- Anababaların En Çok Sorduğu Sorular

Adsense kodları


Anababaların En Çok Sorduğu Sorular

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ecenur
Tue 9 February 2010, 02:56 am GMT +0200
Anababaların En Çok Sorduğu Sorular

Grace Ketterman

Giriş

1 Bebek Bakımı
2 Yeni Yürümeye Başlayan ve Okulöncesi Dönemdeki Çocuklar
3 Okul Çağı Çocukları
4 Ergenler
5 Aile ilişkileri
6 Sağlık ve Beslenme
7 Eğitim
8 Duygusal Gelişim
9 Disiplin ve Eğitim
10 Sosyal Gelişim
11 Fiziksel Gelişim
12 Tatiller ve Eğlence

GİRİŞ

Çocuk Eğitimi ile İlgili Temel Görüşlerim
Akşam saat 10:00´da tam gevşemeye başladığımda telefonun kulak tırmalayan sesi çok sinirime dokunmuştu. Günüm saat 7:30´daki bir görüşmeyle başlamış ve isyankâr ergen sorunu konusunda endişeli bir büyükanneyle görüşebilmek için öğle yemeğini kaçırmıştım. Açık söyleyeyim, o kötü sesi duymazdan gelmeyi düşündüm, ama saatin geç olması nedeniyle acil bir konuda olabileceğinden korktum.
Telefon gerçek bir kriz durumu hakkında değildi, ama arayan endişeli anne için çok üzücü bir problemdi. Erken ergenlik dönemindeki kızı son zamanlarda çok değişik bir ruh hali içindeydi ve gergindi. O akşam da, basit bir işi yapmak için bodruma inmeyi reddetmiş ve şimdi de yatak odasındaki ışığı söndürmeye karşı geliyordu.
Daha birkaç gün önce, iki yaşındaki bir çocuğun annesi beni arayıp, zor çocuğuyla başedebilmede ona yardımcı olacak, katılabileceği bir kurs bilip bilmediğimi sordu. Çoğu zaman annelik rolünü yerine getirirken son derece güvenli olduğu halde, oğlunun sınırları deneyen ve isyankâr tavırları karşısında bazen o kadar öfkeleniyordu ki onu istismar etmekten korkuyordu.
Aile problemleri ile ilgili sonsuz sayıda telefon ve yıllarca radyo programım ´Siz ve Çocuğunuz´ adlı programın ardından gönderilen pek çok mektup aldım. Bütün bunlar anababaların ne kadar çok konuyu paylaştıklarının farkına varmamı sağladı. Çok benzer olay vardı ve her biri onunla mücadele eden, baş etmeye ve çözmeye çalışan kişiler için çok acı vericiydi.
Bu kitabın amacı, pek çok insana yardımcı olmuş pratik çözümleri yazıya dökmektir. Belki siz de, karşılaştığınız bir problemin burada yanıtını bulabilirsiniz. Umarım hem size, hem de çocuğunuza yardımcı olur.

İlk Çocukluğun Önemi

Çocuk yetiştirme konusundaki temel yaklaşımımın bir özetini sunarak bu kitaba başlamak istiyorum. Bu temel öğelere dikkat etmenin ana-babalık serüveninizde size yardımcı olacağını umuyorum.
ilk üzerinde durmak istediğim nokta, anababalık rolünün başlar başlamaz kritik bir önem kazandığıdır, ister bir binanın sağlamlığını, bir ağacın düzgünlüğünü ya da bir insanın gelişimini ele alalım, ilk başlangıçtaki doğruluğun hayati önemini artık biliyoruz.
Anlamlı ve güzel bir yaşam sürdürebilmek için gerekli yapının temelini oluşturabilme fırsatı ilk çocuklukta elimize geçer ve bu daha sonra bir daha elde edilemeyecek bir fırsattır. Hayatın anlamlılığını oluşturan da belli dengelerin kurulabilmesidir. Bu dengelerden bazıları aşağıda verilmiştir:
• Güven verebilecek, ama çocuğun bireyselliğini ve bağımsızlığını engellemeyecek kadar ilgi ve koruma.
• Güvenliği sağlayacak, ama isyana yol açmayacak veya umutsuz bir acizlik duygusu yaratmayacak kadar sınırlama.
• Başarılı olmanın gururunu tattıracak, ama hayatı angarya haline getirmeyecek kadar iş.
• Sorumluluk duygusu kazandıracak, ama sağlıklı bir bağımsızlık duygusunu yok etmeyecek kadar disiplin ve eğitim.
• Hayatı eğlenceli bir hale getirecek, ama zevki bir amaç haline dönüştürmeyecek kadar kahkaha ve oyun.
• Hayatı beklentilere uygun bir hale getirecek, ama tahammül edilemeyecek kadar katı bir hale sokmayacak kadar tutarlılık.
• Üretken olmanın mutluluğunu öğretecek, ama çocuğu ben-merkezci bir hale sokmayacak kadar gurur.
• Her günü sevecen ve sıcak bir hale getirecek ve acı dolu çabalan ihtiyaç duyulduğu sürece ve bir ömür boyu yüreklendirecek kadar sevgi!
Evcil hayvanları eğitmenin önemi anlaşılmış ve böyle bir eğitim verildiği zaman hayvanın sadık ve mutluluk verici olduğu görülmüştür. Çocuklara verilecek eğitimin de bazı kuralları olduğunu anababaların anlaması için daha ne kadar zaman gerekli? Çocuğun ne yapmasını istediğinize karar vermek, etkili bir şekilde ödüllendirme yapmak ve kesin sonuçları tutarlılıkla uygulamak çocuk eğitiminin öncelikle bilinmesi gereken kurallarıdır.

Disiplin Gereklidir
Çocukları eğitmek yeterli değildir ve eğitmekle disiplin arasındaki farkı çok az kişi görebilmektedir. Eğitim, ödüller veya cezalar yardımıyla geliştirilebilen basit bir kas ve sinir gelişimidir.
Öte yandan, disiplin, mantık ve anlama içeren karmaşık bir öğretme-öğrenme sürecidir. Neden bazı sonuçların ortaya çıktığını, belli davranış ve tutumlardan hangilerinin iyi veya kötü olduğunu, neyin onları iyi veya kötü yaptığını anlama sürecidir. Birkaç anlamlı taktik ve felsefenin hayatın tümüne uygulanmasıdır. Kısaca, iyi bir disiplin zekanın olumlu bir gelişimi ile sonuçlanır.
Küçük bebekleri sevmek hiç de zor değildir. O kadar çaresiz ve korumasızdırlar ki, anababaların çoğu çok ağlayanlara bile gerekli ilgi ve sevgiyi gösterirler, ilk dişler, ilk adımlar, ilk sözcükler çocuklarına düşkün anababaların heyecan duymasına ve gururlanmasına neden olur.
Peki, ilk ´Hayır! Yapmayacağım´ sözlerinin ne farkı var. Bu sözcükler, özgürlüğe ilk adımın ve anababa ve çocuklar arasında hayat boyu süren sınırlan test etme davranışının belirtileridir. Bunu çocuğun kişilik gelişiminin sağlıklı bir boyutu olarak göremeyen anababalar, çocuklarının kırılmasına ve hiçbir galibi olmayan mücadelelerin sürüp gitmesine neden olurlar. Ya da, tembelce teslim olup, çocuğun deneyim veya mantık üzerine kurulmamış yıkıcı bir güç duygusuna kapılmasına izin verirler.


