- Ankara İLİTAM UEP309 MANTIK

Adsense kodları


Ankara İLİTAM UEP309 MANTIK

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
msburasoglu
Fri 21 September 2012, 03:41 pm GMT +0200
Ders özetlerini burada paylaşalım

msburasoglu
Sat 22 September 2012, 07:19 am GMT +0200
1. ünite
AKIL YÜRÜTME
Mantık Sözcüğünün Kaynağı ve Anlamı
• Mantık Teriminin Anlamı
• Mantık Biliminin Tanımı
• Mantığın Tarihçesi
• Aristoteles Mantığının İslam Dünyasına Girişi
• İslam Mantık Külliyatının Teşekkülü

2.ünite
KIYAS
• Mantık İlkelerinin Mantık Bilimi İçin Önemi
• Mantık İlkelerinin Açıklanması
• Mantık İlkelerinin Kaynağı
• Mantık İlkeleri Dilsel Uzlaşım Olarak Kabul Edilebilir mi?
• Mantık İlkelerinin Ontolojik ve Epistemolojik Yorumu
• Mantık İlkelerinin Doğrulanması ve Değeri

3.ünite
........................................................
4.ünite
........................................................
5.ünite
AKILYÜRÜTME
• Akılyürütmenin Tanımı
• Akılyürütme Türleri
      Öncüllerle Sonucun İlişkisi Bakımından Akılyürütmeler
      Öncüllerin ve Sonucun Tekil veya Tümel Oluşu Bakımından Akılyürütmeler
TÜMEVARI
TAHLİL
TEMSİL
• Doğrudan ve Dolaylı Akılyürütmeler
      Doğrudan Akılyürütmeler
TEKABÜL
DÖNDÜRME

6.ünite
KIYASIN MAHİYETİ
• Kıyas nedir?
• Kıyasın elemanları
      Orta terim
• Kıyasın içeriği ve yapısı
• Kıyasın tanımında kullanılan sözler
• Kıyas türleri
      Bitişmeli kıyas
      Yüklemli bitişmeli kıyas
• Kıyas kuralları

7.ünite
KIYASIN ŞEKİL VE MODLARI
• Kıyas Şekilleri
• Şekillerin Değişik Dodları
       Birinci Şekil
           Birinci Şeklin Modları
       İkinci Şekil
           İkinci Şeklin Modları
      Üçüncü Şekil
            Üçüncü Şeklin Modları
      Dördüncü Şekil
            Dördüncü Şeklin Modları
      İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Şekillerin Birinci Şekle Dönüştürülmesi

8.ünite
YÜKLEMELİ BİTİŞMELİ KIYAS DIŞINDAKİ KIYASLAR
Yüklemli bitişmeli kıyas dışındaki kıyaslar
     İçinde şartlı öncül bulunan kıyaslar
Şartlı bitişmeli kıyas
Seçmeli kıyas
     Unsurları eksik olan veya birkaç kıyastan oluşan kıyaslar

9.ünite
KIYASIN İÇERİKLERİ
Kıyaslarda Kullanılan Bilgiler
    Şüphe ve Tasdik
Tasdik Türleri
    Kıyasların Öncüllerine Göre Adlandırılması
Beş Sanat

10.ünite
MÜNAZARA TEORİSİ
Giriş
• Münâzara Teorisinin Teknik Terimleri
     Tarifine İlişkin Teknik Terimler
Âdâb
Bahs
Münâzara
    Taraflarına İlişkin Teknik Terimler
Mu‘allil (Cevap veren)
Sâil (Soru soran)
    Amacına İlişkin Teknik Terimler
Savâb
Takrîr ve Tahrîr
İfhâm ve İlzâm
    İşleyişine İlişkin Teknik Terimler
 Münâkaza
 Delîl
 Emâre
 Tam İllet
 Ta‘lîl
 Mülâzemet
 Deverân
 Mu‘âraza
 Nakz
 Gasb
 Mükâbere
 Tevcîh
 Takrîb
 Mücârâtu’l-Hasm
• Münâzara’nın İşleyişi
       Münâzara’ya Başlamadan Önce ve
Münâzara Esnasında Uyulması Gereken Âdâb
       Münâzara’nın Kaynağı ve Düzeni
 Münâzara’nın Kaynağı
 Münâzara’nın Düzeni
     İlkeler: Münâzara Konusunun Tayin ve Tespiti
     Deliller: Münâzara Konusu Hakkında Tarafların Delilleri
 Delilin Tamamlanmasından Önce
Birinci Karşılaşma: Münâkaza
 Delilin Tamamlanmasından Önce İkinci Karşılaşma: Gasb
 Delilin Tamamlanmasından Sonra Birinci Karşılaşma: Nakz
 Delilin Tamamlanmasından Sonra
İkinci Karşılaşma: Mu‘âraza
       Temel Dayanaklar: Münâzara’ın Sona Er(diril)mesi

msburasoglu
Tue 25 September 2012, 10:19 am GMT +0200
1.Ünite
Akıl Yürütme
Mantık sözcüğü Türkçe’ye Arapça’dan gelerek yerleşmiş bir sözcüktür. Arapça’ya da tercümeler döneminde Yunanca bir sözcük olan “logice” sözcüğünün karşılığı olarak girmiş ve öylece yaygınlaşmıştır. Logice sözcüğü Yunanca söz-konuşma ve akıl-düşünme anlamına gelen “logos” sözcüğünün dönüştürülmüş şeklidir.
