sidretül münteha
Mon 21 March 2011, 08:56 pm GMT +0200
Anadolu'ya Silâh Ve İnsan Sevkıyatı
Anadolu'nun cephane ihtiyacı önemli ölçüde Tekkeler kanalıyla; düşman karakollarından nakledilen silâh ve diğer askerî malzemelerle karşılanmıştır. Millî Mücâdele komutanlarından Miralay Mehmet Arif Bey'in hatıratında geçen şu rakamlar muazzam bir başarıya imza atıldığının ispatidir: "İngilizlerin kontrolleri altında bulunan ambar ve depolardan geceleyin aşırılmak suretiyle muhtelif tarihlerde İstanbul'dan
56.000 mekanizma, 320 makineli tüfek, 1500 tüfek, 1 batarya top, 2000 sandık cephane, 10.000 takım elbise, 100.000 gem, nal ve mıh, 15.000 matara, 1.000 tona yakın malzeme ve muhtelif askerî eşya Anadolu'ya geçirilmiştir." Bundan dolayı, işgal kuvvetlerinin dikkatini çekip kuşku uyandırmadığı için, başta Özbek Tekkesi olmak üzere çoğu tekke adetâ bir silâh deposu hâline getirilmişti. Şeyh Atâ, kendisine gönderilen silâh ve cephanenin Tekkeye büyük bir sükûnetle ve Üsküdar meydanında bulunan Nakkâşi Karakolu'ndaki İtalyan Jandarmayı şüphelendirmeden taşınmasını temin ediyordu. Mim Mim Grubunda çalışan R.Yalkın bu konuda şu mühim malumatı aktarıyor: "Gündüz çevresine ümit telkinleri yapan bu insanlar, gece silâhlanırlar, Nakkaş Karakolu'ndan Tekkeye kadar yolları tutarlar, silâh ve cephaneler Tekkeye taşınır oradan Karakol Cemiyeti'nin fedaileri eliyle Büyük Çamlıca'nın arkasından dolandırılarak Li-badiye'deki göz doktoru Esat Paşa'nın çiftliğine aktarılmak üzere Kısıklı İmamı Nuri Hoca'nın Libadiye'deki evinin yanındaki mezarlığın içinde saklanır, münâsip zamanlarda tomruk taşıyan arabaların alt bölümüne yerleştirilerek Alem Dağı'nda gizli karargâh kuran millî kuvvetlere iletilirdi." üzün bir müddet, İngilizlerin akıllarına bile getiremedikleri bu ustaca yolla Anadolu'ya silâh ve cephane sevkiyâtı devam edecektir.