Anababalann En Çok Sorduğu Soruların Cevapları

Sağlıklı bir çocuk yetiştirme mücadelesinde anababanın başarı ya da başarısızlığını belirleyen sadece hayatın dengeleri değildir. Olumlu yapılanmaları sağlayan aynı zamanda onların kendi iç yapılarının sağlamlığı ve tutumlarıdır. Anababaların çocuklarından istediklerinin yanlış olması pek ender görülür, asıl yanlışlık itaati sağlamak için uyguladıkları yöntemlerdedir.
Bazen çelişkilerle dolu, bazen de uyumlu olan bu deneyimler çocukların duygularını oluşturur. Eğer çocuk çok miktarda koşulsuz sevgi görüyor ve başarılarıyla gurur duyuluyorsa, duyguları sağlıklı olacak ve benlik-saygısı da güçlü bir şekilde gelişecektir. Ama şefkat ve anlayış eksikliği olduğunda ve anababanın öfkesi ve kınaması sevgilerini iletmelerini engelleyecek kadar ağır basıyorsa, çocuğun gelişen kişiliği solup gidecektir. Daha sonraları da ciddi problemler görülme ihtimali çok yüksektir.

Temel Oluşum ve Ergenlik Yılları

Bir çocuğun kişiliğinin temelindeki çatlakların ortaya çıktığı yıllar ergenlik dönemidir. Bu hasara en büyük katkı da ailede ilk yıllarda oluşturulan temelden gelir.
Eğer temel dengeler sağlanamazsa ve anababaların kınadıkları, onayladıklarından daha çok olursa, çocuğun ihtiyacı olan uygun yapı taşları eksik kalır. Bu gizli zayıflıklar, çocuklarda bugün anababaların isyankârlık olarak gördükleri davranış bozuklukları olarak ortaya çıkar. Aslında, ergenlikteki ciddi davranış bozukluklarının üç temel nedeni vardır:
1. Anababalar çok katı veya kuralcıdırlar: Diktatör gibi davranan ve çocuklar üzerindeki kontrollerini çok uzun süre devam ettiren anababaların çocukları bir bağımsızlık görüntüsü verebilmek için büyük bir olasılıkla isyan edeceklerdir. Sağlıklı yetişkinler olabilmek için ergenin zaten yapması gerekli olan bu davranışa, anababalar sadece izin vermekle kalmamalı, ciddi bir isyanı engellemek için yavaşça bağımsızlığa ilerlemesini teşvik etmelidirler.
2. Anababalar çok yumuşak ya da tutarsızdırlar. Ergenlerin sınırları genişletilmelidir, ama hâlâ sınırlara ihtiyaçlan vardır. Anababalar böyle kısıtlamalar ortaya koymadıkları veya onları istikrarsız bir şekilde zorladıkları zaman, ergenler düzenli olarak onları test ederler.Anababalar ne kadar istikrarsız olursa, gençler de o kadar büyük bir gayretle sınırları zorlarlar. Tehlikeli davranışları engellemek için, anababalar sınırlar koymaya başlamalı ve onları büyük bir tutarlılıkla uygulamalıdırlar.
3. Ergenler duygusal acı çekerler. Ergenler kendilerini yetersiz hissettikleri veya çok fazla kaygı ve endişe altında oldukları zamanlarda, oldukça istikrarsız davranışlarla duygusal acılarını ortaya koyarlar. Uyuşturucuya yönelerek veya anti-sosyal tepkiler ortaya koyarak, geçici bir süreyle acılarından kaçabilirler. Hatta bilinçli olarak yakalanıp cezalandırılmaya çalışabilirler, çünkü ceza suçlarını geçici bir süreyle hafifletmektedir. Bu gençlerin ihtiyaçlarını araştırmaları ve acı dolu duygularını sözlere dökmeleri gerekmektedir ki, gösteriş yapmaya gerek görmesinler.
Ergenleri anlamanın ilk şartı zor yılları boyunca onları sevmek, onlardan zevk almak ve onların kim olduğunu anlayabilmektir.

Diğer Kişilerin Ergenler Üzerindeki Etkisi

Bu önemli yıllar boyunca, geniş ailenin varlığı hem anababa, hem de ergen için çok yararlı olabilir. Ancak diğer yandan da, eğer akrabalar ailenin değerlerini paylaşmıyorsa veya ergen güç mücadelesini kazanmak için kendi çıkarları doğrultusunda bu kişileri kullanıyorsa, akrabaların yardımdan çok zararı olabilir. Anababalar, büyükanne ve babalar ve diğer akrabalar arasında sağlam bir ilişki yoksa (yani aralan açıksa), o insanları kullanma çok tehlikeli boyutlara ulaşabilir.
Bugün kökleri zayıflamaya başlamış olan toplumumuzda, ailenin yer değiştirmeleri, torunlarla büyük anne ve babalar ya da diğer akrabalar arasındaki ilişkilerin gelişimini engellemektedir. Bulunduğumuz yerlerde bu kişilerin yerini tutabilecek kişilerle iyi ilişkiler kurmaya çalışmalıyız.
Ayrıca, toplumda bulunan bazı kişi ve gruplar ergenle birlik olup, anababalara karşı yıkıcı bir tavır içine girmektedirler. Aşırı hoşgörülü değerlere sahip kişiler, eski kafalı ve katı olarak gördükleri anababalarına isyan etmek için fırsat kollayan huzursuz gençlik için kolay bir hedef oluşturmaktadırlar.

Anababaların En Çok Sorduğu Soruların Cevapları

Ergenler üzerinde etkili olan diğer bir faktör de, şiddet gösteren gruplardır. Heyecan ve korunma arayan çocuklar, bu gruplar için kolay bir avdır. 1990´ların sonralarında, bu çetelerin tehdit ve baskıları ana-babaların endişelerinde büyük ölçüde yer almaya başlamıştır. Bugün pek çok toplumda gençliği hem zihinsel, hem de maddi olarak sömüren çetelerin varlığı kesindir.