Logicos karşılığı olarak seçilen “mantık” sözcüğünün de aynı anlamlara geldiği görülmektedir. Mantık “nutk” sözcüğünden türetilmiştir. Nutk sözcüğünün anlamı: 1-akıl, 2-düşünme, 3-konuşma
Klasik mantık sistemlerinde en temel konular, mantık ilkeleri, kavram, önerme ve akılyürütme konularıdır. Mantık konusuna göre şu şekilde tanımlanır: “bilinenden bilinmeyenin elde edilmesine vasıta olan bilimdir”; “ hakikata sevkeden zihin işlemlerinin bilimidir”. doğru düşünmenin yöntemi veya doğru düşünmenin kurallarını konu edinen bilimdir; çıkarımların geçerliliği ile önerme kümelerinin tutarlılığını denetleyen yöntem veya geçerlilik ile tutarsızlığı belirleyen kuralları konu edinen bilimdir
Mantık, esas itibariyle düşünme sürecinin kendisiyle ilgilenmediği gibi her düşünce biçimini de konu olarak incelemez; yalnızca belli bir düşünce biçimini daha doğrusu akılyürütme biçimini inceler. Çünkü, her akılyürütme bir düşünmedir; ancak her düşünme bir akılyürütme değildir.
Mantık felsefenin bir kısmı bir disiplini sayıldığında felsefenin bölümleri olan fizik, metafizik, etik, matematik gibi bir reel varlık alanının bilgisi olmaktadır. Felsefeden bağımsız bir alet (enstrüman) olarak kabul edildiğinde bilimlere giriş, bilimi ve felsefeyi kurmanın, felsefe yapmanın bir metodu olmaktadır. Aristoteles mantığa bilimler sınıflamasında yer vermediği için mantığı bir alet olarak değerlendirdiği çok açıktır. Bu da mantığı bütün bilimlerin öncesine yerleştirmektir. Önce alet bilinecek ve kullanılarak felsefe ve bilim inşa edilecektir. Bu yönüyle onun mantığına felsefenin ve bilimin aleti anlamında “Organon” denmiştir.
Mantık biliminin kurucusu Aristoteles (M.Ö. 384-322) dir. Aristoteles’den önce Elea okulu ve Sofistler mantık biliminin kurulması için hazırlık çalışmaları yapmışlardır
Aristoteles'in ölümünden sonra eserleri, öğrencileri tarafından toplanıp tasnif edilmiştir. Bu tasnif işinde en önde gelen kişi kendisinden sonra kurduğu lisenin (Lykyum) başına geçen Theophrastus'tur
Aristoteles'in eserleri M.Ö.70 yıllarında o zamanki Aristoteles okulunun başında bulunan Andronikos tarafından bir katalogla yayınlanmıştır. İşte bu gün elimizdeki temel kaynak bu kitaptır.  Bu eserlere ORGANON adı verilmiştir.
Rescher’e göre Farabi Mantık’ın gelişmesini beş dönemde ele almaktadır. Bu dönemler sırasıyla şunlardır: I. Erken Yunan Donemi. Bu dönem Aristoteles ve ilk takipçilerini içine alır. II. Donem: İskenderiye dönemi. III. Dönem: Hıristiyanlık gelinceye kadar ki Roma Hâkimiyeti dönemi IV. Dönem İslam gelinceye kadarki Hıristiyan üstünlüğü dönemi. V. Dönem de İslami dönemdir.
