- Arkadaşlarımız kimler

Adsense kodları


Arkadaşlarımız kimler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 9 September 2011, 12:13 pm GMT +0200
ARKADAŞLARIMIZ KİMLER?

Haziran 2010 57.SAYI

Annem çocukken arkadaşlarım konusunda çok titizlenirdi. Herkesle arkadaşlık yapmama izin vermediği gibi, her arkadaşımın evine gitmemi de istemezdi. O zamanlar onu gereğinden fazla katı ve baskıcı bulurdum. Bir gün çocuklarıma onun gibi davranmayacağımı düşünürdüm bilgiçlikle.

Annemin o katı tutumları yakın komşumuz olan bir aile için bir süreliğine gevşetilmişti. Ailenin hepsi kız dört çocuğu vardı. Ancak biraz serbest yetişmiş kızlardı. Ortaokul yıllarında başlayan arkadaşlığımız lise ikiye kadar sürdü. Zamanla annem, bendeki davranış farklılıklarını görünce bu arkadaşlardan da beni ayırmak için epey bir uğraşmıştı. Ama ilk gençlik yıllarının dik kafalılığıyla bu kez annemi dinlemiyordum. Ta ki bir pazar sabahına kadar. Annemle yaptığım rutin tartışmaların biriydi. Bu kez daha da öfkelenmiştim. Ve salonun kapısını hızla arkasından çarptım. Çarpmamla kapının camı tuzla buz oldu. Annem bana bir şey söylemedi. Hiçbir şeye dokunmadı. Doğruca giderek arkadaşlarımın rahmetli annesini getirip, kapıyı ve yerdeki cam kırıklarını gösterdi. Ve oldukça kararlı bir ses tonuyla; “Meral abla seni seviyorum, iyi bir insansın. Ama kızlarınla kızımın görüşmesini istemiyorum. Kızların evime gelirse kovarım. Benimki de senin evine gelirse kov!”

Annemin arkadaşlar konusunda aldığı ikinci tedbir de beni mahallemizdeki imamın evine götürmek oldu. İmamın Fatih’teki bir Kur’an kursunda okuyan iki kızı vardı; hanımı ve iki kızı nur yüzlü çok hoş insanlardı. Orada ilk hissettiğim şey yumuşaklık ve huzurdu. Onların sıcak tavırları, candan, sevecen tutumlarıyla sonradan evlerinde verilen sohbetlere devam etmeye başladım. Ciddi manadaki ilk İslami şuurlanmayı bu ailede öğrenip yaşamıma geçirmiştim. Sonraki aylarda tamamen farklı bir kişilik sergilemeye başlamıştım: Daha yumuşak huylu, daha sevecen, daha saygılı, İslam’ı yaşamak isteyen. Yeni hedefim bir Rabiatül Adeviye olmaktı. Kapının camını tuzla buz eden o hırçın kızdan eser kalmamıştı. Kimdi o? Çoktan unutmuştum o müşfik ailenin ve hoş iki arkadaşın yanında. Üstelik babamın arada bir aklına geldikçe, sertlikle namaz kılmam yönündeki uyarılarına sırf inatla karşı dururken, şimdi beş vakit namazı kılma mücadelesi veriyordum nefsim ve çevreyle.

ARKADAŞ VE ÇEVRENİN KARAKTERE ETKİSİ

Karakter ve davranışlarımız üzerinde arkadaş ve çevrenin çok büyük bir etkisi mevcut. Söz konusu etkiyi tespit için şöyle bir araştırma yapılıyor: İnce sesli, kibar bir bayanı kalın sesli, kaba saba hareketli kamyon şoförlerinin; kalın sesli bir kamyon şoförünü de ince sesli, kibar bir grubun içine koyuyorlar. Aradan belli bir süre geçtikten sonra bir de bakıyorlar ki, o ince sesli bayanın sesi kalınlaşmış, hareketleriyse kamyonculara benzemiş. Aynı şekilde kalın sesli kamyoncunun sesine de hareketlerine de bir kibarlık gelivermiş. Anlamışlar ki, insanların sadece ahlakları değil, sesleri dahi devamlı birlikte vakit geçirilen kişilerinkine benziyor.