Sağlam Bir Ruhsal Temel Oluşturma

Olumsuz etkilere karşı en sağlam korunma sağlam bir manevi değer yapısının oluşmasıyla sağlanabilir. Anababalar kendi inanç ve geleneklerini pratikte uygulayarak çocuklarına bazı temel gerçekleri aktarabilirler. Araştırmalar, ailelerin bu yöndeki çabalarının ailenin uyumunu ve gücünü arttırdığını göstermektedir.
Gülen, eğiten ve koruyan sevgi dolu bir babayla birlikte yaşayan bir çocuk, en karizmatik çete lideri tarafından bile kolay kolay ikna edilemez. Hatta, böyle güçlü bir sevgi ile büyüyen çocuklar, ileriki yaşlarda Tanrısal güce çok daha kolay güven duyarlar.
En sık karşılaştığım sorulardan biri de, çocuklara manevi değerleri öğretmenin ve ergenlere inançlarının kazandırılmasının en iyi yollarının ne olduğudur. Bugün bu önemli sorunun basmakalıp bir cevabı yok, ama yardımcı olacağına inandığım bazı önerilerim olacak.
• Anababalar kendi değerlerinizi ortaya koyun, inandıklarınızı günlük hayatınızda gösterirseniz, çocuklarınızın o inançları inkâr etmeleri zor olacaktır.
• inançlarınızı öğretin. Gerçekten yaşanmadan, sözlü olarak tartışılan değerler gözardı edilebilir. Ama onları açıklamadan yaşayarak öğretmek onların doğal olarak kabul edilmesini sağlayabilir.
• Kendi inançlarınızın gereklerini yerine getirin.Dini inançlarınızın korumacı ve sevgiyle ilgili nedenlerini açıklamadan da olumsuz bazı kurallar üzerinde durabilirsiniz. Basit ama dürüst açıklamalar çok önemlidir.
• Ailece dua edebilirsiniz, ama basit olmalarına dikkat edin. Paylaşılan eğlencelerde, karşılaşılan üzüntülerde, iyileştirilen acılarda beraberce dua etmeyi öneriyorum. Biraz konuşmaya başladıkları andan itibaren çocuklar birlikte dua etmeye yönlendirilmelidirler.
• Tanrıyı bir tehdit ve cezalandırma aracı olarak kullanmayın. Yanlış davranışları nedeniyle Tanrının onu cezalandıracağını söylemekten veya Tanrı ... yapan çocukları sevmez´ gibi cümlelerden kaçının. Bunlar, çocukların Tanrının sevgisine olan inançlarını yokeder.
iyimser, kabul edici ve koşulsuz sevgiye çok az kişi karşı koyabilir. Çocuklarınız yollarını şaşırsalar bile, siz kararlarınızdan ödün vermeyin. Onları geri kabul edin ve onları yüreklerinizle karşılamaya hazır olun!

Bırakın Gitsin!

Her genç, çocuk psikologlarının açıkça tanımladığı gelişim aşamalarından geçer. Çocuklarınıza çok kuvvetli bir şekilde bağlanmak, onları sosyal ve duygusal açıdan köstekler. Çocuklar olgunlaşıp kendi kişiliklerini ortaya koymak ve zamanı geldiğinde kendi ailelerini kurmak için evden ayrılmak üzere doğarlar. Bunun farkında olan ve çocuklarının -yavaş yavaş fakat güvenle- bağımsızlığa ulaşmalarını destekleyen ana-babalar, ciddi bir isyanın ve ayrılığın acısını çok nadiren duyacaklardır. Bu değişim her çocukta farklıdır, fakat her çocukta son derece zevkli ve sevgi dolu bir yenilik ve zenginlik haline dönüşebilir.
Bağımsızlığa uzanan bu değişimin en korkutucu yanı, gencin sosyal ilişkileri ile ilgilidir. Çocuklar küçükken, anababalar onların oyunlarını ve etkinliklerini denetleyebilirler. Eğer küçük bir arkadaşın zararlı olduğu kararına varılırsa, evden kolayca uzaklaştırılabilir. Ama ergenlik dönemi geldiğinde bu mümkün değildir! Okuldaki, işteki ve çevredeki ilişkiler artık anababa tarafından yönlendirilemez.
Batı kültürünün hoşgörüsü ve göreceli zenginliği gerçekten korkutucu tehlikeler yaratmaktadır. Akıllı anababalar, yakında bir yetişkin olacak çocuklarına sağlıklı kararlar almak için gerekli temel kuralları öğretme konusunda iyi bir rehberlik verirler. Özgürlüklerin sınırlarını belli oranlarda genişleterek, gencin belli bir sorumluluk duygusunu kazanmasını sağlarlar. Başarısız olduğunda ya da uygun olmayan bir seçim yaptığında onu yüreklendirirler. Genellikle koruyucu bazı sınırlamalar saptarlar ama ergenin kendi hayatını yönetmeyi öğrenmesine mümkün olduğu kadar izin verirler.
Bu zor yıllarda iletişim kanallarını her zaman açık tutabilmek pek kolay değildir! Ama anababalar kendi yeteneklerine, çocuklarının iyi niyetine ve anababaları memnun etme isteğine inanırlarsa, hem ana-babalığı, hem de çocuklarını anlayabilirler.
Burada verilen sorular gerçekten bana yazılan sorulardır. Yazan kişileri korumak amacıyla, sorular biraz düzeltilmiş ve kişilikleri ortaya çıkaracak bilgiler dikkatlice çıkarılmış veya değiştirilmiştir.
Umarım bu sorular bu tür endişeleri olan herkese hitap edecek niteliktedir. Cevapların da, kısa olmalarına rağmen, anlaşılır, uygulanabilir, umutlu ve yararlı olduklarına inanıyorum.