Aristoteles mantığı önce İskenderiye'de sonra Miladi V. ve VIII. Asırlar arasında Süryanilerde ele alınmış; nihayet VIII. Yüzyılda başlayan İslam devresi tercüme faaliyetleri sayesinde müslüman filozoflar tarafindan işlenerek geliştirilmiş ve X. Asırda da en yüksek olgunluğuna ulaşmıştır.
Mantığın kurucusu Aristoteles mantık konularını “Organon” adı altında yazdığı altı kitapta incelemiştir. Altı kitap şunlardan ibarettir: Kategoriler, Önermeler, Birinci Analitikler, İkinci Analitikler, Topikler ve Sofistik Deliller. Aristoteles bu kitaplarda kavramlar, hükümler, akılyürütmeler ve çeşitli ispat şekilleri üzerinde durmaktadır
Aristoteles’in “Organon’”u zamanımıza kadar kalmış olan suri (formel) mantığa ait en mükemmel eserdir. Sistem dâhilinde yazılan bu eser düşüncenin genel kanunlarından ve şekillerinden söz etmektedir.
Başlangıçta müslümanlar temel kaynaklara vakıf değildiler; onların Antik-Çağ Yunan felsefesi ve Aristoteles mantığı ile ilk temasları Yunancayı bilmediklerinden, dolaylı yollardan olmuştur. Bu ara dönemde, Yunan felsefe ve mantığının İslam dünyasına girişinde Süryanilerin etkin olduğu bir gerçektir.
İlk mantık kitabı yazanlar, Suriyeli Hıristiyanlar (Süryaniler) dır. Onların Arapça’ya çevrilen mantık çalışmaları İslam mantığının gelişmesi yönünde bir hazırlık aşamasıdır. Süryani mekteplerinde Aristoteles’in “Organon”unun ilk dört kitabı asıl kitapları oluşturur.
Süryaniler özellikle mantığa çok önem vermişler ve felsefeye dair pek çok tetkik, şerh ve tercümeler vücuda getirmişlerdir. Süryanilerin mantık çalışmaları orijinal olmaları bakımından değil, fakat Siiryaniler'in müslümanlara Aristo mantığını nakletmeleri bakımından önemlidir. Oysa müslümanlar Süryanileri zamanla bu konuda oldukça geride bırakmışlar ve büyük başarı sağlamışlardır.
İslamda Arapça’ya yapılan ilk tercümeler Halid b. Yezid b. Muaviye (Ö. 85 H. / 704 m.) tarafından yaptırılmıştır.
Halife Ebu Cafer el- Mansur ( Ö. 158 h./775 m.) döneminden itibaren Cündi-Şapur Akademisindeki Süryaniler, İranlılar ve daha sonra Harranlılar ve Nabatlar bu tercüme faaliyetine katıldılar. Bunlar Yunanca, Pehlevice, Hintçe (Sanskritçe), Süryanice, Nabatice (Babil dili) ve Kıptça’dan Arapça’ya pek çok eser tercüme ettiler. Mansur devrinde kuvvetlenen tercüme hareketi Harun er- Reşid devrinde de devam etti. Bu devirde Pehlevi dilinden tercüme yapanlar arasında Ömer b. El-Ferruh el- Taberi (Ö. 200 h. / 815 m.) ile Sehl b. Harun (Ö. 235 h. / 830 m.); Yunanca’dan tercüme yapanlar arasında Yahya b. El- Batrik (Ö.200 h.) bulunmaktadır. Tercüme faaliyeti Halife Memun zamanında ( 198-218/ m. 813-833) iyice hızlandı. Bütün hicri III. Asır boyunca tercümeler altın dönemini yaşadı. Nihayet Yahya b. Adi (Ö.363 h. /974 m.), Ibn Zur’a ve Ibn Hamman ile sona erdi.
İlk defa halife el-Mansur (754-755) zamanında Aristoteles’in Organon’unun Arapçaya tercüme edilmesi istenmiştir.
İshak b. Huneny’in Organon tercümesine el-Dustur (Ana kitap) deniyordu.
Tercüme olmayan ilk mantık çalışmaları Kindi (803-873) ile başlamıştır. Kindi, Aristoteles mantığını, İsagoji’yi dışarıda bırakıp sekiz kitap olarak inceleyen Müslüman mantıkçıdır
Kindi Farabi’den önce “Kemmiyat’u Kütüb’i Aristatilis”adlı eserinde Aristoteles mantığını sekiz bölümde ele almıştır.
