- Amerika’nın Irak işgali anlamlı bir sonuç vermedi

Adsense kodları


Amerika’nın Irak işgali anlamlı bir sonuç vermedi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 3 August 2012, 01:16 pm GMT +0200
Amerika’nın Irak işgali anlamlı bir sonuç vermedi
Mohammed M. AMAN • 84. Sayı / GÜNDEM


Eski başkan George W. Bush döneminde gerçekleştirilen Irak’ın Amerikan kuvvetleri tarafından işgali anlamlı bir sonuç vermedi. Amerika net bir hedef olmaksızın alelacele savaşa girdi; geri çekilmek için hiç bir stratejik planları da yoktu. Nuri El Maliki hükümeti ile ülkede yoğun Amerikan askerî varlığının devamını sağlayacak ve/veya Amerikan askerî personelinin yargılamadan muaf kalmasını sağlayacak müzakerelerde başarısız olundu, Amerika geri çekilmeye zorlandı. Irak’ın işgali, Amerika’nın ezeli düşmanı İran’a Irak içerisinde yeni bir müttefik kazandırdı ve kırılganlığın devam ettiği Lübnan’da Hizbullah’ın nüfuzunu artırdı, Körfez ülkelerinde Sünnilerle Şiiler arasındaki gerginliği tırmandırdı. Bunu Bahreyn, Suudi Arabistan ve Kuveyt’teki olaylarda görüyoruz. Irak geniş çaplı bir Amerikan askerî varlığına izin vermezken Amerika Irak’ı filolar ve süper üslerle çevirmiş; Kuveyt, Bahreyn, Katar ve diğer komşu Körfez ülkelerinde de ‘üs’lenmiş durumda.

Irak’ın işgali için bastıran, farklı ve aslı olmayan argümanlar ileri süren Amerikalı neo-conların yanıltıcı beklentilerinin aksine, kendilerinin Kongre’ye ifade ettikleri gibi Amerika için Irak’taki finansal ve petrol kaynaklarından büyük kârlar elde edebilecekleri bir durum söz konusu değildi. Bilâkis, Amerikan ekonomisi işgalden büyük zarar gördü; tabii 4000’den fazla Amerikan askerinin öldüğünden ve daha fazlasının yaralanmış olmasından, psikolojik rahatsızlıklarından hiç söz etmiyoruz bile! İşin tuhafı, Amerikan şirketleri değil Çinliler şimdi bu işten yararlanıyor ve Irak’ın hem işgal sırasında hem iç çatışmalarda zarar gören petrol ve diğer altyapı kaynaklarını inşa etmek için kârlı kontratlar imzalıyorlar.

El Maliki hükümeti demokrasiden uzaklaşıyor
Amerika’nın Irak’ı işgal etmesi, Irak’ta Sünniler ve Şiiler arasındaki ilişkilerin gelişmesini de engelledi. Şimdi bu iki grup arasında ülkede siyasî ve ekonomik güç alanında adil temsil hakkını temin ederek hassas denge kurmak El Maliki hükümetinin görevi. Belki ancak o zaman iki grup kendi vatandaşlarını kadın, erkek, çocuk demeden kesip yok etmeye son verebilirler. Irak’ta hem çoğunluğun hem de azınlığın siyasî ve ekonomik haklarını teminat altına alan bir demokratik hükümet sisteminin kurulması ve idame ettirilmesi Amerikan işgali sırasında bu ülkede hayatını kaybeden binlerce Amerikalı’yla Iraklı’ya bir saygı ifadesi ve Kral Faysal ile ailesinin suikastından sonra ortaya çıkan kanlı askerî diktanın sonu olabilir. Ne yazık ki, Amerikan modeli demokrasiyi Irak’a ithal etmek için yapılan bütün özveriye rağmen, El Maliki hükümeti demokrasiden uzaklaşıyor. Kendisi, Terörle Mücadele Komutası da dâhil olmak üzere kilit konumdaki güvenlik kurumları üzerinde kişisel otoritesini kurmak için Irak Anayasası’ndaki boşluklardan yararlanıyor. Eleştirmenler El Maliki’nin söz konusu kurumları siyasetteki rakiplerini susturmak için kullandığını ileri sürüyorlar. Maliki hükümeti ayrıca gazetecilere bol miktarda malî destek ve toprak yardımında bulunmaya da başladı. 2011 Şubat ayındaki gösterilerin ertesinde, güvenlik güçlerinin yüzlerce gazeteci, politika aktivisti ile entelektüeli dövdükleri ve tutukladıkları bildirildi. Eğer bu her iki hâlde de demokrasiden uzak uygulamalar devam ederse, Amerikan-Irak ve AB-Irak ilişkilerini daha fazla sekteye uğratacak.

Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesinin akabinde El Maliki hükümeti Arap komşularıyla yeniden güçlü ve dostça bağlar kurmak; İran, Türkiye ve Mısır ile dostane ilişkiler sürdürmek zorunda. Hükümet ayrıca İran ile Körfez ülkeleri arasındaki gerginliği azaltmak için İran’la tesis ettiği yakın bağları kullanabilir. Kuveyt ve Irak arasında Kuveyt’in Saddam Hüseyin ordusu tarafından 1990 yılında işgaliyle ilgili tazminatlar, yakın bir zamanda Körfez’deki Failaka Adası’nda süper bir liman inşa edilmesi ve İran’ın Hürmüz Boğazı’nı bloke edeceği yönündeki tehditleri nedeniyle baş gösteren anlaşmazlıklar Körfez ülkeleri ile İran arasında ilişkilerin son yıllarda gerginleştiğinin delili.

Kürt söylemlerinin engellenmesi gerekebilir
Kürtler Amerika’nın Irak’a müdahalesinin birinci dereceden müstefidi olurken Irak’ın geri kalan nüfusunun bir parçası olduklarını göstermeleri gerekiyor, yoksa Amerikan varlığının kendilerine sağladığı bağımsızlık, güvenlik ve Kuzey Irak’taki değerli petrol yataklarına erişimi kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaklar. Merkezî Irak’ın ayrıca Kürt söylemlerini, ihtiraslarını ve milliyetçiliğini denetim altında tutması gerekiyor; yoksa bu durum komşu Türkiye ile merkezî hükümet arasındaki iyi ilişkileri tehdit edebilir.

Amerika, Irak’tan Körfez ülkelerindeki Amerikan müttefiklerine iyi bir komşu olmasını ve buradaki daha küçük ve daha az militarist devletlere karşı eski kavgacı tavrını bir kenara bırakmasını, ayrıca yasaları uygulayan daha iyi eğitilmiş polis gücü ve disiplinli bir ordu kurmasını ve bunların siyasete veya ülkenin iç işlerine karışmamalarını, tercihen sivil bir yönetim oluşturulmasını beklemeli. Amerika Irak’tan kendi kendine yeten bir ticaret ortağı olmasını ve siyasî, dinî veya etnik kökenine bakılmaksızın bütün Iraklılar için refah sağlayacak net bir ekonomik gelişme vizyonuna sahip olmasını, hukukun üstünlüğü, barış ve adaletin şimdiki ve gelecekteki sivil, bozulmamış ve demokratik yollarla seçilmiş hükümetleri olan bir Irak beklemeli.

Eğer Irak’ta hükümet sistemi ve ekonomik durum ülkeyi ileri götürecek şekilde tasarlanır, herkes için yaşam standardı yükseltilebilir, siyasetçiler ve yöneticiler tarafından yolsuzluklara son verilir, petrol zenginliğini akıllı bir şekilde idare edebilir ve İran’ın ya da bölgedeki diğer benzer rejimlerin saldırgan söylemlerinden ve politikalarından uzak kalınabilirse Irak ve Amerika olumlu ilişkiler tesis edebilir. Şaşırtıcıdır ki, Amerika Irak’ı işgal ederken - Amerika rehberliğinde Mısır ve Ürdün’ün yaptığı gibi - İsrail’i devlet olarak tanıma ve barış anlaşması için müzakereye oturma konusunda Irak’ın aklını çelmeye kalkmadı. Amerika’nın müttefiki olarak Irak, İsrail ile Amerikan-destekli bir barış anlaşması yaparak bölge istikrarına katkıda bulunmalı ve düşmanlığı sona erdirmeli. Zira Amerikan güçleri Ortadoğu’daki ve Körfez bölgesindeki müttefiklerinin askerî açıdan koruyucusu hâline geliyor.

Iraklı Sünniler kendilerini Şiilerin asıl vatandaş olduğu bir ülkenin ikinci sınıf vatandaşı gibi hissettikleri sürece, daha fazla sivil kalkışmalar ortaya çıkacak. Ülkede bütün azınlıklara karşı çok hassas ve adil olunabilirse, Irak barışın ve iç güvenliğin hazzına varabilir, Batı’nın ve komşu ülkelerin saygısını kazanabilir.

* Prof. Dr. Mohammed M. Aman, Ortadoğu Etüdleri Dergisi (DOMES) Genel Yayın Yönetmeni, Ortadoğu Forumu Eşbaşkanı ( http://wileyonlinelibrary.com/journal/dome).