BEBEK BAKIMI
DOĞUM SONRASI

Doğum sonrası lekeleri nedir?
Tıp fakültesinde bize, doğum sonrası lekelerine bebeğin doğumundan sonra bazen ortaya çıkabilen hormonal dengesizliklerin yol açtığı öğretilmişti. Elbette annenin bedeni çocuğun doğumundan sonra pek çok değişiklik geçirmektedir ve bu değişikliklerin en önemli bir bölümü de normal hormonal düzenin yeniden kazanılması ile ilgilidir.
Ama hormonlarla ilgili olmayan bir çeşit doğum sonrası depresyonu olduğunu da düşünüyorum. Birkaç yıl önce, doğum sonrası lekelerini herhangi bir anne gibi yaşayan bir babayla karşılaşmıştım. Onunla ve diğer bazı babalarla konuşmalarım sonucunda, onların da çocuklarının doğumundan sonra depresyon ve üzüntü dolu bir dönemden geçtiklerini saptadım.
Bu konuyu araştırırken ve bu anne ve babalarla birlikte bu konuyu derinlemesine düşünürken, bilinmesinde yarar olan bazı nedenler keşfettim.
Bugünlerde bebekleri olan insanların çoğu o bebeği gerçekten çok istiyorlar. Sevecekleri ve zevk alacakları bir çocuğa sahip olmak, sonra da o bebeği ailelerine ve arkadaşlarına göstermek istiyorlar. Hamileliği boyunca anne çok ilgi görüyor ve baba da bebeğin hareketlerini izlemekten ve onu annenin bedeninin içinde hissetmekten çok heyecan duyuyor. Bu bedensel değişiklikler, büyüyen bebek, odanın hazırlanması, kutlamalar ve tahminler beklemekte olan anababalar için çok hızlı oluşuyor.
Ama o uzun dokuz aylık beklemeden sonra, bebek birden çıkıp geliyor. Partiler bitmiş, oda hazırlanmış ama odanın yeni sahibi ana-babasını yorgunluktan perişan eden bir canavar! Anababalar bazen vazgeçmek zorunda kaldıkları özgürlüğün miktarını tam olarak kavrayamamış olabiliyorlar. Yeni anababa için gittikçe daha da açık bir hale gelen gerçekler şunlardır: Özgürlüğümüzü kaybettik. Veya ikinci çocukları ise, özgürlüğümüzü öncekinden daha da fazla yitirdik. Günde 24 saat, yılda 365 gün ve bir ömür boyu sürecek bir sorumluluk üstlendik. Birbirimize olan ilgimizi kaybetme riskimiz var. Gereksinimleri karşılamak için büyük parasal yükler altına giriyoruz. Üstelik, kirli bezlerle ve gece kalkmalarıyla uğraşmak da hiç hoş değil!
Bütün bu özgürlüklerden vazgeçmeye ve sorumlulukları üstlenmeye gerçekten hazır olan çok az anababa vardır. O halde bütün bunlar gerçekleştiği zaman bir süre üzüntülü anlar yaşanmasına pek şaşırmamalıyız. Bunun olumlu yanı, üzüntünün bilinen bir süreç olmasıdır. Ondan kurtulabilir ve hayatlarınızı zenginleştirmeye -anababa olarak sorumluluklarınızı biraz arttırmaya- gelmiş olan o küçük mutluluk kaynağının değerini anlamayı öğrenebilirsiniz.

YENİDOĞANIN İHTİYAÇLARI

Evdeki ilk günlerinde yeni doğan bebeğimizin ihtiyacı olan giysi ve eşyalar nelerdir? Lütfen listeyi yenidoğan bir bebeğin ihtiyaçları ile sınırlayın.
Temel ihtiyaçlar gerçekten çok basittir, fakat ben çok önemli olduğuna inandığım bir tanesiyle başlamak istiyorum, sallanan sandalye. Sallanan sandalyelerin artık modası geçmiş olabilir ama bebeğin tutuşunu kolaylaştıran ve annesinin karnındayken alıştığı ritmik hareketi ona sağlayan yanı, hem anababa, hem de çocuk için çok sakinleştiricidir.
Elbette bebeğinizin yatmak için bir yatağa ihtiyacı olacaktır. Ana-babaların çoğu pek çok yatağa (portbebe, anakucağı vb.) ihtiyaçlan olduğunu düşünürler, ama gerçekten ihtiyacınız olan bir bebek karyolasıdır. Karyolanın bebeğinizin bedenine destek sağlayacak sertlikte bir yatağı olmalıdır. Karyolanın kenarındaki kolonların bebeğin kafasının girip de sıkışmayacağı sıklıkta olmasına dikkat etmelisiniz. Yatağın kenarlarına koruyucu bir şilte geçirilmesini de tavsiye ederim. Bunu uzun bir kartona biraz yumuşak malzeme ve renkli bir kumaş kaplayarak kendiniz de yapabilirsiniz ya da kendi karyolanıza uygun büyüklükte satın alabilirsiniz. Bu koruyucu şilte çocuğunuzun kafasını yatağın kenarlarına çarpmasını önler.
Yatağınız için de bazı şilte ve çarşaflara ihtiyacınız olacak. Yatağınızı korumak için en üste ince ve yıkanabilir bir şilte yaymanızı öneririm. Böylece bazen çocuğunuzun alt bezinden taşan ıslaklıkların yatağınızı ıslatmasını engellemiş olursunuz. Çocuğunuz kafasını hareket ettirmeyi iyice öğrenene kadar yastık kullanmanızı önermiyorum. Bebekler burunlarını yumuşak yastıklara dayayıp boğulabilirler.
Bebeğinizin böbrekleri çok iyi çalışacağı için bol bol alt bezine ihtiyacınız olacak! Kumaş bezler, hazır bezlerden hâlâ daha ucuz ama onları yıkamak için de çok fazla zamana ve enerjiye ihtiyacınız olacak. Anababa olarak kendi zamanınızı ve parasal imkânlarınızı değerlendirmek zorundasınız. Eğer kumaş bez kullanmaya karar verirseniz, sürekli olarak çamaşır yıkamadan bebeğinizin ihtiyaçlarını karşılamak için en az üç düzine beze ihtiyacınız olacaktır. Hediye almak için sizin önerilerinize ihtiyaç duyan bir yakınınız varsa, ona bebeğinizin ilk 6 haftalık ihtiyacını karşılayacak kağıt bez almasını önerebilirsiniz!
Eğer kumaş bez kullanıyorsanız, bebeğinizin yatağının ıslanmasını engellemek ve dolayısıyla çamaşır işinizi azaltmak için, birkaç plastik dona ihtiyacınız olacaktır.
Bebeğin giysileri de çok önemlidir: En az üç tane zıbın, üç ya da dört tane tulum. Tulumların eldivenli olanları bebeğinizin yumruklarını içme alarak yüzünü çizmesini engelleyecek, çoraplı olanları da ayaklarını içine alarak sıcak kalmalarını sağlayacaktır. Eviniz kış gecelerinde soğuk oluyorsa, bebeğin geceleri giyebilmesi için kalın bir uyku tulumu a -malısınız, çünkü normal bir battaniye bebeğin üzerinde uzun sure kalmaz.
Birkaç tane hafif ince ve bir tane büyük kalın bir battaniye bebeğinizin ihtiyaçlar listesini tamamlar. Bebekler genellikle çok fazla eşyaya ihtiyaç duymazlar. En çok ihtiyaçtan olan sizin, anababalarının
sevgi dolu ilgisidir!
Bebeğinizi beslemenin en yararlı yolu emzirmektir, ama emziriyorsanız ilk bir-iki hafta mücadele etmeye hazır olmalısınız. Bebeklerin doğal olarak sahip oldukları bir emme içgüdüsü vardır, ancak bu yine de zor bir iştir, ilk doğduğu günlerde bebeğinizin çok çabuk uykusu geldiği için onu iyice besleyemeyebilirsiniz. Bu arada annenin de sütü birikir, bebeğin meme ucunu almasını sağlamak zor olabilir. Emzirmek istiyorsanız, doktorunuzun bunu desteklediğinden emin olun ve hastanede biberon vermekten kaçınmalarını sağlayın, ilk günlerdeki zorlukları atlatabilirseniz, emzirmenin müthiş mutluluk verici bir deneyim olduğunu görebilirsiniz. Bazı şehirlerde annelere yardım eden yöresel bazı gruplar annelerin emzirme konusundaki sorularını cevaplamakta ve onları bu konuda yüreklendirmektedirler. Doktorunuzdan bu konuda bilgi alabilirsiniz. Emziren annelerin ihtiyacı olan eşyalar; bir-iki emzirme sutyeni, bebeğinizi soyunmadan emzirmenize imkân verecek birkaç gecelik ve meme uçlarına sürmek üzere bir krem olabilir.
Herkesin emzirme imkânı veya isteği olmadığına göre, piyasada satılan değişik emzikli -doğal meme ucu hissini verecek kadar onlara benzeyenler de dahil olmak üzere- pek çok biberondan birini seçebilirsiniz. Atılabilir plastik torba şeklindeki biberonları tavsiye edebilirim. Böylece biberonların sterilize edilmesi ile uğraşmanıza da gerek kalmayacak, sadece emzikleri temizlemeniz gerekecek.