İslam’dan önce Aristoteles’in mantık kitaplarının başına Rodos’lu Andronicus ve Ammonius tarafından “İsagoji”nin; sonuna “Poetik” ve “Retorik”in katılmasıyla “Organon” dokuz kitaba çıkarılmıştı. Hıristiyan şarihler olan Themistius ve Jean Philopon dokuz kitabı kabul etmişlerdi. Kindi ve Farabi “İsagoji”yi Organon’dan çıkararak kitap sayısını sekize indirdiler ve İsagoji”yi ayrı bir kitap olarak ele aldılar. Fakat kendilerinden sonra gelen İbn Sina eski Hellenistik geleneğe uyarak “İsagoji”yi tekrar mantık kitaplarına ekledi ve Organon’u dokuz kitap olarak ele aldı
Kindi’ye göre sekiz kitap vardır ve bunlardan ilk üçü yani “Kategoriler”, “Önermeler” ve “Birinci Analitikler” en önemlileridir.
Kindi, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, Fahruddin Razi, Seyyid Şerif gibi düşünürler mantık’ı ilmi spekülasyonlarının başlangıcı, sistemlerinin temeli saymışlardır.
Klasik mantığın bir konusu olan modalite teorisinin İbn Hazm vasıtasıyla İslam fıkhına hükümler konusunda uyarlanmıştır.
Farabi, mantık tercümeleri ve şerhlerini incelemiş, onların eksiklerini tamamlamağa çalışmış, özellikle de Kindi’nin şerhleri üzerinde durarak bu konuda yazdığı eserlerle “Muallim’i Sani” unvanını kazanmıştır.
Farabi “İhsaul -Ulum” adlı kitabında ilimleri ilk önce beş ana kısma böler: 1- Dil ilmi, 2-Mantık ilmi, 3- T’alimi ilimler, 4- İlahiyat, 5- Teknik ilimler.
Mantıkçı Bingöl’e göre Farabi mantığı dokuz bolüm halinde inceleyen ilk filozoftur. O, bu ilmin tamamını teşkil eden dokuz kitabı şöyle isimlendiriyordu:
1. al-Madhal (isagoji)
2. al-Makulat (kategoriler)
3. Kitab al- Ibare (peri-ermeneias)
4. Tahlil al- Kıyas (I. Analitikler)
5. Kitab al-Burhan (II. Analitikler)
6. Al-Cedel (topika)
7. Sofistika
8. Al-Hitabet (retorik)
9. Al-Şiir (poetika).
Farabi esas olarak bu kitaplardan İkinci Analitikleri yani Burhan’ı kabul eder. Diğer bölümler Burhan için yapılmıştır. Baştan üçü (Kategoriler, Önermeler, I. Analitikler) Burhan’a giriş ve hazırlıktır. Geri kalan dördü ise Burhan’ın aletleri yerini tutar ve tatbik yeridir. Zaten Farabi’ye göre mantığın asıl gayesi Burhan’dır. Çünkü Burhan kesin bilgiyi temin eder.
Farabi’den sonra en önemli İslam mantıkçısı olarak İbn Sina görülmektedir.
“Mantık Gazzali (1058-1111) ile fiilen Usul ilimlerinde (Dini ilimler metodolojisinde) önemli bir rol oynamıştır. Usulcüler mantığın özellikle Kavram Tahlili, Delalet ve Ta’rif (Tanım) konularından son derece yararlanmışlardır.
Öncekiler ile sonrakiler arasında şu üç temel farklılık vardır: 1- Sonrakiler (müteahhirin) Mantık ilmini benimser, 2- Delilin batıl olmasından o delille ispati istenen şeyin de batil olacaği görüşünü reddeder, 3- Felsefi konuları kelam konuları arasına dahil ederler. Mütekaddimin ise bu görüşlere karşı gibi gösterilir.
Mantıkçı Öner’e göre bu gerileme dönemlerinde en önemli Osmanlı mantıkçılarından bazıları Hocazade (Ö. 1487), Yanyali Esad Efendi (Ö.1730) ve İsmail Gelenbevi’dir.
1795’de kurulan Mühendishane’nin başhocası Tamanlı Hüseyin Rıfkı Efendi ile modern matematik öğretimi başladı.