Bir arkadaşım yakın çevresinin uyarılarına rağmen entelektüel ama kibirli, gördüğü her şeyi ve herkesi eleştiren, agresif, depresif ruh halindeki biriyle beş-altı sene arkadaşlık yaptı. Zoru başarmak, bir türlü arkadaşlıkta dikiş tutturamayıp arkadaşlarınca birer birer terk edilen o kişiye yardımcı olmak için inatla arkadaşlığını sürdürmeye çalışmıştı. Arkadaşlıkları süresince her ikisi de birbirlerini etkilediler. Güler yüzlü, yumuşak huylu arkadaşım daha entelektüel, siyasete, güncele, olaylara dair daha iyi analizler yapabilen ancak daha kibirli, agresif ve her şeyi/herkesi eleştiren biri olup çıkmıştı. Arkadaşıysa eski radikal sertliğinden biraz arınıp daha tahammüllü olmuştu. Fakat arkadaşım neticede kendisinin daha fazla olumsuz yönde etkilendiğini anlayarak ayrılınca eski olumlu kişilik özelliklerine yeniden kavuşmuştu.

KÖTÜ ARKADAŞLAR İNSANA NELER EDER?

İyi ve kötü arkadaşların manevi fayda ve zararını ise Tenbihül Gafilin eserinde geçen Ka’abül Ahbar’ın (r.a) şu sözü çok güzel izah eder: “Allah Teala halkı yaratmadan önce, iki cümle yazıp Arş’ın altına koydu. Onların bir cümlesinde şöyle yazılıdır: ‘Bir kimse, salihlerin bütün amelini işlese, facir (kötülük ehli) kimselerle sohbet ettiği sürece onun amellerini günah yazarım. Kıyamet günü ise facirlerle beraber diriltirim.’ Diğer cümlesinde ise şöyle yazılıdır: ‘Bir kimse, her türlü kötülüğü işlese bile, salih kimselerle, iyilerle sohbet ederse, onları severse, onun günahlarını iyiliğe çeviririm. Kıyamet günü ise salihlerle beraber diriltirim.”

Hz. Ali (r.a) konuyla alakalı dikkatlerimizi şöyle çekiyor: “Kötülerle oturmak, (insanın) iyi insanlar hakkında kötü zan beslemesine neden olur. İyilerle birlikte oturmaksa, kötüleri iyilere katar. İyilerin facirlerle oturması, onları facirlere katar.”

KİMLERLE ARKADAŞLIK KURMAYALIM?

İmam Zeynel Abidin (r.a) şu dört kişiyle arkadaşlık kurmamamız konusunda bizleri uyarıyor: “Fasık kimseyle arkadaş olma; çünkü bir karın (doyuracak) yemeğe veya ondan daha aza seni satar. Ahmakla dost olma; zira o sana fayda vermek isterken zarar verir. Cimri insanla dost olmaktan kaçın; çünkü o kendisine en çok muhtaç olduğun zaman seni yalnız bırakır. Yalancıyla arkadaşlık yapma; çünkü yalancı serap gibidir, uzağı yakın ve yakını ise sana uzak gösterir.”

Cafer-i Sadık (rh.a) ise hain, zalim ve söz taşıyanla arkadaşlık yapmamamızı önererek ekliyor: “… senin için (başkasına) hıyanet eden kimse, sana da hıyanet eder; senin için başkasına zulüm eden kimse, (bilahare) sana da zulüm eder; sana söz getiren kimse, sonra da senden başkasına söz götürür.” Yine O dünyada Allah’ın rızasından yoksun bir şekilde gerçekleşen her dostluğun, kıyamet günü düşmanlığa dönüşeceğini bildiriyor.
Alimler ise şu niteliklere sahip kişilerle oturup kalkmamızı öğütlüyor bizlere: “O kimseyle oturun ki, onu görmeniz size Allah’ı hatırlatsın, konuşması sizin ilminizi artırsın, ameli sizi ahirete meylettirsin.” Böyle insanlar bizim ebediyeti kazanmamıza vesile olur.

Fazla söze daha ne hacet: Bir bakalım, bizim ve çocuklarımızın yanında yöresinde kimler var?

Rabia SULUK