ÇOCUĞUNUZA İSİM VERME

Çocuklarına isim bulmaya çalışan anababalara neler önerirsiniz?
Çocuk bekleyen anababaların karşılaştıkları en hoş işlerden biri de budur. Aileden gelen isimler önemlidir. Örneğin, bazı babalar oğullarına kendilerinin, büyükbabalarının ya da büyük büyükbabalarının isimlerini vermek isterler. Bazen aileler çocuklarına onlar için anlamı olan bir akrabalarının, bir arkadaşlarının ya da önemli bir tarihi kişiliğin ismini verirler. Çocuğa verilen ismin çok büyük bir önemi vardır. Çocuklara verilebilecek isimlerin anlamlarını veren bazı kitaplar vardır.
Çocuğunuza ilerdeki yıllarda bazı takma isimler yakıştırılabileceğini unutmayın. Bu nedenle, isimleri değerlendirirken kısaltılmış şekillerini de gözönünde bulundurun. Çocuğunuzu küçük düşürücü isimler olmamalıdır. Hangi ismi seçerseniz seçin, o ismi her zaman sevgiyle kullanmayı unutmayın.

BEBEĞİN ÇAMAŞIRLARI

Bebeğin çamaşırlarına nasıl bir özel ilgi göstermeliyiz?
Bu çok önemli bir sorudur, çünkü bebeklerin ciltleri çok hassastır ve alt bezlerini ya da çarşaflarını da temizlemek oldukça güçtür. Her anne, bebeğinin giysilerinin beyaz ve canlı renklerde olmasını arzu eder, hatta bazıları için anne olarak yeterliğinin derecesi o giysilerin durumuna bağlı olabilir! Ama lekeler de bebeklerin bir parçasıdır. Çiş ve kaka lekeleri çarşafları ve alta giyilen giysileri lekeler, bebeklerin tükürdükleri yiyecekler de önlüklerinin ve üst giysilerinin çok kirli gözükmesine neden olur. Portakal suyu gibi pek çok bebek maması da zor lekeler bırakır.
Kuvvetli beyazlatıcı ve deterjanlar çamaşırlarınızı beyaz ve parlak, yumuşatıcılar da yumuşacık yapabilir, ama bunlar aynı zamanda bebeğinizin hassas cildini tahriş ederek belki de ancak bir ayda iyileştirebileceğiniz kızarıklıklara neden olabilir, işte hem giysilerinizi tertemiz yapacak, hem de çocuğunuzun hassas cildindeki tahrişleri engelleyecek bazı öneriler:
Bütün kirli çamaşırları bir kere soğuk su ile durulayın. Sıcak su bazı lekelerin sabitleşmesine neden olabileceği için sıcak su kullanmayın ve bol soğuk sudan geçirin. Sonra bir enzim solüsyonu kullanmanızı öneririm. Bunlar çeşitli markalarda olabilirler, ama çeşitli lekeleri çıkartmadaki etkililikleri ile tanıtılırlar. Bu solüsyonun, giysilerde mucizeler yarattığını göreceksiniz. Lekeleri yaratan maddelerin kolayca çözülmesini sağladığı halde, hem kumaşı yıpratmadığını, hem de bebeğinizin cildini tahriş etmediğini farkedeceksiniz. Bu solüsyondan çıkardığınız giysileri de yeniden durulayın.
Şimdi çamaşırlarınızı makinanızda yumuşak bir deterjanla yıkayın. Eğer çocuğunuzda kızarıklıklar oluşursa, ikinci bir durulama yapın. Çamaşır suyu kullanmaktan kaçının.
Yumuşatıcılar giysilerin ya da bezlerin yumuşacık olmasını sağlarlar ama kurutucunun içine konanlar bazen çocukların hassas ciltlerinde tahrişlere neden olabilecek bazı artıklar bırakabiliyor. Bu nedenle, çamaşır makinasına konan yumuşatıcıları tercih edin. Bazı bebekler yumuşatıcıların içindeki kokuya tepki gösterebilir, ancak çoğu bundan rahatsız olmazlar.
Yıkadıktan sonra, çamaşırları kurutun. Her zaman için dışarıya asılıp, güneşte kurutulan çamaşırları terih ederim. Ama bunun mümkün olmadığı bir yerde oturuyorsanız, kurutma makinanız da işinizi görecektir.
İyi anababalığın zevkli yanlarından biri de, bebeğinizin yumuşacık ve tertemiz olmasını sağlamaktır!