1.   Mantıklı düşünmenin en temel özelliği tutarlı olmasıdır.
2.   Mantığı oluşturan soyut zihinsel varlıklar: Kavram Kavramlar arası ilişkiler Kategorilerdir.
3.   Aristocu mantık anlayışı Mantık doğru düşünme sanatı, bilimin aleti, metodudur.
4.   Mantık konularının sıralaması; Kavram, önerme, kıyas, ispat teorileridir.
5.   Mantık biliminin gelişme evrelerini I. Erken Yunan Donemi, II. İskenderiye dönemi. III. Hıristiyanlık öncesi Roma Hâkimiyeti dönemi, IV. İslam öncesi Hıristiyan üstünlüğü dönemi, V. İslami dönem olarak, tasnif eden filozof Farabi’dir.
6.   Organon Külliyatını oluşturan 1. Analitikler kıyas teorisini incelenmektedir.

msburasoglu
Fri 12 October 2012, 01:40 pm GMT +0200
2.Ünite
Kıyas:
Klasik mantık, mantık ilkeleri üzerine kurulu iki doğruluk değerli (doğru-yanlış) bir sitemdir. Mantık ilkeleri, mantığın en temel konuları olan kavram, önerme ve akılyürütmeler için vazgeçilmez, olmazsa olmaz şartlarındandır. Mantık özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü şıkkın imkânsızlığı gibi üç temel ilkeye dayalı bir sitemdir. Bu ilkelere mantık tarihi boyunca “akıl ilkeleri”, “zihin ilkeleri” varlık ilkeleri”, “düşünme yasaları”, “bilginin normatif yasaları” gibi adlar verilmiştir.
Mantık ilkeleri zorunlu olarak doğrudur; eğer mantık ilkeleri doğru olmazsa diğer doğruların düşünülmesi formüle edilmesi mümkün değildir. Çünkü bu ilkeler kurulabilecek en genel önermelerdir
Mantık ilkeleri denince, genellikle şu dört ilkeden bahsedilir: özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü şıkkın imkânsızlığı ve yeter sebep ilkesi.
İlk defa Leibniz, yeter sebep ilkesini diğer ilkelere ilave etmiştir. Ona göre başlıca iki ilke vardır: çelişmezlik ve yeter sebep ilkesi.
Mantık İlkelerinin Açıklanması:
1.   Özdeşlik İlkesi: A , A’dır, sembolüyle gösterilmektedir. Bir şey varsa vardır; Bir şey ne ise odur. İlkenin epistemolojik ifadesi: Bir önerme doğru ise doğrudur.
2.   Çelişmezlik İlkesi: A, non-A’ değildir; bir başka ifadeyle A, A-olmayan’ değildir. Bir şey aynı zamanda hem kendisi hem de başka bir şey olamaz; Bir şey aynı anda hem var hem yok olamaz. İlkenin epistemolojik ifadesi: Bir yargı hem doğru hem yanlış olamaz. 
3.   Üçüncü Şıkkın İmkansızlığı İlkesi: Her şey ya A ya da A-olmayan’dır; üçüncü bir hal imkansızdır. Bir şey ya vardır ya yoktur; üçüncü bir hal olamaz; İnsan ya ölümlüdür ya ölümsüzdür; Tanrı ya vardır ya yoktur; üçüncü bir hal olamaz. İlkenin epistemolojik ifadesi: Bir yargı ya doğrudur ya yanlıştır; üçüncü bir hal olamaz. 
4.   Yeter Sebep İlkesi: A nerede görünürse görünsün, B de düşüncede ona ilave edilir. Hiç bir şey sebepsiz değildir; Var olan her şeyin bir varoluş sebebi vardır. İlkenin epistemolojik ifadesi: Eğer doğruluk düşünme ile nesnenin bir uygunluğu ise her ifade doğru olmak, yani gerçeklik içinde sebebini bulmak zorundadır.
Mantık İlkelerinin Kaynağı
Mantık, kavram, önerme ve akılyürütmeler ile ilgili kurallar, teknikler ve yöntemler öğretisidir; tüm bu kurallar, teknikler ve yöntemler özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü şıkkın imkânsızlığı ilkelerinden hareketle geliştirilmiştir ve çoğu mantıkçı mantığa bu üç ilkeye dayalı bir sistem gözüyle bakmaktadır.
Mantık ilkelerinin kaynağı konusunda ileri sürülen görüşleri 1) rasyonalist, 2) ampirist, 3) psikolojik, 4) soyolojik açılamalar olarak sıralayabiliriz.
Doğuştancılık (innatizm) adıyla da anılan bir tür rasyonalizme göre, mantık ilkeleri doğuştan zihnimizde hazır halde mevcuttur. Onlara göre mantık ilkeleri a prioridir. Bu nedenle zorunlu olarak doğrudur.
