Eslemnur
Thu 4 November 2010, 10:27 pm GMT +0200
1- Anne Babanın İbadetleri Yerine Getirme Oranı
Îmam-Hatip Lisesi öğrencilerinin ailelerinin genellikle dindar insanlar oldukları söylenebilir. Ancak dinî prensipleri yeterince yaşamadıkları halde, çocuklarını bu okullara gönderen veya göndermek arzusunda olan ailelerin varlığı da gözden uzak tutulmamalıdır. Eğitim-Öğretimin bir bütün olduğu ve anne babanın dinî tutum ve davranışlarının da bu bütünün bir parçası olduğu, kabul edilmesi gereken bir realitedir. Ailede yaşanan dînî prensiplerin çocuk üzerindeki etkilerini tesbit kadar, bu prensipleri yerine getiren veya getirmeyen ailelerin çocuklarına verdikleri din eğitimi ve öğretiminde nasıl bir metod takip ettikterinin belirlenmesi de önemlidir. Toplumumuzda ibadetleri yerine getirme açısından garip sayılabilecek bir vakıa vardır. Sözgelimi bazı insanlar, dinin en önemli prensiplerinden biri olan namaz ibadetini,[412] sair zamanlarda yerine getirmezken, Ramazan ayında oruçla birlikte teravih namazlarını da kılmakta, bazıları ise teravihle birlikte beş vakit namazı da eda etmektedirler. Ancak Ramazan sonunda yine namaz ibadeti terkedilmektedir. Bazı insanlar ise, yine namaz ibadetini sadece Bayram ve Cuma günlerinde yerine getirmekte, bir kısmı ise, sadece mübarek gün ve gecelerle yetinmektedirler. Bir kısım insanlar ise namaz ibadetini sürekli olarak değil, başlayıp yeniden terketmek şeklinde, kesintili olarak yerine getiren kimselerdir. Bunun yanında, ibadet isteği olduğu halde yerine getirecek bilgiden yoksun olduğu için ibadetleri terkedenler bulunduğu gibi, ibadetlere karşı isteksiz insanların varlığı da sözkonusudur.
Îmam-Hatip Lisesi öğrencilerinin ailelerinin de toplumun bu gerçeğinden soyutlanamayacağı gözönüne alınarak durumun tesbiti amacıyla oluşturulan standart sorular öğrencilere yöneltilmiş, "anlaşılabilirliği" ve "cevaplandırılabilirliği" önankette test edilerek olumlu sonuçlar alındıktan sonra asıl ankette de aynı soruya yer verilerek, öğrenci ebeveynlerinin ibadetleri yaşama oranının ne şekilde olduğu tesbite çalışılmıştır. Buna göre, öğrenciler kendilerine yöneltilen "Annenizi/ Babanızı ibadetler açısından değerlendirecek olursanız, durumu aşağıdaki maddelerden hangisine uymaktadır?" sorusuna aşağıdaki oranlarda cevaplar vermişlerdir: [413]
Tablo- 11: Anne Babanın İbadetleri Yerine Getirme Oranı
SEÇENEKLER
ANNE
S %
BABA
S %
1. Ramazan ayında hem orucunu tutar, hem namazını kılar fakat diğer zamanlarda namaz kılmaz.
9
0. 91
20
2.09
2. Ramazanda hem orucunu tutar hem de namazını kılar. Ramazan dışında ise zaman zaman (kandil, bayram, cuma günlerinde) namaz kılar
139
14.05
119
12.42
3. Beş vakit namazını düzenli olarak kılar ve Ramazanda da orucunu eksiksiz olarak tutar.[414]
821
83.02
775
80.90
4. İbadetlere karşı isteği var, fakat yerine getirmiyor.
13
1.31
30
3.13
5. İbadetlere karşı isteksiz, namaz kılmıyor ve oruç tutmuyor.
6
0.63
6. Başka...
7
0.71
8
0.83
Katılan
989
100.00
58
100.00
Cevapsız
11
42
TOPLAM
1000
1000
Tabloda görüldüğü üzere öğrenci annelerinin % 83.02'i; babalarının ise % 80.90'ı İbadetlerini -kesintisiz olarak- yerine getiren kimselerdir. Zaman zaman (kandil, bayram, cuma) ibadetleri yerine getirme oranı annelerde % 14.05; babalarda % 12.42; sadece Ramazana has ibadet anlayışı ise annelerde % 0.91; babalarda ise % 2.09 gibi düşük düzeylerdedir. İsteği olduğu halde ibadetlerini yerine getirmeyen annelerin oranı % 1.31; babaların ise % 3.13'tür. İbadetlere karşı tamamen ilgisiz davranan anne tesbit edilmemiş babalar ise % 0.63 gibi oldukça düşük bir seviyede bulunmuştur. Bu sonuçlarla öğrenci ailelerinin genellikle ibadetlerini yerine getiren kimseler oldukları ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte sonuçlarda çevre faktörünün etkisi de bariz bir şekilde gözlenmektedir. Bulgularımıza göre beş vakit namazla birlikte diğer dinî vecibeleri yaşayan anne-babaların oranı, batıya nazaran doğu illerinde -belirgin bir şekilde- daha yüksek düzeylerdedir. [415]
Dinî prensipleri yaşama oranının doğu bölgesinde, batı bölgesinden daha yüksek düzeyde olması, ebeveynin tahsil seviyesi ile, ibadetleri yaşama arasında bir ters orantının var olduğu sonucunu doğurmaktadır. Çünkü tahsil seviyesi yönüyle batı bölgesinin, doğuya nazaran daha avantajlı durumda olduğunu belirlemiştik[416]. Bu ters orantının sebepleri üzerinde genişçe duracak değiliz. Ancak doğuda genellikle, nesilden nesile tevarüs yoluyla geçen, yaygın eğitim tarzıyla aktarılan bir "geleneksel din" anlayışına sahip olunduğu ve ibadetlerin de bu tarz üzere yaşandığı realitesinden bahsetmek istiyoruz. Bu geleneksel din anlayışının ise, sanayileşme sürecinin yaşandığı ve manevî değerlerin yavaş yavaş etkisini kaybettiği batı bölgesinde yeterince bulunmadığını ve kitleler içinde dinî prensipleri -gerçek anlamda- yaşayanların ancak bilgili ve şuurlu azınlıklar olduğunu ifade etmekle yetiniyoruz.