YENİDOĞANIN AĞLAMASI

Bir bebeğin ağlamasının en yaygın nedeni nedir?
Açıkça söylemek gerekirse, bebeklerin çoğu acıdan ağlarlar, ama ağlamalarının pek çok farklı nedeni vardır. Yeni anababaların en büyük korkularından biri de, bebeklerinin ağlamasını kesemeyecekleri korkusudur, içgüdüsel olarak bebeği sakinleştirmek ve rahatlatmak isteriz ve bunu yapamadığımız zaman da kendimizi yetersiz hissederiz.
İlk bebeğimizin doğuşunu ve onun ağlamaları yüzünden duyduğum endişeyi bugün gibi hatırlıyorum. Tıptan yeni mezun olduğumdan, bütün ciddi ve olası tıbbi problemlerin farkındaydım ve her ağladığında, diğer anababaların aklına bile gelmeyen, çok ciddi bir eksiklik ya da hastalığı olduğundan hiç kuşku duymuyordum. Neyse ki her defasında, ağlamalarının genellikle çok basit, anlaşılır ve göreli olarak da tedavi edilebilir bir nedeni olduğunu saptıyordum.
Bir yenidoğanın ilk ağlaması acı doludur - oldukça soğuk ve bazen de acımasız bir dünyaya doğmanın verdiği acı. Acıdan kaynaklanan ağlamada öfke yüklü gibi gelebilir ve yoğundur. Genellikle yumruklar sıkılıdır ve bedene doğru çekilir. Gözler sıkıca kapatılmıştır ve ağlama da gerçekten çok yüksek sesli ve insanın içine işleyen türdendir. Acıkma, üşüme, ıslanma, kulak ağrısı veya acı veren bir pişik gibi durumlar, hayatın çocuğa sunduğu haksızlıklara karşı verilen bir tepki olarak öfkeli bir ağlamaya neden olurlar.
Diğer ağlama nedenleri de, yalnızlık, sıkıntı ve hatta korkudan kaynaklanabilir. Yalnızlık ve sıkıntı ağlaması daha çok bir sızlanma ve huysuzluk şeklindedir ve anababalar için çok rahatsız edici olabilir. Yenidoğanların çok yüksek sesten ve ani sarsıntıdan irkildiklerini biliyoruz ve bu durum değişik bir ağlamaya veya bedensel bazı tepkilere neden olabilir. Ellerini ve ayaklarını uzatırlar ve gözlerini kocaman açarlar. Sonra da yüksek sesle ağlamaya başlayabilirler ama öfkeli ve acılı ağlamadan farklı bir niteliktedir.
Bebek birkaç aylık olduktan sonra bebeğin ağlamalarına hemen karşılık vermek, ona, ilgi çekmek için ağlamayı öğretebilir. Diğer yandan da, çok geç veya çok az karşılık vermek de, ona öfkelenmeyi veya geri çekilip sessiz kalmayı öğretebilir. Bu nedenle tam zamanında, ne çok erken, ne de çok geç karşılık vermek çok önemlidir.
Zamanla çocuğunuzun ağlamasını tanımaya başlayacaksınız ve onun ihtiyaçlarını kontrol edeceksiniz. Altı mı kirli? Aç olabilir mi? Biraz kucak ve ilgi mi istiyor? Bebeğiniz ağlamaya başlamadan gerekli ilgiyi göstererek, o miniğe daha az rahatsız edici bir şekilde ağlayarak, size daha sevecen ve olumlu tepkiler vermesini öğretebilirsiniz. Korkmuş, aç veya acılı bir bebeği sakinleştirme gücüne sahip olmak bir anababa için en hoş şeylerden biridir.

BEBEĞİ UYANDIRMA

Bazen işteki uzun bir günün ardından, eve çok geç geldiğimde, üç aylık oğlumu uyurken bulunca çok hayal kırıklığına uğruyorum. Onu uyandırıp, beraber oyunlar oynamak ve arkadaşlık etmek için dayanılmaz bir istek duyuyorum ve itiraf etmeliyim ki bunu bazen yapıyorum. Bu şekilde onun uykusunu bölmek zararlı mıdır? Ama böyle yapmazsam da, onu günlerce uyanık olarak göremeyebilirim.
Elbette onu uyandırabilir ve kalbinizin içine sokabilirsiniz. Çalışsanız da çalışmasanız da bebeğinizin anababasıyla yakın ilişkiye ihtiyacı vardır. Babalar farklı bir yaklaşımla bazen annelerin yerini alarak belli bir denge sağlayabilirler. Minik oğlunuzun tadını çıkarın. Altını değiştirmenizi, onu yıkamanızı öneririm. Onu besleyin, onunla oynayın ve yatağına geri koyun.
Eğer biriniz çalışıyor, diğeri de evde oturuyorsa, evde olan anne ya da baba günün sonunda yorgunluktan bitmiş bir haldedir. Bu nedenle çalışan anne ya da baba bebeği uyandırırsa, onun (beslemek ya da altını değiştirmek gibi) ihtiyaçlarını da o karşılamak ve onu yine uyutmalıdır. Unutmayın ki evdeki anne ya da babanın önünde ertesi gün uzun ve yorucu bir gün daha olacak.
Bebek doğar doğmaz, eşler evdeki işleri paylaşmak üzere bir plan hazırlamalıdırlar. Evdeki anababadan biri çocuk bakımı ve ev işlerinin tümünü üstlenmelidir. Eğer her iki anababa da çalışıyorsa, evdeki işlerin paylaşılması kaçınılmazdır.
Birbirinizin eğlenme ihtiyacını unutmamanızı öneririm. Çocuğunuzla arkadaşça oynadıktan sonra onu sakinleştirip, aranızdaki sağlıklı duygusallığı koruyabilmek için birbirinize zaman ayırın. Çocuğunuza verebileceğiniz en iyi hediye, birbirini gerçekten seven bir anne ve baba olmanızdır. Ama bu sevgiyi canlı tutabilmek için çok çaba göstermeniz gerekebilir. Çocuklar büyüdükçe, anne ve babanın birbirlerine ayıracak zaman bulmaları daha da güçleşir. Böyle bir zamanı hayatınızın bir parçası haline getirin ve beraberce biryerlere kaçabilmek için haftada en az bir akşam için bir bakıcı ayarlayın.