Ampiristler için gözlem ve deneye başvurmadan, salt akıl veya sezgi ile gerçek dünyaya ait bilgiler edinebilmek imkânsızdır.
Kişisel özdeşliği ruh ve zihin gibi komşu kavram ve sorunlardan ayırt edip ilk kez belirleyen Locke’tur. Bu filozoftan önce sorun, ruh ve zihin gibi kavramların ruhsal ve maddesel terimlerle açıklanabilirlikleri ve madde ya da gövdeyle ilişkileri üzerine kurulmuştu.
Fransız sosyoloji okulu mensupları Durkheim, Mauss, Hubert, Granet, mantıklı düşüncenin temelini teşkil eden zihin fonksiyonlarının toplumsal bir menşee sahip olduklarını göstermeğe çalışmışlardır.
Durkheim çelişmezlik ve nedensellik ilkelerinin toplumsal hayattan doğduğunu iddia etmiştir. Ona göre çelişikliğin düşünce üzerinde yaptığı etki, zaman ve toplumlara göre değiştiğinden, toplumsal şartlara bağlı olmaktadır.
Mantık İlkeleri Dilsel Uzlaşım Olarak
Kabul Edilebilir mi?
Bunun yanında mantık ilkelerinin sadece dilsel bir uzlaşım olduğu fikri de vardır. Bu takdirde sözcüklerin anlamına bakarak onun doğru olup olmadığını söyleyebiliriz. Mantık ilkeleri bu görüşe göre özel durumları, analitik yapan dilsel uzlaşımlardır.
Mantık İlkelerinin Ontolojik
ve Epistemolojik Yorumu
Mantık ilkeleri üzerinde tartışma asıl onların varlık alanlarına uygulanmasında ortaya çıkmaktdır. Bu ilkeler somut gerçekliğe uygulandığında bazı güçlükler ortaya çıkmaktadır.
Ontoloji, Aristoteles’den Yeniçağ felsefesine kadar, felsefenin temel disiplini sayılmıştır; Yeniçağ felsefesi ise, ontoloji yerine epistemolojiyi temel disiplin görmektedir. Bununla beraber mantık ilkelerinin neliği sorunu, her iki disiplin içinde de temel sorunlardan biri olmaya devam etmiştir.
Mantık ilkeleriyle ilgili ilk ciddi tespitler Parmenides tarafından yapılmıştır. Parmenides’in “varlık vardır, varolmayan var değildir” sözü, özdeşlik ilkesinin varlığa uygulanması olarak görülmektedir; daha doğrusu onun açısından, varlıkta bu ilkenin mevcut olduğunun işaretidir.
Parmenides mantıksal ilke fikrini düşünme sürecine sokan ve kendi düşüncesinde bunu yaşayan, bu ilke fikrinin bilincinde olan ilk filozof olmalıdır.
Parmenides için düşünce ve varlık aynıdır; doğruluğa akıl yoluyla gidilir. O üç türlü imkân olduğunu ileri sürmektedir: 1) Varolan vardır, 2) Varolmayan vardır, 3) Varolan ve varolmayan vardır. İkinci ve üçüncü şıklar çelişiktir. Geriye bir tek imkan kalır ki, bu formel doğruluktur; yani “varolan vardır”, önermesidir. Düşünce burada varlığı kavrar. Çünkü düşünce ve varlık aynıdır. Bu nedenle özdeşlik ve çelişmezlik ilkeleri ontolojik kesinlik taşırlar.
Parmenides doğruluğu varlıkla özdeşleştirmiştir.
Parmenides’ten sonra öğrencisi Zenon da çelişmezlik ilkesini, hareketin imkânsızlığını dolaylı yoldan kanıtlamak için kullanmıştır.
Yeniçağın ampirist (Locke, Hume) ve rasyonalist (Kant) filozoflarını, kendilerinden önceki ampirist ve rasyonalist filozoflardan ayıran temel yön, yeniçağ filozoflarının deneyimi ve aklı sadece öznenin sahip olduğu olanaklar olarak düşünmeleri ve bu durumda varolanlarla akıl ve zihin arasında bir uygunluk fikrini reddetmeleridir.
Klasik mantık ilkeleriyle varlığın anlaşılamamasının nedenini şöyle açıklayabiliriz:
Hegel’de diyalektik gelişme ruhtadır. Diyalektik gelişme içinde bulunan her şey çelişme ihtiva etmektedir.
“ferma teoremi”, ne yanlışlanabilmiş, ne de ispatlanabilmiştir.
