulade işlere muktedir kılmasına itikat etmek hususuna gelince, bu İslam'ın bize takdim ettiği ve insanlara inanmalarını emrettiği orta yoldur. [28]
[25] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 24.
[26] Nisa, 171
[27] Buharı, Ehâdîsu 1-Enbiyâ, 48, hadis nr: 3445
[28] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 24-25.