UYUMAMAK İÇİN DİRENME

Çocuklar için uykuya gitmenin neden bu kadar zor olduğunu hep merak ederim. Benim üç aylık kızımın bazen olduğu gibi, gerçekten çok yorgun oldukları zaman bile uyumamak için neden bu kadar direnirler? Kızımızın daha kolay uykuya dalabilmesi için yapabileceğimiz bir şey var mı?
Bu çok önemli bir soru, çünkü anababaların gerçekten dinlenmeye ihtiyaçları var ve üç aylık bebeklerinin biraz daha fazla uyumasını ne kadar çok istediklerini de biliyorum. Bazı bebekler gürültü nedeniyle uyumakta zorlanabilirler. Havlayan bir köpek veya korna çalan bir araba, yüksek sesli bir radyo veya televizyon onları uyanık tutabilir ya da tam dalacakken uyandırabilir.
Bazı bebekler gürültüden pek etkilenmeyebilir fakat aşırı derecede uyarılabilirler. Bazı çocuklar çok keskin bir duyma, görme ve dokunma duyusuna sahip olarak doğarlar ve başka bir çocuğu rahatsız etmeyecek her şey onları etkileyebilir. Böyle çocuklar arka plandaki sesleri silip, kendilerini sakinleştirmekte zorlanabilirler.
Bebek Bakımı
Bazen, özellikle de ilk bebekler, çok aşırı tepkisel anababalara sahip olabilirler. Bir gün çocukları histerik bir ağlama krizine tutulmuş bir anababa tarafından eve çağrılmıştım. Eve girdiğimde, anneanne, babaanne, dedeler ve de çocuğun anababasını oldukça büyük bir düşkırıklığı içinde buldum. Çocuğun ciddi bir kulak ağrısı olabileceğini düşünerek, onu dikkatlice muayene ettim ama iki kulağı da temizdi. Boğazı ağrımıyordu, ateşi yoktu, pişik olmamıştı, kısaca bebeğin şiddetli ağlamasına neden olabilecek hiçbir şey gözükmüyordu. Anababaların odadan çıkmasını ve bana bir biberonla sallanan sandalye getirmelerini istedim. Memnuniyetle yaptılar. Çocukla birlikte oturup onu yumuşakça bir an salladıktan sonra, hemen uykuya daldı. Bu durumdaki teşhisim aşın endişeli anababalardı. Çocuk ağladığında anababalar ona yoğunlaşıyor ve geriliyorlar ve bu gerginlik de çocuğa bulaşıyordu.
Çocuğunuzu kucakladığınızda, gevşeyin ve sakinleşmeyi öğrenin. ´Sakin OY yazısı bebeğinizin karyolasına asabileceğiniz güzel bir slogan olabilir. Bebeğin çevresini mümkün olduğu kadar huzurlu yapın. Kısık ışıklar, yumuşak renkler, arka planda yumuşak bir müzik, çocuğunuzun gevşemesine yardımcı olabilir. Özellikle çok yorgun ve gerginseniz, çocuğunuzu kucaklamaktan kaçının. Bebeğiniz yine de biraz yaygara çıkaracaksa, bunu sinirli bir anababanın kucağında yapacağına, gevşeyebileceği karyolasında yapmasında yarar vardır.

SIKILMIŞ BEBEK

Bizler yeni anababalarız ve sorumuz şu: Çok hareketli ve çevreyle ilgili iki aylık bir kızımız var. Sesler çıkarmayı ve gülmeyi çok seviyor. Bütün gece uyuyor ve gündüzleri de genellikle uyanık. Benim canımı sıkan bazen çok sıkılıyor gibi gözükmesi. Onun büyümesi ve öğrenmesine yardımcı olmak için neler yapmalıyız? Çok fazla ilgi gösterirsek onu şımartır mıyız?
Bu soru, bugün pek çok anababayı ilgilendiren bir problemi yansıtıyor. Toplumumuzda öğrenme konusu o kadar çok vurgulanıyor ki, anababalar da küçücük bebeklere bile birşeyler öğretmeleri gerektiği konusunda gereğinden fazla endişeleniyorlar. Bu iki aylık bebeğin gerçekten sıkıldığından şüpheliyim, yoksa uyuklama ya da memnuniyetinin işaretlerini mi veriyor. Belki de çocuğun gerçek ihtiyaçlarından çok kendi endişeleriyle mi ilgileniyorlar. Bu bebek çok sevgi ve ilgi görüyor gibi gözüküyor. Anababanın çocuklarını devamlı olarak eğlendirmesi ve onu heyecanlandırıp mutlu etmesi gerektiği düşüncesinden nefret ediyorum.
Küçük bir bebeğin oyalanması ile ilgili bazı öneriler: Biraz uyuduktan sonra onu kucağınıza alıp istediğiniz kadar oynayın. Eğer açsa, onu doyurun, altını değiştirin ve yatağına, oyun parkına ya da (evde onu rahatsız edecek bir hayvan ya da başka çocuklar yoksa) yere yaydığınız bir battaniyenin üzerine koyun. Bebek rahatsız olmadığı sürece, ailenin olduğu yere konabilen sallanan bebek salıncaklarını da seviyorum. Böylece çocuklar gözlem yaparak öğrenme ve anababaların da kendi işlerini sürdürdükleri bir aile ortamını izleme olanağını bulabileceklerdir. Tutmaya başladıktan sonra, eline yumuşak bir çıngırak ya da benzer bir oyuncak verebilirsiniz. Hareket ederek çocuğun dikkatini çeken bir oyuncak da koyabilirsiniz. Yatağının kenarlarına müzikli ve parlak oyuncaklar yerleştirilebilir. Bunları kısa ve parlak bir kurdeleyle bağlayın, ip kullanmaktan kaçının çünkü bunlar bebeğin boynuna dolanabilirler. Bebek oturmaya başladıktan sonra da bunları çıkarın çünkü yatağın tepesinde asılı olan şeyler kafasına düşeceği için tehlikeli olabilir.
Bebeğinizden zevk alın ama onun esiri olmayın. Onu istediğiniz sürece eğlendirin ama 24 saat onu mutlu etmek zorunda olduğunuz hissine kapılmayın. Anababaların çocuklarının ihtiyaçlarını saptamalarına yardımcı olan içgüdüsel bir sezgileri vardır. O sezginizi izlerseniz çok fazla yanlış yapmazsınız.