Hume zihindeki
zorunluluğu açıklamak için alışkanlığa başvurmuştur. Hume buna, tekrar eden olayların arasında kurmuş olduğu kolay bir geçiş, adeta kendiliğinden olma ve karşı durulmaz bir geçiş, tek sözle bir çağrışım adını verir. Buna da psikolojik der yani bekleme durumunun psikolojik tasviri der.
Mantık ilkeleri ne doğa kanunlarına, ne de toplumsal kanunlara benzer. Onların kendilerine özgü niteliği vardır. Bu ilkeleri, geleneksel mantıkçılar varlığın en genel özelliklerini dile getiren evrensel ilkeler saymışlardır. Günümüzdeki pek çok mantıkçı da, önerme veya yargılarımız arasındaki ilişkileri belirleyen soyut ve genel ilkeler olarak görmüşlerdir.
Mantık İlkelerinin Doğrulanması ve Değeri
Mantık ilkelerinin her birinin ayrı bir yeri ve önemi vardır, Mantık ilkelerinin zorunlu doğrular olduğunu söylemiştik. Ancak onların zorunlu olması düşüncemizin bunların dışına çıkamayacağı, hatta bunlara ters düşemeyeceği demek değildir.
Mantık ilkeleri ne kendileri vasıtasıyla ispatlanabilir, ne de başka önermeler vasıtasıyla. Mantık ilkelerini, mantık ilkelerinden başka bir ilkeyle kuramıyoruz. Bu mümkün değildir; aksi takdirde sonsuza geri gidiş önlenemez. Bir yerde durmak gereklidir; bu nedenle bir başlangıç noktası bulmalıdır.  İlkeler doğrulanabilir, ancak ispatlanamaz. Biz bu ilkeleri ispatlayamıyoruz, fakat ilkelere uyulmadığı takdirde ortaya çıkabilecek tutarsızlıkları ve çelişkileri gösterebiliriz.
Aksiyom nedir? Aksiyom hem tanımlamada hem de çıkarımlarda rol oynar. Tanımlama terimler arasındaki ilişkileri kurma yolunda başvurulan bir operasyondur. İlkel terimler dışında sisteme alınan terimler, ilkel terimlere dayanılarak tanımlanır. Buna “belirtik tanımlama” diyoruz. Ayrıca aksiyom veya postulatları, ilkel terimlerin anlamlarını belirleyen birer “üstü-örtük tanım” diye düşünebiliriz.
Çıkarım veya ispatlama, önerme veya formüller arasındaki mantıksal ilişkileri belirtik hale getirmek, aksiyomları doğru kabul ettiğimizde daha hangi önerme veya formülleri doğru kabul etmemiz gerektiğini göstermek için başvurulan işlemlerdir. Sisteme ispatlamaksızın alınanlara aksiyom veya postulat, ispatlanarak alınanlara da teorem denir.  Bazı mantıkçılar, mantık ilkeleri, ispatlanmaya muhtaç olmayan, apaçık ilkeler olduğu için her ilke bir aksiyomdur demektedir
Kendi aralarında tutarsız ya da bağdaşmaz olan öncüllere dayanılarak yapılan ispatlar bir değer taşımaz. İşte bu durumda mantık ilkeleri devreye girer. Mantık ilkeleri bir bilimde, tutarlılık, tamlık ve bağımsızlık sağlar; onu aksiyometik bir bilim haline getirir.
Tales ve Pitagor’la başlayan ispat düşüncesi Aristoteles ve Öklid’de en yüksek düzeyine ulaşarak, sistematik bir işlem niteliği kazanmıştır.
Leibniz’e göre iki türlü gerçek vardır: Akıl gerçekleri, olgu gerçekleri. Akıl gerçekleri zorunludurlar; karşıtları mümkün değildir. Olgu gerçekleri ise olumsaldır; karşıtları mümkündür.
Grünberg’in de belirttiği gibi, doğrular akıl (mantık) doğruları ile olgu doğruları olmak üzere iki türe ayrılır. Mantık doğruları, doğruluğu tecrübeden bağımsız (a priori) olarak salt akılla belirlenebilen önermeler, olgu doğruları ise doğruluğu ancak tecrübeye bağlı (a posteriori) olarak belirlenebilen önermelerdir. Doğruluğu salt mantık yoluyla belirlenebilen önermeler, mantık doğrularıdır. Bu nedenle totolojiktir, a prioridir. Doğruluğu deneye tecrübeye bağlı olan önermeler, a posterioridir; içerikseldir.
Özdeşlik ilkesi doğru düşünme için zihnin uyması gerekli ana ilkedir. Zihnin diğer ilkelere uyabilmesi ancak bu ilkeye uymakla mümkün olur. Özdeşlik ilkesine uymayan bir zihin için, çelişmezlik ve üçüncü şıkkın imkânsızlığı ilkeleri anlamsız kalır.
Yeter sebep ilkesini ilk kez Leibniz formüle etmiştir. Hiçbir olgu kendiliğinden var veya varolmuş değildir. Hiçbir yargı neden böyle olup da başka türlü olmadığı konusunda yeterli bir sebep olmaksızın doğru sayılmaz. Varolan her şeyin bir varoluş sebebi vardır. Hiçbir şey sebepsiz değildir.
Klasik mantık özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü şıkkın imkansızlığı gibi üç temel ilke üzerine kurulu bir sistemdir
Özdeşlik ilkesi doğru düşünme için zihnin uyması gerekli ana ilkedir. Zihnin diğer ilkelere uyabilmesi ancak bu ilkeye uymakla mümkün olur.
Mantık ilkelerinin kaynağı konusundaki tartışmalar, rasyonalist, empirist, psikolojist ve sosyolojist açılamalar diye dört grupta toplanmaktadır. Mantık ilkeleri rasyonalizme göre a priori, değişmez, zorunlu ve evrenseldir
Ampirizm ise, mantık ilkelerinin deneyim yoluyla sonradan a posteriori olarak zihnimizde oluştukları tezini savunur.
Sözlük
A posteriori: deney ve tecrübe sonrası
A priori. Deney ve tecrübe öncesi
Aksiyom: değişmez, en temel, zorunlu ilkesel doğru
Antitez: karşı görüş, zıt bulunuş, çelişik olan
Antropomorfizm:insan merkezcilik
Cevher : bizatihi kendi varolan (arazın zıddı)
Diyadin: çift kutupluluk
Doğuştancılık: akıl doğuştan bir takım doğru hükümler kavramlar sahibidir. mantıksal değişmezler
ontolog: varlıkbilimci
postulat: Psişik. ruhsal
refleksif : derin düşünceye ait
sensüalizm: duyumculuk, aşırı deneycilik
sentez: karşıtların birliğinden oluşan bütün, yeni bir birlik
subjektivist: Kişiye bağlı, nesnel ve objektif olmayan,rölativist
tez: öne sürülmüş bir iddia, kabul edilmiş bir hüküm
Totolojik: kendini tekrar ederek bilgi vermeyen özellik
Transcendental: aşkın
“Doğru ve genel geçer bilgi elde edilebilir. Böyle bir bilginin kaynağı akıldır, düşünmedir.” tezini savunun görüşe, akılcılık (rasyonalizm) adı verilir
Ampirizm: Bilginin tek kaynağının deney olduğunu ileri süren öğreti... Bu öğreti bilginin sadece duyumlardan geldiğini ve deney dışında hiçbir yoldan bilgi edinilemeyeceğini savunur.
Sensualizm :Bilginin duyumdan geldiğini savunan öğreti...
Felsefede Faydacılık ya da Pragmatizm hem iyinin teorisi hem de doğrunun teorisidir. İyinin teorisi olarak faydacılık refahçıdır (welfarist). İyi en fazla faydayı sağlayandır ve burada fayda zevk, tatmin veya bir nesnel değerler listesine göre tanımlanır. Bir doğru teorisi olarak ise faydacılık neticecidir (consequentialist). Doğru hareket en yüksek faydayı verendir.
1.   Mantık ilkeleri” adını bir başka şekilde; Akıl ilkeleri ya da zihin ilkeleri, varlık ilkeleri, düşünme yasaları, bilginin normatif yasaları ifade edebiliriz
2.   Mantık ilkelerinin formel yapıda olması fiziksel olmaması demektir.
3.   İlk defa yeter sebep ilkesini diğer ilkelere ilave eden filozof Leibniz
4.   Bir şey aynı zamanda hem kendisi hem de başka bir şey olamaz, ifadesi çelişmezlik ilkesini açıklamaktadır.
5.   Mantık ilkelerinin kaynağı konusunda ileri sürülen görüşleri rasyonalist ampirist  psikolojik soyolojik gruplarında inceleyebiliriz.
6.   Ampirizm tüm bilgilerimizin kaynağını deneyimde bulur ve mantık ilkelerinin de deneyim sonrası, a posteriori oluştuğu tezini savunur