BEBEKLERİN YARADILIŞLARI

İkinci bebeğim doğduğu andan itibaren ilk çocuğumdan çok farklı özellikler gösteriyor. Bu bana çok ilginç geldi. Normal mi?
Kesinlikle, çok normal. Aslında, çocukların yaradılışları ile ilgili araştırmalar vardır. Stella Chess ve Alexander Thomas adlı doktorlar pek çok yenidoğanı incelemiş ve uzun yıllar hayatlarını izlemişlerdir. Bütün bebeklerin dokuz kişilik özelliği ile doğduklarını ve bu özelliklerin de en hafiften en yoğuna kadar bir derecelenme içinde olduğunu saptamışlardır. Bu özellikler şunlardır: 22
• aktivite düzeyi
• tepkilerin yoğunluk düzeyi
• dikkat dağınıklığı
• istikrar
• tutarlılık
• duyarlılık düzeyi (dokunma, koklama, tatma, duyma, konuşma)
• yaklaşma/kendini çekme
• uyum yeteneği
• genel ruh hali
Bazı çocuklar, doğuştan bu özelliklerin en alt ucunda, bazıları en üst tarafında, çoğunluğu da ortalarda yer alır. Bu özellikleri aklınızda bulundurmak, çocuğunuzu daha iyi anlamanıza ve ona göre karşılık vermenize yardımcı olur.
Kendinizin bu özelliklere sahip olma yoğunluğunuz çocuğunuzun sizde yol açtığı bıkkınlığın derecesini belirler. Eğer siz düşük hareketlilik düzeyine sahip bir insansanız ve çocuğunuz da çok hareketli ise, günün sonunda kendinizi yorgunluktan dağılmış bir durumda bulabilirsiniz. Önemli olan sizin çocuğunuzu olduğu gibi kabul etmeniz, bir yandan mümkün olduğunca uyum gösterirken diğer yandan da ona davranışlarını mümkün olduğu kadar değiştirmeyi öğretmektir. Aynı zamanda bebeğinizi koşulsuz sevmeye de devam edin.

YAYGARACI VE UYKUSUZ BEBEK

5 aylık bebeğim hiçbir zaman gerçek bir gündüz uykusu uyumuyor. Yarım saat, en fazla kırk beş dakika uyuyor ve sonra üç saat uykusuz kalıyor ve yeniden bir yarım saatlik uyku uyuyor. Uyku aralarında da genellikle çok yaygaracı ve yorgun oluyor. Bu durum her gün devam ediyor. Benim için çok yorucu ve yıpratıcı oluyor çünkü bir iş yapmak için gerekli zamanı bulamıyorum. Onun daha iyi bir uyku uyumasını nasıl sağlayabilirim?
Buradaki problem tam bir kısır döngüne dönüşmüş. Çocuklar yaygara yaptıkça ve ağladıkça anneler daha çok yoruluyor; anne daha da geriliyor ve çocuk annenin gerginliğini hissediyor, daha çok ağlıyor. Bunun nasıl olduğunu kolayca görebilirsiniz, bu nedenle kendinizi suçlamayın çünkü oldukça gergin ve uykusuz bir çocuğunuz var.
Bebeklerdeki uykusuzluk genellikle bir rahatsızlıktan ya da bizim deyişimizle gaz sancısından kaynaklanır. Ya da alışkanlıklar ve gerginlikler uykusuzluğa neden olabilir. Böyle çocuklar büyüdükçe biraz hiperaktif olabilirler.
İlkönce bebeğin uykusuzluğuna neden olabilecek fiziksel bir neden olup olmadığından emin olun. Eğer bebeğin hazım problemi olduğundan şüpheleniyorsanız, doktorunuzun görüşlerine başvurun. Değişik bir formül veya beslenme programındaki bir değişiklik veya bağırsak spazmları için birkaç damla ilaç, böyle ´zor´ bebekler için mucizevi bir tedavi olabilir.
ikinci olarak, kendiniz sakin ve mümkün olduğu kadar mutlu olmaya çalışın. Bebeğe mümkün olduğu kadar sakin bir ortam yaratmaya çalışın. Bebeği devamlı olarak rahat ettirmek, kucağınıza almak ve sallamak zorunda olduğunuz hissine kapılmayın! Eğer onu beş-on veya on beş dakika rahat ettirebilirseniz bu çok iyi. Ama sonra onu bırakın ve bir süre kendi işlerinizle uğraşın. Eğer hâlâ ağlıyorsa, kontrol edin ve onu tekrar rahatlatmaya çalışın. Eğer bebeği bir saat kucağınıza aldığınız halde hâlâ ağlıyorsa, siz de gittikçe daha çok gerileceksiniz. Siz biraz ara verirken, bırakın o da yatağında biraz ağlasın. Sonra bebek uyuduğu zaman siz de dinlenin. Rahat olun, çünkü emin olun bir süre sonra bebeğiniz ağlamayı kesecek ve birbirinizden zevk alacaksınız!


zahdem
Wed 10 February 2010, 01:56 am GMT +0200
ana baba olarak yaptığımız şey;nasıl yetiştirilmişsek çocuklarımızıda bir nevi aynı yönde yetiştirmek oluyor.bu ne kadar doğru ne kadar hatalı bunun cevabı her ebeveynin kendisinde saklı.

Yağmur Gümüş 8-B
Fri 30 October 2015, 12:53 pm GMT +0200
Esselamün aleyküm...
Anne ve baba olarak yapılan en hatalı davranışlar anne ve babanın eksikliklerini çocuğa aktarmasıdır.Bu da küçücük çocukta bile çok büyük sorumluluk hissi verebilir.
Allah cc. razı olsun.

[Muhammed]
Sat 21 November 2015, 12:13 pm GMT +0200
Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh...Anne-babaların evlatlarına en güzel terbiyeyi vermeli.Rabbini tanıtmalı,Dini ona anlatmalı ve evladını ahlaklı inanşardan eylemeli zaten bundan sonra evlat anne ve babanın anlattıkları yapıp yaptıklarını sevip birdaha o yoldan ayrılmaz İnşaAllah.Allah c.c razı olsun İnşaAllah...

Yehma
Wed 26 September 2018, 09:13 pm GMT +0200
Es-selamu aleykum Çocuklar hayatımızdaki en değerli varlıklarmız fakat bu kadar değerli olan bir hediye için bizim çoğunlukla yaptığımız yeme , içme , altını değiştirme çocuğumuzu tanımak ve anlamak için hiçbirşey yapmıyoruz . Sadece
kendimiz için değil daha iyi toplum için iyi  yetiştirmek için okuyup öğrenip çevremizle paylaşmalıyız


Sevgi.
Thu 27 September 2018, 01:00 am GMT +0200
Aleyküm Selam.  İlim beşikten mezara kadın, erkek herkesin üzerine farzdır. Oyüzden herdaim bunun bilincinde olarak hem kendimiz hemde evlatlarımızı ilime teşvik etmeliyiz.  Rabbim bizleri hakkıyla ilim öğrenenlerden eylesin inşaAllah
   Bilgiler için Allah Razı olsun

Bilal2009
Thu 27 September 2018, 05:30 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Aile bir toplumun en önemli unsurudur Rabbim paylaşım için razı olsun